Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik “kooperatif” soruşturması kapsamında CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya'nın da aralarında olduğu isimler hakkında düzenlenen iddianame, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. İddianamelerin kabul edilmesinin ardından yayımlanan HSK yetki kararnamesi gündem oldu.

HSK yetki kararnamesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik "kooperatif', "iş makinesi ve araç kiralanması hizmet alımı" ile "asfalt kaplaması ve yol-inşaat bakım onarım yenileme işi" soruşturmalarını yöneten İzmir 17 ve 28. Asliye ceza mahkemesi hakimlerinin yerleri değiştirildi.

Kooperatif davasının görüldüğü 23. Ağır Ceza Mahkemesi ise ikiye bölündü ve mahkeme ikinci bir hakim ve heyet belirlendi. Hangi davaya hangi heyetin bakacağına ise mahkeme başkanları ile komisyon başkanları belirleyecek.

MUKTERDİRİN HUKUKU…
İzmir Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamında açılan ceza davalarında tahliye kararları veren İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi ve İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimlerinin görev yerlerinin değiştirilmesini yargı bağımsızlığına yapılan bir saldırı olduğunu söyleyen Yılmaz, "Her iki mahkeme hâkiminin, verdikleri tahliye kararlarının hemen ardından ağır ceza mahkemelerine üye olarak atanmasının başka bir açıklaması yoktur. Muktedirin “hukuku”, yine beğenilmeyen kararların hâkimlerinin görev yerlerini değiştirerek karşımıza çıkmıştır" dedi.

İÇİ BOŞ İDDİANAME
286 sayfalık iddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulunan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, "İddianamede hiçbir şey yok. Bu iddia edilen suçlarla ilgili tutuklama yapılamaz, gerçekleştirilemez. İçi boş bir iddianame. 186 sayfalık bir iddianame. Ben tamamen siyasi olduğunu düşünüyorum" dedi.

19 EYLÜL'DE TAHLİYE EDİLECEKLERDİR

Yılmaz açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

"İstanbul'da Mart ayından itibaren karşımıza çıkan bir hukuksuzluk var. Bu süreç İzmir'de de devam etti. Bu tür davalar delilsiz, bir takım insanların itirafı olduğu davalar. Bu davalarda yargılama yapılırken dikkat edilmesi gerekir çünkü Türkiye tarihine not düşülecek davalardır.

Yaşadığımız süreç hukuksuzlukların artarak devam ettiği bir süre. Ülkede Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Hukuksuzluğun hukuki bir düzen haline getirilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu yargılamaların da adil, adaletli ve vicdani olacağına inancımızı yitirdik. Ancak biz yine savunma makamları olarak bu davalarda yerimizi alacağız. Bu davada İzmir Barosu'nu temsilen yerimizi alacağız. Bizim mesleğimizin, baroların görevi bu. İnsanların haklarını savunmak, hukukun üstünlüğünü savunmak. Ben 19 Eylül'de tutuklu olan sanıkların tahliye edileceğini düşünüyorum."