HABERLER>GÜNCEL
13 Nisan 2013 Cumartesi - 17:41

İzmir’le buluşan Akil İnsanlar’dan şaşırtan mesajlar

Akil insanlar heyeti İzmir’deki temaslarını sürdürürken Anadolu Birliği Derneği’nde STK’larla bir araya geldi. Heyet Başkanı Tarhan Erdem ülkedeki Türk ve Kürt vatandaşı sayılarını verirken, “Şu anda Türkiye’de 14-15 milyon Kürt var. Eğitim düzeyi açısından Türkler ve Kürtler arasında 1,5 sene fark var. Kürtler, Türkler’den daha az tahsilli. Daha az geliri var” dedi. Erdem, sürecin sonunun nereye gideceğini bilmediklerini söyledi. Heyette yer alan ve ‘eyalet sistemi’ çıkışıyla kentte tartışma konusu olan Baskın Oran’dan da yine şaşırtıcı açıklamalar geldi. Oran hükümetin hazırlıksız yola çıktığını söyledi, “Okyanusta mücadele ediyoruz. Ulan bari elini uzat” dedi.

İzmir’le buluşan Akil İnsanlar’dan şaşırtan mesajlar

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ – Tarihi Kemeraltı Çarşısı Kızlarağası Hanı’nda İzmirliler’le buluşan Akil İnsanlar Heyeti, Konak Basmane’de bulunan Anadolu Birliği Derneği’nde de sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. İzmir Küçük Millet Meclisi tarafından organize edilen toplantıda soruları yanıtlayan heyet üyeleri fikirlerini söyledi.
Heyet Başkanı Tarhan Erdem, kendi özel durumları hakkında bilgi verdi. Kurul üyelerinin inisiyatifleri dışında tespit edildiğini, başkanlığa kendisini heyet üyelerinin seçmediğini ifade eden Erdem, “Bize ‘katılmak ister misiniz’ dediler. Biz de katıldık. Her bölge için teşkil edilen heyetler var. Çözüm süreci denilen sürecin çok kısa özeti var. Türkiye’de zaten birlikte yaşamakta olan kitleler var. Bunlardan birisi kendisini ‘Kürt’ diye adlandıran gruplar var. Sayıları hakkında görüşler var. Şu anda Türkiye’de 14-15 milyon Kürt yaşıyor. Bunların 8-9 milyonu seçmendir. Kürtlerin, Türkiye’ye paylaşımı çok dağınıktır. İstanbul’da sayı yüksek… Bütün Türkiye’de yüzde 15-18 Kürt oranı varken İstanbul’da da bu oran aynıdır. İzmir’de de yüksek oranda Kürtler var. Biz halen 80 yıldan bu yana bu insanlarla beraber yaşıyoruz. Türkiye’de bugünkü rakamlara göre 52 milyon yetişkin insan var. Bu insanların 3 milyon Kürdü ile 3 milyon Türk’ü birinci derece akrabadır. Türkiye’de üç milyon Türk’ün ya karısı ya da annesi Kürt’tür. Bu insanlar birlikte yaşıyor. Eğitim düzeyi açısından Türkler ve Kürtler arasında 1,5 sene fark var. Kürtler, Türklerden daha az tahsilli. Daha az geliri var. Coğrafi sebep, devlet ihmali gibi birçok sebep vardır. Beraber yaşadığımız insanlara karşı yapılan haksızlığı göstermektedir. Problemin özü budur. Türkiye’deki Kürt’lere yönetime katılma hakkı maalesef verilmemiştir. Hepimize ‘Kürtlere Cumhurbaşkanlığı verdik’ diyorlar. Doğru. Sırrı Atalay bunun örneğidir. Türkiye’deki Kürtlere bilerek ya da bilmeyerek eşitliksizlik yapılmıştır. Çıkıp ‘şunu yapacaklar, buna yapacaklar’ kelimelerine bakmıyorum. Yönetime katılma, çalışma, eğitim eksiklerinin tamamlanması lazım. Eğer kardeş iseniz aynı haklara sahip olacağız. Çözüm süreci denilen mesele esas itibariyle bunu temin etmekten ibarettir. Bunun dışında hiçbir sorun yoktur. Bunu sağlamak için yola çıkılmıştır diye inanıyorum. Sonucunun da alınacağını düşünüyorum. Bunun dışında çözüm yoktur. Hepimizin seyirci değil işin içine girilmesi ile olur. Birbirimizle el sıkışırken birinin diğerinden daha kötü olduğunu unutmalıyız. Türkiye’de Kürt’lerin ciddi problemleri vardır. Siz hayatlarını kurtarmış insanlarsınız. Lütfen bunu gidin biraz düşünün. Dışarıda söylenenler bazı hazır laflardır. Lütfen sizler de aktör olunuz. Sonra ‘bakalım ne olur’ diye düşünmeyiniz” dedi.
 
SÜRECİN SONUNU BİZ DE BİLMİYORUZ
Süreç içinde ‘silahlar bırakılsın, sonra düşünürüz’ denilirse kırılgan olabileceğini ifade eden Erdem, “Bu süreçte sonuç hesaplanmadan zaten olmaz. Ondan sonra bakarız anlayışı bana göre sıfırdır. Demek ki insanlar bunu konuştu, anlaştı ki bir şeyler olacak. Hiç kimse ‘silahlar çekilsin, taraflar gitsin’ diyemez. Bunun samimiyetle falan alakası yok. Devlet yöneten insanlar samimiyetle, duygu ile hareket etmezler. Ben bu işin akıl ile yönetilmekte olduğunu düşünüyorum. Yol boyunca da bazı insanlar ikna edilebilir. Sürecin ortada kalması söz konusu olamaz. Böyle bir şey olursa Allah göstermesin hepimiz perişan oluruz. Böyle bir şey olamaz, olmamalıdır. Ben size o yüzden ‘yardım edin, aktör olun’ diyorum. Çıkıp ‘siyasi af var mı’ diyenler oldu. Buradaki insanlar, muhataplarınız ‘şu olacak, bu olacak’ deme hakkına sahip değildir. Ben bu imkana sahip olsaydım zaten buraya gelmezdik. Olacak olan şeyleri bilmiyorum. Bize kimse bunu söyleyemez. Biz kimiz ki söylesin. Hangi sorunu paylaşıyoruz ki onlarla bize söylesinler” diye konuştu.

 
BAĞIMSIZLIK İSTEYENDEN RAHATSIZ OLMAYIN
Kürtlerin sürece karşı olup olmadığının tam olarak belirlenemediğini anlatan Erdem, Kürtlerin yüzde 70-80’inin yürekten barış istediğini söyledi. Erdem, “Ben barış isteyen bir adamım. Benden daha çok barış istediklerine inanıyorum. Onlar da birlikte yaşamak istiyorum. Kürt sorunu dediğimiz kendini ‘Kürt’ diye tanımlayan insanların sorunudur. Onların mutlu olmasını engellemek için her türlü engellemeyi yaptık. Bağımsızlık isteyen insanlar olabilir. Bunlardan rahatsızlık duymamak gerekiyor. Burada da olabilir, dışarıda da vardır. Hatta isteyenlerin olması hareketin doğruluğunu gösterir” diye konuştu.
 
HÜKÜMETİN MEMURU DEĞİLİM
Kendilerini hükümetin görevlendirmediğini anlatan Erdem, “Ben hükümetin memuru olacak yaşta değilim. Bize ‘şunu yapın, böyle yapın’ demedi. Biz çalışma şekillerimizi kendimiz belirliyoruz. İş öyle bir noktaya geldi ki samimi olup olmama noktasını geçtik. Bu meseleye Türk hükümeti angajedir. Benim hükümette fazla dostum yok. Bir iki kişi ile törenlerde görüşüyorum. Hükümet bu meseleyi samimiyetle yürütmeye mecbur ve mahkumdur. Masanın etrafındaki insanlar öyle burunlarından kolay kolay kıl aldırmaz. Öyle ‘hadi bakalım’ deyince gaza gelmezler. Biz, kendi beynimizle, kafamızla buraya geldik” dedi.
 
SORUNLARI HALININ ALTINA SÜPÜRDÜK
Heyetin önemli isimlerinden birisi olan ve agresif tavırları ile dikkat çeken Baskın Oran, “Bu süreçte 40 bin ölü verdik. Kurtuluş savaşında bile 10 bin şehit verdik. Süreç sadece Kürtlerle ilgili değil… Bütün Türkiyelilerin etnik ve dinsel aidiyetlerini ifade edebilecekleri bir Türkiye hedeflenmelidir. Kürtleri Anayasa’ya sokar ve onların anadilinin olmasını istersek Kürtler’i tüm Türkiye’ye hedef yaparız. Bunu daha önce gayrimüslimler için yaptık” dedi.
 
CESETLER ZOMBİ GİBİ ÇIKTI!
Protesto grupları ile mücadelenin zor olduğunu da anlatan Oran, “Korku denilen şey o kadar güçlüdür ki beynin işlemesine engel olur. Bu sürece karşı çıkanlar menfaat kaybı yaşadıkları için çifte kavrulmuş bir yöntemle eleştiriyorlar. Biz bundan önce hiçbir sorunu çözmedik. Ermeni meselesi, İslam meselesi, Kürt meselesi gibi konuları halının altına süpürdük. Gömülmesi gereken cesetler, gömülmeyince halının altına süpürülünce bize sonradan zombi gibi saldırdılar. Şu anda Türkler, ‘Beyaz Türkler’ yukarıdaki tahtlarından, eşit seviyeye inmekten korkuyorlar” diye konuştu.
 
İZMİR KÜRTLERİ KUSTU!
İzmir’in sürece karşı duruşuna da değinen Oran, “İzmir’de farklılıkları seven havanın tahribi geçmişte başladı. İzmir sapına kadar liberaldi. Şimdi sapına kadar devletçi oldu. 1930 yılında Serbest Fırka’nın sonradan da Menderes’in kalesi oldu. Nasıl oldu da bu hale geldi? Levantenlerin, gayrimüslimlerin kovulması bunda gerekçe oldu. İzmir’in ekonomisi dibe vurdu. İstanbul’daki Kürt oranı en az yüzde 16 iken İzmir’de yüzde 6 durumunda... İstanbul’a giden Kürtler sanayisi tarafından hapsedildi ama İzmir’de bu sanayi olmadığı için Kürtleri kustu, barındıramadı” dedi.

 
PAKETİN İÇİNDE NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM
Oran, toplantının Anadolu Birliği Derneği’nde yapılmasının yanlış olduğunu söyledi. Plan ve programın apar topar yapıldığını, sürecin hükümet tarafından hızla getirildiğini anlatan Oran, “Burada ‘tetiklerden elleri çekelim de hemen başlasın’ denildi. Paketin içinde ne olduğunu bilmiyorum. Bazı arkadaşlarımız demokratikleşme olacağını sanıyor. Tetikten eller çekilecek. Demokrasi için belirlenen ana hatlar oluşturulacak. Bunların içinde Kürtlerin dışında Alevilere başta olmak üzere birçok hak olacak. Belki transseksüellere de haklar ve verilecek. En zor iş bu memlekette kadın olmak değil transseksüel olmaktır” ifadelerini kullandı.
 
HÜKÜMETE: ULAN BARİ ELİNİ UZAT!
Süreç ile ilgili hükümetin hiçbir hazırlık yapmadığını ifade eden Oran, kendilerinin okyanusa atıldığını söyledi. Oran, “Bırakın talimat vermeyi uçak ve otel parası veriyorlar o kadar… Başka bir şey yaptıkları yok. Yardımcı bile olmuyorlar. Hükümet bu işe çok hızlı ve hazırlıklı girdi. Bizi de ortaya attı. Okyanusta mücadele ediyoruz. Ulan bari elini uzat” ifadelerini kullandı.
 
EYLEM YORUMU: GÖRÜŞMEK İSTEDİM KABUL ETMEDİLER
Toplantıda, binanın önünde eylem yapan Türkiye Gençlik Birliği’ne mensup kişilerin görüşleri de gündeme geldi. Heyet üyesi Avni Özgürel, “Ben İzmir şube başkanlarına görüşme isteğimi ilettim. Türkiye Gençlik Birliği’ne söyledim. Mail ile ifade ettim ama onlar kabul etmedi. Arkadaşlarıyla birlikte görüşmeyi talep ettim. Sokakta protesto etmek de oturup konuşmak da onların hakkı. İki tercihleri var. İsteyen istediğini seçer” diye konuştu.
 
‘KAZAN KAZAN’ MODELİ
Heyet üyesi Fuat Keyman yaptığı konuşmada Her gittikleri yerde insanlarla bir araya geldiklerini söyledi. Keyman, “İzmir çok büyük ve kritik bir il. Ege Bölgesi bu sürece oldukça yüksek oranda ‘hayır’ diyor. İzmir’de bu oran daha yukarılara çıkabilir. Biz, bir kere daha geleceğiz. Bundan sonra kadın örgütleriyle, üniversite öğrencileri ile buluşacağız. Bu dil barışın dili, demokrasi dili olacaktır. Silahların susması sürdürebilir hale gelirse, barış gelirse hepimiz kazanacağız. Bir tarafın fazla kazanması, kimliğin birinin ön plana çıkması değil eşitlik olacaktır” dedi.
 
Sürecin başlamasında Suriye krizinin önemli bir gerekçe olduğunu anlatan Keyman, “Süreçte silahların susması, kanın durması, annelerin ağlamaması çok önemlidir. Süreç biterse eşit kazanacağız. Türkler de Kürtler de kazanacaktır. Burada kazan kazan modeli uygulanacak. Bundan önce kazan-kaybet sistemi vardı. Süreci başlatan hükümet oldu. Barış inşası değil ama yol açılıyor. Silahların susmasının demokrasiye, barışa doğru bir kapıyı aralayacaktır. Eşit vatandaşlık, demokrasi konusunda yeni anayasa süreci ayrıca değerlidir” diye konuştu.
 
İzmir’in yetiştirdiği değerlerden birisi olduğunu ifade eden Gazeteci Hasan Karakaya, Manisa Salihli doğumlu olduğunu, Ege’yi bildiğini ve üniversiteyi İzmir’de okuduğunu anlattı. Karakaya, “Türkiye’deki insanlar bu sürece destek vermelidir. Ege insanı tokalaşmaz, sarılır. Bu süreç yumruklaşma olmadan bitirilmelidir” dedi.
 
BARIŞ OLSUN
Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmiş birçok insanın oluşturduğu derneklerin oluşturduğu bir üst yapılanma olduklarını ifade eden Anadolu Birliği Derneği Başkanı Koç Ali Al, kendilerinin hemşeri derneğinden çok düşüncü kuruluşları olduklarını belirtti. Al, “Biz daha önce önemli çalışmalar yaptık. Akil insanların kentimizi ziyaret etmesi gerçekten çok önemli. Bütün isteğimiz ülkemizde barış olsun. Analar ağlamasın. Sesimiz Ege kıyılarında, İzmir’de yankılansın istiyoruz” dedi.
 
NE OLACAĞINI SİZ DE BİLMİYORSUNUZ
Toplantıda söz alan bazı katılımcılar fikirlerini söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun resmi danışmanlığını yapan Anadolu Birliği Derneği eski Genel Başkanı Şehmuz Kayapınar da “Sürece inanmıyorum. Sizin seçim usulünüz yanlış. Bir uzlaşmaya dayanmıyor. Mecliste dört parti olmasına rağmen kimsenin görüşleri alınmadı. İsimlere itirazım yok ama seçime karşıyım. Şeffaflık, uzlaşı olmalıdır. Herkesin ikna edilmesi gerekiyor. Kafanızın arkasında ajandanız olmayacak. Bakın sürecin sonucunu siz de bilmiyorsunuz. Bunu birkaç kişi biliyor. Türkiye’nin en büyük problemi Kürt problemi değil siyaset problemidir. Holdinge yönetici seçerken 80 tane elekten geçiriyorsunuz ama siyasetçileri belirlerken buna bakmıyorsunuz” diye konuştu.



HİLTON’DA YEMEK

Ege Bölgesi'nin akil insanlarının oluşturduğu heyet moderatörlüğünü Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın üstlendiği yemekte, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve işadamlarıyla bir araya geldi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ege'nin incisi İzmir'in, kamuoyundaki yansımasının aksine çözümden yana olduğunu, sadece bilgilenmeye ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

Ege Bölgesi'ndeki ilk durakları olan İzmir'de ilk defa bir araya gelen akil insanların oluşturduğu, başkan Tarhan Erdem ile üyeler Arzuhan Doğan Yalçındağ, Fehmi Koru, Avni Özgürel, Fuat Keyman, Baskın Oran, Fadime Özkan, Hasan Karakaya'dan oluşan heyet, Kemeraltı Çarşısı ile Anadolu Birliği Derneği ziyaretinin ardından Hilton Oteli'nde düzenlenen akşam yemeğinde buluştu. Moderatörlüğünü, TÜSİAD'ın ilk kadın başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın yaptığı yemeğe, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcileri ile işadamları katıldı.

"SİLAHLA TERÖR DURMAZ"
Toplantıda açılış konuşmasını yapan heyet başkanı Tarhan Erdem, "Biz Ege bölgesinde, gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz ve karşılaştığımız insanların görüşlerini dinleyeceğiz. O görüşlere karşı arkadaşlarımız kendi görüşlerini söyleyecekler. Heyetimizin sabit bir görüşü yoktur. Biz bunu böyle düşünüyoruz. Bu akşamki toplantıda sizleri dinleyeceğiz. Çözüm süreci sadece kanın durması için yapılıyorsa kusura bakmayın ben yokum. Ama demokratik bir devletin kurulması için yapılıyorsa o zaman varım. Hakların eşit bir şekilde insanlara verilmesi için bu süreçte yola çıkıldı. Benim tecrübeme göre Türkiye'deki olayların temelini iyi incelerseniz, silahla terör durmaz. Çözüm süreci sadece terörü durdurmak için yapılmamalıdır. Bu bir yan bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır" dedi.

"BU GİDİŞE DUR DEMELİYİZ"
Samimi, sıcak bir ortamda geçen, davetlilerin tümünün değerlendirmelerini sunduğu yemekte konuşmaları, katılımcılar tarafından dikkatle dinlenen moderatör Arzuhan Doğan Yalçındağ ise, "Ülkemizin bu en önemli meselesinde herkesin her vatandaşın katılımcı olması, katkı yapması gerektiğine inanıyorum. Burada bir kardeşlik, barış olmasını diliyorum. Artık anaların yüreği yanmasın. Her bahar gelişinde şehit cenazelerinin arkasından göz yaşı dökmeyelim. Görevi bu şekilde benimsedim. Bu çözüm sürecinde kalplerimizi sevgiye ve barışa açalım. Kolay değil tabii çok acılar yaşandı, ateş düştüğü yeri yakar biliyorum ama zorda olsa geçmişi arkada bırakıp ileriye bakmalı, bu gidişe bir dur demeliyiz. Sayın Başbakanımız ile yaptığımız görüşmede bize yazılı veya sözlü bir mesaj verilmedi. Ama bu diyalogları yapmamız, fikir alışverişinde bulunmamız çok önemli. Başarılı sonuçlar ancak başarılı süreçler ile alınır, ortak akıl bu yolla bulunur. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne zarar gelmeyeceğine inandığım için buradayım. Tek istediğimiz huzurun, barışın ve kardeşliğin tesisi" dedi.

"İZMİR'DE DÜŞÜNCE SELİYLE KUCAKLAŞTIK"
İzmir'de olmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Arzuhan Doğan Yalçındağ, "İzmir, merak ediliyordu. İlk durağımız İzmir oldu. İzmir'de, çok olgun, anlayışlı, seviyeli, barıştan kardeşlikten yana düşünce seliyle kucaklaştık. Hepimiz gibi, İzmir'de de, bazı endişeler, soru işaretleri olduğunu tespit ettik. Bunları raporlarımıza koyacağız. Bir nokta çok önemli. Birbirimizi anlamamız. Ortak aklı anlayabilmemiz konusunda hiçbir sorun olmadığını gördüm. İzmir'deki toplantılarımız ve ziyaretlerimizde, herkesin farklı olan renklerini görme imkanı bulduk. Düşüncelerimizi karşılıklı olarak paylaşmamızın yanı sıra görüşlerini yazılı metinlerle de bize ulaştıranlar oldu. İzmir, kamuoyundaki yansımanın aksine barıştan ve kardeşlikten yana. Buna da ciddi önem veriyor ancak İzmir bu süreç hakkında daha fazla bilgilenmek istiyor. İzmir gibi modern, farklı görüşlerin olduğu büyük bir kentte sadece bir toplantı yeterli değil. Mümkün olduğu kadar çok insanı dinlemek istiyoruz. Raporumuz, onların görüş, öneri ve eleştirilerinden oluşacak" dedi.

BENİ RAHATLATTI
Arzuhan Doğan Yalçındağ, ayrıca, "Ben akil insanlar içinde daha çok iş insanı kimliğimle bulunuyorum. Bu konuda da ortalama bir Türk insanı gibi düşünüyorum. Benim de herkes gibi bazı çekincelerim, bazı soru işaretlerim var. Fakat Sayın Başbakan'la Dolmabahçe'de yaptığımız görüşmedeki hem Başbakanımızın konuşması hem de katılımcıların ortak akılda buluşan, makul, olgun, aklı selim, ayakları yere basan konuşmaları, beni rahatlattı. Bunun için buradayım" dedi.

ATAMA DEĞİL, TEKLİF VAR
Heyet üyesi Baskın Oran da, "Bize katılıp katılmayacağım soruldu. `Memleket vazifesi kabul ederim ama bu süreci Başbakan'ı eleştirme hakkını saklı tutma hakkıyla bunu kabul ediyorum' dedim. Burada bir atama değil, teklif vardır. Biz hükümetten bazı şeyleri talep ettik. Bizi okyanusa atıyorsunuz gittiğimiz yerde bir kamuoyu araştırması yapın' dedim. `Biz karışmayalım' dediler. Burada interaktif bir durum var. Biz burada barışın ne kadar önemli olduğunu belirtip, sizlerin eğilimini alacağız. Sonra rapor hazırlayacağız. Sizin kaygılarınız ve eğilimleriniz üzerine bu raporu yazacağız" diye konuştu.

Baskın Oran, sözlerinin devamında PKK'nın terör örgütü olduğunu vurguladı. 2007'de bağımsız solun adayı olarak seçime girdiğini ancak, "PKK terör örgütüdür" dediği için kendi içlerinden bir aday daha çıktığını, bu yüzden de seçimi kaybettiğini belirten Oran, "12 Eylül'de devlet teröristlik yapmıştır. Devlet, 12 Eylül'den önce de Kürtler üzerine terör uygulamıştır. Laik devlet konusunda bir mizah olamaz ama laikçi devlete ben A'dan Z'ye karşıyım. Devlet de şiddet yoluyla Kürt hareketini durduramayacağını anladı. PKK da silahla bir şey yapamayacağını anladı. Cumhuriyet yanlış kuruldu. Ulus devlet milletini tek bir etnisiteden oluşturması yanlış. Cumhuriyet 1924 Anayasası'ndan itibaren ulus devlet ilan etti. Kürtleri biz böyle isyan ettirdik. Şimdi biz Cumhuriyeti doğru kurmaya çalışıyoruz. Cumhuriyeti ulus devletten çıkarın. Öcalan Diyarbakır'da okunan mektubunda sadece ‘Ne mutlu Türküm' demedi. PKK hiçbir zaman bağımsızlık değil özerklik istedi. Yerel yönetim isteyenlere yerel yönetim vermeyeceksek bu barış döneminden korkarım. Eğer Kürtleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratırsak onları bir daha ikna edemeyiz. Cumhuriyeti demokratik olarak yeniden kuruyoruz. Başımıza bela olan ulus devletten kurtuluyoruz" dedi.

"CUMHURİYET GÜÇLENECEKTİR"
Söz sırası kendine gelen Fuat Keyman ise, "Eğer acıları bitirecek ise terör örgütüyle müzakere yapılabilir ama bunun sonucunda kaybedenler ve kazananlar olmayacaktır. Bunun sonucunda eşit haklar olacaktır. Ülkemize ve devletimize bir şey olmayacaktır. Ama Cumhuriyetimiz daha güçlü olacaktır" dedi.

"YENİLEN ÖRGÜTTÜR"
Heyet üyesi Avni Özgürel de '30 yıldır Türkiye'ye kavga eden örgütün başına taş mı düştü de silahı bırakıyor. Bunlar mutlaka bir şey verdi' diye düşünülmesinin doğal olduğunu belirterek, "Habur insanları ürküttü. Örgüt geçtiğimiz ekim ayında son saldırı emrini verdi ve 400 kişilik bir grup Şemdinli'ye saldırdı. Bunlara `ölün geriye gelmeyin' dendi. İstenilen 1 saatliğine kaymakamlığın ele geçirilmesiydi. Örgüt bunu sağlayamadı. Örgütün başına düşen taş budur. Yenilen örgüttür. Türkiye'nin önünde bir terör sorunu var. İnsanlar ölüyor. 3 aydır şehit cenazesinin gelmemesi önemli. Demek ki bu barışın inşasında fayda var. Birileri `Bu Türkiye'yi bölecek' diyebilir. Ancak öyle değil böyle bir çözüm diye bir projeyi ortaya konması lazım" diye konuştu.

KORU: BAŞBAKAN BİZİ TEK TEK TANIMIYOR
Gazeteci yazar Fehmi Koru, Cumhuriyetin doğru bir şekilde kurulduğunu söyleyerek, "Cumhuriyetin hedefi demokrasiye ulaşmaktı ama bunda bazı eksiklikler oldu. Başbakan televizyon programlarında, bizim için, `Boğaza karşı oturuyorlar. Oturdukları yerden yazıyorlar' dedi. Belki de bunu düşündü, `Hep odalarında, binalarında oturarak kanaat elde ediyorlar. Biraz insanlarla tanışıp dünyanın kaç bucak olduğunu anlasınlar' diye belki de bize bu görevi verdi. Başbakan tek tek hiçbirimizi doğru dürüst tanımıyor. Genel olarak bizimle ilgili fikri var. İtalya'da akil insanlar heyeti kurdu. İtalya'daki politik sorun nasıl çözülür diye formül arıyorlar" dedi.

DAVETLİLERİN KONUŞMALARI
Heyetin konuşmasının ardından davetlilerin sürece dair yorumlarına ve dileklerine geçildi. Davetlilerden Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başkanı Bülent Akgerman, "Her kesimi rahatlatacak mesajlar verilirse bu süreç daha rahat ilerleyecek. Başbakan'la yaptığınız toplantıda, size bazı konularda bilgi vermiş. `Bununla ilgili özel bir yasa çıkmayacak' dediğini biliyorum. Ancak bunu buradakiler bilmiyor. Bu tür mesajları verseniz iyi olacak. Başbakanımız toplumun çeşitli kesimlerinin hassasiyetlerini bertaraf edecek mesajlar verse, belki insanlar daha üretken olabilir" dedi.

"NEVRUZ'DA TÜRK BAYRAĞI AÇILMAMASI İÇİMİZİ ACITTI"
Toplantıda söz alan İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, "Yeni bir Cumhuriyete ihtiyaç var mı? Parlamenter sistem, dönemini tamamlamış mıdır? PKK bir terör örgütü müdür, değil midir? Terör örgütünün beli kırılmadan nerede müzakere süreci başlamıştır? Biz mağlup hissini tatmak istemiyoruz. Nevruz Bayramı'nda tek bir Türk bayrağının açılmaması içimizi acıttı. Öcalan, binlerce insanımızın ölümü için emir vermiştir. Yunanistan'ı savaşa çağırmıştır. Şimdi bu terörist başının Çanakkale ruhundan bahsetmesi ne kadar samimidir? Müzakere süreci sonrası bölünme olacak mıdır" diye konuştu.

"BU SÜRECİ DESTEKLİYORUM"
Anadolu Birliği Derneği Başkanı Koç Ali Al'ın konuşması ise yemek salonunda duygu dolu anlar yaşanmasına neden oldu. İki evladını teröre kurban verdiğini dile getiren Al, "İki tane evladımı ve paramı kaybettim, boş dağlara param gitti. Hiç kimse sesini çıkarmadı, evlatlarım da gitti yine kimse sesini çıkarmadı. İki tane çocuğumu kaybetmeme rağmen bu süreci destekliyorum" diye konuştu.

Davetlilerden Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Tercan da bu süreçte İzmir'in çok zor bir şehir olduğunun altını çizerek, "Terör yüzünden turizmde gerekli tanıtımı yapamıyoruz. Her şey dahil sistemiyle terör ayıbını örtmeye çalışıyoruz. Eğer bunları ortadan kaldırırsak turizmde daha çok yüzümüz güler" dedi.

"BARIŞ İSTİYORUM"
Ali Nail Kubalı da, "Barış olmasını çok istiyorum, Ben Kürt halkının istediği şekilde barış olsun diyorum. Eğer onlar biz PKK yönetiminde yaşayacağız diyorlarsa istediklerini yapabilirler. Hayır demeye hakkımız yok" dedi.

YEMEĞE KATILANLAR
Izmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi Başkanı Şemsettin Ayyıldız, Ekonomiyi Geliştirme Kurulu Başkanı Yılmaz Temizocak, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, ESİAD Başkanı Bülent Akgerman, Menemen Ticaret Odası Başkanı Yılmaz Güral, işadamı Ali Nail Kubalı, MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Çabuk, Anadolu Birliği Başkanı Koç Ali Al, Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Mukadder Özden, işadamı Bülent Tercan, Hak-İş Temsilcisi Hamiyet Boyacı, Ödemiş Ticaret Odası Meclis Başkanı Yaşar Özdemir'in bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile işadamları.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 28 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ALİ SÖNÜK 22 Nisan 2013 Pazartesi 00:09

AKİL İNSAN SAYIN ORHAN BABA DERTLER BENİM OLSUN DELİ KADİR OLDUN AKILLI KADİR MELEK ANNE SEN HEP MELEK OLARAK KAL BU İNSANLAR İŞ AŞ DERDİNDE SİZ BARIŞ SÜRECİ DERDİNDESİNİZ NEYİN BARIŞI BİZ KİMSEYLE SAVAŞMADIKKİ BARIŞALIM DAGA ÇIKIP SİLAHA SARILMAKLA BİR YERE VARILMAZ ASKERE KURŞUN SIKMAKLA SONUÇ ELDE EDİLMEZ UNUTMAYALIM BU ÜLKE HEPİMİZİN BÖLÜNEMEZ BÖLÜNMEYEDE ZEMİN HAZIR LANAMAZ SAYGILARIMLA AKİL İNSANLAR

Yorumu oyla      11      5  
ALİ SÖNÜK 21 Nisan 2013 Pazar 23:41

UNUTMAYALIM BU VATAN NENE HATUNLARIN SATI ANALARIN ELİF BACILARIN DAHA NİCELERİNİN FEDAKARLIKLARİYLE KAZANILDI TC OLARAK TESCİLLENDİ LAİKLİK OLARAK BENİMSENDİ BAŞKA SÖZE GEREK YOK BİZ NEYİN BARIŞINI YAPIYORUZ AKİL İNSANLAR CEVAPLASIN LÜTFEN

Yorumu oyla      11      5  
ALİ 21 Nisan 2013 Pazar 23:02

BİZ NEYİN BARIŞINI YAPACAGIZ EZANLARIMIZ BİR TOPRAKLARIMIZ BİR ÜLKEMİZ TC İLKEMİZ ATATÜRKÜN ÖNDERLİGİNDE KURULAN LAİK HUKUK DEVLETİNİN BÜTÜNLÜGÜNÜ KORUMAK DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMAZ

Yorumu oyla      11      5  
İzmir kürtleri niye kustu-devam 15 Nisan 2013 Pazartesi 11:29

Pazarlara artık yerli üreticiler giremiyor. Pazarlar kürtlerin işgalinde. Kemeraltı kürtler tarfından zapt edildi. Yerli esnaf dükkanlarını satıp işlerini terk etme zorunda bırakılıyor. En son geçen 2 hafta önce 15 yaşında bir kız(levanten) bir kürt grup tarafından (15 kişilik) Kordonda saldırıya uğradı. Kürtler en küçük bir tartışmada zora ve silaha baş vuruyorlar. İzmirlilerin çoğu Kadifekale'ye gitmeye çekiniyor. Yunanistanın Sakız adasına daha rahat gidip gelebiliyorlar.

Yorumu oyla      11      5  
İzmir Kürtleri niye kustu? 15 Nisan 2013 Pazartesi 01:44

Türkiyenin en yumuşak huylu,en yüksek eğitim düzeyli Ege insanları kürtleri niye kustu düşüneniniz var mı? Yıllardır yahudileri lavantenler, hatta rumları bağırlarıan basan Egeliler kürtleri niye kustu?Düşündünüz mü ey akil adamlar? Kürtler öz eleştirilerini yaptımı? Egenin eline silah almamış evlatları, Güneydoğuda 7 yaşından itiberen beyni yıkanmış profesyonel katiller tarafından pusuya düşürülüp öldürülmedi mi? Geçen yaz Foça'yı kan bulayanlar kimlerdi? Kadifekale niye kurtarılmış bölge?

Yorumu oyla      13      6  
Bilal-İzmirli 14 Nisan 2013 Pazar 22:00

AK Partili Yorumcu 14 Nisan 2013 Pazar 14:31...YORUMCUYA CEVAP..ZEKA BAŞKADIR YURT SEVER OLMAK BAŞKADIR.ULAN LAFI VE KİTABI OKUMADIM DİYEN KİŞİ NE MASALINI SİZLERE ANLATMAYA GELMİŞ ULAN LAFI BİZLERE DEĞİL.HAH HAH HAH.Sahipsiz Vatandaş.

Yorumu oyla      12      5  
AK Partili Yorumcu 14 Nisan 2013 Pazar 14:31

İş var güç var bu geyiklere bulaşmayım diyorum ama dersine girmiş öğrencisi olmuş biri olarak Baskın hocanın aklına bilgisine analitik zekasına laf söyleyenleri de gördüm ya tamamdır artık. İzmir kendini aşmış.

Yorumu oyla      12      12  
TC DEMOKRAT 14 Nisan 2013 Pazar 14:18

Bu Oynanan Oyunu Bilen,Aktörlerin'in Sayısı Türkiyede 5 Kişiyi Geçmez.Bu Durumdan Vazife Çıkaranların da Bilmemesi Gayet Doğal.Bunların Bakanları,Milletvekilleride Ne Olduğunu Bilmiyor.MHP Harbiden Muhalefet Yapamıyor,Yapmaya Kalktığı Anda Şantajla Durduruluyor.MHP ye %10-12 lik Muhalefet Yap Diye Tembihlendiği İçin,Onlarda Frene Basmak Zorunda Kalıyorlar.Çözüm CHP-MHP Koolisyonudur.Buna Ulusalcı Kesimde Destek Vermek Zorundadır.Eee O Zaman Görmek İstiyorum Bizlere Çektirenlerin Yüzlerini.

Yorumu oyla      20      6  
mami 14 Nisan 2013 Pazar 13:54

yaptıkları şudur. bu insanlar yıllardır tv lerde hükümeti ve kürt nilliyetçiliğini savunuyorlar idi. şimdi görev verildi.illere dağılın ve zehirinizi halka kadar ulaştırın talimatı verildi.

Yorumu oyla      15      6  
mami 14 Nisan 2013 Pazar 13:52

koca koca adamlara bakın.neden geldiklerini bilmiyorlar. biz hükümetin adamı değiliz diyorlar amagık çıkmadan yollara düştüler

Yorumu oyla      18      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Süper Savcı’ya veda: Vefasızlıktan yakındı… Yalnız öldü…
Samsun’da tek başına kaldığı Adliye Lojmanları'nda ölü bulunan Cumhuriyet ...
İzmir basın duayeni Gönültaş’a veda etti…
İzmir’de dün hayatını kaybeden Türk basınının duayen isimlerinden Güngör ...
İzmir’de ‘Balkan’ çatlağı: Alternatif platform!
İzmir’de faaliyet gösteren Balkan dernekleri bir araya gelerek Balkan-Rumeli ...
 
İzmir'de ilk 'akil' buluşma: Heyet kenti dinliyor
'Çözüm sürecini' halka anlatmaları için hükümetin Ege Bölgesi'nde görevlendirdiği ...
İzmir’de zehir çetesine darbe!
İl Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri, merkezi İzmir olan operasyonlarda ...
Siyaset ve STK’lar el ele: Göç sorununa TOSEP formülü
Türkiye'nin en önemli toplumsal sorunlarından biri haline gelen göç olgusu ...
 
İzmir’de ‘merdivenaltı’ kumara baskın: 29 gözaltı
Karşıyaka ve Konak ilçelerinde düzenlenen operasyonda, 4 evde kumar oynatıldığı ...
Savcı Gök’ün ölümünün ardındaki sır perdesi aralanıyor…
Murat Gök’ün ölü bulan Samsun Cumhuriyet Başsavcı vekili Fahri Gülay’dan kritik açıklamalar geldi.
‘Süper Savcı’nın ardından: İzmir’i şok eden ölüm
İzmir başta olmak üzere, Ege Bölgesi’nde çete ve yolsuzluk yapıldığı iddia ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Gözü kara’ lidere veda!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva