Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “kapılarımız açtık, göçmenler geçebilir” talimatını verdi.

Haklı olarak.

O dakikadan sonra Türkiye’de yaşayan binlerce göçmen harekete geçti.

Batı sınırlarımıza, Yunanistan ve Bulgaristan sınırına doğru akın akın bir yolculuk başladı…

Kadın, çocuk, yaşlı-genç, engelli-hasta,yoksul ve çaresiz sayısız insan…

Denizden ve karadan, Yunanistan sınırlarına dayandılar.

Neyle karşılaştılar?

Yunan zulmüyle, batı vahşetiyle, acımasızlıklarla ve vicdansızlıklarla…

Biz kimseyi zorla göndermiyoruz, göndermedik, herkesin kendi kararı…

Bu konuda Birleşmiş Milletler kararı şöyle diyor; “Hiçbir devlet göçmenleri zorla tutamaz, mecburi harekete zorlayamaz. Göçmenlerin seyahat özgürlüğü vardır”.

İşte gidiyorlar da; zengin ve güçlü Avrupa’ya!

***

Fakat Yunanistan’ın vahşetine yüreğimiz dayanmıyor, insanlık adına son derece vahşice…

Dünya buna derhal bir çözüm bulmalı.

Birleşmiş Milletler Göç Komiserliği aslında “Göç Gerçeği” üzerinde çok önceden gerekli araştırma ve çalışmaları başlatmış durumda.

Ama nedense, o koca koca batılı ülkeler, milli gelirleri şöyle yüksek, böyle çok olan medeni(!) ülkeler buna hazırlanmamış.

Türkiye’nin üzerine yıkmışlar meseleyi ve art niyetle davranmışlar.

Batılı, yani dünyanın kaynaklarını elinde tutan ülkeler şimdi bu gerçekle yüzleşiyor…

Görmezden geldikleri, Türkiye’nin üzerine yıktıkları gerçeklerle…

Eninde sonunda sömürdükleri, savaşa, iç savaşa ve istikrarsız yönetimlere tabi tutulan ülkelerden kendilerine bir dönüş olacaktı. Oluyor da…

Etkiye tepki meselesi bu, ya da “Etme bulma dünyası”…

BM duruma derhal müdahale edip sığınmacıları yaşayabilecekleri ülkelere taşımalıdır.

Avrupa veya dünya buna sessiz kalamaz…

Ya bu insanları alacak, sınırları içinde onlara bakacaklar; ya da yaşanmaz bir hale getirdikleri o ülkeleri tekrar yaşanır hale getirerek göçmenlerin ülkelerine geri dönüşünü sağlayacaklar…

Başka çareleri yok.

Daha doğrusu insanlığın başka çaresi yok.

Bu vicdansızlıkla bu vahşetle ve bu acımasızlıkla daha nereye kadar gidecekler…