HABERLER>YEREL YÖNETİMLER
10 Nisan 2012 Salı - 09:29

İki kritik savunma: Hızır ve Derbentoğlu sahne aldı

Büyükşehir davasında 'final haftası' iki kritik savunmaya sahne oldu. Pazartesi gününe damga vuran iki isim Eski Genel Sekreter Ersu Hızır ve Grand Plaza Eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğlu idi... İkili davanın seyrine direkt etki edecek açıklamalarda bulundu.

İki kritik savunma: Hızır ve Derbentoğlu sahne aldı

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - 130 sanığın örgüt üyesi, Büyükşehir Başkan Aziz Kocaoğlu'nun da örgüt lideri sıfatıyla ve 397 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı tarihi Büyükşehir davasında final haftası start aldı.

- Güne yansıyan en güzel kareler için tıklayınız...

- Meşaleler bu kez Çiğli'de yandı... tıklayınız...

Başkan Kocaoğlu ve iki numaralı sanık olarak gösterilen Genel Sekreter Pervil Şenel Genç'in ardından 'önce tutuklu sanıklar' prensibiyle üst düzey bürokratların ve davanın kilit ismi olan organizatörlerin savunmaları geride kalan hafta tamamlanmıştı.
Davanın 5.gününde tutuklu sanıkların savunmaları tamamlanırken, tutuksuz sanıklar da hakim karşısına çıktı.

Ümit Yaldız'ın 'Tarihi dava!' yazısı için tıklayınız

İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın beşinci gününe 23 tutuklu sanık ile aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da bulunduğu bir kısım tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Kocaoğlu, adliye girişinde partililer tarafından ''İzmir azizdir, aziz kalacak'', ''İzmir seninle gurur duyuyor'' sloganlarıyla ve alkışlarla karşılandı.
Kocaoğlu ve sanıklara destek için Bayraklı Adliyesi'ne gelen İzmir Milletvekilleri Mustafa Moroğlu, Alaattin Yüksel, Musa Çam, Hülya Güven ve Oğuz Oyan'ın yanısıra İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve Denizli Milletvekili İlhan Cihaner duruşmayı salonda takip etti.
   
Pazartesi mesaisinin öğle arasında konuşan CHP'li vekiller çarpıcı açıklamalarda ve sürece ilişkin sert eleştirilerde bulundu.

CİHANER: YİNE GÖREVSİZ MAHKEME YİNE SUÇ OLMAYAN SUÇLAR!
CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner duruşmaya verilen öğle arasında çarpıcı açıklamalarda bulundu. 


Cihaner, özel yetkili mahkeme trafiği ile karşı karşıya olduklarını belirterek, "Yine görevsiz bir mahkeme, yine suç olmayan, yasalarada açıkça suç olarak tanımlanmamış eylemler iddianameye suç olarak işlenmiş... Yine birbirini tanımayan insanlar örgüt mensubu olarak bir araya getirilmiş. En önemlisi de akla mantığa aykırı bir takım iddidalar var. Bir 'Sanat müziği konserinin fasıl olarak mı yoksa tek kişinini söylediği şarkı olarak mı?' iddiası üzerinden dönen bir yargılama... Yani ne fark eder? Bu niye özel yetkili mahkemede görülür? Kamu zararı ne burada? Bunun gibi ceza yargılama hukukukun tüm ilkelerini gözardı eden bir yargılama... En önemlisi de iddianameyi savcılık düzenlememiş. Altında her ne kadar savcılığın imzası olsa da bilirkişileren yasalara aykırı bir şekilde suç olup olmadığı, konuşma tapelerinin diğer delillerle birlikte yorumlanması istenmiş. Bu iddiaların hiçbirinin burada görülmemesi gerekir. Bu iddialar doğru olsa bile birçoğu zaten suç değil... Çok açık siyasi bir yargılama olduğunu, muhalif belediyelere yönelik bir siyasi soykırımın uzantısı olduğunu düşyünüyorum. KCK'daki hukuksuzluklar, Oda TV'deki hukuksuzluklar ne ise burada da aynı şeyler var!" diye konuştu. Cihaner yargılamayı yapan hakimleri tanımadığını da sözlerine ekledi.

ÇELEBİ: BAŞKAN'I KİRLETEMEZLER
DİSK eski Başkanı, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ise sadece bugün değil sürece ilişkin davaların tümünde İzmir'de olduklarını ifade etti ve ekledi: Bazen bedensel olarak bazen de gönülden buradayız... 

Çelebi ayrıca "Bu davayı hem CHP olarak hem bu davadaki diğer hukukçular olarak takip ediyoruz, Türkiye’nin kalbi burada aslında... Bütün bu suçlamalara ilişkin bir sürecin nasıl alt-üst edildiğini, hukuksuzluk skandalının nasıl yaşandığını ibretle izliyoruz. Türkiye’nin en temel sorunu hukuksuzluk, adaletsizlik sorunu... Türkiye’nin birçok sorunu var ama Türkiye’de önce hukukunun, adaletinin tecelli etmesini istiyoruz... Dolayısıyla sabahtan beri bu davada bulunuyorum. Bu davanın tirajıkomik bir dava olduğunu bir kez daha gördüm... Dava konusu olmayacak konuların, dedikoduların suçlama konusu, iddianame konusu olduğunu gördüm... O nedenle sonuna kadar izleyeceğiz ve davanın yanında olacağız. Çalışma arkadaşlarımla da dayanışma içindeyiz... Davanın bütünü içinde dayanışma içindeyiz ayrıca sendikacı arkadaşlarım benim yol arkadaşlarımdır, mücadele arkadaşlarımdır... Bu davanın konusu asla olamazlar... Bir kez daha söylüyorum bu dava ile asla buluşabilecek kimlikte değiller. Bu davanın baş sanığı olan Büyükşehir Belediye Başkanımın da onurlu duruşu ve kimliğine bu 'çamur-at izi kalsın' projesi zarar veremeyecektir. Bütün arkadaşların suçsuz olduğunu, adalet uygulanacaksa da gerçek adaletin tecelli edeceğine inanıyorum" diye konuştu.

OYAN: YARGILAMA KOMEDİSİ
CHP İzmir Milletvekili Prof.Dr. Oğuz Oyan da 'yargılama komedisi' vurgusu yaptığı açıklamasında şunları söyledi: Burada bir yargılama komedisi yaşanıyor. Bütün bunların bir incir çekirdeğini doldurması mümkün değilir. Suçlu yaratmak için kurgulanmış bir senaryo var. Ortada bir komplo var. İddianameyi düzenleyen cephesinde bir komplo var. Bu komplonun başı da Ankara'dır. Bu bir siyasi komplodur. Biz de siyaset olarak buradayız. Hukuki savunmalar yapılacak aama desteğimiz sürüyor...

GÜNE DERBENTOĞLU VE HIZIR DAMGA VURDU
Duruşma mesaisi Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Halim Yazıcı'nın savunmasıyla başladı. Yazıcı, Balkan Dansları Festivali organizasyonu, Ramazan ayı fasıl programı ve Çeşme Değirmen Otel'e ait 5 kişilik oda faturası ile ilgili iddiaları yanıtladı. Yazıcının ardından sırasıyla Aysa Organizatör Yetkilisi Alaattin Eraslan, Disk 3 Nolu Şube Yöneticisi Cafer Alt, Turkuaz Şirketi'nin ortağı alan Ferik Faruk Boyacıoğlu, Murat Boyacıoğlu, Turkuaz Şirketi Ortağı Gökhan Boğazkesen hakim karşısına çıktı.
5.güne damga vuran ilk savunma ise Seçim bürolarına soğuk sandviç gönderilmesi, müfettiş incelemesi gibi konular nedeniyle suçlanan ve cezaevinde bulunan Grand Plaza Eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları'dan geldi. Derbentoğlu davanın tek müşteki sanığı Cem Cevahir Kiraz hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Derbentoğulları, eşitli gazete ve televizyonlara açıklama yaparak operasyonu başlatan kişi adıyla duyrulan eski şirket çalışanı Kiraz'ın işten kovulmasına ilişkin, "Neden dava açmadı? İşine kesinlikle ağzıma alamayacağım bir neden yüzünden son verdik" diye konuştu.
Derbentoğulları'nın mahkemeye sunduğu bilgilerde yer alan nedenin Kiraz'ın nişanlısının bekaretini bozduğu ve hamile bıraktığını öne sürerek kürtaj için çalışma arkadaşlarından para toplaması olduğu öğrenildi.
İddianamede atıl suç olan örgütün 3 numaralı sanığı olarak gösterilen ve tutuksuz yargılanan Eski Genel Sekreter Ersu Hızır'ın çarpıcı sözleri ise, "Aziz Kocaoğlu ile aramızda uyuşmazlık var... Nasıl örgüt kuralım?" oldu. Pazartesi gününde kapanışta hakim karşısına çıkan isim ise ESHOT tarafından gerçekleştirilen durak ihalesine fesat karıştırdığı, örgüt üyeliği ve görevi kötüye kullanmaktan bir süre cezaevinde kalan İzdeniz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Vekili Zeliha Gül Şener oldu.
İŞTE 5.GÜNDE YAŞANAN GELİŞMELERİN TAMAMI

Davanın 5. günü tutuklu sanık Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Halim Yazıcı'nın savunmasıyla başladı.

Hiçbir yasa dışı faaliyet içerisinde bulunmadığını ifade eden Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Halim Yazıcı, bu tür işlerin kendi memuriyet ahlakı ile bağdaşmadığını söyledi. Yacızı, "Benim mal ve hizmetin alımı ile ilgili karar verme yetkim yok. Fiyat araştırmaları, ihalelerin yapılması, iptal edilmesi gibi durumlarla ilgili de yetkim yoktur. Ben, tarafsız, şeffaf bir şekilde görevimi yaptım" dedi. Tutuklu bulunan organizatör Ömer Evrim Ergin'in görevdeyken kendisini ziyaret ettiğini Uluslararası Balkanlılar Halk Dansları Festivali ile ilgili organizasyon yapılmadan iki ay önce 'ihale yapılacak mı' diye soru sorduğunu anlatan Yazıcı, kendisine ayrıntılı bilgi vermediğini, 'yapılınca bilginiz olur, biz duyururuz' dediğini ifade etti.

YETKİM BU KADAR
Hakim'in "Ömer Devrim Ergin ifadesinde Emrah'tan bahsetti. Belediyenin hangi sanatçıyı çağıracağını organizatörlere Emrah söylüyormuş. Bu kişi kimdir" sorusu üzerine Yazıcı, "Bu tür organizasyonlar öncesinde 8-10 sanatçı belirlenir ve onların hangisinin geleceği araştırılır.Teknik şartnamede sanatçıların geleceği tarih ve zamanı bellidir. O zaman, sanatçılar Suzan Kardeş, Hüsnü Şenlendirici isimleri ön plana çıkmıştı.Benim görevim daire başkanının da oluruyla sanatçıyı bizzat arayarak durumu ifade etmekdir. Ben kendilerine ulaştım.Daha sonra sanatçılar bana döndüler ve belirlediği tarihleri söylediler. Ben de durumu daire başkanıma anlattım. Bilgim ve yetkim bu kadardır" dedi.

AYNI EKİP AYNI ENSTÜRMAN
Ramazan Ayı'nda düzenlenen iftar etkinliklerindeki fasıl konseri ile ilgili de konuşan Yazıcı, bir sanat müziği yerine üç fasıl düzenlenmesi konusunda yapılan değişikliğin bilgisi dahilinde olmadığını söyledi. Ortada bir kamu zararının bulunmadığını anlatan Yazıcı, fasıl etkinliğinin sanat müziği yapan ekip ve aynı enstürümanlarla yapıldığını da sözlerine ekledi. Yazıcı, ayrıca belediyenin yüzde 20 oranında organizasyonların içeriğinde değişiklik yapma yetkisinin bulunduğunu da anlattı.

ACELEYLE FATURA ALMADIM
Çeşme Değirmen Otel'de beş kişilik odanın organisazyon Solfej Firması'na ödettirilmesi ile ilgili iddialara yanıt veren Yazıcı, böyle bir şeyin olmadığını söyledi. Yazıcı, "23 Temmuz'da Çeşme'de Dünya'ca ünlü müzik grubunun rock konseri vardı. Buraya ailecek gitmeye karar verdik. Bu tip konserler çok geç başlar. Geri dönme olanağımız yoktu. Bundan önce 21 Temmuz'da kent orkestramızın etkinliğinde Sedat Sakur ile görüşmüştüm. Ona, Çeşme'ye gideceğimizi otelde kalacağımızı ifade ettim. O da bana 'biz oralarda çok iş yapıyoruz. Tanıdığımız yerler var' dedi. Bana kaldığımız oteli söyledi. Ben de o oteli bildiğimi ifade ederek oraya gittim ve konakladık. Ayrılırken konaklama bedeli olan bin TL parayı ödedim. Ben onurumla yaşamış bir kişiyim.20 yıllık memurum. Böyle bir durum yok. Aceleyle otelden çıkarken ne fiş, ne de fatura almadık. Ben ihaleler öncesinde kimseyle görüşmedim. Firmalar arasındaki telefon konuşması beni ilgilendirmez" diye konuştu.

Mahkemede söz alan Solfej Firması Ortağı Sedat Sakur, Yazıcı'ya hiçbir otel ayarlamadığını, indirim de yapmadığını söyledi. Otel'in faturayı şirketine kesmesine ise, "Otele rezervasyonu biz yaptırdığımız, Halim Bey de fişini almadığı için fatura bize kesilmiş. Bizim tarafımızdan ödenen bir fatura da yok" dedi.

TEŞARON OLACAKTIM
Aysa Organizatör Yetkilisi Alaattin Eraslan, "Yaz sinemaları etkiliği ile ilgili ihalede dosya alıp girmediği" konusunda açıklamalar yaptı. 

Şirket olarak maddi sıkıntıda ve batma tehlikesiyle karşı karşıy kaldığını anlatan Eraslan, elinde bulunan malzemeleri kiralamak için bir süre çalışma yaptığını da söyledi. Eraslan, "İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının gözünde açıkça 'hırsız' olarak gözüktük. Kesinlikle ihalelerde aracılık yapmadım. Balkan Halk Dansları ihalesini alsaydım Turkuav Şirketi'nin taşeronu olarak çalışacaktım. Benim polisteki telefon kayıtlarım doğrudur. Ancak dinlemedeki tapelerde bulunan lehime ifadeler kayıtlarda yoktur. Kronik böbrek rahatsızlığım var. Doktor bana 'müdüre yazı yaz' diyor. Yazıyorum ama ciddiye alınmıyorum. Hastalığım gerçekten çok ilerledi" dedi.

ŞİKAYETÇİLERİ TANIMIYORUM
Büyükşehir Belediye binası içinde ihaleye giren taşeron şirket yetkililerini tehdit ettiği gerekçesiyle cezaevine gönderilen Disk 3 Nolu Şube Yöneticisi Cafer Alt, "Olayın olduğu gün iş yerim olan belediyedeydim. Zaten işyeri temsilcisiyim. Hiçbir zaman orada bir olaya şahit olmadım. Benim görevim işimi yapmaktır. İhale girenleri de engellemedim. İhalenin hangi katta olduğunu bile bilmiyorum.Şikayetçi kişileri kesinlikle tanımam" dedi.

Operasyon ve gözaltı süreci ile ilgili de açıklama yapan Alt, "İlk gün emniyete gittiğimizde kemerimiz alındı, ayakkabı bağcaklarımız çıkartıldı. Mahkemeye çıktığımız gün bunları geri alabildik. Canlı teşhis sırasında bizim yanımızda bulunan polislerin ellerinde telefon vardı. Zaten sıraya girdiğimizde yanımızdakilerin gözaltında olmadığı belliydi. Camın arkasındaki kişilerin bizi rahatlıkla teşhis etmesi için polisleri dikkat çekici hale getirdiler. Geçen süreçte eşim ve çocuklarım çok ciddi şekilde mağdur olmuşlardır. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

Turkuaz Şirketi'nin ortağı alan Ferik Faruk Boyacıoğlu, şirketlerinin organizasyon ve konser yapan bir yapısının bulunmadığını kültür ve sosyal alanlarda sosyal sorumluluk projesi ürettiklerini dile getirdi. Belediyeyi basından takip etiklerini ifade eden Boyacıoğlu, 'kredibilite yüksekliğinin' kendileri için tercih nedeni olduğunu söyledi. Boyacıoğlu, "Biz İzmir'in gelişmesi için çalışmalar yaptık. Ayrıca ihaleye girerken belediyenin hiçbir bürokratını tanımıyorduk. Konuşmalardaki tapelerin bir bölümü bana ait değil. Benim, Ata Karataş ile benim görüşme yaptığım, aynı araçta gittiğim ifade ediliyor ama o kişi ben değilim. İhaleye giren şirketlerin 'birlikte' ihaleye fesat karıştırıldığı iddia ediliyor. Biz ihaleye fesat karıştırmadık" dedi.

ADALETTEN KORKMUYORUM
İhaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla tutuklanan isimlerden biri olan Murat Boyacıoğlu, "Alaatin Eraslan benim sektörden tanıdığım bir kişidir. Biz 20 yıllık dostuz. Uzun yıllardır psikiatri tedavisi gördüğü için sürekli onunla ilgileniyorum.Eraslan'ın iptal edilen ilk ihaleden sonra psikolojisi bozulmuştu. Kendisine 'abi nasılsın' dediğimde ilk olarak bana hemen makinelerden, malzemelerden bahsediyordu. Alaattin Ağabeyi kurtarmaya çalıştım. Ofisinin beşinci katından atmaya çalışırken engel oldum. Onun mağduriyetine inanıyorum. Rahatsızlığı var. Ciddi sağlık sorunları var. Yemek bile yiyemiyor. Eğer burada çıkar amaçlı suç örgütü varsa belediye, açılışı yeni yapılan metronun tanıtım filmini niye bana hazırlatmadı? Benim örgüt üyesi olarak üç beş lira para kazanmamı istemezler mi? Sadece Alaattin Eraslan'ı tanıyorum. Başka belediyeden de dahil kimseyi tanımam. Emniyet Teşkilatı'nın 164. yıl dönümü etkinlikleri için hazırlanan sunumu bizzat eski Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'a yapmış birisiyim. Kesinlikle polisten ve adaletten kormuyorum" dedi.

Turkuaz Şirketi Ortağı Gökhan Boğazkesen ise, "Mustafa Nafi Kaya şirket ortağımdır.Bürokratik görüşmeleri o yapar. Biz ihale zamanı Kültür Müdürü Halim Yazıcı'yı aradık ve ihalede neden devre dışı bırakıldığımızı sorduk. O da komisyonun kararı olduğunu söyledi. Zaten belediyeden gelen resmi yazı ile ihalenin iptal edildiğini öğrendim. Hiç bir firmaya 'benim adıma git, pazarlık yap' demedim. Kimseye talimatım olmadı. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

DERBENTOĞLU: EMANETE İHANET ETMEDİM, ETTİYSEM NAMERDİM!
Seçim bürolarına soğuk sandviç gönderilmesi, müfettiş incelemesi gibi konular nedeniyle suçlanan ve cezaevinde bulunan Grand Plaza Eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları suçların hiçbirisini kabul etmediğini söyledi.
Belediye eski Genel Sekreteri Ersu Hızır ile bir müfettiş incelemesi nedeniyle yaptığı telefon görüşmesi nedeniyle 'örgüt' sınıfına sokulduğunu anlatan Derbentoğulları, "Telefon görüşmesinin amacı zaten bellidir. Eylül 2010 tarihi itibariyle belediye ile ilişiğimi kestim. Halen daha emekliyim. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin 'benimle ne ilgili olabileceğini' söyleyerek Ersu Hızır ile telefon görüşmesi yaptım. Ona müfettişlerin geldiğini söyledim. Ayrıca ikinci yaptığım görüşmede ise her ikimizin de ortak tanıdığı bir kişinin görüşme teklifine olumlu yaklaşmam ve o kişinin Hızır ile görüşmesine yardımcı olmamdır.Burada ne gibi bir menfaatimin olduğunu anlamış değilim. Var olduğu iddia edilen örgüte de üye değilim" dedi.

Derbentoğulları, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yerel seçimlerde açılan seçim ofislerine soğuk sandviç gönderilmesi ve bu gönderilen malzemelerin 23 Nisan etkinlikleri kapsamında öğrencilere dağıtılıyor gibi gösterilmesi ile ilgili iddialara da cevap verdi. 

Derbentoğulları, "Vermediğim hiçbir malzeme ile ilgili Büyükşehir Belediyesi'ne fatura kesmedim. Kesilmesine de izin vermedim. Bilirkişinin üzerime söylediği suç irsaliye ile ilgili görüşü yüzünden buradayım. Sevk irsaliyesini zaten genel müdür görmez. Usul gereği muhasebe kayıtlarına geçmesi için atılan imzalardır. Şirketin üçüncü şahıslara kestiği faturaları da görmem" ifadelerini kullandı.

Bilirkişilerin fatura üzerinde tahrifata vurgu yaptığını anlatan Derbentoğulları, "Toplam 8 ile 14 arasında faturanın olduğu belirtildi. Zaten 300 civarında irsaliye var. Benim elime sadece bir fatura geçti. Üzerinde 'CHP Basmane Seçim Bürosu O-4' yazıyor. Oradaki '4' ibaresi bizim fuar alanındaki depomuzdur. Şikayette bulunan kişi 'Beni işe alacaklarını söylediler ve ben de belgeleri elimde tuttum' diyor. Bir depo görevlisinin elinde resmi evrakın ne işi var. Ben evraklar üzerinde tehrifat yaptırmayı düşünsem asıl karartmam gereken seçim bürosu adresidir. Tamamen düzmece ve manidardır. Hiçbir şekilde böyle bir olaya izin vermedim. Dürüstlük herkeste olmalı... 55 yaşına geldim... Hayattan hiçbir beklentim yok. Ahlaklı ve adaletli yaşamak benim için en önemli durumdur. Bilirkişi öyle bir suçlama yapıyor ki anlatamam. İki kiloluk yani 30 TL'lik kuruyemişe de, 2 milyon TL'lik demirbaşa da imza attım. Neredeyse imza attığım tüm faturalar seçim bürolarına gitmiş gibi gösterildi. Tuz, karabiber, mayonez, ketçap gibi malzemeleri seçim bürolarında ne yapsınlar? Ben çayı şirketin girdisi olan su ve şeker olarak satmıyorum. Bunu karıştırıp çay olarak satıyorum. Ekmeği de un, yağ, tuz olarak alıyorum. Mesela İzmir Köfte'de tuz, biber, yağ, pirinç gibi birçok ürün var. Bunu ben İzmir Köfte olarak satıyorum. Sokakta gevrek satan kişi bile 'gevrek' olarak satıyor.Bu zamana kadar emanete ihanet etmedim. Ettiysem namerdim" diye konuştu.

KİMDEN ALINIR, BİLMEM...
"Kervan Pide" tarafından cenaze evlerine pide gönderilmesi konusunda ise, "Satınalma eski Müdürü Cemal Hayati Öztürk ile başkası arasında yapılan görüşmeler delil olarak bana soruldu. Bunu kabul etmiyorum." dedi.

Pide temini işinin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun talimatı ile sosyal sorumluluk projesi olarak başlatıldığını, bunun da tüm Türkiye'ye örnek olduğunu anlatan Derbentoğulları, "Bu iş kimden alınır bilmem. Pideyi görmem. Pide ile alakam yok. Meclis üyesi midir, kimdir tanımam. Dağıtan görevliler bu malzemeleri zaman işyerinden alıp belirlenen adresleri götürülmüştür. Görev yaptığım süre içerisinde hiçbir malzemeyi seçim bürosuna göndermedim. Böyle bir talimat vermedim. İki kişinin kendi arasında biraz da 'dedikodu' kokan bir konuşmadır. Aziz Kocaoğlu'nun bu konuyla hiç alakası ve ilgisi yoktur. Adisyonlarda hiçkimsenin imzası bulunmaz" diye konuştu.

KİRAZ'A GÖNDERME
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişleri tarafından 'görevi kötüye kullanma' konusundaki raporu değerlendinen Derbentoğulları, "Depo açığı ile ilgili konu var. Kimin malını kimden kaçırayım? Babamın malı mı bunlar? Niye böyle bir talimat vereyim ki?" dedi. Çeşitli gazete ve televizyonlara açıklama yaparak operasyonu başlatan kişi adıyla duyrulan eski şirket çalışanı Cem Cevahir Kiraz'dan da behseden Derbentoğulları şok iddialarda bulundu.

Derbentoğulları,"Türkiye'deki iş mahkemeleri işçiden yana tavır koyarken bir hak kaybı ile ilgili davası var mı? Yoksa neden dava açmadı? Onun işine son verdik. Kesinlikle ağzıma bile alamayacağım bir nedenle görevine son verdik. Bunun gerekçesini buradan açıklayamam. Mahkemeye sunduğum bilgilerde konu var. Bahane ettiği gerekçe nedeniyle çalışanlardan para almış ve kredi kartlarını defalarca kez kullandı. Benim birileri onun 'dayısı' olduğumu söylüyor. İspat etsinler tüm suçlamaları kabul ediyorum. Muhasebedeki kızlardan bile 20-30 TL para topluyor. Daha sonra da topladığı milyarlarca lira ile nişanlısıyla lüks otellerde tatil yaptı. Grand Plaza'ya girmeden önce Köytür diye bir firmada çalışıyormuş. Tahsilatları vermiyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunarak 'Başıma silah dayadılar, beni tehdit ettiler' diyor. Seçim bürosuna gittiğini iddia ettiği bir konu var. Rakı, bira ve viskinin gittiğini söylüyor. Hadi sandviçi, suyu gönderdik de bunların seçim bürosunda ne işi var. Tabiri caizse medya maymunları var. Burada kendisi konuşuyor. Televizyonlara çıkan kişiler bizim görevlerimiz gereği siyasi kişiler olmalıdır. Üzerimizde olan insanlar televizyonlara, gazetelere çıkmalıdır.Tekrar işe alıp da kurum çalışanlarının başına mı bela edecektim?" dedi.

