EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Murat Bakan, ülke gündemine ilişkin olarak Egedesonsöz’e değerlendirmelerde bulundu.

Murat Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu arasında uyumsuzluk olduğu, iletişim sorunlarının yaşandığı, hatta “Cemil Tugay’ın yeni bir il başkanı arayışına girdiği” yönündeki iddiaları yorumladı.

CHP’li Bakan değerlendirmesinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile arkadaşlarının ve protestolarda sebebiyle tutuklanan gençlerin olduğunu altını çizdi.

CHP’li Bakan ayrıca olağanüstü kurultay sürecinin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin grup başkanvekili seçimi ile ilgili yaşananlara değindi.

CHP’li Bakan yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

"Şu anda partimizin bir İl başkanı var; Şenol Aslanoğlu. Kurultay sürecinde de değiliz. İl başkan arayışımız da yok. O süreç ne zaman olur? Mahalle seçimleri, ilçe kongreleri, il kongresi süreci geldiğinde konuşulacak bir şey bu. İl Başkanımız Şenol Aslanoğlu'dur. Görevini hakkıyla yapan bir arkadaşımızdır. 7/24 kendini il başkanlığına vakfetmiş bir arkadaşımız. İşini gücünü bir kenara bırakmış, partide harıl harıl çalışıyor.

Burada şunu hatırlatmak isterim: Ben bu kentte ilk 'değişim' diyen insanım. Şenol Bey de Kemal Kılıçdaroğlu için imza toplamış birisi. Biz o kurultaya girdik, girerken farklı düşünceler taşıyorduk, kurultay bitti; genel başkan seçildi ve hepimiz yekvücut olduk. 81 ilin İl Başkanı, Özgür Özel'in İl Başkanıdır. Hiçbiri arasında ayrım yoktur. Zaten öyle olduğu için Özgür Özel, tarihi bir oyla yeniden Genel Başkan seçildi. Deniz Baykal döneminde, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, İsmet İnönü döneminde her zaman 10-15 İl Başkanı hep muhalif olmuşlardır. Parti içinde böyle bir şey vardı. 81 İl başkanının ortak desteklediği bir genel başkan, ilk defa oldu. Bu Özgür Özel'e nasip oldu.

Birbirini anlayan, dinleyen, ortak hedefe koşan olmak istiyoruz. Ekrem İmamoğlu cezaevinde, onca belediye başkanımız cezaevinde. Buğra Gökçe cezaevinde. Buğra Gökçe, İzmir'de görev yapmış bir arkadaşımız. Gani gani çalışkan birisi. Cezaevindeler, gençler cezaevinde. Biz dönüp de burada post kavgası yapmayız. Yaptırmayız da... Burada bir ego savaşına, parti içinde iktidar mücadelesine izin vermeyiz, onu yapan da yok zaten. Varsa da iletişim eksikliği olmuştur, onu da gideririz"

BEN VE DENİZ YÜCEL DE GRUP SÖZCÜLÜĞÜNDEN BU NOKTAYA GELDİK
CHP’li Bakan, olağanüstü kurultay sürecinin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin grup başkanvekili seçimi ile ilgili yaşananlara değindi.

MYK üyesi ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel ile birlikte grup başkanvekili seçimi sürecinde aldıkları rolü değerlendiren Bakan, kendisinin de Yücel’in büyükşehir meclis grup sözcülüğünden geldiğini ve grup sözcülüğü konusunun bir yanıyla siyasal alanı da partiyi de ilgilendirdiğini dile getirdi.

GRUP BAŞKANVEKİLİ, GRUP SÖZCÜSÜ, TAM OLARAK BİR BELEDİYE KADROSU OLARAK DÜŞÜNÜLEMEZ

Bakan açıklamasında şunları söyledi:

"Grup Başkanvekilliği değişimi, bir bayrak yarışıdır. Grup başkanvekilliği, grup sözcülüğü önemli görevlerdir. İki genel başkan yardımcısı, yani ben ve Deniz Yücel, ikimiz de Büyükşehir Belediye Meclis üyeliğinden geldik. İkimiz de grup sözcülüğü yaptık. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, bu görevlerin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Büyükşehir Belediye başkanının verdiği demeçte söylediklerine gelince... Büyükşehir Belediye başkanının, ilçe belediye başkanının, kendi kadrolarını kendilerinin belirleme hakkı vardır. Bu noktada bir özgürlük alanları vardır. Bürokratlar, başkanların tasarrufundadır. Fakat grup başkanvekili, grup sözcüsü, tam olarak bir belediye kadrosu olarak düşünülemez. Bunu niye söylüyorum? Aziz Kocaoğlu Büyükşehir Belediye başkanıyken, 2009'da beni Kocaoğlu'na Grup sözcüsü olarak öneren, İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu idi. Deniz Yücel'i öneren de Aziz Kocaoğlu değil, o zamanın İl Başkanı Ali Engin'dir. Deniz Yücel, bu öneriyle Grup sözcüsü oldu. Bu konularda İl Başkanıyla Büyükşehir Belediye başkanının istişare halinde olması gerekir."

İL BAŞKANI, GENEL BAŞKANI TEMSİL EDER

"İl başkanını sevmeyebilirsiniz, siyaseten ayrı düşmüş olabilirsiniz ama o, Genel Başkanı temsil eder. Belediye Başkanının, İl Başkanın görüşlerini önemsemesi doğrudur. Son değişiklikte de böyle oldu. Bu bir bayrak yarışıdır. Önceki grup başkanvekili arkadaşımız başka bir görev aldı. O göreve eski bir siyasetçi arkadaş getirildi. Grup sözcülüğünü genç bir kadın arkadaşımız getirildi. O görevlerdeki arkadaşlar belediye başkan adayı olabilirler, milletvekili olabilirler. Ama netice itibariyle bir sorun var mı? Bir sorun yok! Olması için bir sebep de yok. Çünkü bizim odak noktamız, İzmir Büyükşehir Belediyesi değil. Ya da İzmir Büyükşehir'de kimin Grup Başkanvekili olacağının genel merkez açısından önemi yok. Bizim için önemli olan, uyum içinde olunmasıdır.

GENEL MERKEZİN BİR MÜDAHALESİ SÖZ KONUSU DEĞİL

Bizim genel merkez yönetiminde olan kişiler olarak müdahalemiz söz konusu değil. Genel merkezin, genel başkanın, genel başkan yardımcılarının İzmir Büyükşehir'e hiçbir konuda müdahalesi söz konusu değildir. Belediye başkanımız seçileli 13 ay oldu, ne bir atamasıyla ilgili, ne de görevden aldıklarıyla ilgili ne bir değerlendirmede bulundum, ne de şunu ata diye bir şey söyledim. Çünkü bunlar kendi yetkisindedir. Asla biz bu işlere karışmayız. Bizim beklentimiz örgütle belediyenin işbirliği ve uyum içinde olmasıdır. Belediye tarafında belediye başkanının, il yönetimi tarafında da il başkanının takdir hakkı daha yüksektir. Sonuçta parti, her şeyden büyüktür. Herkes, bir bütünün parçası olduğunu unutmamalı. Benim gördüğüm derin bir sorun yok. 1 Mayıs'ta hepimiz kol kola yürüdük."