Bugün 19 Mayıs.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Milletin kaderİni, yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır" dediği günün başlangıcı.

Tam 101 yıl geçti o muhteşem günden bu yana.

**

Önce 16 Mayısı hatırlayalım.

Eski bir vapur.

Bandırma vapuru.

Rıhtımda bekliyor muhteşem yolcusunu ve arkadaşlarını.

İşte tam bu noktada bir soru soralım:

İskelenin sağın da farzı mahal (farzet ki) şimdilerde etkili ve yetkili olanlarda toplanmışlar.

Soru şu:

Toplananlardan acaba kaçı o muhteşem yolcu ile birlikte Bandırma vapuruna binerdi?

Takdir sizin...

**

Gelelim 19 Mayıs’a.

19 Mayıs sıradan bir gün değildir.

Bir takvim yaprağı da değildir.

Turistik bir gezi hiç değildir.

**

Her tarafı işgal edilmiş ve daha da kötüsü "iktidarı elinde tutanların" de teslim olduğu bir gün de

Milletin "makus talihini" zafere çevirmek azim ve kararlığı içinde Anadolu'ya ayak basmak üzere harekete geçildiği bir gündür.

Böyle olduğu içindir ki, pek çok kişinin "macera" olarak nitelendirdiği bir hareketten, topyekün bir kalkışma ile "Tam bağımsız Türkiye" yaratabilmenin günüdür 19 Mayıs…

19 Mayıs ve onu takib eden günlerde, Mustafa Kemal Atatürk'ün o zaman ve bu günlere verdiği en önemli mesaj "Milletin iradesi ve azim ve kararı" ile tüm sorunların çözülebileceği gerçeğidir.

Bu kadar mı?

Elbette değil.

Kuracağı yeni Devlet'in "kuruluş felsefesinin" ta o zamanda bile tayin ve tespiti ve bu ilkelerin her ne olursa olsun asla ve kat'a terk edilemeyeceği buyruğudur.

Zaman zaman bu "kuruluş felsefesi"nin terk edildiği veya ara verildiği görülebilecektir tarih içinde.

Ve fakat bu "ara vermeler veya terk edilmeler" bu felsefenin ve ilkelerin "yok" sayılması sonucunu kesinlikle doğurmaz.

Millet hayatı da insan hayatı gibidir.

İniş ve çıkışları olabilecektir.

Ne var ki, emanet ettiği "kutsal eser", her ne pahasına olursa olsun ifade ettiği gibi "Milletin iradesi ve azim ve kararı" yine galip gelecek ki gelmiştir, yine aslına dönecektir.

O'nun,"Laik Cumuhriyeti" emanet ettiği Türk Gençliğin de asla "umutsuzluğa, karamsarlığa" yer yoktur.

Yer yoktur, çünkü yakın geçmişte yaşadıkları mutlaka "ders" olmuştur. "Ders" çıkarılmıştır.

Aynı hataya "iki defa" düşülmeyecektir.  

Ne diyor Ulu Önder, Gençliğe Hitabesi’nde:

"Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumuhriyetini korumaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur"

Yaşasın 19 Mayıs.

Yüce Önderimiz, binler yaşasın...