Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- Çiğli’de Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi’nin kapatılmasının ardından İzmir’de başlayan çöp krizi ciddi boyutlara ulaştı.
Çevre Mühendisi M. Faruk İşgenç, İzmir’deki çöp krizini Egedesonsöz’e değerlendirdi. Çöp tesisleri konusunda özel sektör yada “yap-işlet-devret” modelinin sakıncalı olacağını kaydeden İşgenç kentte yaşanan çöp krizinin kısa sürede çözülemeyeceğini belirtti. İşgenç, yılda 500 milyon m3’ü aşan biyogaz ve bu biyogaz ile yılda 800 milyon kWh’a ulaşan elektrik üretiminin mümkün olabileceğine dikkat çekti.
2024 yılı için İzBB’nin çöp taşıma araçlarının günde 22.000 km yol katettiği ve katı atık transfer maliyetinin günde 2-3 milyon TL olduğunu hatırlatan İşgenç, “Ayrık toplamaya ilişkin gerek merkezi yönetim gerek belediyelerin “projeleri” genellikle sınırlı, süreksiz ve daha çok yurttaşlara bu konudaki görevlerini hatırlatır içerikte olmuştur” dedi.
KISA SÜREDE MEYDANA GELMEDİ, KISA SÜREDE DE ÇÖZÜLMEZ!
İzmir’de meydana gelen katı atık sorunun kısa sürede hayata geçirilecek bir çözümü olmadığını dile getiren Çevre Mühendisi Faruk İşgenç, “İzmir’de metropol alanda, Harmandalı Katı Atık Depolama Alanı’nın (Harmandalı KADDA) atık depolamaya kapatılmasının Danıştay tarafından da onaylanması öncesinde de ilçelerin bir bölümünde katı atık toplama hizmetlerinin düzenli olarak yerine getirilmemesi sonucu, cadde ve sokaklarda özellikle çöp konteynerleri civarında katı atık yığınları görülmekteydi. Ancak, hem havaların ısınması ile katı atıklar içerisindeki mutfak artıkları gibi organik franksiyonların daha hızlı bozulması hem de Harmandalı KADDA’nın kapatılması sonucu, günlük 3 bin ile 3 bin ton arasında değişen miktarda atığın bertaraf edileceği bir alan veya tesis bulunmaması, özellikle metropol ilçelerde, ama metropol alan dışındaki kimi ilçelerin cadde ve sokaklarında da katı atıkların birikmesine, koku ve haşere üremesi sorunlarına yol açmıştır. Bu sorunun, diğer büyük ölçekli mühendislik sorunlarında olduğu gibi, kısa sürede hayata geçirilecek bir çözümü yoktur. Zaten problemin kendisi de kısa sürede veya aniden ortaya çıkmış değildir, yine bugünlerde yaşadığımız içme suyu sorunu gibi” ifadelerine yer verdi.
HARMANDALI’NIN FONKSİYONLARINI YERİNE GETİRMEYECEĞİ BİLİNİYORDU
İzmir’de birisi Bergama diğeri Ödemiş’te, toplam kapasiteleri günlük 2 bin ton olan iki adet Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi (EKAYT) faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Faruk İşgenç, “Günlük olarak ortalama 5.500-6.000 T katı atığın üretildiği İzmir’de, günlük 3 bin 100 ton ile 4 bin ton katı atık da Harmandalı KADDA’da depolanarak bertaraf edilmekteydi. 1992 yılında faaliyete geçen ve ülkemizin zemin etüdü ve projesi yapılmış ilk katı atık depolama alanı olan Harmandalı KADDA’nın hem kapasitesi, hem de giderek yerleşim alanları içerisinde kalması ile fonksiyonlarını yerine getiremeyeceğinin yıllar önceden bilindiği açıktır. Nitekim, 2010 yılında, Torbalı Taşkesik’de, 2013 yılında Yamanlar’da katı atık bertaraf tesisi kurmak için yer tespiti yapılmış, Yamanlar’daki alan için ÇED Olumlu kararı da alınmasına rağmen bu alandan vazgeçilmiş, Yamanlar’dan sonra Menderes Çakaltepe mevkiinde bir katı atık bertaraf tesisi kurulması için çalışmalar yapılmış ve bu tesis için ihale de yapılmasına rağmen, izin süreçleri tamamlanamadığı için, bu alanda da bir katı atık bertaraf tesisinin hayata geçirilmesi mümkün olmamıştır. Özetle, 15 yıla ulaşan bir süreçte Harmandalı KADDA yerine günümüz mevzuat gerekliliklerini yerine getirebilecek teknik özellikte ve büyüklükte bir tesis hayata geçirilememiştir” dedi.
ENERJİ, GÜBRE VE HAMMADDE SAĞLANMALI
Katı atık bertarafının sorun ve kaygı yaratan bir işlem olmaktan çıkarılıp, enerji, gübre ve hammadde sağlayan bir sürece dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayan Çevre Mühendisi İşgenç, “ Ülkemizde katı atıklarında biyobozunur atıklar olarak da tanımlanan kolay parçalanan organik madde içeriği yüksektir. İzmir katı atıklarında bu oran ortalama olarak %60’lar seviyesinde olup, sıcak iklim koşullarının da etkisi ile koku, haşere üremesi, sızıntı suyu kirliliği gibi önemli çevresel etkiler, katı atık bertaraf tesislerinde görülebilmektedir. Ancak, bu çevresel etkiler, doğru ve kapsamlı kirlilik oluşumunun önlenmesi, azaltılması ve arıtılması yöntemleri ile minimize edilerek, çevre, sağlık ve sosyal problemlere yol açmayan bir katı atık bertaraf yönetimi gerçekleştirilebilir. Ancak bu sürecin gerçekleştirilebilmesi için, yalnızca katı atık bertaraf tesisinde alınacak önlemlerin yetmeyeceğinin ve konutlardan başlayarak, ayrık biriktirme, ayrık toplama ile kapalı ve kontrollü ortamlarda atık bertarafının gerçekleştirileceği, sistem ve teknolojilerin gerektiğinin ve bu tesislerde koku kontrolü, sızıntı suyu arıtımı, gürültü kontrolü gibi çevresel önlemlerin üst düzeyde uygulanması gerektiğinin bilinmesinde büyük yarar vardır. Bu yaklaşım, temelde organik maddelerin depolanmasını esas alan bertaraf yaklaşımının da terk edilmesi anlamına gelecektir. Bu yaklaşımlarla kurulan, işletilen ve yerel ölçekte planlanan tesislerle, katı atık bertarafının sorun ve kaygı yaratan bir işlem olmaktan çıkarılıp, enerji, gübre ve hammadde sağlayan bir sürece dönüştürülmesi mümkün ve gereklidir” dedi.
YILDA 800 MİLYON KWH ENERJİ ÜRETİMİ MÜMKÜN
İzmir’in katı atık miktarının büyüklüğü, biyometanizasyon, kompost ve geri kazanım tesislerinin de olduğu bir atık bertaraf stratejisini zorunlu kılınması gerektiğini belirten İşgenç, “İzmir’in katı atık kompozisyonuna baktığımızda, yüzde 57,3 biyobozunur atıklar, yüzde 24,6 geri kazanılabilir atıklar ve yüzde 18,1 diğer atıklardan oluştuğunu görüyoruz. Bu aynı zamanda günlük olarak 3 bin 152 ton biyobozunur, 1.353 T geri kazanılabilir ve 995 T diğer atık olarak tanımlanan katı atığa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. İzmir’in katı atık miktarının büyüklüğü, biyometanizasyon, kompost ve geri kazanım tesislerinin de olduğu bir atık bertaraf stratejisini zorunlu kılmaktadır. Diğer yandan, önemli bir tarım ve hayvancılık merkezi olan İzmir’de büyük ölçekte büyükbaş, kanatlı ve küçükbaş gübresi ile tarımsal bitki artıkları oluşmaktadır. Biyobozunur katı katı atıklar ile yukarıda sayılan hayvan ve bitki atıkları ile kentsel arıtma çamurlarının birlikte değerlendirilmesi halinde yılda 500 milyon m3’ü aşan biyogaz ve bu biyogaz ile yılda 800 milyon kWh’a ulaşan elektrik üretiminin mümkün olabileceği görülmektedir. Biyogazla elektrik üretimi sırasında oluşan ısı enerjisi ile biyometanizasyon işlemi sonucu artakalan katı maddeler kurutularak, tarım topraklarının ihtiyaç duyduğu gübrenin bir kısmı karşılanabilecektir” ifadelerine yer verdi.
YER SEÇİMİNE DİKKAT
Bölgesel entegre katı atık yönetim tesislerinin kurulması aşamasında yürütülecek yer seçimi sürecinde, ekonomik, teknik ve sosyal fizibilitenin birlikte yapılması, bu tesislerin kurulmasının zorunluluğu kadar neden olabilecekleri çevresel, sosyal ve sağlık sorunlarının objektif olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Faruk İşgenç, “Projelerde alınacağı belirtilen önlemlerin nitelik ve nicelik olarak yeterliliğinin irdelenmesi ve işletme aşamasında bu önlemlerin eksiksiz olarak uygulandığının takip edilmesi büyük önem taşımaktadır” dedi.
BELEDİYE PROJELERİ SINIRLI VE SÜREKSİZ KALDI
İzmir’de de atıkların kaynağında ayrı biriktirilmesi, ayrı konteynerlere konulması ve ayrı toplama araçları ile toplanarak işlem görecekleri ayrı tesislere taşınmalarının hala başarılamadığını belirten İşgenç, “Ayrık toplamaya ilişkin gerek merkezi yönetim gerek belediyelerin “projeleri” genellikle sınırlı, süreksiz ve daha çok yurttaşlara bu konudaki görevlerini hatırlatır içerikte olmuştur. Ayrık toplama, sokaklarımızda ulaşılabilir mesafede ve çok sayıda konteyner olması, bunların farklı araçlarla, zamanında toplanması gibi daha karmaşık bir katı atık toplama planlaması ve daha fazla toplama aracı ve personeli gerektirir. Sonuç olarak daha pahalıdır. Dolayısı ile atık toplama görev ve yetkisine sahip belediyelerimizin katı atıkların toplanması ile görevlendirilmiş ve genellikle “Temizlik İşleri Müdürlüğü” olarak adlandırılan birimlerinin ayrık toplama süreçlerini planlayacak, optimize edecek ve yürütecek insan ve ekipman kaynağına sahip hale getirilmesi gereklidir. Ayrıca katı atık bertaraf tesislerini işletmekte olan büyükşehir belediyesinin ayrık toplama sürecinin bir parçası olması gereklidir” ifadelerine yer verdi.
2024’TE TRANSFER MALİYETİ GÜNDE 2-3 MİLYONDU
İzmir’in katı atık bertaraf sorununun çözümü için çok sayıda tesis kurulması gerekmesi nedeni ile bir alanın işaret edilmesi eksik bir yaklaşım olacağını dile getiren İşgenç, “Metropol alan sınırlarında oluşan katı atık miktarının büyüklüğü de düşünülürse, metropol alandaki 11 ilçe belediyesi atıkları için bile birden fazla bertaraf tesisine ihtiyaç duyulduğu açıktır. Ayrıca, çok sayıda bertaraf tesisi, çöp tır veya kamyonlarının kat edeceği toplam mesafeyi ve dolayısı ile bu taşıtlardan kaynaklı karbon ayak izini ve yakıt maliyetini azaltacaktır. 2024 yılı için İzBB’nin çöp taşıma araçlarının günde 22.000 km yol katettiği, katı atık transfer maliyetinin günde 2-3 milyon TL olduğu belirtilmektedir” dedi.
ÖZEL SEKTÖRÜN İNSAFINA KALMAMALI
Çevre Mühendisi M. Faruk İşgenç açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
“Günde 5 bin tonu aşan katı atığın düzenli olarak toplanması, taşınması, yararlı ürünler elde edilecek şekilde işlenmesi ve bu süreçte çevre kalitesinin korunması yaşamsal bir kamu görevi olup, bu süreç özel sektörün insiyatifine bırakılamayacak kadar önemlidir. 1968 yılında, o günkü İzmir Belediyesi sınırları içerisinde oluşan katı atıkların yüzde 90’lık bir kısmını iki kompost tesisinde işleyerek, üretilen kompostu tarımla uğraşan yurttaşlara satan – veren, 1992 yılında Türkiye’nin ilk zemin etüdü yapılmış, projeli düzenli katı atık depolama tesisini kurmuş İzmir’in bugün katı atıklarını bertaraf edecek yeterli kapasitede tesislere sahip olmaması üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir durumdur.”




