HABERLER>POLİTİKA
5 Kasım 2012 Pazartesi - 12:21

Anadol’dan Darbe Komisyonu’na mektuplu ret!

CHP İzmir eski milletvekili Kemal Anadol, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na bir mektup gönderdi.

Anadol’dan Darbe Komisyonu’na mektuplu ret!

İZMİR - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir eski milletvekili Kemal Anadol, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na çağrılması üzerine komisyon başkanı Nimet Baş’a bir mektup gönderdi.
 
12 Eylül 1980 askeri darbesi araştırılırken komisyonun 105. maddeden doğan yetki hakkını kullanması gerektiğini belirten Anadol, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat birimleri, Genelkurmay Başkanlığı gibi bakanlık ve devlet dairelerinde çalışma yapması, dosyaları incelemesi, ilgilileri çağırıp bilgi alması gerektiğini, bu yapılmadığı takdirde sürdürülen çalışmanın zaman kaybı olacağını ifade etti.
 
Mektupta, komisyonun 105. madde kapsamının dışarısına çıktığını söyleyen Anadol bunun İçtüğüze aykırı olduğunu ve bu uygulamanın komisyonu amacından uzaklaştıracağını ifade etti. Kurulun bir “tahkikat komisyonu’’na dönüşmemesi gerektiğini ifade eden Anadol “Yargının siyasallaşması ne kadar sakıncalı ise, yasamanın yargı yerine geçmesi de o kadar, belki de ondan fazla sakıncalıdır’’ dedi.
 
İşte o mektup;
 
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
Meclis Araştırması Komisyonunuz, araştırma konularından birini oluşturan 12 Eylül 1980 tarihli askeri müdahale süreciyle ilgili olarak, 5 Kasım 2012 Pazartesi günü saat 14.30’da Komisyon Toplantı Salonunda bilgime başvurmayı uygun bulduğunu ve bu nedenle anılan tarih ve yerde hazır olmamı arz/rica etmektedir.

Bildiğiniz gibi “Meclis Araştırması” T.C. Anayasasının 98/3.Maddesinde “Belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir” cümlesiyle tarif edilmiştir. TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. Maddeleri de komisyonun oluşturulması ve çalışmasını düzenlemektedir. 105. Maddede ise araştırma ve incelemelerinde kullanacakları yetki kapsamını belirlemektedir. Teker teker saydığı on, kamu kuruluşu, kamu bankaları ve kamu yararına çalışan dernekleri bu komisyonun yetki alanı içinde göstermiştir. Araştırma Komisyonu incelemelerini sürdürürken bu kurumlardan a) bilgi istemek, b) bu kurum ve kuruluşlarda yerinde inceleme yapmak, c) bu kamu kurum ve kuruluşlarının ilgililerini çağırıp bilgi alma yetkisine sahip kılınmıştır.

Sayın Başkan,
İşte bu noktada beş dönem Milletvekilliği ve 2003-2011 yılları arasında kesintisiz sekiz yıl CHP Grup Başkanvekilliği yapmış bir kişi olarak Komisyonunuzun çalışma yöntemi üzerinde düşüncelerimi arz etmemi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
12 Eylül 1980 darbesinin anatomisini ortaya çıkarmak, darbe öncesi ve sonrası üzerindeki perdeyi kaldırmanın olmazsa olmaz koşulları vardır kanısındayım. Siyasetçiler, siyasal bilimciler ve yorumcularda geniş bir mutabakat haline gelmiş görüşe göre Türkiye’de ABD ve CIA’nın haberi ve oluru olmadan darbe yapılamayacağıdır. Nitekim 12 Eylül 1980 günü bir tiyatroda bulunan zamanın ABD Başkanı Carter’e verilen haber, “Bizim çocuklar başardılar” mealinde olmuştur. Bu nedenle Türkiye’de 12 Eylül öncesi ortamın hazırlanmasında MİT, yaygın deyimle “derin devlet” ile CİA ve diğer yabancı istihbarat örgütleri arasındaki ilişkiler ortaya çıkarılmadan sonuca varmak mümkün değildir. Bu da komisyonunuzun TBMM İçtüzüğünün 105. Maddesinin verdiği yetkiye dayanarak MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat birimleri, Genelkurmay Başkanlığı gibi bakanlık ve devlet dairelerinde çalışma yapması, dosyaları incelemesi, ilgilileri çağırıp bilgi almasıyla mümkündür. Aksi halde yapılacak çalışmalar zaman kaybından başka bir sonuca ulaşamaz kanısındayım.

Sayın Başkan,
Bir siyasetçi ve parlamenter olarak içinde yaşadığım olaylardan çıkardığım sonuç, Türkiye’nin 12 Eylül darbesine adım adım planlı ve proğramlı olarak götürüldüğüdür. 1 Mayıs 1977 günü İstanbul Taksim Alanında meydana gelen olaylarda en az 35 yurttaşımız ölmüştür. Bu sayı daha da yüksektir. Ama devlet bugüne kadar resmi rakam verememektedir. Olayla ilgili olarak “derin devlet”i işaret eden ve içinde yabancı istihbarat örgütlerinin bulunduğunu yazan değerli yayınlar yapılmıştır. (Nail Güreli, “İki 1 Mayıs” İstanbul, 1979), (Uğur Mumcu, “Kontrgerilla Öğretileri”, Ankara, 1997), (Çetin Yetkin, “Kanlı 1 Mayısın Perde Arkası” İstanbul 2010) Bu ve pek çok araştırma ve makalede ileri sürülen iddialara ve sorulara devlet hala yanıt vermemiştir. Ayrıca 23.Dönemde TBMM’ne 1 Mayıs 1977 olayları ile ilgili verdiğimiz üç araştırma önergesi de iktidar partisine mensup milletvekillerinin oyları ile reddedilmiştir.

Sayın Başkan,
Türkiye’yi 12 Eylül’e götürme hazırlıklarından biri de DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in haince öldürülmesidir. Türkler 22 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul Merter’deki evinin önünde arabasına binmek üzereyken katledilmiştir. Yargı sürecini anlatacak değilim. Ancak olaydan itibaren günümüze uzanan süreçte davanın bilinçli bir çaba ile 1.12. 2010 tarihinde zaman aşımına uğratıldığını ortaya koymaktadır. Bu konuda 23.Dönemde TBMM’ne verdiğim beş soru önergesinin dördü cevapsız kalmış, CHP Grubu olarak verdiğimiz araştırma önergesi gündemdeki yerine girmiş ancak görüşülemediği için kadük olmuştur.
Aynı şekilde Sabahattin Ali’den Hırant Dink’e uzanan faili meçhul cinayetlerin araştırılması istemindeki altı adet araştırma önergesinin görüşülmesini isteyen CHP Grup önerisi de AKP oylarıyla altı kez reddedilmiştir.
Planlanan hain oyunlardan biri de başta Kahraman Maraş ve Çorum olmak üzere çeşitli yerlerde Alevi-Sünni çatışması yaratarak ülkeyi 12 Eylüle sürükleyecek darbe ortamının yaratılmasıdır. Buraya da kontrgerillanın ve derin devletin elinin uzandığı yolunda yoğun kuşkular vardır. Bu konuda geçen yasama döneminde 1979-80 Kahraman Maraş ve Çorum olayları ile ilgili CHP Grubunun verdiği dört araştırma önergesi görüşülemedi.

Sayın Başkan,
Bu örnekleri onlarca çoğaltmak mümkün. Çarpıcı ve önemli bulduğum bazılarını yukarıda sıraladım. Ayrıca 12 Eylül’den sonra yapılan insanlık dışı uygulamaları ve devletin karakollarında ve cezaevlerinde işlenen cinayetleri de TBMM İçtüzüğünün 105. Maddesinin verdiği yetki ile mahallinde ve ilgilileri çağırarak, dosya dosya incelemeniz doğal göreviniz olduğu halde, bu madde kapsamı dışındaki kişileri dinleme yolunu seçtiğiniz anlaşılıyor. Bu uygulama hem İçtüzüğe aykırıdır hem de komisyonu amacından uzaklaştırır. Kurulunuz bir “tahkikat komisyonu”na dönüşmemelidir. Yargının siyasallaşması ne kadar sakıncalı ise, yasamanın yargı yerine geçmesi de o kadar, belki de ondan fazla sakıncalıdır.
12 Eylül 1980 tarihi ile kişisel ilişkime gelince. Devlet terörü ile yakılan canların ve işlenen cinayetlerin yanında, uğradığım haksızlıkları abartmayı ve ikide bir vurgulamayı her zaman ayıp saydım ve böyle davrananları ayıpladım. Ancak 12 Mart karabasanını ve 12 Eylül yıkımını belgelemek için yazdığım ve halen TBMM Kütüphanesinde bulunan kitaplarımın listesini vermekle yetiniyorum:
“12 Eylül Günleri”, İstanbul 1987, “Kartal Maltepe’den Sağmalcılar’a İnsan Manzaraları”, İstanbul 1988, “Milattan Sonra”, İstanbul 1989.
12 Eylülle hesaplaşmaya gelince… Kişisel olarak görevimi yapmaya çalıştım. İcazetli 1983 meclisinden sonra yapılan ilk seçim olan 1987’de, İzmir Karşıyaka bölgesinde 22.000 üye ile yapılan önseçimden geçerek 18. Dönem TBMM’ne girdim. 21.11.1990 tarihli 36. Birleşimde eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yayınlanan anılarıyla ilgili söz alarak suçunu ikrar ettiğini ve yargılanması gerektiğini ifade ettim. Çünkü 1982 Anayasasının geçici 15. Maddesi Darbecilerin sorumsuzluğunu 12 Eylül 1980 gününde başlatıyor ve ileriye yürütüyordu. Oysa Evren anılarında 12 Eylül 1980 öncesi darbe hazırlıklarını yazıyor bana göre itiraf ve ikrar ediyordu. Tutanağın son paragrafını yineliyorum:
“Şimdi, bu kürsüden, Yüce Meclisin bir üyesi olarak, düşüncemiz ne olursa olsun, milli iradenin tecelli ettiği en büyük organ olarak, ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ diye duvara yazan, Büyük Atatürk’ün kurduğu bu müessesenin bir üyesi olarak, bir daha darbe olmamasını isteyen; çözümün askeri darbeler olmaması, demokrasi içinde ülkenin her sorununun çözümlenmesini isteyen bir milletvekili olarak ve 12 Eylülde dağıtılan Parlamentonun bir üyesi olarak, savcılara suç duyurusunda bulunuyorum. 16 yaşında lise öğrencilerini, ‘Savaşa hayır’ dedi diye haklarında dava açan, tutuklattıran, sebebi ne olursa olsun, mevlüt düzenleyen gazete yöneticilerini tutuklattıran, gözetim altına aldıran, dava açan savcılar, acaba, bu hukuki açıklık, tartışılmaz netlik karşısında, 146 ıncı maddeyi ihlal etmeyi, açıkça anı yazarak ikrar eden suç delilleri karşısında, dava açacaklar mı, açmayacaklar mı? Bu kürsüden, bu Yüce Parlamento kürsüsünden suç duyurusunda bulunuyorum.”
Görevimi yapmaya çalıştım ancak Özal anlayışını ve çoğunluğunu aşamadım.

Sayın Başkan,
Yukarıda anlatmaya çalıştığım nedenlerle, yetkisini kullanarak 12 Eylül darbesinin şifrelerini çözmek yerine TBMM İçtüzüğü 105. Maddesinin dışına çıkan komisyonun çalışmasına katılmam mümkün değildir.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
“Türkiye anadilde eğitime hazır değil”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin anadilde eğitim konusunda ...
“Lütfen açlık grevlerini sona erdirin”
Cezaevlerinde açlık grevi yapanların dayandıkları konuların kendi konumlarıyla ...
‘Bütünşehir’ etkisi: Erken seçim rafa mı kalkıyor?
AK Parti Kızılcahamam kampında 2014’te yapılacak yerel seçimlerin 2013’e ...
 
CHP’li Güven ‘sağlıkta imza krizini’ sordu
Prof. Dr. Hülya Güven, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a “Kamu Hastaneleri ...
AK Partili vekillere yurt dışı yasağı!
Başbakan Erdoğan’ın getirdiği yasağın nedeni, muhalefet partilerinin gensoru önergeleri…
Karabağlar’dan AK Parti’ye ‘İnce’ mesajlar
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce Karabağlar Belediyesi tarafından Çalıkuşu ...
 
BDP’den İzmir’de ‘açlık grevine’ destek eylemi
İzmir’de bir araya gelen yaklaşık 1500 BDP'li, açlık grevlerine destek ...
CHP İzmir bakışı: Kılıçdaroğlu Kocaoğlu’nu ilan mı etti?
CHP Genel Başkanı’nın İzmir’de ‘Adayınız Kocaoğlu mu?’ sorusuna verdiği ...
Güler’den İzmirli başkanlara büyük övgü
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Güler, “İzmir’de sosyal belediyecilik ...
 
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva