Doğrudur...

106 yıl önce…

Tarihe yazdık altın harflerle “Çanakkale geçilmez” diye…

Fakat…

İşin bir de “fakat”ı var…

Nedir “fakat”ı?

***

Günümüze gelelim...

Önce bir konunun altını çizelim…

Her derecedeki mahkemeler “res’en” hiçbir konuya bakamazlar, bakmazlar…

İlgiler tarafından mahkemenin önüne getirilmesi gerekir...

İlgili ya davacıdır veya Cumhuriyet Savcısıdır…

O halde..

Bütün bunları dikkat almadan “mahkeme kararı”nı eleştirmek doğru bir yaklaşım değildir…

Topu taca atmaktır…

Dönelim, Boşuna mı “Çanakkale geçilmez” diyoruz? sorumuza…

Andımız yasaklandı…

Yani..

“Türk’üm doğruyum” demeyeceksin…

Burada esas mesele “Türk’üm” demeyeceksin…

Şimdi...

Boşuna mı “Çanakkale geçilmez” diyoruz?

***

Sonra…

Atatürk baştan başa Çanakkale’dir…

Binlerce şehit ve gazi ile beraber Çanakkale’dir...

Şimdi…

O’na yapılan haksızlıklar, iftiralar, yalanlar karşısında…

Boşuna mı (Çanakkale geçilmez) diyoruz?

***

Çanakkale Cumhuriyetin “önsözü”dür…

Cumhuriyet’in bütün kurum ve kuruluşları hoyratça tahrip edilirken…

Boşuna mı (Çanakkale geçilmez) diyoruz?

***

İstiklal Marşı..

Bağımsızlık beyannamemizdir…

Okunurken ayağa kalkılması şarttır...

Kalkmayanların türediği şu ortamda…

Boşuna mı (Çanakkale geçilmez) diyoruz?

***

“Türk Milleti” kavramı, asırlar sonra ulaştığımız “kızıl elma”dır.

Şimdi...

36 parçaya bölünmek istenen bu kavram karşısında...

Boşuna mı (Çanakkale geçilmez) diyoruz?

***

Cumhuriyet dönemi kastedilerek,

“Parantez arası” diyen densizlerin çoğaldığı bir ortamda...

Boşuna mı (Çanakkale geçilmez) diyoruz?

***

Son söz...

“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor” diyor...

Muhteşem Akif…

Bu sebeple…

Elbette “Çanakkale geçilmez” ve geçilmeyecek...

Ancak…

Bir de yazdıklarım ve yazamadıklarım dikkate alınarak ve kafamızı iki elimizin arasına alarak düşünelim…

Düşünelim ki; “Çanakkale geçilmez” olsun her hal ve şartta…