Tarih öğretmeni yeni tayin olduğu okulun sınıfına girer.

“Şöyle çocukların bilgisini bir yoklayayım” diye, sorusunu sorar:

“Çocuklar, Roma’yı kim yaktı?”

Çocuklar hep bir ağızdan cevap verir:

“Vallahi biz yakmadık hocam…”

***

Öğretmen bu cevap karşısında hem çok kızar ve hem de şaşırır…

Teneffüs zili çalar ve öğretmen koridora çıkar çıkmaz okul müdürü ile karşılaşır... Müdür, öğretmenin durumunu fark eder ve sorar:

“Hayrola hocam?”

Öğretmen durumu özetler ve ekler: “Böyle öğrenci görmedim…”

Müdür cevaben, “Üzülme hocam, talebe milleti böyledir, hem yakar hem de inkar eder” der…

***

Bu cevap karşısında daha da şaşıran öğretmen akşam evine döner…

Eşi kapıyı açar açmasına ama kocasının yüzünden düşen bin parçadır…

Genç kadın hayretle ne olduğunu sorar…

Öğretmen durumu anlatır ve “Bu nasıl şey?” diye sorar.

Eşi serinkanlılıkla cevaplar:

“Üzülme… Biraz önce televizyonda Kenan Doğulu adında bir şarkıcı (Roma’yı da yakarım, Roma’yı da yakarım…) diye şarkı söylüyordu… Muhtemelen o yakmıştır…”

***

Şimdi:

Suriye, Libya, ABD, Rusya, İran ve diğerleri…

Atanan elçiler…

Yuvarlanıp giden ekonomi…

Yaz-boz tahtasına dönen Milli Eğitim…

Gerçekten Adalet “BAKANLIĞI”ndan, Adalet “SARAYI”na dönen Hukuk…

Her kuruma, kuruluşa girmiş siyaset…

Toplumsal cinnet halleri…

Binlerce kişi ama “yapayalnız” yaşanan hayat…

“Cezaevi yapıyoruz” diye kentine müjde veren siyasetçi…

Liyakat yerine ahpap çavuş ilişkileri ön palana çıkmış atamalar…

Ayyuka çıkmış yolsuzluk iddiaları…

Eleğe dönmüş sınırlarımız…

***

Soruyu bir kez daha soralım: