Loş salonda ahşap bilardo masası…

Yeşil çuhanın üstünde yan yana duran altı farklı renkte top…

Nişancının elde bir ıstaka…

Istakanın ucuyla usta bir vuruş, hedef altılı grup…

Beyaz topun altılıya göbekten çarpma sesi…

Masanın dört köşesine savrulan toplar…

Sonraki hamle için gözleri kısılı dikkatle izleyen nişancı…

Ve çevresinde sessiz bir tilki gibi dolandığı masa.

***

Birçoğunuz muhtemelen yukarıdaki satırlara kızacak.

Belki yaşananları hafife aldığımı düşünecek.

Milyonların umut bağladığı altılı masayla dalga geçtiğimi…

Muhalefeti, Millet İttifakı’nı hafife aldığımı zannedecek.

Hayır, hiç öyle değil.

Tam tersine, asıl ben Cumhur İttifakı’nın hafife alındığını düşünüyorum.

Daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın.

Bugüne kadar yapılanların…

Bundan sonra yapılabileceklerin garantisi olduğu gerçeğinin…

Siyasi manevralarının hafife alındığı kanaatindeyim.

Nasıl düşünülmesi istendiyse, nasıl tepki verilmesi planlandıysa…

Tam da o şekilde reaksiyon verildiğini…

Masanın çevresinde gezen tilkinin…

Beyaz topla yapacağı diğer atışlar için acele etmeyeceğini…

Çarpışan topların alacağı falsoları…

Masadaki dağılımlarını, aldıkları açıları, duracağı yeri izleyerek…

Yaşanacak sarsıntıyı keyifle izleyeceğini düşünüyorum.

***

Malum dün İmamoğlu davasında karar çıktı.

“Ahmak” dediği iddia edilen Yüksek Seçim Kurulu üyelerine ilişkin …

Savcının İmamoğlu aleyhine açtığı dava…

Altılı Masa’nın uslu uslu toplanmaya devam ettiği günlerde…

Cumhur İttifakı’nın Millet İttifakı’nı çekiştirerek..

İçlerinden üye devşirmeyi bir türlü başaramadığı esnada…

Aday olmaya kararlı, havaya girmiş Kılıçdaroğlu Almanya’da görüşme yaptığı gün…

İmamoğlu’nun avukatlarının bile mahkemeden karar çıkmasını beklemediği bir aciliyette…

Borsa kapandıktan sonra…

Herkes evine varıp tv karşısında canlı yayında izleyebilsin düşünceliliğinde…

Saat 19.00 ana haberlerine cayır cayır yetişecek bir zamanlamada…

Kör göze parmak misali…

İstanbul belediye başkanını iki yıl yedi ay hapis cezası kararı verildiği açıklandı.

Yandaşların bile haksız, yanlış, abartılı ve saçma bulduğu mahkeme kararı üzerine…

Hatta Abdullah Gül’den Abdülkadir Selvi’ye kadar “Olmaz bu kadar da ama” diye açıklama yapılan karar sonrası…

Yer yerinden oynadı.

Öyle anlaşılıyor ki, nişancıyı onlar da es geçmiş.

***

İlk önce Meral Akşener Ankara’dan koştu İmamoğlu’nun yanına, Saraçhane’deki makamına.

Hapis cezası verilen İmamoğlu ve Akşener sevinçle kucaklaştılar.

Aylardır yolunu beklediği yeğenini kucaklar gibi sarıldı Akşener.

Ortamdaki neşeli havaya karşın gerçekten üzgün ve tedirgin…

Hapis cezasını ciddiye almış sadece bir kişi vardı odada;

Ekrem Başkanın akıllı, zarif ve öngörülü eşi Dilek İmamoğlu…

Otobüs konuşması yapılırken bir üzüntülü kişi daha ilişti gözüme; CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.

Bir de aylardır Cumurbaşkanı adaylığını masaya kabul ettirmek için kılı kırk yaran Kemal Kılıçdaroğlu;

Attığı tweet mesajında İstanbulluları Saraçhane’ye “Kah sevincimizi, kah kararlılığımızı gösterelim” diye çağıran İmamoğlu’nun aksine…

Almanya’dan dönüş yolunda çok sıkıntılıydı.

Yukarısı bıyık, aşağısı sakal olmuştu.

Kılıçdaroğlu belediyede İmamoğlu’yla konuşurken farklı bölümlerde…

Dört kez İstanbul’un nüfusunun 16 milyon olduğuna dikkat çekmesi…

“16 milyon seni kucaklıyor” diyerek çok net bir oyun çerçevesi çizmesi…

“16 milyon insana gülümsemen ile hizmet et” diyerek “Hiç heveslenme” mesajı vermesi…

Dikkat çekici, içindeki fırtınayı yansıtan vurgulardı.

***

Hal böyleyken…

Ben gerçekten çok merak ediyorum…

İktidarda kalmanın hiç olmadığı kadar yırtıcı bir hırsla istendiği günlerde…

Adalet mekanizmasıyla oyun konsolu gibi istendiği şekilde oynandığı bir ortamda…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklaması için her türlü ısrarı yaptığı…

İmamoğlu’nun adaylığının tehlikeli bulunduğu bir zeminde…

Altılı Masa’da karınların ağrımaya başladığı günlerde…

Mahkeme İmamoğlu’nu açıkça mağdur eden bu acele kararı nasıl ve neden aldı?

İmamoğlu’nun basın danışmanının İsviçre’ye kayak tatiline gittiği uçakta…

Oturduğu koltuk numarasına kadar kayıt eden sistem…

İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi’yle yediği balığın kılçıklarını sayan sistem…

Her fırsatta Altılı Masa’ya selektör yakan…

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için “Ben buradayım” diye göz kırpan Ekrem İmamoğlu’nu…

Siyasi yasaklı mağdur ilan ederek kitlesel destek göreceğini bile bile…

Altılı Masa’ya atom bombası gibi düşen bu karar…

En çok kimi eğlendirdi sizce?

Bugün Saraçhane’de toplanacak Altılı Masa’nın ahengini, huzurunu hiç olmadığı kadar kaçıracak…

Ve belki de birlikteliği bozacak bu hamleyi acaba kim tasarladı?

Sizce dün seçim otobüsünden seslenen İmamoğlu ve Akşener ikilisini…

Oldukça büyük yerleşkesinde kıs kıs gülerek kim izlemiş olabilir?

Bilardo masasında beyaz topla altılıyı vuran kimdi acaba?