HABERLER>POLİTİKA
3 Şubat 2018 Cumartesi - 08:57

CHP'de Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan!

CHP'nin 36’ncı Olağan Kurultayı'nda ilk gün sona erdi. Genel başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce'nin yarıştığı kurultayda 790 oy alan kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin yeniden genel başkanı oldu. Muharrem İnce ise 447 oyda kaldı.

CHP de Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan!

EGEDESONSÖZ- CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda genel başkan seçimi  için oy verme işlemi sona erdi.  Ankara Spor Salonu'ndaki kurultayda delegeler 25 sandıkta oy verdi. Oy  verme işlemi yaklaşık 2 saat sürdü.

Ankara Spor Salonu'ndaki kurultayda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce genel başkanlık için yarıştı. 

Seçimde kayıtlı 1266 delegenin 1253'ü oy kullandı. 1237 oy geçerli sayılırken mevcut Genel Başkan Kılıçdaroğlu 790, İnce ise 447 oy aldı. 

Kılıçdaroğlu seçilmesinin ardından yaptığı teşekkür konuşmasında şunları söyledi:

BİRİLERİNİN UYKUSU KAÇACAK
“Üstlendiğim görevin sorumluluğunu çok iyi biliyorum, sıradan bir görev değil, çok önemli. Bu ülkenin her ferdinin hakkını, hukukunu ve adaletini sağlamak için her türlü mücadeleyi yapacağıma söz veriyorum. Bugün yaşadığımız ortamda CHP’ye Genel Başkanlık yapmanın sıradan bir olay olmadığını gayet iyi biliyorum. Birilerinin uykusunun kaçacağını da iyi biliyorum. Ama biz, haklı davamızı sonuna kadar götüreceğiz.

HUZURU VATANA YAYACAĞIZ
Önümüzdeki süreç, sıradan bir süreç değlidir. Zor koşullarda mücadele vereceğiz. Ülkesini seven her yurttaş zor koşullarda mücadele verirken yanımda olmanızı istiyorum. Biz kendi ülkemizde barış içinde özgürce yaşamak istiyoruz. Huzuru, vatanın bütün topraklarına yayacağız.

AFRİN ŞEHİTLERİNİ ANDI
Bu akşam yedi şehidimiz var, altı şehidimiz Afrin’de. Gerçekten de hepimiz çok üzüntülüyüz. Kahraman askerlerimize minnet borçuluyuz, Allah rahmet eylesin diyoruz, ailelerine, milletimize baş sağlığı diyoruz. Onların mücadelesi Türkiye ve gelecek mücadelesidir. Onlar bizim onurumuzdur. Biz bu toprakları şehitlerin kanlarıyla suladık. Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak, Türkiye’yi beka sorunudan kurtarmanın yolu, bizim ülkemize sahip çıkmamızdan geçiyor. Beka sorunu var, bu sorunu açanlar bugün Türkiye’yi yönetenler. Bunun hesabını sormak boynumuzun borcudur.

BAŞIMIN ÜZERİNDE YERİ VAR

Farklı arkadaşlarımız aday olabilirler. Ama kimse unutmasın, bizimle aynı paralelde oy kullanmayan bütün arkadaşlarımın başımın üzerinde yeri var. Hiçbir ayrım yapmayacağım. 80 milyonun güvenini kazanmak bizim görevimizdir.”

GÜN BOYUNCA NELER YAŞANDI?

KILIÇDAROĞLU, İZMİR'İ BÖYLE ÖVDÜ:

FOTO GALERİ- KURULTAY'DAN ÇARPICI KARELER... İZMİR AKIN ETTİ

CHP İZMİR’İN ANKARA MESAİSİ: AKIN ETTİLER VE PM’DE SON DURUM NE?

- BAŞKAN KOCAOĞLU’NDAN KURULTAY SALONUNDA FLAŞ AÇIKLAMA: DELEGELERİN BİRİNCİ GÖREVİ…

LİDER’DEN ÖVGÜ: İZMİR’DEYSENİZ ÇOCUĞUNUZA SÜT KAPINIZA BIRAKILIR!

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı birçok platformda verdiği İzmir örneğini yineledi. CHP Lideri partisinin belediyelerinin iktidar olduğu iller üzerinden yerel ve kalkınma vurgusu yaptı. Kılıçdaroğlu, “İzmir’deyseniz çocuğunuza süt kapınıza bırakılır. Biz yerelde bütün halkımıza dostça hizmet ediyoruz. Eskişehir örneği var. Bursa’ya mı gidersiniz? Beton şehir oldu. Yerelden başlayarak gücümüzü iktidara taşıyacağz. Önümüzdeki seçimlerde inşallah Bursa, Balıkesir, Antalya, Ankara ve İstanbul’u alacağız” dedi.  

İNCE'NİN ADAYLIĞINDA MÜKERRER İMZA İDDİASI
Muharrem İnce'nin adaylığı için imza veren delegelerin bir kısmının mükerrer imza attığı, iki delegenin ise İnce için verdiği imzayı gere çektiği ortaya çıktı. 166 imzadan 49'unun mükerrer çıkması durumunda İnce'nin aday olmama durumu ortaya çıktı.

İMZA KRİZİ VE SONRASINDA İNCE PATLADI!
Divan Başkanı Büyükerşen, Kılıçdaroğlu’nun bin 130 delegenin imzasını aldığını açıkladı. İnce’nin  115 oyda kalarak yeter sayıya ulaşamadığını ifade eden Büyükerşen, “ 21 delege iki adaya da imza vermemiştir. Ama divanımız başvru dosyalarını dikkatle incelemiş. Mükerrer oylar tespit etmiştir. Divana ulaşan imza sayısı 165 idi. Sonrasında 2 imza sahibi imzalarını çekmiştir. Böylece 163’e indi. Ayrıca 48’i mükerrer çıkmıştır. Bu da İnce’nin geriye kalan 115 sayısı ile 127 oyu bulamamasına yol açmaktadır. Genel başkanımız dilekçe vermiştir, ‘iki adayın olduğu kongrede bu bana uygun gelmemektedir. 48 oy İnce tarafında sayılsın’ talebinde bulundu. Böylece her iki aday da yarışıyor.  

LÜTUF İSTEMİYORUM
Gelişme karşısında sert konuşan İnce, “Bu, Akp faşizminin CHP’ye bulaşmasıdır. Lütuf istemiyorum . Delegenin özgür iradesiyle aday olmak istiyorum. Bana imza verenlere baskı kuracaksınız, onları mükerrer hale getireceksiniz sonra bana vereceksiniz. İstemiyorum. Biz buraya gelirken duvarlara yaza yaza geldik. Emeğimi kimseye yedirmem. Ben emeğimi Tayyip Erdoğan’a da, CHP’yi yönetenlere de yedirmem. Önce CHP’de değişim sonra Türkiye’de değişim. Önce CHP’de devrim sonra Türkiye’de devrim” açıklamasında bulundu.  

İNCE'NİN KÜRSÜDE YAPTIĞI KONUŞMASI:
Kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına 166 delegenin imzasını alarak tek aday olarak çıkan Muharrem İnce konuşma yapıyor. İşte İnce'nin konuşması:

"Umut olmak için buradayım. Büyük değişim için buradayım. Dış politikada topyekün bozgun dönemi yaşıyoruz. Devletten devlete politika yapardık. Şimdi partiden partiye politika yapılıyor. Türkiye'nin 70 yıllık Filistin politikası vardı. Bugün 70 yıllık Filistin politikası terk edildi. AKP Genel Merkezi'nden idare ediliyor. Pasaportumuzun Edirne'den öteye değeri yok. Ortadoğu bataklığına saplandık. Bir tarih cahili 'ÖSO, Kuvayı Milliye' diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil.

Kuvayı Milliye'nin askerleri emperyalistlere karşı savaştı. ÖSO'nun derdi bir tane; Esad gidince onların sorunu bitiyor. Sen nasıl olur da Kuvayi Milliye ile yan yana koyarsın.

Ama ne yazık ki bir taraftan o kaçak sarayda oturan o tarih cahili konuşurken CHP'nin yöneticileri de bu tarih cahilinin haddini bildiremiyor, ona cevap veremiyor. 'Muharrem İnce niye aday oldun' diye soranlara cevap veriyorum. Onun haddini bildirmek için adayım. Ülkemizin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında. Sözde dünya lideri, kafa tuttuğunu zanneettiği emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil.

Demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlere ne yazık ki  artık örnek değiliz. Kıtalararası birleştirici rolünden çoktan vazgeçtik. Niteliksiz göçmenlerin toplandığı bir tampon bölgeyiz. Suriye ve İran sınırlarımızda beton duvarlar yükseliyor. Bulgaristan duvarı tamamlandı. Çağdaş dünyadan fiziksel olarak kopuyoruz. Nereyi tutsak elimizi yakıyor. Kadınlarımıza kabul edilemez bir yaşam dayatılıyor. Çocuklarımıza dadanan sapık güruh cirit atıyor, devlet yöneticileri tarafından korunuyor. Her gün yurtlarda tecavüz oluyor. Türkiye'nin 2002'De 3Y sorunu vardı: Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar vardı. Türkiye bu 3Y'yi katmerlediği gibi 2Y daha ekledi. 1071'den bu yana böyle yalancı ve yüzsüz görmedi. Yanlışın ve hataların sorumlusu yok. 'Rabbim beni affetsin' deyip işin içinden çıkıyor. Dün dost olduklarıyla bugün düşman oluyor. Mevcut konumlarını korumak için yapamayacakları şey söyleyemeyecekleri yalan ve tevessül, etmeyecekleri bir kötülük yok. 'Ya iktidar ya ölüm' AKP'lilerin sloganı. Çünkü iktidardan düştüklerinde başlarına ne geleceğini biliyorlar.

Gelişmekte olan ülkeler arasında 3 puan gerileyerek Arjantin'in önünde 19. sıraya geldik. Son 14 yıla baktığımızda enflasyonun çift hanede gezdiği en yüksek günleri görüyoruz. Üniversite mezunlarımızın yüzde 33'ü işsiz, kadınlarımızda bu oran yüzde 46'da. Canlı hayvan ve löp et alıyoruz. Özgür olmayn ülkeler satatüsündeyiz. Enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 76 oldu.

MUHARREM İNCE VE KEMAL KILIÇDAROĞLU'NDAN KURULTAY'DA AYNI SLOGAN...
Eğitimde dökülüyoruz. Sınavı üçe çıkarıyorlar devrim yapıyorlar; bire düşürüyorlar yine devrim yapıyorlar. Bütün velileri uyarıyorum, 'Çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan koruyunuz' diyorum. AKP döneminde vicdan ile din arasındaki bağ koparıldı. Yeni bir din var artık. Bir içki ile ilgili yasak var, bir başını kapatma ile ilgili yasak var. Diğer her şey serbest. İhaleye fesat karıştırmak serbest, çalmak serbest. Böyle bir din yok. 'Elalem ne der' diye siyaset yapılmaz. İlke ile siyaset yapılır. AKP döneminde hak ve güç arasındaki bağ koparıldı. Liyakalt ile makam arasındaki bağ koparılmıştır. Bu nedenlerle yeniden gerçeklere dayalı politikalar kurmak için, hak - güç ve adalet arasındaki bağı kurmak için, insanlarda yeniden utanma duygusunu geliştirmek için, işin ehline verilmesi için kazanmak zorundayız. Kazanmaya, yenilenmeye, değişime mecburuz.

CHP iktidarında insan ve doğa merkezli ekonomi politika uygulamalıyız.

Hedefimiz insan yaşamını güçlendirmektir. Sloganımız, 70'li yıllardaki sloganımız bugün de geçerlidir. 'Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz."

(NOT: Böylece Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce kurultayda aynı sloganı kullanmış oldu)

"Türkiye özgürlük istemektedir. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınamadığı ülkede özgürlük olmaz. Katılımcı yönetimi ön plana alacağız. Demokrasiyi keyfi bir rejim olarak algılayanlara demokrasinin bir katılımcılık olduğunu anlatacağız. Demokrasiyi güvenlik güçleri ve yargıçlar koruyamaz, demokrasinin tek güvencesi, kurumları, kularralı işleyen, medyası özgür olan, yargısı bağımsız olan demokratik bir toplum korur ancak. Demokratik bir toplum olmak için laiklik vazgeçilmezdir. Laiklik tehlikededir ve hatta daha ileridedir. 
Demokratik toplum özgür bireyleri esas alır.

"AKP MİLLETVEKİLİNE DE SAHİP ÇIKACAĞIZ..."
Türkiye'yi kimlik siyasetinden çıkaracağız. CHP olarak asla kimlik siyasetine düşmeyeceğiz. Beraber olmazsak hepimizi aynı kötü son bekliyor. 
Ezilen, mağdur olan kim varsa onun yanında olmalıyız. Dolmabahçe'deki imam 'Ben Müslümanı, ben yalan söylemem, camide içki içmediler' diyor ve sürülüyorsa o imamın yanında olacağız. 
Malatya'da Alevilerin evine işaret konuşuyorsa 'Aman ben şimdi karışırsam CHP'ye Alevi partisi derler' demeden, böyle bir kompleks içinde olmadan Malatya'daki Alevi'ye sahip çıkacağız. Uludere'de çocukların üzerine bomba yağdırılıyorsa, 'Ben şimdi Kürtlere sahip çıkmayayım' demeyeceğiz. Gezi'nin direnen çocuklarına, otelini açtı diye bir holding patronunun ihalesi iptal ediliyorsa 'Ben solcuyum, bana ne holding partronuna' demeyeceğiz. Hapse atılan AKP milletvekiline kendi arkadaşlarına sahip çıkmasa bile giden tek siyasetçi benim. Yani haksızlığa uğradığında AKP milletvekiline de sahip çıkacağız.
 

Uludere'de 12 yaşında Kürt çocuğun üzerine bombalar yağdığında o çocuğa sahip çıkacağız, ama protez bacağına haciz gelen gazimize de sahip çıkacağız. İnsana insan olduğu için değer veren bir politika izleyeceğiz.

Kürt sorununu demokrasi, özgürlük, insan hakları, kardeşlik ve evrensel değerlerle çözeceğiz.

Hukuk devleti ilkesini yeniden canlandırmak için aynı zamanda ekonomik kalkınmanın temellerini de atmış olacağız.
Türkiye 2004 yılında gündüz vakti havai fişeklerle tanışmıştı. Bizi Almanya'ya götüreceklerdi Maho Ağa'da olduğu gibi, Ortadoğu bataklığına götürdüler.


Çocuklarımızın gençlerimizin umudu vahabi çölleri değildir. Biz bu toprakların insanıyız.
Kökümüz Anadolu, yönümüz çağdaş uygarlıktır. Bir ağaç gibi, bir orman gibi toprağımıza sıkı sıkıya bağlıyız ama aydınlığa doğru büyüten bir ağaç gibiyiz..."
 

(NOT: Kılıçdaroğlu gibi Muharrem İnce'nin de Nazım'dan alıntı yapması dikkat çekiyor...)

CHP'NİN MEVCUT YÖNETİMİNE DOKUNULMAZLIK OYLAMASI ÜZERİNDEN SERT SÖZLER: "O MHK'YI SIFIRLAYACAĞIM!"
Biz özgüveni yüksek bir parti olmaya mecburuz. Yüzde 25 yetmez mi? Hayır yetmez. Partinin evlatlarına güven. Transfer yöneticilik devrini kapatalım bu partide. Bugün, kusura bakmayın, ben örgütümüzün doğruları bilmesini istiyorum. Enis Berberoğlu arkadaşım bugün hapiste, CHP yönetiminin bunda suçu var mı? Bir anlatayım, kusura bakmasın kimse. Dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi, ben 'Hayır oyu vereceğim' dedim. Başta Genel Başkan, 'Anayasa'ya aykırı ama evet vereceğim' dedi. Ben hayır oyu verdim. Bugün olsa yine hayır veririm. Korku şuydu; 'HDP hayır diyor, biz de hayır dersek HDP ile bizi aynı kefeye koyarlar.' Koysun. Kürtler doğru söylüyor olamaz mı? Hep mi yanlış söyler. Doğruyu kim söylerse onun yanında olacağız. O zamanlar 'Yapmayın, etmeyin' dedim. Önce CHP'lileri hapse atarlar sonra bize sıra gelir. Bakın 'Elalem ne der' diye siyaset olmaz. Gün gelir AKP bile doğru söyleyebilir. Pek görmedik ama... MYK 'Evet' oyu verdi. Bu MYK'nın hepsinin yenilenmesi lazım. İnşallah bu akşam genel başkan seçildiğimde, o evet oyu veren MYK'nın hepsini sıfırlayacağım. Yepyeni bir MYK yapacağım.

Sürekli kandırılan bir iktidar var. Sürekli kandırılan iktidarın yanında da sürekli kaybeden bir muhalefet var. Muhalefetin birini hapse attı, öbürünü yanına çekti. CHP'den de memnunlar. 'Böyle kalsın' diyorlar. Böyle kalmayacak, hedefimiz yüzde 50+1. Cumhurbaşkanlığı hedefimiz. Ben bugün neden karşınızda adayım biliyor musunuz? Sandık görevlileri sizleri seçim akşamları ağlatmamak için adayım. İlçe başkanları, partimin evlatları, il başkanlarım; size kaymakamların, valilerin karşısında düğme ilikletmemek için adayım. Sizi ezdirmemek için adayım.



"45 GÜNDE OLAĞANÜSTÜ TÜZÜK KURULTAYI TOPLAYIP İMZA REZALETİNE SON VERECEĞİM"
Ben 1999'da CHP baraja takıldığında sabaha kadar ağlayan il başkanıyım. Ve Türkiye'nin en genç il başkanıyım o zaman. Yalova'nın ikinci belediye seçimlerinde 48 saat nasıl beklediysem, partinin başında da öyle bekleyeceğim sabaha kadar. Yüzde 26'ya razı değilim. Konak, Karşıyaka, Beşiktaş, Bakırköy yetmez. Kastamonu bizim olacak. Nevşehir, Urfa bizim olacak. Konya'dan bir mileltvekiline razı değilim. Bunu devrimciliğimizle başaracağız.
Bu akşam beni genel başkan seçerseniz, seçeceğinize inanıyorum, 45 gün içinde olağanüstü tüzük kurultayını toplayacağız. Bu imza rezaletine son vereceğiz. Utanıyorum bu imza rezeletinden. İki; toplu imza törenleri olmayacak. Kurultay öncesinde, benim genel başkanlığımda il başkanlarına genel başkanlara destek açıklaması yasak olacak. Özgüveni yüksek bir genel başkan olarak; il başkanları kale komutanıdır, niye zorla imza alırsın. Benim dönemimde yasak olacak.

"CHP'NİN CUMHURBAŞKANI ADAYINI 1 MİLYON 200 BİN CHP ÜYESİ SEÇECEK"

Partide hesap sorma, itiraz kültürünü yerleştireceğiz. CHP'nin 2019'da bir cumhurbaşkanı adayı olacak. 2014'te ben bu partide grup başkanvekili idim. 3 kişiden biriydim. Odam sayın genel başkanın yanındaydı. Sayın genel başkanım, değerli abimiz anket yaptırdı. Ankette de Yılmaz Büyükerşen'in adı çıktı. 130 milletvekilinden hiçbirisi, 60 PM üyesinden hiçbirisi, 81 il başkanından hiçbirisi, Ekmeleddin İhsanoğlu yazmadı. Zaten adını bilmiyoruz.

(Salonda yuhalama sesleri yükseldi, İnce yuhalamaları durdurdu)

"Yuh yok. Genel başkanımız yanlış yapar, ama haram yemez. Haram yiyenleri yuhalayın. Eşim dedi ki 'Cumhurbaşkanı adayımız belli oldu'. 'Kim' dedim. 'Ay unuttum, değişik bir adı vardı' dedi. Bu akşam beni genel başkan yapın, 45 gün içinde tüzüğü değiştireceğiz. CHP'nin cumhurbaşkanı adayını 1 milyon 200 bin üye seçecek.
 

Ben bu partinin gençlik kolu yöneticisiyim, il başkanıyım, PM üyesiyim, grup başkanvekiliyim, kimsenin marabası değilim. Ben genel başkan olduğumda da kimse benim marabam olmayacak. Peki ben aday olacak mıyım?

CHP'nin genel başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır. Kaçamaz. 'Partiyi ben yöneteyim, ülkeyi başkası yönetsin'. O zaman koltukta neden otuyorsun.

"TÜZÜK MADDESİ HALİNE GETİRELİM; İKİ SEÇİMDE PARTİYİ BİRİNCİ YAPAMAYAN İSTİFA ETSİN"
Ana gövde CHP üyeleri. Ama örneğin baro seçime katılmak istiyor, katılsın. Sokaktan geçen birisi en az 50 kurultay delegesinin imzasıyla aday adayı olur. CHP delegelerinin önüne gelirsin, aday olursun. Bu sonuçla cumhurbaşkanlığını kazanırız kimsenin kuşkusu olmasın. 
Ben de yarın genel başkan olduğumda değişir miyim diye 'önlem alayım' dedim. Tüzük maddesi haline getirelim iki seçimde partiyi birinci yapamayan istifa etsin. Söz.

Genel başkanın nasıl geleceği tüzükte belli ama nasıl gideceği belli değil. Oraya geldi mi herkes gitmemek üzerine kuruyor kendisi. Yarın aynısı ben de olurum, güvenmeyin. Önünün kapayın. Tüzüğe yazın bunu.

KILIÇDAROĞLU'NA: 8 KERE DENEDİN OLMADI
Dünya siyset tarihine bakmadan, Türkiye'nin son 60-70 yılına bakmadan bugünkü kurultayı değerlendiremeyiz. Adnan Menderes ilk seçiminde başbakan. Demirel ilk seçiminde başbakan olur. Ecevit ilk seçimine girer birinci parti olur. Yıl 1983; Özal ilk seçiminde başbakan olur. 2002 erdoğan ilk seçiminde başbakan olur. Çipras, Macron ilk seçiminde başkan oldu. İlk seçimde ya yaptı ya yaptı, bir daha olmuyor, olmayacak. Aynı şeyleri yapıp başka bir sonuç bekleme. 8 kere denedin olmadı."

İKİ ADAY YARIŞACAK
Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce'nin adaylığı resmileşti. Aday adayları Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu delegelerin en az yüzde 10'u kadar imza toplayamadıkları için adaylık yarışına dahil olamadılar.

KILIÇDAROĞLU: ADALETİ VE CESARETİ BİRARADA GÖTÜRECEĞİZ

"Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Bu kurultay Kuvayı Milliyecilerin kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olnaların kurultayıdır. Zulmün karşsıında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.

Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımyaı öngörenlerin kurultayıdır. Bu kurultyay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.

Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.

Bu kurultay salıonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.
Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.

Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.
Kendi vatanında vergi ödedememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur.

Bu kurultay salonunda namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır.

Bu nedenle kurultayın adı 'Adalet ve cesaret'tir.

Adaleti ve cesaeri bir arada götüreceğiz.

Ülkemizin genel durumu şöyle. Bugün beş temel sorunla karşı karşıyayız. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmeketedir. Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz.

Çözümlere de kısada değineceğim. Bazen 'Kürt sorununu' bazen 'Güneydoğu', bazen 'toplumsal barış' olarak dillendiriyoruz. 2002'de terör örgütünün beli kırılmıştı. Terör neredeyse sıfırlanmıştı. Sorun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıkmıştı. Önce terör örgütü ile masaya oturdular. Toplantılar yaptılar. Şu tablo çıktı ortaya. Bugün toplumsal barışımızı tehdit eden terör daha geniş bir coğrafyada varlığını sürdürmeye çalıştı. Afrin'de askerlerimiz var. Yüreğimiz onlarla beraber. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Biz Afrin'de bu ülke için mücadele eden Mustafa Kemal'in Mehmetçiklerine buradan selam gönderiyoruz.

"SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİYLE TEMASA GEÇİNİZ"
Afrin milli bir duruşu öngörüyor. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Ama birileri Afrin'i partisinin bir kararı gibi topluma sunuyor. Ordu Mustafa Kemal'in ordusudur. Mücadele Türkiye içindir. Türkiye'de, 2002'de rahmetli Ecevit döneminde terörün beli kırılırken 2018'de terör nasıl bu kadar geniş bir coğrafyaya kimlerin desteği ve yanlış politikalarla yayıldı bunu düşünmek zorundayız. Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı hep beraber düşüneceğiz. Açık ve net bir çağırıyı yapmak istiyorum. Suriye hükümeti ile temasa geçiniz. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa Suriye devleti ile hükümeti ile derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak merkez hükümeti ile kurmak gerekiyor.

"KÜRT SORUNU VURGUSU..."
Sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Sorun demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülmek zorundadır. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.

"YALNIZLAŞAN BİR TÜRKİYE TABLOSU..."
İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyazı. Durup dururken neden Suriyen'in iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkyie'nin yakasından düşmesi gerekiyor.

LOZAN TEPKİSİ: O ONUR BELGESİNİ TARTIŞTIRMAYIZ
Dış politika milli olmak zorundadır. Türkiye bugün bir beka sorunu ile karşı karşıya. Türkiye'yi bu noktaya taşıyanlar utanmadan Lozan'ı tartışmaya açıyorlar. Lozan bu ülkenin tapu senedir. Sen Sevr'i mi özledin? Lozan'ı kanla gözyaşı ile acı ile aldık. Türkiye'nin sınırları cetvelle çizilmedi. Lozan verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini kimseye tartıştırmayız.

Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.

ÖĞRETMENLER İÇİN MESLEK KANUNU, HER ÖĞRETMENE 24 KASIM'DA BİR MAAŞ İKRAMİYE VAADİ.. 
Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir.
 

Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı.

Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir.

Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.


Taşımalı eğitime kesinlikle son vereceğiz. Nerede bir öğretmen öğrenci varsa orada onları yan yana getireceğiz. İş garantili eğitime önem vereceğiz. Okulundan mezun olduğu gün işi hazır olacak. İşsizler ordusu değil çalışanlar ordusu yaratacağız.

Bizim kuşağımızda ailesinin görüşü ne olursa olsun geleceği olacaktır. Onlar güzel Türkiye'nin, onurlu Türkiye'nin askerleri olacaktır.

Temel sorunlarımızdan biri de ekonomi. 2002'de temel bir sorun değildi. Bugün geldiğimiz nota son derece vahim bir nokta. Çiftçi traktörü için, kamyon şoförü kamyonu için dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır.



"YURTDIŞINDA BİR GRUP TEFECİYE ÖDENEN FAİZ 148 MİLYAR DOLAR"
Şoför kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar seni unuttu. Senin sorunlarını bütçe görüşmelerinde dile getiren parti CHP'dir. 15 yıldır Türkiye'yi üretimden kopardılar. 15 yıldır rant ekonomisi uygulanıyor. Çalışanlar vergi verirken rantiye sınıfına vergi ayrıcalığı getirildi. Bir masa, bir sandalye, elinde viski milyarları kazanıyorlar. Seni bu zilletten kurtaracak olan biziz kardeşim. Bugünkü iktidar, açık ve net söylüyorum, fazi lobisine hizmet eden iktidardır.
 

Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. Peki içerde?.. İçerde de bir grup sermaye sahibine faizler ödediler: 689 milyar lira. 'Faiz yüksek, faiz yüksek...' İktidar değil misin? 'Faizi düşürelim' demekle faizler düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobisine hizmet eden bir anlayıştan geliyorsun. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi herkesin aşı olacak. Herkes bunu çok iyi bilmeli.

Faiz lobisine hizmet edersen ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya. İşsizler kendi dertlerini anlatmak için kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar.

TAŞERON SORUNU...
Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Ankara'yı yönetenlerin vicdanı var mı? Bu açlık ve yoksulluk nedir diye biliyorlar mı? Kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular. CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler gelir. 'CHP vatandaşın sorunu ile ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne gözüne dursun. Senin haberin yokken taşeron sorununu kim gündeme getirdi? Onlarla 2013'ten itibaren bir olup onların derdini hangi parti dile getirdi. Asgari ücret kölelik düzeni idi. 'Asgari ücret 1500 TL olacak' dedik. Bizim bütün belediyeler bunu uyguladı. Türkiye Cumhuriyet Devleti para mı bulamayacak? Bu çarkı değiştireceğiz. Bu çarkı kıracağız, yeniden Türkiye'yi üretim bandına alacağız. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz."

OHAL'İ KALDIRMA VAADİ...
OHAL'i kaldıracağız. Vatandaş yatırım yapacak. Rant ekonomisinden vazgeçip üretim ekonomisine döneceğiz. Dolayısıyla ekonomi poltiiaklarını tepeden tırnağa yeniden düzenleyeceğiz. 
Üreten Türkyie anlayışı ile hareket edeceğiz. Ürtetim ekonomisinin gereği olarak asgari ücreti tamamen vergi dışına çıkaracağız.

Sadece sanayide üretim değil tarımda üreteceğiz. Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtacağız. Kültürde, sanatta üreteceğiz.
 

Çiftçinin yüzde 1 olan kanuni hakkını vereceğiz.

5. temel sorunumuz demokrasi. 29 Ekim 1923'te kurduğumuz Cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandırmak kararındayız. Demokrasiyi kolay inşa etmedik. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı darağacına gönderdik, başbakanları, bakanları darağacına gönderdik. Demokrasi için bedel ödenmemesi için, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye, bu ülkede medya özgürlüğü sağlansın diye, yargı bağımsız olsun diye, hiçbir aileye zümreye ayrıcalık tanınmasın diye, kadın ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesin diye, demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi milli iradeye yansısın diye çalışıyoruz. 'Yüzde 10 seçim barajı kalksın' diyoruz. Darbe hukukundan arınalım istiyoruz. Devlet içinde hiçbir kurum denetimsiz olmasın diye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hesap soran değil, vatandaşına hizmet soran ve hesabını veren bir devlet olsun diye demokrasiyi savunuyoruz.

15 TEMMUZ SONRASI ELEŞTİRİLERİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ...

15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet diliyoruz. Demokrasi düşmanlarına karşı hep birlikte mücadelemizi yaptık. Direnmesini bildik ve direndik. Demokrasiyi askıya alma, direnme hakkını getirmiştir. Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce 'Demokrasiye karşı yapılan ihanetler karşısında direnme hakkını kullanacağım' dediğimde üstüme gelmişlerdi. Tarih bizim yanımızda. Kim despot yönetim istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsaldır. Mustafa Kemal Atatürk, Bursa nutkunda 'Türk genci devrimlerin ve Cumhuriyetin bekçisidir' der. Bunların doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. 'Bunları küçük düşürecek en küçük kıpırtı duyduğunda bu ülkenin ordusu ve polisi vardır demeyecektir. Elinde ne varsa onunla koruyacaktır' diyor.

Direnme hakkını kullanıp 15 Temmuz'u savuşturanlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe ile karşı karşıya kaldılar. 1 milyonu aşkın mağdur aile yaratıldı. FETÖ ile mücadele adı altında iktidara ne kadar muhalif varsa tüm kurumların üstüne baskı ile gidildi. Akademisyenler tutuklandı, gazeteciler tutuklandı. Milletvekilleri tutuklandı. Grev hakkı yasaklandı. Binlerce kişi kamudan atıldı. 'Suçun bireyselliği' gözardı edildi. Aile boyu suçlama getirildi, insanlar sivil ölüme terk edildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Anayasa uygulanamaz hale geldi. Güçler ayrılığı ilkesi sona erdirildi. Önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştürüldü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur. Bu düzeni yıkmak Kuvayı Milliyecilerin namus borcudur.

FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamak için her türlü numarayı çektiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu bunların. Haksızlığa uğradığına inandığımız kişilerin hakkını savunmak bizim görevimizdir. Nuriye ve Semih'in haklarını savunmak bizim namus borcmuzudur. 15 Temmuz gecesi boğazı kesilerek ya da öldürülen askerlerin hukukunu savunmak namus borcumuzdur.
 

Yenikapı'da onların yüzlerine karşı çözüm önerilerimizi ifade ettik. Tek adam rejimini hedefleyen anayasa değişikliğini kabul etmedik. Referandum sürecinde olağanüstü bir mücadele verdik. Referandumu biz kazandık. 80 milyon kazandı. Ama YSK içine yerleştirilen çete, mühürsüz bir seçimi yasal bir seçim haline getirdi. O çeteden de hesap soracağız. Yürürlükteki anayasa değişikliği gayri meşrudur.


Bir adalet yürüyüşü gerçekleştirdik. Yalnız olmadığımızı gördük. Yürüyemezsiniz dediler. Kızılcahamam'da durur. Bolu Dağı'nı çıkamaz dediler. Biz Köroğlu'yuz sen kim oluyorsun. Biz hakka hukuka ve adalet inanmış bir partiyiz."


(Kılıçdaroğlu'nun konuşması salondan gelen 'hak hukuk ve adalet' sloganları ile kesiliyor)


"Adalet yürüyüşünü böyle başlattık. Adaletin çürümüşlüğünü sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya gösterdik".

Bu arada Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünde çalınan marş çalınırken yürüyüşle ilgili de bir klip gösterildi...

"Her milimini onurla yürüdük. Dünyaya meydan okuduk. 'Adalet istiyoruz, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz' dedik. Maltepe'de görkemli bir miting yaptık. Bütün dünyada haber oldu. Maltepe'de önümüzde bir duvar vardı. Şimdi kurultayda söz veriyorum; bu duvarı yıkacağız. Onların duvarı bize vız gelir. Bizden korkuyorlar, korkmakta da haklılar. Çünkü bütün baskılara direniyoruz. Çünkü sözümüzü açıkça dile getiriyoruz. Onlara ve onların feriştahlarına meydan okuyoruz.

Ve sonuç. Bu kurultayda binler bir aradayız. Milyonlar TV'de bizi izliyor. Kurultaydan sonra hepiniz Anadolu'ya dağılacaksnız. Size çok büyük görevler düşüyor.

1- Bu ülkenin huzura ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.


2- Bu ülkenin adalete ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.


3- Demokrasiyi her yerde savunacaksınız.


4- Bu ülkenin darbe hukukundan ayrılmış toplumsal uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu her arkadaşım ezberleyecek. Her yerde her ortamda savunacağız.


5- Kimseyi ötekileştirmeden huzuru, adaleti ve demokrasiyi, yeni bir anayasa ihtiyacını her yerde seslendireceksiniz.


6- 'Ben değil biz ne olacağız' diyenlerle birlikte mazlumun ve mağdurun yanında olacağız. Aylardır hapiste yatan gazeteciler var...

Kim olursa olsun hakkı hukuku adaleti sonuna kadar savunacağız.

Bu 6 temel görevi yerine getirdiğimiz zaman göreceksiniz ki; tek adam rejimi yıkılacak, parlamenter demorkasi kurulacak ve Cumhurbaşkanı tarafsız olacak.

Şimdi duvarı yıkma zamanı. Şimdi bu çarkı değiştirme zamanı. Şimdi cebini dolduranlardan kurtulma zamanı. Türkiye'nin başına terör örgütlerini bela edenlerden kurtulma zamanı. Şimdi adalet, demokrasi zamanı, düşünme zamanı. Sokakta caddede selamlaşma zamanı. Onların ördükleri duvarları yıkma zamanı. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe olma zamanı. Tek adam rejimine karşı çıkma zamanı. Şimdi bayrağı ve Türkiye'ye sahip çıkma zamanı. Kahraman orduya ve Mehmetçiğe karşı çıkma zamanı. Şimdi kucaklaşma beraber olma zamanı. Şimdi kadın erkek eşitliğini sağlama zamanı. Şimdi hak hukuk ve adalet zamanı."

'Adalet ve Cesaret' temalı kurultayda, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun delegelerin büyük çoğunluğunun oyuyla 5’inci kez genel başkan adayı gösterilmesi bekleniyor.

Adaylığını ilan etmese de yarışta var olmasına kesin gözüyle bakılan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip olarak 18’inci Olağanüstü Kurultay’da seçim kaybeden Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal ve YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu çıktı. Fakat Kocasakal ile Eminağaoğlu’nun aday olabilmek için gereken yeter imza sayısına ulaşamayacağı ön görülüyor.

Kurultayda Türkiye genelinde toplam bin 266 delege oy kullanacak. Yüzde 10’a denk gelen 127 destek imzasını bulan her kişi aday olabiliyor.

Öte yandan partinin kalesi konumuna olan, CHP Lideri’nin milletvekili seçildiği İzmir’in de kurultayda göstereceği refleks merak ediliyor. İl kongresinde seçilen 52 kurultay delegesi ve milletvekilleri, PM ve YDK üyelerinden oluşan doğal delegelerle İzmir’in mevcut Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun arkasında durması bekleniyor. İl Başkanı Deniz Yücel 7 Ocak’ta göreve geldiği günden itibaren yaptığı açıklamalarla GenelBaşkan Kılıçdaroğlu’na tam ve açık destek içinde olacaklarını ifade ediyor.

Diğer yandan AK Parti'nin CHP Kurultayı'na temsilci göndermeme kararı aldığı bildirildi.

SERTEL: GENEL BAŞKANIMIZ NAMUSLU ÇİZGİNİN TÜRKİYE’DEKİ SEMBOLÜDÜR
Kurultayda 40 kişi konuşma talebinde bulundu. Her partiliye 5’er dakika kürsü hakkı verildi. İzmir Milletvekili Atilla Sertel de konuşan isimler arasında yer aldı. Sertel, “Bir uzun yürüyüş halindeyiz. Hak hukuk adalet için yürüdük. Şimdi hep birlikte iktidar için yürüyeceğiz. Genel başkanımızı dikkatle dinledik. Bizim genel başkanımız dürüst ve namuslu bir çizginin Türkiye’deki sembolüdür. Biz kardeşiz, yoldaşız. Burada birbirimize zarar verecek hiçbir söz söylememeliyiz” açıklamasında bulundu. Sertel ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarım ve kırsal kalınmaya ilişkin, “Dünyaya örnek olacak bir tarım politikamız var” dedi.

KURULTAY'DAN NOTLAR
- CHP Kurultayında bugün ilk olarak Divan oluşturulacak. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Divan başkanlığı yapacak.

- Kurultay’ın yapıldığı Ankara Arena Spor Salonu’na açılan tüm yollar kamyonlarla kapatılırken, vatandaşlar uzun bir yürüyüşle salona ulaştı.

- Salonun etrafı Kurultayın da teması olan “Adalet ve Cesaret” sloganın yer aldığı ışıklı pano ile çevrilirken duvarlarda, “Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz”, “Barışı birlikte inşa edeceğiz”, “Biz biriz, biz bütünüz, biz vatanseveriz”, “Özgür basın varsa özgür toplum vardır”, “Değişimi ancak devrimcilik yapar”,  “Adalet güneş gibi doğacak”, “Güven Türkiyem biz varız” sloganlarının yer aldığı pankartlar asıldı.

- Salonda tutuklu İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun fotoğrafının yer aldığı “Bir gün mutlaka buluşacağız özgürlükte” yazılı afiş dikkat çekti.

 
CHP kurultayında geri sayım... Kadın başkanlar bir arada
 
İzmir'de FETÖ operasyonu: Gözaltılar var!
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Partili 4 Şubat 2018 Pazar 02:28

790 adet delegeye hakkımı helal etmiyorum...evet böylece hep ama hep kaybedeceğiz...birdaha ne toplantı,ne

Yorumu oyla      16      5  
Partili 3 Şubat 2018 Cumartesi 18:51

Çift imza partinin ilçe ve il başkanlıklarında da oluyor.delege seçimlerinde aynı bakıyorsun bazı isimler çift listede ama hiç kimse itiraz etmiyor.yani adalet. Ve cesaret yok oluyor.ve herkes seçilmesine bakıyor.adalet yolda cesaret cepte kalıyor.

Yorumu oyla      18      5  
İzmir İzmir 3 Şubat 2018 Cumartesi 18:11

Kılıçdaroğlu yenebildiği tek kişinin adaylığı tehlikeye girince müdahale etmiş,bana değil muharreme imza verin de ben yine kazanayım sonra bu tiyatroyu artık bitirelim demiş,sahi ypg terör örgütü müdür sizce? Atatürkle Demirtaş yarışsa Demirtaş kazanır sözü aslında herşeyi özetliyor

Yorumu oyla      17      7  
Merkez 3 Şubat 2018 Cumartesi 16:23

Sayın Kılıçtaroğlu REİS ne dedi sana pkk, ypg ve pyd bunlar terör örgütü mü değilmi açıkla ama terör örgütü diyemezsin çünkü onlarla kol kolasın aynen REİS in dediği gibisin açıklama yapamadın buda gösteriyor ki REİS BAŞKAN.

Yorumu oyla      17      8  
Lombak 3 Şubat 2018 Cumartesi 13:33

2019 başkanlık seçimini tayyibe bırakma kurultayı.

Yorumu oyla      17      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP kurultayında geri sayım... Kadın başkanlar bir arada
CHP İzmir milletvekilerinin İzmirli kurultay delegeleri için düzenlediği ...
AK Partili Delican'dan Bakan'ın yanında Kocaoğlu'na salvo!
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, İzmir'deki temasları ...
Başkan Yücel'den kurultay mesajı: İzmir olarak düşüncemiz...
CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, kurultay üzerinden verdiği mesajda, ...
 
Bakan Fakıbaba: İzmir'in önünü daha da açacağız!
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, "15 yıldan beri hükümet olarak ...
AK Partili Kaya'dan Kocaoğlu’na: 52 milyarla bugüne kadar ne yaptın?
İzmir Milletvekili Kaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nu vizyonsuz ...
AK Partili Kalkan'dan 'üzüm' açıklaması: Dünya birincisiyiz!
Üzüm üreticileri ve bağcılık sektörünün sorunlarının çözümü için kurulan ...
 
Bakan Fakıbaba: Üniversiteler olmazsa başarı olmaz
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ...
Kurultay öncesi kritik zirve
CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel kurultay öncesinde Genel Başkan Kemal ...
Dışişleri'nden Rusya'ya 'Mihraç Ural' çağrısı!
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, terörist Mihraç Ural'ın Soçi Kongresi katılımcıları ...
 
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva