Melek ERYAZICI
Sıfır tolerans!
27 Mayıs 2021 Perşembe

Şiddet temelli olaylarla bir kişi daha yitirmeye tahammülümüz yokken,

Dünya Sağlık Örgütü’nün güncel raporuna göre,

dünyada her üç kadından biri cinsiyet temelli şiddetle mücadele ediyor.

Üç kadından birinin yaşam ışığının şiddet nedeniyle sönmesi,

özgür ve eşit yaşam hakkının istismara açık politikalarla ötelendiği

ve uluslararası hukukun etkin bir biçimde uygulanmadığını gösterir.

Pandemi döneminde de, özellikle yaftalanma çekincesi,

şiddetin yol açtığı travmalarla baş edememe kaygısı ve diğer nedenlerden

kayıtlara geçmemiş vakaların olduğu da bilinmektedir.

İlgili rapora binaen, rakamların belirtilenden çok daha yüksek olduğu ve şiddetin hiçbir türünün tolere edilemeyeceği yönünde kolektif bir yaklaşım benimsemenin önlem politikalarında etkili olacağı aşikar.

Ülkemizin gündeminde de sıklıkla yer alan bu kronik sorunla mücadelede,

politik temelli güç dinamiklerinin neden olduğu cinsiyetçi yaklaşımın zararlarını ve vehametini gözlemliyoruz.

Toplumsal huzurun tesisi açısından, azami önem taşıyan dayanışma ve bilinçlenmenin önemi yadsınamaz.

Bu bağlamda, şiddetle mücadeleye ilişkin iki önemli hususun önlem planı dahilinde irdelenmesi gerekir:

Birincisi şiddetin dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı dahilinde sonlandırılamayacağı, sürdürülebilir toplumsal gelişim ve eşitlikçi dönüşüm hareketinin önündeki en büyük engel olduğu farkındalığına ulaşmada, hukukun en etkin yol haritası olduğu konusunda bütüncül tutum geliştirmemiz, ikincisi de, “yaşa ve yaşat” ilkesine ters düşen, toplumsal kalkınmayı zayıflatan, ayrımcılık eksenli inanış ve uygulamaları legalize eden kabulcü tutumun pekişmesine yol açan her türlü söylemden ivedilikle arınmamız gerektiğidir.

Zira şiddet dilde başlar ve toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini zayıflatan en büyük sorun iletişimsel süreçte belirginleşen bir yol izler.

Şiddetin normalleştirilmesi, şiddet davranışına gerekçe gösterilerek zemin hazırlanması ve bahaneler sunulması da insan haklarına aykırıdır.

Bu sebeple, şiddetin “tolere edilebilen” ve “edilemeyen” kategorilerle meşrulaştırılması kabul edilemez.

Kadına mülkiyet algısıyla yaklaşmak,

tehlikeli, eksik ve korunmaya muhtaç bir varlık inancıyla yok saymak,

hayatın her alanında var olan, bir arada ve bütün olarak yaşamaya olan toplumsal inancı derinden sarsar.

İnsana dair toplumsal değer bilincimizin yapılandırılması için ifadenin önemini anlamamız,

şiddeti ve etkilerini ortadan kaldırmanın temelini oluşturacak en etkin yoldur.

Birbirimizden eksilmemek için, söylem bilinci oluşturarak toplumca yeni bir boyuta evrilmek mümkün.

Sevgi ve sağlıkla kalın…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
TURDAL ŞENTÜRK 27 Mayıs 2021 Perşembe 14:43

Melek hanım güzel bir yazı olmuş.Ama artık tolerans yerine hoşgörü,Pandemi yerine salgın,detay yerine ayrıntı gibi Öztürkçe kelimeler kullansak daha iyi olmaz mı? Ayrıca mücbir sebebler,iktisşafi görüşmeler mi nedir gibi Arapça,Farsça'dan yaratılan kelimelere hiç değinmiyorum.Hoşçakalın

Yorumu oyla      3      3  
Mert 27 Mayıs 2021 Perşembe 09:59

Kaleminize sağlık,Çok güzel bir yazı olmuş hocam

Yorumu oyla      3      3  
Murat C 27 Mayıs 2021 Perşembe 09:59

Bu konuların hala yasanmasi, yazılması,konuşulması toplumsal bilincsizligimizin ispatıdır . Çok güzel bir yazı olmuş.Tesekkurler

Yorumu oyla      3      3  
Gonca Çınkır 27 Mayıs 2021 Perşembe 09:57

"Kadın" konusu ne kadar hastalıklı ve rahatsızlık derecesinde gündemde ...Çok üzücü. Bu konuları artık konuşmak, acı olayların yasamak ne kadar acı...Toplumun bilinçlenmemesi için alt yapı zaten olusturulmusken , evrilip insanların beyinleri kullanmasını daha ne kadar bekleyeceğiz ? Kadın bir bireydir . Ve yaşama hakkı verilmeli

Yorumu oyla      3      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
10 Yönetmen Ve Türk Sineması
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Atatürk' adını kim yakıştırdı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Taşlar yerinden oynuyor
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Üç koltuk, iki makam...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva