HİLTON’DA YEMEK
Ege Bölgesi'nin akil insanlarının oluşturduğu heyet moderatörlüğünü Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın üstlendiği yemekte, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve işadamlarıyla bir araya geldi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ege'nin incisi İzmir'in, kamuoyundaki yansımasının aksine çözümden yana olduğunu, sadece bilgilenmeye ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Ege Bölgesi'ndeki ilk durakları olan İzmir'de ilk defa bir araya gelen akil insanların oluşturduğu, başkan Tarhan Erdem ile üyeler Arzuhan Doğan Yalçındağ, Fehmi Koru, Avni Özgürel, Fuat Keyman, Baskın Oran, Fadime Özkan, Hasan Karakaya'dan oluşan heyet, Kemeraltı Çarşısı ile Anadolu Birliği Derneği ziyaretinin ardından Hilton Oteli'nde düzenlenen akşam yemeğinde buluştu. Moderatörlüğünü, TÜSİAD'ın ilk kadın başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın yaptığı yemeğe, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcileri ile işadamları katıldı.
"SİLAHLA TERÖR DURMAZ"
Toplantıda açılış konuşmasını yapan heyet başkanı Tarhan Erdem, "Biz Ege bölgesinde, gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz ve karşılaştığımız insanların görüşlerini dinleyeceğiz. O görüşlere karşı arkadaşlarımız kendi görüşlerini söyleyecekler. Heyetimizin sabit bir görüşü yoktur. Biz bunu böyle düşünüyoruz. Bu akşamki toplantıda sizleri dinleyeceğiz. Çözüm süreci sadece kanın durması için yapılıyorsa kusura bakmayın ben yokum. Ama demokratik bir devletin kurulması için yapılıyorsa o zaman varım. Hakların eşit bir şekilde insanlara verilmesi için bu süreçte yola çıkıldı. Benim tecrübeme göre Türkiye'deki olayların temelini iyi incelerseniz, silahla terör durmaz. Çözüm süreci sadece terörü durdurmak için yapılmamalıdır. Bu bir yan bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır" dedi.
"BU GİDİŞE DUR DEMELİYİZ"
Samimi, sıcak bir ortamda geçen, davetlilerin tümünün değerlendirmelerini sunduğu yemekte konuşmaları, katılımcılar tarafından dikkatle dinlenen moderatör Arzuhan Doğan Yalçındağ ise, "Ülkemizin bu en önemli meselesinde herkesin her vatandaşın katılımcı olması, katkı yapması gerektiğine inanıyorum. Burada bir kardeşlik, barış olmasını diliyorum. Artık anaların yüreği yanmasın. Her bahar gelişinde şehit cenazelerinin arkasından göz yaşı dökmeyelim. Görevi bu şekilde benimsedim. Bu çözüm sürecinde kalplerimizi sevgiye ve barışa açalım. Kolay değil tabii çok acılar yaşandı, ateş düştüğü yeri yakar biliyorum ama zorda olsa geçmişi arkada bırakıp ileriye bakmalı, bu gidişe bir dur demeliyiz. Sayın Başbakanımız ile yaptığımız görüşmede bize yazılı veya sözlü bir mesaj verilmedi. Ama bu diyalogları yapmamız, fikir alışverişinde bulunmamız çok önemli. Başarılı sonuçlar ancak başarılı süreçler ile alınır, ortak akıl bu yolla bulunur. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne zarar gelmeyeceğine inandığım için buradayım. Tek istediğimiz huzurun, barışın ve kardeşliğin tesisi" dedi.
"İZMİR'DE DÜŞÜNCE SELİYLE KUCAKLAŞTIK"
İzmir'de olmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Arzuhan Doğan Yalçındağ, "İzmir, merak ediliyordu. İlk durağımız İzmir oldu. İzmir'de, çok olgun, anlayışlı, seviyeli, barıştan kardeşlikten yana düşünce seliyle kucaklaştık. Hepimiz gibi, İzmir'de de, bazı endişeler, soru işaretleri olduğunu tespit ettik. Bunları raporlarımıza koyacağız. Bir nokta çok önemli. Birbirimizi anlamamız. Ortak aklı anlayabilmemiz konusunda hiçbir sorun olmadığını gördüm. İzmir'deki toplantılarımız ve ziyaretlerimizde, herkesin farklı olan renklerini görme imkanı bulduk. Düşüncelerimizi karşılıklı olarak paylaşmamızın yanı sıra görüşlerini yazılı metinlerle de bize ulaştıranlar oldu. İzmir, kamuoyundaki yansımanın aksine barıştan ve kardeşlikten yana. Buna da ciddi önem veriyor ancak İzmir bu süreç hakkında daha fazla bilgilenmek istiyor. İzmir gibi modern, farklı görüşlerin olduğu büyük bir kentte sadece bir toplantı yeterli değil. Mümkün olduğu kadar çok insanı dinlemek istiyoruz. Raporumuz, onların görüş, öneri ve eleştirilerinden oluşacak" dedi.
BENİ RAHATLATTI
Arzuhan Doğan Yalçındağ, ayrıca, "Ben akil insanlar içinde daha çok iş insanı kimliğimle bulunuyorum. Bu konuda da ortalama bir Türk insanı gibi düşünüyorum. Benim de herkes gibi bazı çekincelerim, bazı soru işaretlerim var. Fakat Sayın Başbakan'la Dolmabahçe'de yaptığımız görüşmedeki hem Başbakanımızın konuşması hem de katılımcıların ortak akılda buluşan, makul, olgun, aklı selim, ayakları yere basan konuşmaları, beni rahatlattı. Bunun için buradayım" dedi.
ATAMA DEĞİL, TEKLİF VAR
Heyet üyesi Baskın Oran da, "Bize katılıp katılmayacağım soruldu. `Memleket vazifesi kabul ederim ama bu süreci Başbakan'ı eleştirme hakkını saklı tutma hakkıyla bunu kabul ediyorum' dedim. Burada bir atama değil, teklif vardır. Biz hükümetten bazı şeyleri talep ettik. Bizi okyanusa atıyorsunuz gittiğimiz yerde bir kamuoyu araştırması yapın' dedim. `Biz karışmayalım' dediler. Burada interaktif bir durum var. Biz burada barışın ne kadar önemli olduğunu belirtip, sizlerin eğilimini alacağız. Sonra rapor hazırlayacağız. Sizin kaygılarınız ve eğilimleriniz üzerine bu raporu yazacağız" diye konuştu.
Baskın Oran, sözlerinin devamında PKK'nın terör örgütü olduğunu vurguladı. 2007'de bağımsız solun adayı olarak seçime girdiğini ancak, "PKK terör örgütüdür" dediği için kendi içlerinden bir aday daha çıktığını, bu yüzden de seçimi kaybettiğini belirten Oran, "12 Eylül'de devlet teröristlik yapmıştır. Devlet, 12 Eylül'den önce de Kürtler üzerine terör uygulamıştır. Laik devlet konusunda bir mizah olamaz ama laikçi devlete ben A'dan Z'ye karşıyım. Devlet de şiddet yoluyla Kürt hareketini durduramayacağını anladı. PKK da silahla bir şey yapamayacağını anladı. Cumhuriyet yanlış kuruldu. Ulus devlet milletini tek bir etnisiteden oluşturması yanlış. Cumhuriyet 1924 Anayasası'ndan itibaren ulus devlet ilan etti. Kürtleri biz böyle isyan ettirdik. Şimdi biz Cumhuriyeti doğru kurmaya çalışıyoruz. Cumhuriyeti ulus devletten çıkarın. Öcalan Diyarbakır'da okunan mektubunda sadece ‘Ne mutlu Türküm' demedi. PKK hiçbir zaman bağımsızlık değil özerklik istedi. Yerel yönetim isteyenlere yerel yönetim vermeyeceksek bu barış döneminden korkarım. Eğer Kürtleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratırsak onları bir daha ikna edemeyiz. Cumhuriyeti demokratik olarak yeniden kuruyoruz. Başımıza bela olan ulus devletten kurtuluyoruz" dedi.
"CUMHURİYET GÜÇLENECEKTİR"
Söz sırası kendine gelen Fuat Keyman ise, "Eğer acıları bitirecek ise terör örgütüyle müzakere yapılabilir ama bunun sonucunda kaybedenler ve kazananlar olmayacaktır. Bunun sonucunda eşit haklar olacaktır. Ülkemize ve devletimize bir şey olmayacaktır. Ama Cumhuriyetimiz daha güçlü olacaktır" dedi.
"YENİLEN ÖRGÜTTÜR"
Heyet üyesi Avni Özgürel de '30 yıldır Türkiye'ye kavga eden örgütün başına taş mı düştü de silahı bırakıyor. Bunlar mutlaka bir şey verdi' diye düşünülmesinin doğal olduğunu belirterek, "Habur insanları ürküttü. Örgüt geçtiğimiz ekim ayında son saldırı emrini verdi ve 400 kişilik bir grup Şemdinli'ye saldırdı. Bunlara `ölün geriye gelmeyin' dendi. İstenilen 1 saatliğine kaymakamlığın ele geçirilmesiydi. Örgüt bunu sağlayamadı. Örgütün başına düşen taş budur. Yenilen örgüttür. Türkiye'nin önünde bir terör sorunu var. İnsanlar ölüyor. 3 aydır şehit cenazesinin gelmemesi önemli. Demek ki bu barışın inşasında fayda var. Birileri `Bu Türkiye'yi bölecek' diyebilir. Ancak öyle değil böyle bir çözüm diye bir projeyi ortaya konması lazım" diye konuştu.
KORU: BAŞBAKAN BİZİ TEK TEK TANIMIYOR
Gazeteci yazar Fehmi Koru, Cumhuriyetin doğru bir şekilde kurulduğunu söyleyerek, "Cumhuriyetin hedefi demokrasiye ulaşmaktı ama bunda bazı eksiklikler oldu. Başbakan televizyon programlarında, bizim için, `Boğaza karşı oturuyorlar. Oturdukları yerden yazıyorlar' dedi. Belki de bunu düşündü, `Hep odalarında, binalarında oturarak kanaat elde ediyorlar. Biraz insanlarla tanışıp dünyanın kaç bucak olduğunu anlasınlar' diye belki de bize bu görevi verdi. Başbakan tek tek hiçbirimizi doğru dürüst tanımıyor. Genel olarak bizimle ilgili fikri var. İtalya'da akil insanlar heyeti kurdu. İtalya'daki politik sorun nasıl çözülür diye formül arıyorlar" dedi.
DAVETLİLERİN KONUŞMALARI
Heyetin konuşmasının ardından davetlilerin sürece dair yorumlarına ve dileklerine geçildi. Davetlilerden Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başkanı Bülent Akgerman, "Her kesimi rahatlatacak mesajlar verilirse bu süreç daha rahat ilerleyecek. Başbakan'la yaptığınız toplantıda, size bazı konularda bilgi vermiş. `Bununla ilgili özel bir yasa çıkmayacak' dediğini biliyorum. Ancak bunu buradakiler bilmiyor. Bu tür mesajları verseniz iyi olacak. Başbakanımız toplumun çeşitli kesimlerinin hassasiyetlerini bertaraf edecek mesajlar verse, belki insanlar daha üretken olabilir" dedi.
"NEVRUZ'DA TÜRK BAYRAĞI AÇILMAMASI İÇİMİZİ ACITTI"
Toplantıda söz alan İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, "Yeni bir Cumhuriyete ihtiyaç var mı? Parlamenter sistem, dönemini tamamlamış mıdır? PKK bir terör örgütü müdür, değil midir? Terör örgütünün beli kırılmadan nerede müzakere süreci başlamıştır? Biz mağlup hissini tatmak istemiyoruz. Nevruz Bayramı'nda tek bir Türk bayrağının açılmaması içimizi acıttı. Öcalan, binlerce insanımızın ölümü için emir vermiştir. Yunanistan'ı savaşa çağırmıştır. Şimdi bu terörist başının Çanakkale ruhundan bahsetmesi ne kadar samimidir? Müzakere süreci sonrası bölünme olacak mıdır" diye konuştu.
"BU SÜRECİ DESTEKLİYORUM"
Anadolu Birliği Derneği Başkanı Koç Ali Al'ın konuşması ise yemek salonunda duygu dolu anlar yaşanmasına neden oldu. İki evladını teröre kurban verdiğini dile getiren Al, "İki tane evladımı ve paramı kaybettim, boş dağlara param gitti. Hiç kimse sesini çıkarmadı, evlatlarım da gitti yine kimse sesini çıkarmadı. İki tane çocuğumu kaybetmeme rağmen bu süreci destekliyorum" diye konuştu.
Davetlilerden Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Tercan da bu süreçte İzmir'in çok zor bir şehir olduğunun altını çizerek, "Terör yüzünden turizmde gerekli tanıtımı yapamıyoruz. Her şey dahil sistemiyle terör ayıbını örtmeye çalışıyoruz. Eğer bunları ortadan kaldırırsak turizmde daha çok yüzümüz güler" dedi.
"BARIŞ İSTİYORUM"
Ali Nail Kubalı da, "Barış olmasını çok istiyorum, Ben Kürt halkının istediği şekilde barış olsun diyorum. Eğer onlar biz PKK yönetiminde yaşayacağız diyorlarsa istediklerini yapabilirler. Hayır demeye hakkımız yok" dedi.
YEMEĞE KATILANLAR
Izmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi Başkanı Şemsettin Ayyıldız, Ekonomiyi Geliştirme Kurulu Başkanı Yılmaz Temizocak, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, ESİAD Başkanı Bülent Akgerman, Menemen Ticaret Odası Başkanı Yılmaz Güral, işadamı Ali Nail Kubalı, MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Çabuk, Anadolu Birliği Başkanı Koç Ali Al, Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Mukadder Özden, işadamı Bülent Tercan, Hak-İş Temsilcisi Hamiyet Boyacı, Ödemiş Ticaret Odası Meclis Başkanı Yaşar Özdemir'in bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile işadamları.