Muhittin AKBEL
Maskeli hayata hala alışamadık
17 Ağustos 2020 Pazartesi

"Eskiden..." diye başlayan cümleler, kimsenin hoşuna gitmez.

Nasihat içerir çünkü...

Bu yazıda karşınıza çok sayıda "eskiden" ifadesi çıkacak.

Affınıza sığınıyorum.

***

Efendim, biz eskiden kumsala yayılır, bir güzel güneşlenirdik.

Şezlongumuzun sınırlarını da aşardık icabında...

Sonra masmavi serin sulara kendimizi bırakırdık.

Ya şimdi?

Maske, sosyal mesafe kuralı olmasına rağmen...

Bu kurallara hiç aldırış etmeden, yine güneşleniyoruz millet olarak...

Yan yana, dip dibe..

Yine denize girip oyunlar oynuyoruz, yüzüyoruz, şakalaşıyoruz.

Denizin kıyıya yakın kısmı, Kemeraltı gibi kalabalık.

Maalesef bunu yapıyoruz.

***

Eskiden...

Düğün dernek kuruldu mu, serçe parmaklarımızı birbirine bağlayıp halay çekerdik.

Slov şarkılar eşliğinde dans ederdik.

Misafirlerimizle sarılır öpüşürdük.

Ya şimdi?

Misafirlerimizle dirsek veya yumruk selamı yapsak da...

Öpüşmesek de...

Maske takmıyoruz maalesef...

Sosyal mesafe, hak getire...

Tıpkı "eskiden" olduğu gibi...

***

Eskiden...

Otobüste, metroda, İZBAN'da, tramvayda, sırt sırta yolculuklar yapardık.

Aramıza koronavirüsü girince...

Maske takmak, sosyal mesafeye dikkat etmek zorunda kaldık.

Bu araçlara maskesiz girmemiz mümkün değil.

Ama sosyal mesafe kuralı çiğneniyor.

Yani, maske dışında her şey "eskiden" olduğu gibi...

***

Eskiden...

Nargile salonlarından, kömürlü lokomotiflerin bacasından çıkan dumanı aratmayan duman yükselirdi.

Altı aydır, dumanı tütmüyor nargile salonlarının...

Dumanaltı mekanlara uzak duran birisi olsam da...

İnsanız sonuçta...

Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nın kara kısmında yürüyüş yaparken, o boş salonları görünce, işletmeciler düşüyor aklıma...

Şu soruları soruyorum kendi kendime:

Bu insanlar, nasıl ayakta durabiliyorlar?

Çarkı, nasıl çeviriyorlar?

"Eskiden" olduğu gibi insanların buralarda nargilelerini fokurdatması acaba ne kadar doğru?

Öyle ya, salgının daha birinci dalgasını atlamadık.

Karışık duygular içindeyim!

***

Eskiden...

Restoranlara giderdik, ailecek, ya da arkadaş gruplarımızla...

Öyle an geliyordu ki...

Masa boşalsın diye dışarıda bir süre beklemek zorunda kalıyorduk.

Ya şimdi?

Hijyenik ortam sağlanmış.

Sandalyeler, sosyal mesafeye uygun şekilde düzenlenmiş.

Buna rağmen içeride o kadar boş masa var ki...

Üzülüyor insan, ister istemez...

"Bu esnaf arkadaş, işletmesini acaba yaşatmak için ne fedakarlıklar yapıyordur!" diyoruz.

Hakikaten, bir dokunuyoruz, bin ah işitiyoruz o işletmecilerden...

Kiradan giriyor söze, personel giderinden, vergilerden çıkıyor.

Acaba, lokantalar "eskiden" olduğu gibi tüm masaları ne zaman dolduracak?

Hemen dolsun, istesek de...

Malum, koronavirüs salgını devam ediyor.

Mümkün değil, dileklerin gerçek olması...

***

Eskiden...

Kahvehanelerde oturacak yer bulunamazdı.

Okey oynayanlar, kağıt oyunlarıyla eğlenenler, ateşli tavla partileri yapanlar...

Ya şimdi?

Kahvehane işletmecileri, çay, kahve, soda, su satarak ayakta kalmaya çabalıyor.

Kahvehaneci arkadaş, yetkililere yalvarıyor:

"Okey, kağıt, tavla oynayacak müşteriye eldiveni de ben vereyim, maskeyi de... Kahvehanede oyun yoksa, müşteri de yok. Ne olur izin verin. Yoksa, iflas edeceğiz."

Oyunlara izin verilsin mi, verilmesin mi?

İzin verilse, uygulamada oyuncular eldiven takıp zar atmayı, taş, kağıt atmayı kabul eder mi?

Bu kurala harfiyen uyar mı?

Bir de öteki tarafa geçip fotoğrafa bakıyorsunuz...

"Yok yok... Denizde, sahilde, çim alanlarda, kafelerde, yolculuklarda, düğün dernekte kuralları çiğneyenler, kahvede kuralları hiç tanımaz" diyor insanın kalbi...

Yani...

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali...

Doluya koysan almıyor, boşa koysan almıyor.

11 Mart'tan bu yana koronavirüsle mücadelede çok büyük bir sınav veriyoruz.

Kural tanımazların sebep olduğu algı, birahanelerin altı aydır kapalı kalmasının tek sebebidir.

Nargile salonlarının, kahvehanelerin, barların hala açılmamasının, yegane suçlusudur, o kuralları umursamayanlar...

Biz ne zaman, kurallara harfiyen uyarsak...

Maskeyi, sosyal mesafeyi, hijyeni, yaşam tarzı olarak benimsersek...

Bunu alışkanlık haline getirip sürdürülebilir yaparsak...

İşte o zaman "Eskiden" diye cümleler kurmayız.

O zaman, hem korona belasından kurtuluruz, en azından ondan korunmayı öğrendiğimiz kabul edilebilir.

İşte o zaman açılır, kapalı mekanlar...

İşte o zaman dolar lokantaların masaları...

İşte o zaman kazanmaya başlar esnaf..

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
İsmail hakkı kirdi 17 Ağustos 2020 Pazartesi 16:48

Sağol abim

Yorumu oyla      3      3  
Raşit Aktaş 17 Ağustos 2020 Pazartesi 12:24

Muhittinciğim güncel konuları köşene taşıyorsun kalemine sağlık

Yorumu oyla      3      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu saatte 'vicdan ittifakı' olur mu?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva