Tayfun MARO
Bu filmi görmüştük
9 Kasım 2017 Perşembe

Türkiye, Doğu-Batı ekseninde yaratılan gerilim hattında tehlikeli gelgitler yaşıyor. AB ve ABD’den giderek uzaklaşan Ankara, Moskova ile çok yönlü bir yakınlaşma içinde.

Ne ki söz konusu yakınlaşmayı olağan gelişme gibi görmek hata olur, olan biteni kavramak imkânsızlaşır; Batı tepkisini doğru okumak mümkün olmaz.

Ayrıca, iktidarın islama dayalı uygulamalarının içerde getirdikleriyle, Türk-Rus yakınlaşmasının getirdiklerini birbirine karıştırmak da çok sıkıntı yaratır. Kapitalist metropollerin Türkiye’ye verdiği asıl tepki, Erdoğan’ın islamcı yönelimlerine değil, Putin ile yakınlaşmasınadır.

Türk-Rus yakınlaşması, Batılı devletleri her zaman rahatsız etti. “Tarihsel olarak neden böyle” kısmına girecek değilim. Fakat Batı kapitalizminin duyduğu rahatsızlığın en son, 27 Mayıs darbesine yol açtığını hatırlamakta fayda var.

Ellili yıllarda, Adnan Menderes’in Moskova ile yakın ilişkiler kurması ve Türkiye’de sanayileşmeyi hızlandıracak temel yatırımları Türkiye-Sovyetler Birliği işbirliğiyle gerçekleştirmesi, Batılı kapitalist metropolleri çok rahatsız etti. Ardından, NATO-Pentagon hattında yeşil ışık yakılan darbe geldi.

Daha sonra, Demirel-Çağlayangil ikilisinin aynı yolu izlemesi; 1971 askeri muhtırasına yol açtı…

Demem o ki Asya ile Avrupa arasında bir köprü gibi uzanan Türkiye’nin Ortadoğu ve Asya ilişkilerinin sınırları, güvenlik politikalarının gereği, Batı tarafından çiziliyor ve denetleniyor.

Bu ahvalde, Putin ile kurulan yakın ilişkilerin Batı tarafından nasıl karşılanacağına ve ne gibi gelişmelere yol açacağına dair endişelerimiz olmalı. Ülkenin üstünde asılı duran koca soru işareti hepimizi rahatsız etmeli. Tepemizde sallanan, Demokles’in kılıcıdır.

Bu alamet nereye gider?

AKP siyasal kimliğini oluştururken, Osmanlı İmparatorluğu’nda baskın olan batılılaşma karşıtı doğulu ve islamcı yapıdan esinlendi.

Şimdi, ülke, zihni böyle çalışan bir iktidar grubu tarafından yönetiliyor. Dünya görüşü islama ve doğu kültürüne dayanan iktidar grubu da haliyle Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini ve devlet politikalarını göz ardı ediyor; kendi yoluna gidecek... Ancak, neyin pahasına, orası çok belli değil.

Batı kampından doğu kampına yönelen Türkiye’nin uluslararası sistemde yol açacağı sarsıntının ve sonuçlarının ne getirip ne götüreceği, belki gizli servislerin malumudur, ama bizlerin meçhulüdür.

Tarihsel olarak Rusya ile ilişkilerin çok iyi olmadığını biliyoruz. Cumhuriyet döneminde daha özenli ilişkiler kurulmuş olmakla birlikte, Türkiye-Rusya ilişkileri ne zaman yoğunlaşsa, Türkiye’nin başına bir şeyler geldi… Şimdi de ülke benzer bir olağandışı dönemden geçiyor.

Türkiye, doğu-batı ekseninde gerildi. Uluslararası toplum tarafından siyasal, ekonomik, adli kuşatma altına alınan ülkede, sanki birileri için günbegün çember daralıyor. Yolsuzluk dosyaları ve netameli ilişkiler ortalığa saçılmış durumda. Ülkenin üzerine, ağır bir hesaplaşmanın puslu havası çöktü. Belli ki başımıza gelecekler var ve suların kısa vadede durulacağına dair hiçbir belirti yok.

Türkiye, “yerli ve milli” sloganıyla kendini ifade eden ve milliyetçi hareket tarafından desteklenen islamcı iktidar grubunun öncülüğünde, uluslararası sistemde yerini yeniden belirlemek üzere bir irade oluşturmuş durumda. Yanı sıra, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Türkiye’nin dahil olmasını savunan bazı Kemalistler gruplar, Vatan Partisi de Erdoğan’ı yalnız bırakmıyor.

Ne var ki bu irade seçmenin sadece %50’nin desteğine sahip. Ülkenin diğer yarısı, benimsediği batılı değerler üstünde yükselen Cumhuriyet’i savunuyor. Yani ülke genelinde sağlanmış konsensüs yok.

Ve Türkiye bu meseleyi konuşmuyor.

Ne yazık ki Türkiye’nin Dünya düzeninde alacağı yerin toplumda tartışılması beklenirken, ülke gündeminde doğru dürüst yer bile tutmuyor.

Yadırganacak bir durum… Herhalde, başımıza gelenleri, her şey olup bittikten sonra konuşacağız.

 

 

 

 

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Gözü kara’ lidere veda!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva