Geride kalan hafta…

Siyaset’en…

Bu ülkenin tarihine geçecek; eminim…

Olay şu:

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu…

Et ve Süt Kurumu’nu ziyarete gitti; içeri sokmadılar…

Zincirli(!) kapıdan geri dönerken…

Sadece şunu dedi:

“Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım…”

Ana muhalefet liderine…

Sıcağı sıcağına…

Yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, TRT’den karşılık verdi:

“Bizim açta açıkta kimsemiz yok, herkesin karnı tok… Bu ülkenin üreticileri de nüfusun tamamını doyurmak için gece gündüz çalışıyor…”

Bu tarihi bir cevaptır…

Çünkü…

“Memleket’te herkesin karnı tok!” diyen…

Sayın Bakan’a bağlı Et ve Süt Kurumu’nun…

Önceki Genel Müdürü Osman Uzun…

Et fiyatlarına yüzde 48 zam yapmış…

“Neden fiyatları arttırdınız?” diye soran gazetecilere:

“Et ve Süt Kurumu önünde çok uzun kuyruklar oluşuyordu… Bu nedenle biz de fiyatı artırdık!”

Deyince anında koltuğundan olmuştu…

Döneceğiz, buraya…

Çünkü, bu hikaye bitmez…

***

Bu güzel memleketin…

Yaşam mekanizmasına ezelden beri…

Mantığımız değil!

Atasözleri yön verir!

Bu nedenledir ki…

Neyi “unutmak” istemiyorsak(!)

Mutlaka…

“Valla, akşam yediğim yemeği bile hatırlamıyorum!” bahanesiyle…

Durumu kurtarmaya çalışırız…

Bunu nasıl yapıyoruz, açalım baba konuyu…

***

Gün görmüş geçirmiş büyüklerimize kulak verirseniz…

100 yaşına koşan Türkiye Cumhuriyeti…

Görüp, görebileceği en büyük “hayat pahalılığı” depremini yaşıyor!

Ne adam gibi bir teşhis var ne de tedavi

Hep “acı ilaç” yutuyoruz; o da bi’işe yaramıyor!

***

Tam iki yıl önce yayınlanmış bi’haber var ekranımda…

Koronavirüs Belası’nın…

Şaka yaptığını sandığımız günler…

Tarih; 17 Mayıs 2020…

Aşağı yukarı bugünden 700 gün evvel…

Pazar’daki şu üç etiketi hatırlayacaksınız:

Patates 2.5 TL.

Soğan 2 TL.

Salatalık 2.5 TL.

İki yıl sonra bugün…

Patates 10-12 TL.

Soğan 8-10 TL.

Salatalık 20-25 TL.

***

Ve yine 700 küsur gün önce…

Kırmızı Et’in kilosu ortalama 55 liraydı…

Bugün…

Bırakın mahalle kasabını…

Et ve Süt Kurumu’nda bile…

Sığır kıyma 83, kuşbaşı 92, biftek ise 117,50 TL.’den satılıyor…

İki yılda n’oldu da?

Başımıza bunlar geldi?

***

Fiyatlar patladı… Enflasyon patladı… İşsizllik patladı… Para pul oldu…

***

Bundan 21 yıl önceydi…

İktidar’da…

DSP, ANAP ve MHP’nin oluşturduğu koalisyon hükümeti vardı…

Başbakan Ecevit…

Yardımcıları da Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’ydi…

Bu arada…

Refah Partisi kapatılınca…

Milli Görüş hareketinden kopan…

Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç…

1 Ağustos 2001 tarihinde…

Adalat ve Kalkınma Partisi'ni kurmuşlardı…

Türkiye…

2001 Ekonomik Krizi’nin yakıcı etkileriyle kavruluyordu…

Takvimler 2002’yi göstermeye başladığında…

Başbakan Ecevit ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladı…

MHP Lideri Bahçeli…

O sırada…

Henüz “erken seçim” için…

3 Kasım 2002 tarihini önermemişti…

İşte, tam da o günlerde…

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan…

Türkiye’ye şöyle sesleniyordu:

“Bu ülke bu hale geldiyse, bugün benim Anadolu'daki vatandaşım konteynerlardan evine çöp rızık topluyor götürüyorsa hafta pazarlarının atıklarını toplayıp evine götürüyorsa, meydanlar (Açız, açız…) diye bağırıyorsa, evinin kirasını ödeyemiyorsa, suyunun parasını ödeyemiyorsa, elektriğinin parasını ödeyemiyorsa ve artık (Yandım Allah)  diyorsa benim halkım vatandaşım… Yüzde 25’i açlık sınırının altındaysa, yüzde 50’si yoksulluk sınırının altındaysa bu hale Türkiye’yi kim getirdi?

Bu hükümet getirmedi mi? Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye'de var mı ya? Peki şimdi buradan soruyoruz… Kepengini kapatan esnafın, yoksulluktan çöpten ekmek yiyen garibanın, işsizlikten kendini yakan babanın, evladına bir pantolon alamadım diye intihar eden vatandaşın sorumluluğunu kim alacak? Kim hesap verecek? Kim bu vebali üstlenecek?”

Nitekim…

AK Parti’yi yaratan Recep Tayyip Erdoğan, haklı çıktı…

3 Kasım 2002 seçimlerinde…

Ne DSP kaldı, ne ANAP ne de MHP…

***

Türkiye, rahatlamak istiyor…

Nefes almak istiyor… 

Türk-İş’in mart ayı araştırma sonuçlarına göre…

Memleketim’de…

Açlık sınırı 4 bin 928 TL. (Beş bin de sen ona…)

Yoksulluk sınırı ise 16 bin 52 TL. Mutfak enflasyonu ise yıllık yüzde 76,39.

Vatandaşın yüzde 70’i açlık…

Yüzde 50’si yoksulluk sınırının altında…

Daha iki ay öncesine kadar…

“Uçuyoruz…” dediğimiz ekonomide…

Son 20 yılın en ağır, en acıklı tablosunu yaşıyoruz…

TUİK’in ilan ettiği enflasyon…

Yüzde 61.14’le rekor kırdı…

Dünya enflasyon liginde ikinci sıradayız…

Patlamış durumdayız…

Bizi sollayayıp(!) zirveye oturan tek ülke…

Afrika’daki Zimbabve…

O ülkede enflasyon yüzde 72.7…

***

Bitiriyoruz…

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

20 yıl önce söylediklerinde…

Yüzde 100 haklıydı…

Ama…

Bi’de bugüne bak…

Eskiden meyve…

Her türlü sebze’den daha kıymetliydi…

Cumhuriyet tarihimizde ilk kez…

Kıvırcık Marul…

Mis kokulu güzelim Elma’dan daha pahalı…

Semt pazarlarının müdavimlerine sorun…

Şimdi…

Önce sebze alınıyor…

Para kalırsa…

Meyve tezgahına uğranıyor!

Cumhuriyet’in 100 yaşına koştuğu bu güzel ülkede…

Devlet büyüklerimizin 21 yıl önce dediği gibi…

Kim hesap verecek?

Kim bu vebali üstlenecek?

Nokta…

Sonsöz: “Sıkıntı yok efendiler; dert insana yol gösterir… / Hz. Mevlana…”