CHP’de büyük çıkmaz, Cumhuriyet’in kapitalist sisteme entegrasyonunun yok sayılmasıdır.

İmparatorluk, sanayi devriminin getirdiklerine mesafeli olduğu için, gerek birinci dönemde 1839-1908, gerekse ikinci dönemde 1908-1922, kapitalist sistemin finans yapısına entegrasyon denemelerinde başarılı olamadı. 1923’ten sonra, Türkiye Cumhuriyeti bu entegrasyonu gerçekleştirdi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kapitalist sistemdeki varlığı tartışma götürmez. Üretim ilişkilerinde anti kapitalist bir dönem yoktur. Cumhuriyet’in kamucu uygulamaları ve karma ekonomiyi tercihi tamamen sermaye yetersizliği nedeniyledir.

Devlet eliyle yapılan yatırımlarda üretim araçlarının mülkiyeti kısmen devletteydi; altyapı yatırımlarının tamamlanma sürecinde devlet eliyle kapitalizm… Devletçilik, halkçılık ilkelerinin başka anlamı yok. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren kapitalist sisteme dahildir.

“Emek en yüce değer” diye oraya buraya yazmakla solcu olunmuyor. Parti programında piyasa ekonomisine sadakat bildiren bir siyasi partinin inandırıcılık konusunda daha dikkatli olması gerekir.

Kapitalist sistemde güçlü konum sağlayacak temel sanayi yatırımlarını Rusya’dan satın alan Türkiye’nin önü 60 darbesi ve 71 muhtırası ile kesildi.

Gerek Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri itibarıyla gerekse sanayileşme hamleleriyle sanayi devriminde rötar kapatmaya çalışan Türkiye’nin bu mücadelesi hiçbir zaman kapitalist sistemin dışında değildi.

Kimilerinin canı solculuk çekti diye CHP’nin halkçılık, devrimcilik, devletçilik ilkelerini solculuğa bağlamak gerçekten tuhaf.

Sanayi devriminde burjuvazinin öncü rolünü, Osmanlı’da bu sınıf oluşamadığından, devlet yüklenmiştir. Oluşturulan çözüme yüklenen sol misyon ciddiyetten uzak.

Devrimcilik, burjuva devrimciliği… Devletçilik, sermaye yetersizliğinin çözümü… Halkçılık, sanayi devriminin halkları öne çıkarmasının sonucu… Kapitalist sistemde bu kavramların hepsinin karşılığı var.

Yürüyen gerçek; Neo liberal dönemde, CHP, sistemin alternatif partisi oldu. Ana muhalefette, liberal dönemin inşasına önemli katkı yaptı.

AKP “Yeni Türkiye” misyonunu yakında tamamlayacak. İktidarın değişmesi muhtemeldir. Ancak AKP, MHP, DEM Parti ittifakının getirecekleri belirsiz.

İmamoğlu, İstanbul sermayesini temsil ediyor. AKP’nin İmamoğlu husumetinin asıl nedeni de bu misyonu olmalı...

Gel gör ki adaylık konusunda uluslararası sistemde göze girmek için gecesini gündüzüne katan Özgür Özel çok yol aldı.

CHP’nin “deve desen deve değil, kuş desen kuş değil” durumuna gelince; Serbest piyasa ekonomisini tanıdığını programında ilan ettiği halde, CHP’nin bu durumu sol sloganlarla örtme çabası çok tutarsız. Sistemde tuttuğu yeri doğru dürüst savunsa iyi olacak. Sahicilik iyidir.

Sistemde ortaya çıkan kamucu uygulamaların öne çıktığı bu dönemde, sosyal demokrasi fikrini geliştirmek, CHP’ye iyi gelebilir.