KABAK VE ÇAKAR GÜNDEME GELDİ
Derbentoğulları, yaşanan olayların ardından Kiraz'ın konuyu siyasi hale getirdiğini ifade ederken evraklar üzerinde tahrifatın yine Kiraz tarafından yapıldığını düşündüğünü söyledi.

Derbentoğulları, "Cem Cevahir Kiraz bana, 'Pazartesiye kadar işe başlamazsam Ömür Kabak'ın, Yusuf Kenan Çakar'ın yapacaklarından sorumlu değilim' diye mesaj attı. Ömür Kabak AK Parti'nin eski il başkanıdır. Yusuf Kenan Çakar'ın görevinin ise ne olduğu biliniyor. Bir de bizim Nivent Kurtuluş'umuz var. Kendisine 'gazeteci' diyen Nivent Kurtuluş hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum. Nivent Kurtuluş, Kemalpaşa'daki arazisine istediği imar yüzünden de Başkan'a kafayı taktı. Onun yakın bilgi aldığı Cevahir Cem Kiraz, ve yazıları yazdığı Egenin Sesi Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni birlikte hareket ediyor. Ben konuyu adli makamlara taşıdım ama savcı 'ilgili mahkemede görüşülmek kaydıyla' kovuşturmaya gerek olmadığını söyledi.Nivent Kurtuluş ve Cem Cevahir Kiraz'ın ''adil yargılamayı etkilemek, gizli belgeleri ifşa etmek' suçundan bizim gibi mahkemede 'sanık' sıfatıyla değerlendirilmesini istiyorum. Onları zaten şikayet etmiştim" diye konuştu.

Derbentoğulları cezaevindeki şartların zorluğundan bahsederken, "Şahsınıza iyi görünmek için traşımı kendim yaptım. Zor şartlarda yaşamımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

YOĞURTÇU TAHLİYE OLDU
Davanın ilk günü tutuklanarak mahkemeye getirilen Organizatör İsmail Yoğurtçu suçlamaları kabul etmeyerek, menajerlik yapmadığını, Say ile birkaç görüşmesi olduğunu, kimseye aracılık yapmadığını söyledi. 

Yoğurtçu, "Bu süreçte Kıbrıs'taydım. Mahkeme sürecini öğrendiğimde geldim teslim oldum. Onur Akın, Özdemir Erdoğan gibi sanatçıların menajerleri yok. Onlar balkan halk dans festivallerinde olsa korkarımki burada sanık olarak yer alacaklardı. Bir böbreğim ve dalağım yok. Tahliyemi istiyorum" dedi.

Mahkeme heyeti, Yoğurtçu’nun tahliyesine karar verdi.

VE HIZIR SAHNE ALDI: ARAMIZDA UYUŞMAZLIK VAR ÖRGÜT KURAMAYIZ
Mahkemede ifadesi merakla beklenen ve iddianamede yer alan örgüt şemasına göre 3 numaralı sanık olarak yargılanan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Ersu Hızır da savunmasını yaptı.

Hızır, "Örgüt üyeliğim söz konusu değildir. Örgüt kurmakla suçlansam bile örgütün varlığından haberdar değilim. Kurduğum ve üyesi olduğum bir örgüt bulunmamaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hiyerarşik yapısı yasal olarak belirlenmiştir. Memurlar, sözleşmeliler ve işçiler olarak belediyenin çalışanları sınıflandırılmaktadır. Bugüne kadar ifadelerimiz alındı. Geçen süreçte yargılama süreci ciddi bir şekilde etkilenmeye çalışıldı.Birlikte örgüt kurduğumuz iddia edilen Aziz Kocaoğlu, önce Bornova Belediye Başkanı daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilmiştir. Bu güne kadar yargılaması yapılan bürokratlar da dahil hepsiyle çalıştım. Kocaoğlu, tekrar başkan seçilince yapılan görev değişiklikleri ile bu sürece gelindi. Davanın belediye çalışanlarını 'örgüt' sınıfına sokan bölümü temizlik hizmetleri ihalesindeki yaşanan olay nedeniyledir. Gizli ihbarcı, mektup ihbarı gibi nedenlerle de soruşturmalar genişletildi. Bana iki ayrı kategoride suç isnat edildi. Birincisi örgüt lideri olmaktır. Aktif olarak görevde bulunduğum süreçte görevde aldım. Örgütün olmadığı yerde örgüt üyeliğini de kabul etmiyorum. Yaşanan anlaşmazlık nedeniyle görevimden ayrıldım. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile karşılıklı olarak idari ve cezai olarak karşılıklı açtığımız dava devam ediyor" dedi.

ÖRGÜT BİZDEN KAYNAKLANMIYOR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun operasyonun ardından basında "gizli tanık, ihbar mektubu var" sözlerinin yer aldığını anlatan Hızır, "Halen daha yanlış algı süreci devam ediyor. İki arkadaşın birbirini tehdit etmesiyle (kendisi ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser arasındaki mesajlaşmayı hatırlatarak) sürecin örgüt kapsamına alındığı anlatıldı. Avukat Ercan Demir, gizlilik nedeniyle sürecin 'örgüt' kapsamına alınmasının yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını öğrendi. Daha sona da Başkan Kocaoğlu yine Demir'in parelelinde örgütün başka meseleden kaynaklandığını anlattı. Ne yazık ki kamuoyu bu süreçte yanlış bilgilendirildi. Kocaoğlu ile bu kadar uyuşmazlık varken nasıl birlikte örgüt kurup birlikte çalışalım. Geçen süreçte ben ve bazı arkadaşlarım suçlandı. Yani ben hem kendisini ihbar eden, gizli tanık hem de sanık olacağım. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bunları yayınlayanları kınıyor. Gerçekleri yazmalarını da istiyorum" diye konuştu.

Hızır ayrıca, "İddianamede yer alan tapeler eksik ve yanlıştır. Ev aramalarında, müzik seti, hoparlör içine kadar kadar araması yapılan başka arkadaş var mı bilmiyorum? Hakkımdaki anlamsız ifadeler basına servis edildi. Medyada 'yurt dışına kaçarken yakalandı' sözleri kişilik haklarıma saldırıdır" ifadelerini kullandı.

ZARAR KARŞILANDI
İddianamede yer alan işler ve çalışmalarla ilgili de bilgi veren Hızır ilk olarak Buca Toplu Konutları Yangın Merdiveni İhalesi hakkında konuştu. Her şeyin usule ve kanuna uygun olduğunu anlatan Hızır, "İhalesiz olarak aynı yükleniciye ihaleyi vermek zaten suç olmadığı gibi yeniden ayrı bir ihaleye çıkmak da belediyenin yasadan kaynaklanan tercih nedenidir. Ayrıca konutlara 15 santimlik eksik seramik döşenmemesi konusunda ise, "Görevlendirilen kişiler işin ehli kişilerdir. Kontrol edenler 'resmi yazı' ile durumu bildirmişlerdir. Benim orada ayrıca gidip tespit etmem söz konusu değildir. Zaten mühendis ve tekniker arkadaşlarımız olayı rapor etmiş, şirket de gerekli belediye zararını karşılamıştır" dedi.

İZULAŞ'a ait özel araç, cep telefonu, bilgisayarların şahsi malı gibi kullanılması konusundaki iddialarla ilgili Hızır, "Bilirkişi raporunda bir sıkıntının olmadığı ortaya çıktı. İZULAŞ'ta yönetim kurulu başkanlığı yaptım. Genel Sekreterlik görevimin devam ettiği zaman da kullanmayı sürdürdüm. Amortisman bedelini zaten belediyeye ödedim. Başkan da zaten bu kullanmaların 'görev gereği' olduğunu söyledi. Ayrıca kullandığım terim iddianamede "As Kopalı" diye geçmiş. Buna yanlış anlamlar ifadeler yüklemeye başladılar. Ama bunun gerçek anlamı "ESHOT Paso'dur". İddianamede örgüt yöneticisi olduğumu ifade ederken suçlamaları sonradan öğrendim" diye konuştu.

Öğretmenler Günü'nde şal alımı ile ilgili de Hızır, "Şal alımlarının yapıldığı zamanlarda ben METRO AŞ'nin yönetim kurulu başkanıydım. Belli günlerde dağıtmak için almıştık. Yönetim kurulu olarak bu kararı almıştır. Zaten genel kurulda da bu alımların ibrası yapıldı" dedi.

İŞLER 'OTOPARK İHALESİ' İDDİALARINI YANITLADI
Özel Kalem Müdürü Levent İşler ise savunmasında makamı gereği ihalelerle ilgili bilgisinin ve yetkisinin bulunmadığını söyledi.

İşler savunmasında, "Çankaya Katlı Otopark ihalesi ile ilgili Pervin Şenel Genç ile yaptığım görüşmeda bana başkanın durumunu sordu. Ben de kendisine uygun olmadığını söyleyerek 'şimdi müsait değil' dedim. O da bana 'Başkan'a not iletecektim. İstersen sana söyleyim' dedi. Ben de kendisine zarf ile not göndermesini söyledim. Ve söylediği not iki saat sonra zarf içinde geldi ve ne olduğunu bilmeden Başkan'a verdim. Eğitimimi Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bursu ile okudum. Yıllarca yine o genel müdürlük bünyesinde sivil memur olarak çalıştım. O zaman da çok gizli ibareli evrakları alma yetkim vardı. Bunu alışkanlık haline getirdim. Kapalı zarf ile ilgili bilgi istememin gerekçesi budur. Özel kalem müdürü direk Başkan'a bağlıdır. Bilgi notlarını. Görüşme taleplerini Başkan'a iletir. Bu görevi yapmasaydım görevi ihmal etmiş olurdum. Bu zamana kadar hiçbir şekilde örgütte yer almadım, üye olmadım" dedi.

NAGEHAN GENÇ: MÜDÜR DEĞİLİM
Konser ihalelerine fesat karıştırdığı iddiasıyla bir süre cezaevinde kalan ve daha sonra tahliye edilen Nagehan Genç, "Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin müdürü değilim. Benim hakkımda sürekli 'müdür ve sorumlu' diyorlar. Benim oradaki görevim sadece 'idari personel' konumundadır. Türk Hava Yolları'ndan emekli bir kişiyim. Belediye şirketi İzelman'da denetim kurulu üyesi olarak maaş alıyorum. Sanat merkezinde müdürlük yok. Orada resmi işlem yapılmaz. Ben gelen gidenle ilgilenirim. Faaliyetlerin düzenli halde gerçekleştirilmesi için çalışıyorum" dedi.
Hakimin, "Ömer Devrim Ergin'i tanır mısın?" sorusuna Genç, "Orada etkinlik yaptığı için kendisini tanırım. Yaptığım görüşme de sanatçıların alacakları ücret konuşmasıdır. Zaten onlar salonu kiralamak istiyorlardı" diye konuştu.
Bir ihaleyle ilgili 'gizli bilgilerin organizatörlere verilmesi' konusunda ise Genç, "İhale iptal edildiği zaman bana bilgi verirler" dedi. Hakimin "O zaman orada yetkiniz ve göreviniz yoksa size niye bilgi veriyorlar. Ben onu anlamadım." ifadesine ise, "Zaten bilinen bir ihaleydi. Konuşmalara konu olan ihalenin bilgileri üzerinden açıklama yaptım. Gizli bilgileri kimseye söylemedim" ifadeleri kullandı.
Hakim ayrıca Ergin ile Genç arasında mesjalaşmayı okudu ve 'Niye size mesaj gönderiyorlar? Mesajda ihalenin 'doğrudan temin' yöntemiyle olup olmayacağı bile sorulmuş" sözlerine ise, "Ben ihalelerin nasıl olacağını bilmem. Sadece afiş, tanıtım ve duyurulardan haberim olur" cevabını verdi.

"ÇÖP ATANLA BİLE KAVGA EDERİM"
Grand Plaza Genel Müdür Vekili, eski Raylı Sistem, Etüd Proje ve Destek Hizmetleri Daire Başkanı Işık Çelikoğlu, hiç bir zaman görevini kötüye kullanmadığını söyledi. 

Suç örgütünü iddianameyi okuduktan sonra öğrendiğini anlatan Çelikoğlu, polis sorgusunda bile bunun kendisine anlatılmadığını belirtti. Örgütün sadece kanunla belirlenen belediye örgütü olduğunu vurgulayan Çelikoğlu, "Tabiri caizse sokağa çöp atanla bile kavga ederim. Bunun için tartaklanmışlığım bile vardır" dedi.

Hakındaki Balkan Halk Dansları Festivali, Buca Toplu Konutları gibi suçlamalara da yanıt veren Çelikoğlu, "Kendimi, 90 kilometre hız limiti olan bir yolda 90 kilometre hız yaptığı için ceza yemiş birisi gibi hissediyorum. Bize yapılan suçlamalar zaten Sayıştay sorgusunda vardı. Sayıştay'ın ilamında toplu konutlar yok. Kimseye kişi borcu çıkartılmadı. Aklandı ve yargılama sonucunda kamu zararı ve suç unsuru tespit edilmedi. Bilirkişi, kendisine teslim edilen evrakların içinde 'ruhsatları' bulamadığı için binalara 'ruhsatsız' dedi. Büyükşehir Belediyesi'nin kendi kendine ruhsat verebilme yetkisine rağmen biz ilçe belediyemize başvuru yaptık.Eksik evrakımız olmadığı için süreci devam ettirdik. Belediye yasal yolları aşarak bizden 'sığınak raporu' gibi raporlar istedi. Bu taleplere karşı kanunen gerekmese de belgeler elimizde olduğu için tamamladık ve gönderdik. Ben bu işlerin projelerinin yapılması sırasında görevdeydim. Sonraki zamanlarda olanlardan haberim olmadı. Belediye, kendi encümeninin olur raporuna rağmen müracaatımızı kabul etmedi.Büyükşehir hakkında savcılığa suç duyurunda bulundu. Hakkımızda çeşitli davalar açıldı fakat biz beraat ettik. Daha sonra yasal hakkını kullanan Büyükşehir ruhsatını verdi. Tek suç suçum kanunları uygulamak" diye konuştu.

ŞENER BİLİRKİŞİLERİ ELEŞTİRDİ
ESHOT tarafından gerçekleştirilen durak ihalesine fesat karıştırdığı, örgüt üyeliği ve görevi kötüye kullanmaktan bir süre cezaevinde kalan İzdeniz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Vekili Zeliha Gül Şener, "Bilirkişiler bilirkişi görevlerine uygun değil. Bilirkişi raporları savcılık raporu olarak önümüze geldi. Bu kişiler gerçekten bilirkişi mi, yoksa o günün koşullarına göre yetkilendirilmiş kişiler mi belli değil. Görevimin hiçbir noktasında kanunlara aykırı işlem yapmadım. Hakkımda bana 'suç örgütüne üye' olduğum ile ilgili bir soru sorulmadı. Ben belediye örgütünün üyesiyim" dedi.

Durak ihalesinde Sayıştay'ın kendilerini hakkı bulduğunu söyleyen Şener, Buca Toplu Konut İhaleleri ile ilgili de yasa dışı bir karar almadığını söyledi.
Hakimin, "750 yeni ihalesine kim çıktı? Teknik şartname değişikliğe uğradı mı?" sorusuna Şener, "ESHOT'taki kişilere suç yüklemek için ihale mevzuatını bilmek, uygulamak, şirketin çalışma esasının bilinmesi gerekiyor. Rapor yanlış. Yanlış rapora göre iddianame hazırlandı.Bu ihalede encümen ihale komisyonudur. Bizler yasal olarak komisyonda yer alırız. Komisyon üyeleri evrakları inceler. Büyükşehir Belediyesi bize 7 yıllık kiralama yetkisi verdi. Bunun dışında detayı belediye belirler. Ayrıca durakların nerelere konulacağı ile ilgili UKOME kararının olmadığı ifade ediliyor. Aslında UKOME kararının hangi hususlarda aranacağı belirlenmiştir. Belediye lehine yapılacak bir çalışmada UKOME kararı aranmaz. Bu karar taksi ve dolmuş güzergahları ile ilgili alınır. Yaptığımız iş durak ihalelerinin kiralanmasıdır. Buradaki reklam alanlarını kullanmak için önce buraya durak yapılması gerekiyor. Özellikle bu sektörde işler uluslararası şirketler tarafından yürütülmektedir. Biz zaten 'böyle bir işimiz var' diyerek yaklaşık 27 firmadan yaklaşık maliyet teklifi istedik. Arkadaşlar bunun araştırmasını yaptı. Teknik şartname ile birlikte fiyat araştırması yapıldı. Fiyat az geldiği için muammen bedel düşük geleceği gerekçesiyle yeni bir bedel oluşturuldu.İhaleye katılan hiçbir firma muamen bedelin altında bir bedel veremez. En yüksek verene iş yaptırılacaktır. Piyasanın kabul edebilir bir rakamı olduğu için zaten ihaleye iki firma katıldı. Mektubu bize gönderen şirket aynı zamanda öneri getirirken normal işleyen durak ihalesini de yenileyin diyor. Bir şirket kurumun nasıl çalışacağına, ne karar vereceğine karar veremez. Bu mektup amacını aşan bir mektuptur" dedi.
"GEL ANLAT" DEMEDİLER
İdari şartname ve sözleşmede 'durakların yerlerinin değiştirilebileceği, kaldırılabileceği ve firma tarafından itiraz edilemeyeceğine' yönelik ibarelerin bulunduğunu anlatan Şener, "Bu özel bir işlemdir. Bu işler tüm Türkiye'de böyle yapılır. Güzergah değiştiği anda durak yeri de değişir. Bilirkişi 'durak yerlerini neden değiştirdin' diye soruyor. İzmir'de metro inşaatı yapılıyor. İnönü Caddesi'nde yapılan çalışmalar sonrası güzergahlar değişti. Kazı alanında kalan ama depoya kaldırılan en az 15 durak var. Firma bunları ödüyor. Çünkü ihaleyi alırken yapılan sözleşmede bunu kabul etti. Şartname ve sözleşme idare lehine bir çalışmadır. Emniyet bize yazı ile sordu ama kimse bize 'burada işler nasıl oluyor' diye kimse 'gel anlat' demedi. Yanlış bir çıkarım var. Toplam 394 durağı nasıl çıkarttığını anlamaya çalışıyoruz. Bizim bunu masa başında uygulamadan anlayan kişilere anlatmamız gerekiyor. Evrak üzerinde anlatarak olmaz. Bir durağın yeri ileri ya da geri gidebilir. Bu konuda usulsüz bir işlem yoktur. Beraatımı talep ediyorum" diye konuştu. 

Hakim bunun üzerine "Durakların 394'ü de mi ileri-geri gitti?" ifadelerini kullandı.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 9 yorum var, 9 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
10 Nisan 2012 Salı 10:10

Devam etmekte olan davayı etkileyenler kimler?. Belediye işçilerini adliye önüne götürüp seyyar tuvalet bile koyanlar. Adliye çevresine pankart asanlar. Sitelere İzmir adalet arıyor propagandasını yapanlardır. Biz aptalmıyız.

