Türkiye Cumhuriyeti kuşatma altında. Yurttaşlarına zor zamanlarda öncülük edecek liderliğe acil ihtiyaç var. Zira, yüzyıllık Cumhuriyet meçhule sürükleniyor.

Ana muhalefetin bütün kısır tartışmaları geride bırakarak veiç hesaplaşmalarısonlandırarak Türkiye’nin meselelerine yönelmesi bir zarurettir.

Oyun değil, NATO-Pentagon hattında destek alan iktidar, Türkiye Federasyonu için start verdi. Arap-Kürt-Türk Federasyonu.

Ve Federasyon’un en üst kimliği, İslam olacak. Tam da Erdoğan’a söyletildiği gibi; “Müslümanlık hepimizin en üst kimliğidir.”

Leman Dergisi’nde çıkan bir karikatüre verilen örgütlü tepki çok manidardı; Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat!.. Kemalist köpekler hesap verecek!.. Kafir Leman hesap verecek!.. Ya biz gideceğiz ya onlar gidecek... Ya onlar ölecekler ya biz öleceğiz… Karikatürde böyle tepkilere yol açacak ifadeler yok. Adam akıllı abartmışlar, yukarıdaki tepkileri vermişler. Hedef; Kemalizm ve laiklik.“Cumhuriyet devrimi ve seküler toplum saldırı altında,” izlenimi veren bu olayın altında kim kalır, orası meçhul.

Lozan’dan beri süregelen gerek Batı’nın gerek Selefi İslam’ın Cumhuriyet devrimiyle hesaplaşma ve rövanş arzusu gerçek mi oluyor?

1923’te Cumhuriyet’in kuruluşunu kanlı bir darbe olarak ifade eden ve bunun hesabının sorulacağını pervasızca söyleyen zihniyetle karşı karşıyayız.

Yanı sıra, ılımlı İslam Cumhuriyeti, Tevrat’a göre örgütlenen İsrail devletinin bölgede egemenliğini güçlendirecek din devleti koşullarını destekler. Yeşil kuşak projesiyle ortaya çıkan ılımlı islam aslında Batı destekli Selefilik’tir.

Ve Müslümanlık en üst kimlik olduğunda, Türk kimliği tarihsel köklerinden kopar. Bu da Türkiye Cumhuriyeti’nin beka sorunudur.Demokratik yollardan gerçekleşmesi imkânsız.

Bu durum, “24 Ocak Kararları” açıklandığında, Le Monde gazetesinde birinci sayfada çıkan yorumu anımsattı. Bu yoruma göre, “24 Ocak Karaları” parlamenter rejimde uygulanamayacağından, otoriter yönetime ihtiyaç vardı…

Halkın gerçeğine gelince; Trakya ve Anadolu toprakları üstünde güvenli yaşam koşulları yok ediliyor. Sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik ve can güvenliğisorunlu hale geldi. Yoksulluk derinleşiyor. Emekçiler, gençler, kadınlar, köylüler, emekliler, güne karamsar başlıyor. Yarına güvenle bakmak zorlaştı.

Çıkış yolları belirsiz. Çözüm yerine bol söz israfı var.Çaresizlik içinde tükeniyoruz.

İktidar-muhalefet hattında oluşan gerilim alanında halkı oyalamanın da bir sınırı olmalı. Ülkede o sınır aşıldı. Artık tahammüller zorlanıyor. En temel insan hakkı olan beslenme ve barınmanın imkansızlaştığı koşullardayız.

Ve aklımızda sorular… sorular…

Cumhuriyet devrimi tasfiye mi ediliyor? Atatürkçü düşüncenin kalesi CHP’nin başına gelenlerin anlamı ne? ABD icazet verdi ve harekete geçildi deo meşum değişim için bütün düğmelere mi basıldı?

Tam da ABD büyükelçisinin ifade ettiği gibi, son 250 yılın Emevî İslamı ile hemhal Osmanlı sisteminin önü mü açılıyor?

Değerler sistemi çöktü. Sistemde dinamikler çalışmıyor, sürekli erör veriyor. Türkiye hepimizin.Çok geç olmadan, ayağa kalkmak için toparlanmak gerek!