Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

O kıymetli anıyı bugünlere taşıyan…

“Atatürk ve Unutulmaz Anıları” kitabının yazarları…

Ahmet Gürel ve Bülent Türker’i…

Saygıyla analım…

***

1930’lu yılların ikinci yarısına doğru bir gün…

Atatürk, çat kapı Ankara Kız Lisesi’ni ziyarete gidiyor…

Koridorda yürürken…

Birden lise ikinci sınıfların kapısında duruyor…

Okul müdürüne…

“İçerde hangi ders görülüyor?” diye soruyor…

Hayat Bilgisi cevabını alınca…

Nazik bir şekilde, “Girebilir miyiz?” izni(!) istiyor…

Sınıfa girdiğinde genç kızlar şokta…

Gazi, bir süre dersi takip ediyor…

Sonra…

Öğretmene dönüyor, “Bir soru da ben sorabilir miyim?” diyor…

Gazi’nin sorduğu soruya…

Neredeyse sınıfın tamamı cevap vermeye çalışıyor…

Gelgelelim, Atatürk…

Bazı cevapları beğeniyor bazılarını onaylamıyordu…

Sonunda…

Ulu Önder sorduğu soruya bizzat cevap verdi:

“Vatandaşın en büyük hakkı seçim ve en büyük vazifesi askerliktir!”

***

Atatürk, bir soru daha sordu:

“Milletvekili olmak ister misiniz?”

Bu beklenilmeyen sorunun arkasından…

Büyük bir heyecan dalgası yayıldı sınıfa…

Kızlar kendi aralarında…

Hararetli konuşmalar tansiyonun iyice yükseldiğini gösteriyordu…

Genç kızlar, adeta…

Atatürk’ü bir an önce bu kararı vermeye sürüklemek istiyorlardı…

O da gördüğü ilgiden çok mutluydu…

Kısacık da olsa…

O kızların sınıfında tarihi bir konuşma yaptı ve dedi ki.

“Dünyada kadınlar seçmek ve seçilmek hakkını kazanmak için çok mücadele etmişlerdir… Biz size hiç mücadele etmeden bu hakkı veremezdik… Fakat tüm Türk Tarihi boyunca analarınız bu mücadeleyi yapmışlardır… Siz de onların hakkı olan seçmek ve seçilmek hakkına ereceksiniz… Fakat bir an önce söylediklerimi hatırlamanız gerekir… Milletvekili seçer ve milletvekili olursunuz fakat aynı zamanda asker de olacaksınız…”

***

Sınıfı dolduran genç kızlar, hep bir ağızdan…

“Oluruz…” diye bağrıştılar…

Herkes yeni bir devrimin tarihi gününü yaşadığını anlamıştı…

Kısa zaman içinde…

Kadınların seçme ve seçilme hakkını kabul eden kanun kabul edildi…

Kız okullarına da “askerlik dersi” kondu…

***

Bitiriyoruz…

Türk Ordusu’nda ilk “kadın subay” onuru ve önceliği…

Ankara’dan lise son sınıf öğrencisi İnci Arsan’a aittir…

Müracaat ediyor Genelkurmay Başkanlığı’na…

Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Nurettin Baransel…

İnci’yi çağırıyor makama…

Ciddiyetini anlamak için yokluyor genç kızı:

“Sana koca bulalım…” teklifini yapıyor…

İnci’nin cevabı taş gibi:

“Ben güzel bir kızım. Buradan Harp Okulu’na yürüsem koca bulurum… Ailemin durumu müsait… Yatılı okumak istemiyorum… Atatürk devrimlerini tamamlamak için bu müracaatı yaptım…”

İnci, Ankara Kız Lisesi edebiyat kolundan 1955’te mezun oldu…

Askeri okul öğrencisi olmak için verdiği dilekçe…

Önce kabul edilmedi…

Sonra, kendisini Milli Savunma Bakanlığı’ndan arayıp çağırdılar ve…

Kapılar ardına kadar açıldı…

***

Minik ayrıntı…

İşte, o yıllarda kızların Harp Okulu’na kayıt şartları:

“Sağlık bakımından; Harp Okulları'na girerken aranan sıhhi şartlara ilaveten nisai her türlü arızalardan beri (Günümüz diliyle kadın hastalığı bulunmamak) ve bakire olmak...”

Nokta…

Sonsöz: “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”