Ben eğitimci olduğum için pek siyasi yazı yazmam, uzmanı olmadığım bir konuda sınırlarımı bilirim, başkalarının uzmanlık konularına girmem, yani haddimi aşmam, yalnızca kendi deneyimim ve eğitimim olduğu alanlara bağlı kalırım. Yazacaksam, siyasetin eğitime dokunan kısmından yazarım. Ama bugün çok kederliyim ve duygularımla direkt siyaset yazıyorum.
1990 yılında ABD öncülüğünde İngiltere, Fransa ve bazı başka ülkelerin askeri koalisyonuyla Irak Devletine yapılan ilk saldırı gerçekleştiğinde 31 yaşındaydım. Küçük oğlum yeni doğmuş, 2 aylık bir bebekti, o gece eşim hasta babasının görmeye memleketine gitmişti, yalnızdım, sabaha kadar biri yatağında, biri beşikte mışıl mışıl uyuyan iki oğlumla Irağa üst üste atılan bombaları TVde kaygı ile izlemiştim. Havai fişeği andırıyorlardı.
Bu Ömrü Büyük Bir Kederle Devirdim, Çok Yoruldum
O küçük bebek şimdi 35 yaşında. Yani 35 yıldır bölgemizde akan ve bitmeyen kanı “Sıra ne zaman Türkiye’ye gelecek” kaygısıyla ve o bombaların altında, benim bebeğim gibi uyurken yataklarında ölen çoluk çocuğa hissettiğim büyük kederle izleyerek bir ömrü devirdim. Yaklaşık tüm yetişkin yaşamım bunun kaygısıyla, kederiyle geçti ve hala bitmedi, bitmiyor…
Londra’da evim ABD Büyükelçiliğinin tam karşısında. Dün yine elçilik önünde birikmiş, Gazze’deki soykırıma isyan eden bir grup gösteri yapıyor, bağırıyordu. Neye yarar? Atı alan sürekli Üsküdar’ı geçerken, izlediklerimizi kaldırmak için yürek ister. Benim yüreğim artık kaldırmıyor. Her güne kederle uyanıyorum. İçimde bitmeyen bir keder, sağlıklı ve güzel koşullarda olsam ve şükretmem gerekse bile yaşamdan keyif alamıyorum artık bu dünyada…
Oyunlar, Stratejiler Bitmiyor
İnternete bakarsanız BOP 2004 Temmuz’unda benimsenmiş. Bence onun on beş yıl öncesi, bir Körfez Savaşı yaratılıp BOP başlamış. Irak Kuveyt’i işgal etmişmiş. Acaba diplomatik yoldan çözülemez miydi? Yoksa o bir bahane idi, asıl amaç Irağı bölme, bitirmek miydi? Bitti, bitiyor, ABD bölgemizden askerlerini çekti çekiyor kandırmacası da süregeliyor. Bir yandan Yunanistan ABD üsleriyle donatılırken, diğer yanda Kuzey Suriye’de SDG, YPG, PKK veya adı neyse o, bir yanda Güney Kıbrıs ve onu destekleyen Türki Cumhuriyetler, vb, oyunlar, stratejiler bitmiyor…
Bitecek mi bu kaygı, bu keder? Benim büyüdüğüm dünyada, 1970lerde, 80lerde çocukken, gençken, dünyayı bilmezken zannederdik ki etik değerlerin, adaletin, demokrasinin, doğrunun olduğu yer Batı, Doğu ise geri kalmış ve demokrasinin olmadığı, hapishanelerinde işkencelerin yapıldığı bölgeler. Zannederdik ki 12 Mart, 12 Eylül’ü bizler yaptık çünkü bizler adaleti bilmeyiz, demokrasiye yabancıyız.
Yaratılan Önyargılar
İsrail, ABD İran’ı bombalıyor, Batı Basını bu saldırganlık için İsrail’e, ABD’ye kızmak yerine, koro halinde “Sakın karşılık verme” diyerek İran’ı kabahatli çıkarıyor. Yani birine bir tokat atıp, “Sakın bu tokada karşılık verme, ele güne, çoluk çocuğa rezil olduğunun farkında olsan bile, bırak, dayak yemeğe devam et” diyorsunuz.“Zorbalığa izin ver” diyorsunuz, yoksa onlar o kadar güçlü ki, seni daha fazla döverler, hatta öldürürler. Bu dünya haklının değil, güçlünün dünyası yani…
Yaşadığımız yıllar gösterdi ki “Batı medeniyeti”gerçek değil, bir kandırmaca imiş, geçen haftalarda yazdığım “Yumuşak Güç” adlı yazıda bahsettiğim gibi basın, sinema dünyası ve akademinin yönlendirmesiymiş, Hollywood yapımı Gece Yarısı Ekspresi filmi veya Ermeni tehciri propagandası gibi oyunlarla tüm dünyayla inandırılmış.
Doymayan Güç Ve Para
Yani Matrix filmindeki gibi biz ve tüm dünya bir hap yutmuş, uyuyor ve bir kandırmacanın içinde yaşıyormuşuz. Yıllar içinde o kadar çok kan döktü ki Batı, ister istemez tüm dünya olarak kırmızı hapı içince “Matrix”igördük. Yalnızca Irak, Libya, Somali, Sudan, Suriye, Lübnan, Gazze ve şimdi İran’da değil dökülen kan, kendi içlerinde, ırkçılıkla, George Floyd’larla da süregeliyor…
Artık biliyoruz ki, köle ticareti gibi yüzyıllarca üstü örtülmüş, gizli tutulmaya çalışılmış, insan alıp satmanın emsali görülmemiş acımasızlığı Batıda, o köleleri kırbaç altında çalıştırıp, kaçanın bacağını kesmek, öldürmek vb Batıda, sömürgecilik, ırkçılık Batıda,başka ülkelerin altın, petrol, doğal gaz gibi zenginliklerinin üstüne çökmek için savaş çıkarmak, ayaklanma çıkarmak, bölmek, kardeşi kardeşe düşman etmek, kan dökmek, döktürmek Batıda.
Neden? Hepsi gözü dönmüş, doymayan güç ve para için…