Hazin ama gerçek; İkibinli yılların CHP’si, yüzyıllık CHP’ye hiç benzemiyor.

Gösteri toplumu CHP’sinde Cumhuriyet devrimi ve Atatürk sadece gösteri unsuru. O bilinç ve ruhun gerilerde kaldığı çok belli.

Günümüz CHP’sinin siyasal çizgisindeki iniş çıkışlar, gel-gitler güven sorunu yaratıyor. Doğrusu, ülkenin birinci partisine yakışmıyor. Dahası, yönetimin Türkiye’yi içinden geçtiği ağır bunalımdan çıkaracak yetkinlikte olmadığına dair kanaat giderek güçleniyor.

CHP, Cumhuriyet’i kuran parti, Atatürk ilk Genel Başkan, en eski siyasal parti, baba ocağı…Böyle uzayıp gidiyor. CHP’nin yönetiminde kim var kim yok durmadan bunları tekrarlıyor. Ama gereği nasıl yerine getirilecek kimsenin umurunda değil.

“Genel Başkanı Özgür Özel,yöneten Ekrem İmamoğlu” bir görüntü veriyor, CHP. Doğaldır, Kurultay’da Özgür Özel’in seçilmesini sağlayan Ekrem İmamoğlu olunca… O Kurultay ki CHP’lilerin de katkısıyla yargıda.

Bilindiği gibi Özgür Özel mitinglerde Ekrem İmamoğlu’nu yere göğe sığdıramıyor. Yadırgıyorum.Kişi kültünün bu kadar öne çıkarılması çok tuhaf. Sosyal demokrasiyle hiç bağdaşmıyor. Üstelik, İmamoğlu’nun sola yabancı olduğu kimsenin meçhulü değilken sol misyon yükleniyor. Tuhaf şeyler oluyor.

İktidar CHP’yi yerel yönetimlerde köşeye sıkıştırmak için harekete geçince olanlar oldu. CHP yönetimi haklı olarak direniyor, karşı çıkıyor. Mesele şu ki, karşı çıkarken Türkiye’nin durumunu geri planda tutmak ve her koşulda söze İmamoğlu ile başlamak CHP’ye zarar veriyor. Parti, İmamoğlu aparatı gibi...

Sanki, Türkiye’nin tarihi yol ayrımında olduğunu unutturmak isteyen birileri var.

O malum kurultaydan beri sen, ben, bizim oğlan kafasıyla yönetilen CHP’de gidişat sıkıntılı.Ülkenin geleceğinden ziyade yerel yönetimlerde keyfiliğin yol açtığı zafiyet ve bu zafiyeti kullanan iktidarın tutumu konuşuluyor. İstanbul İl Başkanlığı vakası durumu iyice karıştırdı.

İmamoğlu’nun misyonu, merkez sağda CHP’nin konumunu güçlendirmektir. Batı politikalarına uyum, önceliğidir.

Economist’te yayımlanan mektubunda DEM Parti ile ortak bir dil oluşturma çabası dikkate değer. “Eşit yurttaşlık” çıkışı, 2. açılımdan duyduğu memnuniyet, tarihi fırsat değerlendirmesi; bunlar çok tartışılacak.

Kürtçenin resmi dil olma koşulları ve muğlak “Kürt Sorunu” ifadesiyle, Özgür Özel de İmamoğlu’nun izinde…

Bu koşullarda, CHP yönetimi, Parti’nin ulusalcı tabanıyla yaşanacak sorunları nasıl aşacak, merak konusu...Tasfiye çabaları dikkat çekiyor.

İmamoğlu amacını çok aşan gerekçelerle tutuklandı. Haksızlığa uğradığı bir vakıa. CHP elbet de tepki verecek.

Ne var ki CHP’nin tepkisi bir tuhaf. Gün İmamoğlu ile başlıyor, İmamoğlu ile bitiyor. Ne söylersen söyle, tepki hep aynı, İmamoğlu mu, dedin?

CHP adeta İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Seçim Ofisi…

Doğrusu, insanın aklı karışıyor. Sormak istiyorum;İmamoğlu-Özel ikilisinin altında kalınca CHP’nin tarihsel misyonu tamamlanmış mı olacak?

Yargı atamalarının da bu sürecin parçası olduğunu unutmamak gerek.

Malum, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in dönüşmesi için CHP’nin yüzyıllık siyasal çizgisinin kırılması gerekiyor, ikibinli yıllar boyunca olduğu gibi...