İZMİR - İzmir'de, işçi bir babanın kızı olarak dünya gelen, 3 yaşında geçirdiği rahatsızlığın ardından görme yetisini kaybeden Süheyla Karayalçın, ailesinin de desteğiyle önce liseyi bitirdi, ardından üniversite okuyup İngilizce öğretmeni oldu. Karayalçın, şimdi kendisi gibi görme engelli olan öğrencilere İngilizce öğretiyor.
Okul hayatı boyunca her dönem takdir belgesi alan, onur belgeleri bulunan Karayalçın'ın azim ve başarısı, onu tanıyanlar tarafından başka çocuklara örnek gösteriliyor.
İşçi bir baba ve ev hanımı annenin kızı olan Karayalçın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yaşında ateşli bir hastalık geçirmesinin ardından görme kaybı yaşadığını, 12 yaşına geldiğinde görme yetisini tamamen kaybettiğini anlattı.
Okula, aynı okulda okuyan akrabasıyla gidip geldiğini belirten Karayalçın, yaşadıklarını şöyle özetledi: ''Ortaokula geldiğimde gözlerimi tamamen kaybettim. O dönem görme engelliler okulu ara sınıflardan öğrenci almadığı için normal okula devam ettim. Evde çalışma ve tekrar yapma şansım olmadığından, dinleyerek öğrendim. Kabartma yazıyı öğrendim. Elbette matematik, İngilizce gibi görsel derslerde zorlanıyordum. Yine de başarılı bir öğrenciydim. Ortaokulda, lisede her dönem takdir belgesi aldım, onur belgelerim var. Ailemle ders çalışırdım. Özellikle üniversiteye hazırlanırken, ailemdeki herkesle test çözmüşümdür. Babam işten gelince ders çalıştırırdı. İngilizce zordu. Çünkü kelimenin yazılışını görmek gerekiyor. Okunuşu farklı. Görsel bir ders. Annem ilkokul mezunudur mesela ama onunla İngilizce çalışırdık. O kelimelerin yazılışını okurdu bana. Annem gözüm olmuştur.''

GÖZLERİ GÖRENLERE ÖRNEK OLDU
Liseyi bitirdiğinde ''bir şeyler başardığını göstermek ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmek için, biraz da hırs yaparak'' üniversiteyi okumaya karar verdiğini belirten Karayalçın, üniversiteyi kazandığında çok mutlu olduğunu, yakınlarının başka çocuklara ''onun gözleri görmediği halde bunu yaptı, sen de yapabilirsin'' diye kendisini örnek gösterdiğini söyledi.
Bursa'daki üniversite hayatı boyunca da annesinin kendisini yalnız bırakmadığını ifade eden Karayalçın, üniversitede arkadaşlarının ilk yıllarda kendisine farklı bir varlıkmış gibi yaklaştığını, bazı zorluklar yaşasa da sonradan o sorunları aştığını belirtti.
'YAPAMADIKLARIMI ÖĞRENCİLERİMDE GERÇEKLEŞTİRİYORUM'
Karayalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: ''29 yaşındayım ve yaklaşık 7 yıldır öğretmenlik yapıyorum. 3 yıldır Aşık Veysel Görme Engelliler İlköğretim Okulu'nda görevliyim. Buradaki öğrencilerim de görme engelli. Öğrenciler farklı bir dünya. Ben şimdi yapamadıklarımı onlar yapsın, yaşasın diye çalışıyorum. Yaşayamadıklarımı öğrencilerde gerçekleştiriyorum. Onları, ilgi alanlarına göre yönlendiriyorum. Mesela çok kitap okuyamadım ben. O zaman kabartma yazılı ya da sesli kitaplar çok yoktu. Şimdi öğrencilerimin o şansı var. Onu kullansınlar istiyorum. Bolca imkanları var. Onlarla mutlu oluyorum. Onlar dünyama ışık tutuyor.
'ENGELLİLERE BAKIŞ YILLARDIR DEĞİŞMEDİ'
Çocukken özellikle sosyal faaliyetlerden geri kaldığına üzüldüğünü anlatan Karayalçın, görme engellilerin hala sosyal hayatın içinde çok fazla yer alamadığını savundu. Karayalçın, ''Sosyal faaliyetlerden mahrumduk. Belki teknoloji olarak gelişmeler var ama görme engelliler için değişen bir şey yok. Hala sosyal hayatın içine çok giremiyorlar'' dedi.
Toplumun kendilerini fark etmesini istediklerini ifade eden Karayalçın ''Bize acımalarını istemiyoruz. Kabul görmek istiyoruz. Herkesin yapabildiğini biz de yapabiliyoruz, sadece biz yavaş yapabiliyoruz. Yolda görüp 'Gözleri görmüyor ama giyimi ne kadar düzgün' diyenler var, sanki düzgün giyinemeyiz gibi. Ben yıllardır görmüyorum ve değişen bir şey yok görmeyenler için. Engellilere bakış açısı değişmiyorsa o toplum değişmiyor demektir'' diye konuştu.
Karayalçın ayrıca tango yapabildiğini, İtalyanca bildiğini sözlerine ekledi.