Anadolu ve Trakya toprakları üzerindeki varlığımızı korumak ve bu Cumhuriyet ile yola devam etmek istiyorsak, bir araya geleceğiz ve muhafazakâr, sosyal demokrat, devrimci, ülkücü, milliyetçi, sosyalist hep birlikte konuşacağız; Eğer yeni bir toplumsal mutabakat oluşturmak ve bu ülkede barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak.

Yeni bir sosyal sözleşmenin altına kendi rızasıyla her birimiz imza atacak veya atmış sayılacak.

Bilindiği üzere, Tunç Soyer, yeni toplumsal mutabakat oluşturulmasında İzmir’in öncü rol oynayabileceğini dile getiriyor ve bunun için çaba sarf ediyor.

Ne tuhaf bir rastlantıdır ki geçtiğimiz günlerde, Tunç Soyer’in babası askeri savcı Nurettin Soyer’i, görevi gereği hazırladığı iddianamelerle gündeme getirdiler.

(Nurettin Soyer, 1971’de F. Gülen’i mahkûm ettirdi. Seksen darbesi sonrasında, “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar” iddianamesini hazırladı.)

Yaratılmak istenen algı çok açık; Aday olursa, milliyetçiler Tunç Soyer’e oy vermez…

Sadece ve sadece bu algıyı yaratmak için devrimciler ile milliyetçiler arasında seksenden önce yaratılan büyük düşmanlığın küllerini karıştırmayı göze aldılar.

Peki, bellekler tazelenirse ne olur?

Düşmanlık duygusu yeniden uyanır, husumet tazelenir...

Çok hazin ama sırf Tunç Soyer aday yapılmasın diye başvurulan bu yolun nereye gittiği hiçbirinin derdi değil.

İktidar düşkünleri, milliyetçileri, alçakça bir kışkırtmayla devrimcilerin karşısına dikmeyi göze aldı. Dökülen onca kan yetmemiş gibi…

Muktedirler için, iktidara giden aşağılığın da aşağılığı ilişkilere, entrikalara dayalı yolu kullanmak ve iktidar dolaşımının içinde yer tutmak, tarih yazmakla aynı şeydir.

Sokaklarda kaçımızın can verdiği hiçbir zaman efendilerin umurunda olmamıştır. İnsan hayatı, o lanet olası iktidarlarından daha değerli değildir.

Devrimcilerin ve ülkücülerin eski defterleri karıştırmasına umut bağlayanlar, bu ülkeyi ömürlerinde bir dakika bile sevmiş olamazlar.

Oysa karanlık güç odaklarınca dizayn edilen o meşum kavganın bütün tarafları yurtseverdi.

Ülkemin insanı Araf’ta umudun yolunu gözlüyor. Ülke, içine sürüklendiği kaostan bir çıkış yolu arıyor.

Hal böyle iken, kabuk bağlamış yaraları kaşıyan gözü dönmüş iktidar düşkünlerine verilecek en iyi cevap, devrimcilerin ve ülkücülerin bu kışkırtmaya itiraz etmeleridir.

CHP yönetiminin bu pis oyuna seyirci kalmayacağını umut etmek istiyoruz.