Oylama yapmak…
Genellikle…
İçinden çıkılmaz tartışmaların…
Ya da…
Sportif olaylarda “bi’türlü sonuca” karar veremeyenlerin…
Kullandığı yöntemdir…
En acıklısı…
Lehte karar verenlerin oyları ile…
“Olmaz, olamaz…” diyenlerin oylarının sayıları ile belirlenir…
Ne var ki…
Oylama her zaman “kalplerde çiçekler açtıran” sonuçla bitmez…
Gün gelir…
Oylamaya katılanların…
Vicdanı…
Ödülle layık olanın yerine…
Kalplerde “dikenli kaktüsler”in boy attığı…
Hayırsız bir gruba gider…
Onlar da...
Ne yazık ki...
Alkışı hak eden ya da edenlerin…
Kalbine tuz basar!
***
Aynen…
Diploma töreninde sonra...
Teğmenlerin “kılıç çatma” geleneklerini yerine getirip...
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz…” diye haykıran…
Harp Okulu’ndan mezun teğmenlerin başına gelenlerin…
Acaba…
Bi’örneği var mı?
İnsan merak ediyor…
Neden şaşırıyoruz?
Çünkü…
“Suçunuz işte budur!” diyebilmek için yapılan oylama…
Şaşırtıcıdır…
Bu herhangi bir “spor müsabakası” değildir…
Örneğin…
İki güreşçinin minderdeki mücadelesi…
Hakemler tarafından oylanabilir…
Ve dahi…
Hakemler “farklı” oylama yapabilirler…
Ama…
Herhangi bir…
Askeri disiplin kararı için oylamaya karar verilirse…
Bu işte bi’parça “garabet” var demektir…
***
İşte o…
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyerek…
Kalplerinden geçenleri…
Hançerelerini yırtarcasına seslendirdikleri için…
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ilişkileri kesildi…
Nasıl oldu?
Aynen şöyle oldu:
Kara Harp Okulu'nun resmi mezuniyet töreninde kılıçlarını çekerek “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan beş teğmenin ihracına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu’nun karar gerekçesi açıklandı… Kurulda yer alan “dokuz” üyeden “beşi” ihraç yönünde oy kullanırken, “dört” üye karara karşı çıktı; “Bu teğmenlerin yaptıkları yanlış olamaz!” demeye getirdi…
***
İşte “o tek oy” pırıl pırıl teğmenlerin…
Geleceklerini bitirdi!
Mesleklerinin sonu oldu…
Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilişkileri “şaaak” diye kesildi…
Peki, o bi’oy üsteğmenlerden yana çıksaydı n’olacaktı?
Biraz düşünün lütfen…
Acıklı olay işte böyle tamamlanıyor…
Bir güreş karşılaşması gibi…
Bir hentbol mücadelesi gibi…
Bize Batı dünyasından gelme…
Üstelik her hafta...
Memleket genelinde “kavga çıkmasına”na neden olan…
Futboldaki “VAR” olayı gibi…
Bi’kaç kişi değerlendiriyor ama…
Binlerin, on binlerin, yüzbinlerin canı acıyor!
Yazık, çok yazık…
***
Bitiriyoruz…
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun…
Beş teğmene verdiği...
“Silahlı Kuvvetler’den ayırma cezası''nın gerekçesi...
Teğmenlere yazılı olarak tebliğ edildi…
47 sayfalık gerekçede…
Teğmenlerin, yemine ilişkin metnin okunmasını…
Daha önceden planlandığının anlaşıldığı…
Disiplin amirleri tarafından talep reddedilmesine rağmen…
Tören sonrası dahi olsa…
Emirlerin hilafında (aykırında)…
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarının…
Millet nezdinde zedelendiği ifade edildi…
Ve, ilginç bir ayrıntı:
Meğer, gerekçeye göre…
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz...” sözlerini…
“Amacı dışında” kullanmak sözün değerini azaltıyormuş…
Ve…
Önemli bir ayrıntı daha…
O gencecik teğmenler…
Meğer karşı oylama yazısında şöyle yer almışlar:
“Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı ifade eden (Mustafa Kemal’in askerleriyiz) sözünü amacı dışında ve karşıtlık içeren protest (belli başlı fikirlere, yasalara ve kurallara karşı çıkmak...) bir eylemde kullanmak disiplinsizlik olacağı gibi sözün değerini de azaltan bir davranış olacaktır… Böylelikle eylemler, TSK’yı tartışılır hale getirerek, toplumda ayrışmalara sebep olmuş ve ordunun vatan, millet Atatürk’e olan sevgisinden hiç şüphe duymayan millet nezdinde yıpranmasına neden olmuştur…”
Peki…
“Teğmenlerin suçu yok…” diyerek karşı oy verenler…
Ne demişti?
Şunu demişti:
“Aksi yöndeki kabulün orantılılık, gereklilik ve elverişlilik alt ilkelerini içeren (ölçülülük) ilkesine uygun olamayacağı gibi hakkaniyete de uygun düşmeyeceği, bu nedenle personel hakkında Silahlı Kuvvetleri’nden ayırma cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği vicdani kaanatinde olduğumuzdan aksi yöndeki çoğunluğun görüşüne katılmadık…”
Bu sözler müthiş…
Ne var ki…
Bir “eksik” kaldılar…
Yazık...
Bunca emeğe, bunca eğitime ve bunca gurura...
Nokta…
Hamiş: “Bu da geçer bu da geçer… / Alışmalısın dayanmalısın alışmalısın… / Hemen karar verme sabret… / Bu da geçer alışmalısın, dayanmalısın, dayanmalısın… / Müslüm Gürses…”
Sonsöz: “Lafla, politika ile, düşmanın aldatıcı vaatlerine kulak vermekle askerlik görevi yapılamaz. Omuzlarında ve özellikle kafalarında askerlik sorumluluğunu yüklenecek kadar kuvvet bulunmayanların feci sonuçlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1927 – Ankara…)