Çağımız, ekolojik krizin damgasını vurduğu bir çağ. İklim değişikliği ve yedinci kıta olarak anılan, “küresel ısınma” ve “devasa plastik çöplükler”, bu krizin hangi boyutlara ulaştığını göstermektedir…

Dün bu krizin İzmir’e yansımaları ve kentimizin belli başlı çevre sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışmak için “Ekoloji Forumu” toplandı. İzmir Düşünce Topluluğu’nun çağrıcı ve kolaylaştırıcı olduğu İsmet İnönü Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra, bazı milletvekilleri ile Karaburun ve Seferihisar Belediye başkanları da katıldı…

Çok sayıda katılımcıdan yaklaşık 40 kişi (üç saat boyunca) söz alarak sorunlardan ve çözüm önerilerinden söz etti. Sorun listesi uzun. Biz öne çıkanlardan söz edelim…

İzmir’in en önemli ekolojik sorunlarından biri olarak Efemçukuru Altın Madeni işletmesine dikkat çekildi… Su, günümüzün ve geleceğimizin en önemli sorunlarından biri, fakat İzmir’in su kaynaklarının ortasında bir altın madeni işletilmektedir. Bazı konuşmacı ve uzmanlar, bu sularda ağır metallere rastlandığını ama gerekli analiz ve girişimlerin yapılmadığını hatırlattılar…

Ülkemizde henüz nükleer santral yok ama nükleer atık var. Nerede? Gaziemir’de. Bu bilmece de çözülmüş değil. Taşınması yasak bir madde, nereden, nasıl ve kimler tarafından Gaziemir’e getirildi? Konuşmacılara göre halen tehdit olmaya devam ediyor…

Denizden, karadan ve havadan en fazla yağmaya konu olan bölge olarak Yarımada’nın kirlilik yüküne dikkat çekildi. Bazen turizm amaçlı diye meşrulaştırılan koy ve kıyı işgalleri halen devam etmekte…

Taş ocakları köylerin ve zeytinliklerin içinde tozu dumana katmakta. Balık çiftlikleri hem deniz dibini hem de koyları kirletecek düzeyde mesafe ve kapasite kullanmakta…

Rüzgar Enerji Santralleri yaşam alanları ve özel mülkleri işgal edilerek tüm bölgeyi sarmış durumda. Temiz enerji diye sempatik hale getirilmeye çalışılsa da insan ve diğer canlı varlıklar üzerindeki etkisi üzerinde yeterince durulmamakta…

Dikkat çekilen önemli bir husus, yerel halk ve çevrecilerin defalarca mahkeme kazanmalarına rağmen, bu kararların uygulanmaması ve kirletici girişimcilerin iktidardan himaye görmeleriydi…

Bu nedenle konuşmacıların çoğu yerel yönetimlerin daha duyarlı davranması gerektiğine vurgu yaptı. Sadece miting ve toplantı düzenleyerek değil, yerel yönetimlerin bu davalara taraf olmasının İzmir’i korumak için hayati öneme sahip olduğu dillendirildi…

Sorunların çokluğu ve aciliyeti nedeniyle toplantıların bazen bölgesel ve bazen de temalı olarak sürdürülmesine karar verildi…