Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Türkiye’nin Avrupa ülkelerine ihraç ettiği meyve ve sebzelerin önemli bir kısmının pestisit (zirai ilaç) kalıntısı ve aflatoksin bulunması nedeniyle gönderilmesi, gündemdeki yerini koruyor. Tarım Bakanlığı, prestij kaybına da yol açan bu olayın önüne geçmek için yeni bir takım önlemler almaya hazırlanırken, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, tarımsal ilaçlamada “reçeteli dönem” için hazırlıkların yapıldığını duyurdu. Buna göre çiftçinin tarlasında bahçesinde kullanacağı ilacı, ziraat mühendisi yazacak. Bayi, ilacı reçete karşılığında verecek ve devlet, sistem üzerinden zirai ilaç alım satımını denetleme imkanı bulacak.

KULLANILAN 4 İLAÇTAN 3’Ü, AVRUPA’DA YASAKLI

Ülkemizde tarımsal ilaçlamada kullanılan her 4 ilaçtan 3’ünün, Avrupa’da yasaklı ilaç olduğuna vurgu yapan Başkan Dr. Hakan Çakıcı, “Türkiye’de de yasaklı olan ilaçlar var ama onlar da kullanılıyor” dedi. Başkan Çakıcı, sebze ve meyvede ilaç kalıntısı konusunda bir yığın sorun bulunduğunu ve zirai ilaçlar nedeniyle ürünlerimizin yurtdışından dönmesinin de üzücü olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Avrupa Birliği, bazı ilaçları sürekli güncelliyor. Bugün zararlı gördüğü, kullanılmasını yasaklı kıldığı ilaçlar için bir süre sonra “artık kullanılabilir” diyebiliyor. Türkiye olarak biz geriden gidiyoruz. Bazı etkili ilaçların alternatifi bulunamayınca üreticiler, o yasaklı ilaçlara yöneliyor. Türkiye’de de yasaklı olan ilaçlar var ama maalesef o ilaçlar ülkemizde hala satılıyor. Örneğin dünyada ülkemizde de yasaklanan DDT gibi zehirli, öldürücü ilaç, piyasada el altından da olsa satılıyor.”

DOMUZ ETİ HARAM DA ZEHİR HELAL Mİ, BAKANLIK ONU NEDEN DENETLEMİYOR?

Vatandaşlar, Tarım Bakanlığı’nın denetleme konusunda görevini yapmadığı konusunda yorumlar yaparken, “Köftede, kebapta domuz eti bulunuyor, onu yapan firmayı teşhir ediyor. Ette domuz eti haram da yediğimiz sebzede meyvede bulunan zehirli kalıntıları yemek helal mi? Onları neden denetlemiyor?” diye soruyor. Başkan Dr. Çakıcı, denetleme konusunda şu görüşlere yer verdi:

“Bakanlık bu konuda denetleme yapıyor ancak geriye dönük bir araştırma yapmıyor, yapamıyor. Hangi üreticinin ürünü, nereden gelmiş, kayıt sistemi olmadığı için belirsiz kalıyor. Öyle bir sistem olsa kontrol edilebilir. Üreticinin kullandığı veya kullanacağı ilacın denetlenmesi, kontrollü bir şekilde kullanılması gerekir. Tarım Bakanlığı’nın pilot uygulaması olacak diye duyuyoruz. Tarımsal ilaçlamada da reçete sistemine geçileceği konuşuluyor. Kullanılacak zirai ilacı ziraat mühendisi yazacak, bayii o reçeteye göre ilaç verecek üreticiye. Nasıl ki biz doktora gidiyoruz, reçete yazılıyor, o ilaçları eczaneden alıyoruz ve bunu devlet takip ediyor. Tarımda da aynı durum söz konusu olacak. Bu çok güzel bir sistem olacak fakat ne zaman başlayacağını bilmiyoruz. Bunun bir nebze faydası olabilir ama bizim başka sorunlarımız da var. Mesela üreticiye doğru ilacı yazdınız, aldı, kullandı, diyelim. Bu sefer çiftçi, o ilacı doğru uygulamıyor. Ya dozunu kaçırıyor, ya da zamanlamayı yanlış yapıyor. Burada bilinçsizlik olabilir, kötü niyet de olabilir. Ziraat mühendisi de söylüyor, ilacın üstünde de yazıyor, ilacı hasattan bir hafta önce atma, diyor. Çünkü o zehir, hasattan bir hafta önce atıldığında sofraya gidiyor.”

REÇETE SİSTEMİ DOĞRU BİR HAMLE AMA YETMEZ!

Reçete sisteminin doğru bir sistem olacağının altını çizen Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, daha sonra şu değerlendirmelerde bulundu:

“Reçete sistemi yetmez, çiftçilerin ilaçlama konusunda kesinlikle eğitilmesi gerekiyor. Ürünlerin takibi çok önemli. Bakanlığın takip işini kusursuz yapması lazım. Sebze meyve hallerinde laboratuvar kontrolleri yapmalı, marketleri denetlerken gerekli araştırmaları yapmalı. Ürünün nereden geldiğini mutlaka bilmek lazım. Yanlış yapan çiftçi de bunun sorumluluğunu almalı. Meyve ve sebzede ilacın parçalanma süresi var. İlaç, hasattan 15 gün öncesine kadar kullanılabilir. 14 gün kaldıysa bile kullanılmaması gerekiyor. Çünkü o ilacın yarılanma süreci, 15 gün. Dolayısıyla o zehri, sofraya taşımış oluyorsunuz. Yani çiftçi, doğru ilaç kullansa bile o süre uyumunu sağlamıyor.”

BİZ ÇOK ÜRÜN GÖNDERDİĞİMİZ İÇİN GÖZE BATIYORUZ

AB ülkelerinin, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ürünlerin önemli bir kısmını da pestisit ve alfatoksin sorunu yüzünden iade ettiğini anlatan Başkan Dr. Hakan Çakıcı, “Fakat biz, o ülkelere göre çok daha fazla ürün gönderdiğimiz için göze batıyoruz” dedi. Çakıcı, “Ürünlerimiz, ihraç ettiğimiz ülkelerin sınır kapısından dönüyor, prestijimiz sarsılıyor. İçeride neler olup bitiyor, hiç kimse bilmiyor. Şunu da ifade etmemiz gerekir ki, sadece bizim ülkemizden giden ürünlerde değil, dünyanın pek çok ülkesinden Avrupa’ya gönderilen ürünlerde de ilaç kalıntısı sorunu oluyor. Biz bunları takip edebiliyoruz. Avrupa Birliği’nin bir uyarı sistemi var ve monitörden o sabıkalı ürünlerin nereden geldiğini görebiliyorsunuz. Fakat biz, AB’ye direkt ihracatçıyız. Mısır’dan Avrupa’ya bir ürün gidiyorsa, bizden 100 ürün gidiyor. Hal böyle olunca, ülkemizden ihraç edilmiş çok ürün görünüyor, bu da hiç hoş olmuyor. Bu anlamda ürünlerimizin geri gönderilmesi, Türkiye’nin tarımsal ürünlerdeki prestijine zarar veriyor. İlaç kalıntısı olan gıda maddelerini çok iyi yıkamış olmanız, o zararlıdan kurtulacağınız anlamına gelmiyor. O ürünü soyarak tüketmek de yetmez. Ürünün bünyesine geçmiş kalıntılar var, onlar insanların ömrünü kısaltıyor, çünkü kanserojen içeriyorlar.”