Yorumu oyla      13      13  
hüseyin ahmetoğlu 10 Nisan 2012 Salı 10:08

bir arkadaşın iş arkadaşlarından yardım istemesi kadar doğal bir şey olurmu?ben de arkadaşlarıma her zaman talepleri halinde yardımcı olmaya çalışıyorum.herkes de aynı şey yapıyordur dye düşünüyorum.işine son verem nedeni olmamalı olamaz da.uyduruk bahane

Yorumu oyla      15      9  
Murat 10 Nisan 2012 Salı 10:05

Otopark ihalesinde bal gibi kamu zararı var.

Yorumu oyla      12      12  
VERGİ KAÇAKÇILARI BAYRAM EDİYOR. 9 Nisan 2012 Pazartesi 22:59

Asıl görevleri vergi Denetçiliği olan bıyığı terlememiş kişiler çete iddialı bir davaya bilirkişi tayin edilirse, birbirlerine ÜSTAT diye hitap eden bu kişilerin raporları da aynen iddianame haline gelirse ortaya böyle bir dava çıkıyor. Uzman kurumlar olan Sayıştay ve Danıştay tarafından problemsiz görülen konular ÖRGÜT SUÇU olarak iddianameye giriyor. Memlekette bu kadar kayıt dışı kazanç varken, bu kadar vergi kaçağı varken, nerede ise İzmir’in tüm vergi denetçilerini Belediyelere ve Belediye Şirketlerine yığmak vergi kaçakçılarına bayram yaptırmaktır. Asıl görevleri vergi kaçakçılarını tespit edip yakalamak ve caydırmak olan bu denetçilerin bu sıradaki devlete maliyetleri en az 2-3 milyon TL.dır. Bu kişilerin bu süre zarfında asıl görevlerini yapmaları halinde kamuya enaz 150-200 milyon TL kazandıracakları açıkken ortaya çıkan raporda, 50 ton mandalina, öğretmenlere verilen şallar , Şevval Sam konseri vb konular çıkıyor. Ve belediyenin bir cebinden öbür cebine giden Otopark ihalesi kamu zararı olarak yorumlanıyor. Ama bu dava sayesinde meydanı boş bulan vergi kaçakçıları bayram ediyor.

Yorumu oyla      28      11  
İRFAN İSİMLİ BİRİ 9 Nisan 2012 Pazartesi 21:49

Geçen gün biri bir yorumunda bu haberlerin altına AKP de görevli İRFAN isimli biri bir çok farklı rumuzla yorum yaptığını yazmıştı. Bu irfan AKP lilere; CHP ve belediyeyi internette nasıl eleştiriyorum diye kendini övüyormuş diye açıklayan yorumcu. bu irfan isimli akp linin partinin hangi kademesinde görev yapıyor O ZAMAN BUNU DA AÇIKLA.

Yorumu oyla      22      8  
VARDARLI VE DÜLGER'E 9 Nisan 2012 Pazartesi 21:26

İKİSİ DE ÇEŞİTLİ RUMUZLARLA YAZAN AYNI KİŞİ OLDUKLARINDAN TEK KİŞİYE CEVAP VERİYORUM. AKP Lİ YORUMCU; DEVAM ETMEKTE OLAN BİR DAVAYI ETKİLEME VE YÖNLENDİRME SUÇUNU İŞLİYORSUNUZ. HAKKINIZDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM.

Yorumu oyla      32      10  
Esra 9 Nisan 2012 Pazartesi 18:50

Ersu Beyi dinlerken onun Belediyedeki boşluğunu bidaha gördük.Haksız yere linç edildiğini gördük.Seni üzenler kente kıyanlar utansın.

Yorumu oyla      31      30  
Hilmi Dülger 9 Nisan 2012 Pazartesi 13:43

Bu dava 1 numaralı sanık suçsuz bulununca diğer sanıkların beraat edeceği bir dava değil. Aziz Kocaoğlu suçsuz olabilir ve mahkeme bu yönde karar verebilir. Dilerim böyle olur. Ortada savcılığın çok sayıda suçlaması var. Sanıkların bazıları sadece usulüne uygun işlem yapmamaktan hapis dışında ceza alabilir. Bir kısmına usulüne uygun olmayan işlem yapmaktan zimmet çıkarılabilir. Herkes kendi suçsuzluğunu ispat etmeli bir başkasını kurtarmak için gerçeğe aykırı ifade verenler kendilerini yakar

Yorumu oyla      24      38  
Caner Vardarlı 9 Nisan 2012 Pazartesi 11:18

Sayın Yazıcı'nın söyledikleri doğruysa ilgili otele vergi usul kanununa göre fatura bedelinin %10 kadar 180tl den az olmak üzere usulsüzlük cezası kesilmeli. Eğer ilgili otelin daha önceden buna benzer usulsüzlükleri varsa otel’le ilgili ayrıntılı vergi incelenmesi yapılması gerekir. Demek bu otel acelesi olanlara belge düzenleyerek maliyeyi vergi kaybına uğratıyor. Ayrıca otelin kayıtları incelenerek kalınan oda için firmaya fatura kesilmiş mi bakılmalı. Önemli olan bu odanın parasını kim ödedi

Yorumu oyla      27      33  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Büyük davanın küçük ama önemli ayrıntıları...
Tarihi Büyükşehir davasını yerinde ve dakika dakika izleyen Egedesonsöz ...
Tarihi davada hileli delil mi var?
Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, bazı imzaların farklı belgelerden kopyalanarak ...
Sporcu kadınlardan önce kahvaltı sonra yürüyüş
Güzelbahçe Belediyesi Spor Okulları'nda plates, yogalates, aerobik, jimnastik ...
 
Kocaoğlu: Artık hizmet sırası köylere geldi
Urla’ya bağlı Gülbahçe Köyü’ne sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren İzmir ...
Otobüsüne kavuşan engelliden teşekkür ziyareti
Oturduğu semte engellilerin binebilmesine uygun donanıma sahip otobüs ...
Alaçatı ot festivali start aldı
Alaçatı Belediyesi’nin bu yıl 3. Kez düzenlediği ‘Alaçatı Ot Festivali’ ...
 
Başkan Karabağ'ın 'okutmadığı' rapor!
Bayraklı Belediyesi'nde, Belediye Başkanı Hasan Karabağ ve CHP'li üyelerin ...
Muhteşem opera binasına 'eksik' protokol
Türkiye’de örnek olan Opera Binası’nın proje protokol töreni gerçekleştirilirken ...
Karşıyaka'nın simulatörü Bursa'yı salladı
Karşıyaka Belediyesi’nin Deprem Simülatörü Bursa’da ziyaretçi akınına ...
 
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva