Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Rıza Türmen, anayasa süreci ile ilgili açıklamalar yaptı. CHP İzmir İl Başkanlığı’nda Parti Meclis Üyeleri Hüseyin Saygılı, Saniye Nazik Işık ve İl Başkanı Ali Engin ile birlikte toplantı düzenleyen Türmen, zaman zaman siyasi partilerin çıkışları ile gündeme gelen yeni anayasa çalışmalarını anlattı.
Türmen, “Bir yandan Türkiye hızlı bir şekilde diktatörlüğü giderken bireysel özgürlükler elden gidiyor. Alkol yasağı bunun örneği. Devletin tercihleri bireyin tercihlerinin yerine konuluyor. Sanat tercihleri gidiyor. Devlet Opera ve Bale Kurumu’nun yerine sanat kurulu geliyor. Bu kurul özerk olmayacak. Bu kurul hükümete bağlı olacak. Onun izin vermediği bir etkinlik gerçekleştirilemeyecek. Sürecin taçlandırıldığı konu başkanlık sistemi ile olacak. Suriye meselesi ile hükümetin başı iyice derttedir. Hükümet batağın içinde kendisini buldu. Diğer yandan Kürt sorununun çözümü ile ilgili mesele var. Biz bir de bu ortamda anayasa yapmaya çalışıyoruz. Türkiye bir yandan demokrasi ile ilgisi olmayan rejime giderken demokratik anayasa yapmaya çalışıyor. Bu mümkün müdür? Eğer anayasa demokratik olacaksa ve siyasi irade ortak olmalıdır” dedi.
SÜRECE HALK DAHİL OLMALI
Sürecin ülke açısından iyi gitmediğini belirten Türmen, yeni anayasa çalışmalarının kapsamının dar olduğunu dile getirdi. Türmen, “Anayasaların yapılma süreci anayasaların içeriğini de etkiliyor. Sürecin demokratik olmasını istiyoruz. Bunun için dört partinin eşit şekilde temsil edileceği uzlaşma komisyonu oluşturulmalı, toplumun, halkın sürece katılması lazımdır. Şu anda süreç kapalı ve halktan kopuk ilerliyor. STK’ların yeni anayasaya görüş bildirmesini istiyoruz. Bu konuda ısrar ediyoruz. Uluslararası anayasa birikimi meselesi var. Anayasa sürecinin dört partinin bir odaya kapalı kaldığı ortamdan uzaklaşması lazım. Şu anda bir taslak ortaya çıktı. Burada uzlaşılamayan maddeler var. İkinci görüşmeler yapılıyor. Her partinin uzmanları, akademisyenleri var. Uzlaşılamayan maddeleri önce teknik ekip çalışıyor sonra bize geliyor. Uzlaşılamayan sistemden uzlaşı sistemine doğru gelmeye başladık. Görüşlere, müzakerelere olanak tanındığı zaman uzlaşma alanı da o kadar genişleyecektir. Bir anayasa yapılmasını, katılımcı, demokratik ve özgürlükçü olmasını talep ediyorsak uzlaşı olmalıdır. Bir süre, zaman kararlaştıracaksa komisyonun kendisi karar vermelidir. Dışarıdan müdahale edilmemelidir. Yine komisyonun çalışma süresinin bitmesi dört partinin kararı ile olmalıdır. Masadan bir parti kalkabilir ama çıkıp ‘biz komisyonun çalışmasını bitirdik’ diyemez. Anayasa’yı siyasi çıkarlar için yaparsak müzakere sürecini devam ettirmek zor olur. Önümüzde çok büyük engel olan başkanlık sistemi var. Başkanlık sisteminin müzakerelerle kaldırılması mümkün değildir. AKP’nin önerileri başkanlık sistemine dayanırken diğer partilerin önerileri parlamenter sisteme uygun durumda. AKP’nin aklında başka bir konu varsa, uzlaşmadan çıkmak istiyorsa, dayatmacı anlayışla devam etmek istiyorsa süreci terk etmek zorundadır. Eğer terk edilir ve yeni anayasa uzlaşısız yapılırsa demokratik olmayacaktır. Anayasa demokratik meşruiyeti olmayan bir yapıda olacaktır. Başkanlık sistemi eğer geri çekilecekse şu anda tam zamanıdır.Referandum tek başına demokratik meşruiyeti sağlamada yetersizdir. Halkın katılımı ve siyasi partilerin desteği ile yapılacak sistemi karşılamaz. Referandum sadece varılan mutabakatı destekler. Başkanlık sistemi Türkiye’ye getirilirse buna karşı da direnme olacaktır. Türk toplumu eksik ve yanlışlarıyla olsun demokrasi içinde yaşamaya alışmıştır. Bunlar ortadan kalkamaz” diye konuştu.
SADECE KÜRTLERE OLMAZ
Çözüm süreci ile ilgili de konuşan Türmen, “CHP tabi ki barışı destekliyor. Sosyal demokrat bir parti barışa karşı gelebilir mi? İçinde bulunduğumuz durumda ortada bir ateşkes var. Dört-beş aydır ölüm yok. PKK siyahlarıyla birlikte çekildi ama bu barış değildir. Ateşkesin barışa dönüşülmesi için bir şeyler yapmak lazım. Bu süreçte barışın nasıl inşa edileceğini kimse bilmiyor. Bu durum muammadır. Barışın nasıl inşa edileceği konusunda açıklık getirilmek zorundalar. Türkiye’nin genelinde barış ve demokrasi olmadan sadece Kürtlere yönelik çalışma olmaz. Biz, Kürt sorununun çözümünü Türkiye’nin demokratikleşmesinde görmekteyiz. Bunun için bir demokrasi paketi hazırladık. Özel yetkili mahkemeler, terörle mücadele yasası, basın özgürlüğü, toplantı yasaları, seçim barajının düşürülmesini istedik” dedi.
AKİL ADAM KAMUOYU YAPMAZ
Kürt sorununun çözümünü en çok CHP’nin istediğini anlatan Türmen, “Mesele TBMM’ye gelmelidir. Biz muhalefet partisiyiz. Süreç, İmralı-PKK ve Kuzey Irak arasında gidip gelirse burada yokuz. Biz herkesin eşit temsil edileceği bir komisyon kurulmasını istedik. AKP bir araştırma komisyonu kurdu. Akil adamlar konusunu sürekli olsun istedik. Meclis ile bağlantısının bulunmasını talep ettik. Güney Afrika’da Rahip Desmond Tutu vardı, o böyle bir süreçte çözüm üretti. Akil adam gidip kamuoyu yapmaz. Kamuoyu oluşturmaya çalışmaz. Biz, barışın sağlanması, ülkeye getirilmesi için her türlü katkıya hazırız” diye konuştu. Türmen ayrıca, CHP olarak A-B-C gibi planlarının olmadığını tek amaçlarının özgürlükçü, demokratik ve katılımcı anayasa yapmak istediklerini dile getirdi.
EDİRNE PROBLEM OLUYOR MU?
Prof. Dr. Türmen, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 190 kişiyle yaptığı Diyarbakır ziyaretini de değerlendirdi. Türmen, ziyaretin problem yapılmaması gerektiğini dile getirdi. Ziyaret için “son derece olumlu olmuştur” ifadesini kullanan Türmen, “Bunun bir soru yapılmasına şaşırmamak imkansız. Sayın Kocaoğlu bir ilin belediye başkanı olarak başka ile gitti. Edirne’ye Muğla’ya da gitmiş de olabilirdi. Aziz Kocaoğlu’na niye oralara gidiyorsun deniliyor mu? Bu konunun bir mesele haline getirilmesine anlam veremiyorum” dedi.
İKİ AYYAŞ KİM, AÇIKLA!
Başbakan Erdoğan’ın alkol yasası ile ilgili ‘iki ayyaş’ açıklamasına da değinen Türmen, “İki ayyaş dendiğine göre başbakanın kafasında belirli iki kişi var. Belirli kişi olmazsa ‘ayyaşlar’ denildi. İki kişinin durumu belli. Biz de ‘söyleyin, bilelim’ diyoruz. Onlar da ‘hayır, kimseyi kastetmedi’ diyor. Başbakan ne söylediğini bilmeden mi konuştu? Başbakan söylediğini bilmezse olur mu?. Başbakan söylediğinin ne olduğunu çok iyi bilir. Ya ağzından çıkanı bilmiyor, ya da biliyor. Biliyorsa anlatmalıdır”
DİRENME HAKKI VAR
İstanbul Taksim Meydanı’ndaki Gezi Park’taki eyleme yapılan müdahaleyi de değerlendiren Türmen, “Demokrasilerde ‘direnme hakkı’ diye bir şey vardır. Direnme demokratik toplumun varlığını gösterir. Taksim Gezi Parkı direnmesi kıvılcımdır. Bu kıvılcım orada kalmamalı, yayılmalıdır. Halktan, aşağıdan gelen direnme Türkiye’nin diktatörlüğe gidişi önleyecektir. Tek bir partinin direnmesi diktatörlüğü engelleyemez. Tüm yasalar muhalefet dövülerek geçiriliyor. Artık fiziki güç uygulanıyor. Önemli, çıkar sağlanan yasa olduğunda sorunlar çıkıyor. Meclisteki direnme yeterli değil. Toplumsal, halk direnişi lazım” dedi. Türmen, yapılan polis müdahalesinin de yanlış olduğun ifade etti.
PUSUYA YATIYOR
Toplantıda konuşan İl Başkanı Ali Engin de, “Ülkemizin özgürlükçü, hukuk devleti kurallarını içeren Anayasa’ya ihtiyaç var. Maalesef AK Parti değişiklikleri yargıyı ele geçirme, hukuk sistemini tasfiye etme ve başkanlık sistemini getirmek için çabalıyor. Bunun için pusuya yatıyor. CHP ise ülkenin daha özgürlükçü ve demokratik hale gelmesi için çalışıyor.”ifadelerini kullandı.