İZMİR - 2 Kasım 2011 Tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çerçevesinde başta Hıfzıssıhha olmak üzere AÇSAP, Verem Savaş Dispanserleri, Kuduz Tedavi Poliklinikleri, Deri Tenasül Polikliniklerinin personelleri Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne ve TSM'lerine devredildiğini açıklayan Ahmet Doğruyol Yani, bu kurumların bünyesinde çalışan personel bulunmamaktadır. Tabelaları da ilerleyen süreçte kaldırılacaktır. Dolayısıyla yaklaşık yarım asırdır (1961-224Sayılı Kanun) hizmet veren bu kurumlar fiilen kapatılmıştır' dedi.

Ahmet Doğruyol konuşmasına şöyle devam etti: 'Gebe takibi, çocuk aşıları ve aile planlaması yönünden bu güne kadar hizmet veren Ana Çocuk sağlığı Merkezleri (AÇSAP), kullandıkları ilaçların takibi ve hasta takibinin oldukça önemli olduğu verem hastalarına hizmet veren Verem Savaş Dispanserleri, kuduz vakalarına karşı oldukça önemli yeri olan Kuduz Tedavi Polikliniklerinin kapatılması bize göre sağlık hizmetleri sunumunun ileriye gitmesi değil geriye götürülmesidir.
Planlanan, bu kurumların vermiş oldukları hizmetlerin Aile Hekimlerine devredilmesidir. Doğru mudur? Bize göre doğru değildir. Çünkü ilimizde ortalama 3300-3400 Nüfusa hizmet veren bir aile hekiminin iş yükü oldukça fazladır. Bu iş yükü içerisinde ilave iş yükünün gelmesiyle aile hekiminden gebe, bebek, takibinin ve verem hastalarının takibinin sağlıklı bir şekilde yapılmasının zor olacağı kanısındayız.

Özel itina gösterilmesi gereken bir verem hastasının poliklinik görevi yapan Aile Hekimlerine, diğer hastaların içerisinde gönderilecek olması, olayın kabul edilmez yönlerinden biridir.

Temennimiz odur ki, bu kurumların ortadan kaldırılmasıyla yıllar önce salgın halinde yaşanmış olan bulaşıcı hastalıkların tekrar yaşanmamasıdır.

Kapatılan kurumlardan bir tanesi de Hıfzıssıhha merkezleridir. Ülkemizde en güvenilir laboratuar hizmetlerinin verildiği kurumlar olarak bilinen Hıfzıssıhhalar iki yıldır belirsizlik içerisinde hizmet vermeye devam etmektedir. Hizmet alımı çerçevesinde kar zarar hesabıyla çalışacak olan bu kurumların tahlil sonuçlarının güvenilirliği de bundan sonra sorgulanacaktır.

Çünkü kamudayken sağlıklı sonuç almak üzerine kurulan sistemin yerine, kar elde etme odaklı sistem gelecektir. Duruma göre sağlıklı sonuç almak için, bir materyal üç-beş kez tahlil edilirken özel sektörde aynı uygulamanın yapılması mümkün değildir.

VE KAMU HASTANE BİRLİKLERİ
Gerekçenin; sınırlı sayıdaki sağlık personelinin tek elden yönetilmesi, kaynakların verimli kullanılması, sağlık giderlerinin azaltılması, daha verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulması olarak açıklanan; Türkiye'deki 842, ilimizde (diş hastaneleriyle birlikte) 30 Devlet Hastanesinin özelleştirilmesinin yolunu açacak olan yeni uygulamayla, Bakanlığında itiraf ettiği gibi, Devlet hastaneleri Türkiye genelinde 100, ilimizde 2 Genel sekreterimizle özel hastane mantığıyla işletilecek olup, sağlık hizmeti sunumunun kaliteli olması değil, kar-zarar hesabı üzerine kurulacak olması, Devletin Sağlık hizmetlerinden kendini soyutlamaya çalıştığının açık bir göstergesidir. Özel hastanelerin mantığı kar elde etmektir. Devlet hastanelerinin mantığı ise vatandaşlarımıza sağlık hizmeti vermek olmalıdır.
Yeni sistemle her altı ayda bir denetlenecek olan hastane idarecilerinin belli bir puanın altına düşmesi sonucunda sözleşmeleri fesih edilecektir. Bu uygulama idareciler üzerinde büyük bir baskı olacaktır.

Sağlık giderlerinin azaltılması hedefi ise inandırıcı değildir. Sağlık harcamaları mevcut hükümet döneminde kat be kat artmıştır. 2002'de 7000 TL olan sağlık harcamaları, 2011 yılında 40000TL ye yükselmiştir. Sağlık harcamalarının yükselme gerekçesi ise uygulanan yanlış sağlık politikalarıdır.
Türkiye genelinde yaklaşık 8300 Sözleşmeli idareci olması planlanmaktadır. 8300 Sözleşmeli personel her iktidar değişikliğinde değişebilecektir. Bu kadrolara Sağlık Bakanlığı dışından, özel sektörden de sözleşme yapılabilecektir.

Kaynakların verimli kullanılması çerçevesinde, kar endişesiyle, ilerleyen yıllarda bu gün hastanelerimizde nasıl bilgisayar, temizlik, güvenlik, vb. taşeron şirketler var ise yarın doktor, hemşire şirketlerinin de olması muhtemeldir. Yapılan sözleşmelerle siyasi kadrolaşma yapılmaktadır. Per çok başarılı idarecimizle sözleşme imzalanmamıştır.

Ve 663 Sayılı KHK'nin getirdiği karmaşadan dolayı 2,5 3 aydır maaşını alamayan sağlık çalışanları da bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığındaki karmaşadan dolayı mağdur olan çalışanlarımızın sıkıntısı bir an önce giderilmelidir. Çözüm geçici bir süre de olsa; bakanlıkta olan yetkinin yerel idarelere verilmesidir.'