Geçen hafta sahte diplomalarla ilgili bazı deneyimlerimi yazmıştım. Bu hafta da sahte her şeyle devam etmek isterim. Günümüzde artık her şey sahte olabiliyor, eskiden değeri olan hiçbir şeyin artık değeri kalmadı. Örneğin, eskiden pırlanta, altın değerli bir şeydi ve kolay kolay sahip olunamazdı. Şimdilerde dükkanlarda, raflarda uluorta satılan ve aynen pırlanta, altın gibi görünün, düşük fiyatlı o kadar çok takı var ki…

İpek değerli ve alması zor bir kumaştı. Taklitleri, sahteleri çıktı onun da, aynı ipek gibi görünen sentetik yani yapay, sahte kumaşlar var artık. En şık ortamlara giyin ucuz bir kumaşı, çoğu kişi anlamaz. Eskiden güzel kadın vardı, şekilli burun, dolgun dudaklar, mavi gözler… Artık kulak, burun, boğaz doktorlarının çoğu yalnızca estetik ameliyatlar yapıyorlar, herkes güzel oldu. Burnu şekilli olmayan sahtecilik yapmamakla övünür oldu…

Estetik Pazarı

Eskiden genç vardı, yaşlı vardı. Şimdi yaşlanan kadınların üstünde yaşlanmama sosyal baskısı oluştu. En basiti botokslarla başlıyor. Sonra daha genç görünmek için estetik ameliyat oluyor. Yüzü gerdiriliyor, gıdısındaki ve yanaklarındaki yağlar alınıyor ama kolları sarkık hayata devam ediyor. Boğazını tutmadan yemek yiyor, göbekli oluyor, sonra göbek yağlarının aldırıp karnını gerdiriyor. Sahte…

Mavi lens var artık, mavi gözlü olmak isteyenlere. Genç hanımların çoğu artık dolgu dudaklı, olanağı olan da olmayan da. Artist, şarkıcı olmanız gerekli değil, dolgu dudaklı olmak için. Evimize temizliğe gelen, 31 yaşındaki, 2 yaşında bir kızı olan yardımcı hanımın da dudakları hayli dolgun. Bir gün gerçek mi, sahte mi, sordum. Atıldı, çok özgüvenli ve sıkılmayan bir ses tonuyla sahte olduğunu, en iyi hangi kliniğin yaptığını ve beni götürebileceğini söyledi.

Sahteleşen Aslında Değerlerimiz

Şaşkınlıkla baktım ona. Sorumu yanlış anlamıştı, özendiğimi ve ondan tavsiye istediğimi sanmıştı. Oysa ben, çocuğuna bir kilo et götürmek yerine parasını estetik kliniklerinde harcayan bu genç hanıma çok şaşırmıştım. Değerler ne kadar sahteleşti… Artık anneler çocuklarını değil, yalnızca dış görünüşlerini düşünüyor, maddi olanağı bol olan da, dar olan da…

Eskiden zeki, akademik başarılı insan vardı. Mürekkep yalamış denirdi. Artık diploma sahibi olmak için zeki veya akademik başarılı olmak, dirsek çürütmek, sınavları geçmek için birçok başka şeyden feragat edip ders çalışmak da gerekmiyor. Parasını harcayan bir yerlerden bir diploma bulabiliyor, o diplomayla iş bulabiliyor.

İçi Boşalmış bir Dünya

Saçını kaybeden erkekler saç ektiriyor ama burun estetiği yaptıranlar da var. Bir gün meslektaşım bir eğitimciyle karşılaştım. Elli yaşlarında, kısa boylu, şişman bu bey yanında genç ve güzel bir hanım, kucağında bir bebekle yürüyordu. “Hanımı iki yirmi beşlikle değiştirdim” dedi. Sanırım kendini çok başarılı ve gençleşmiş hissediyordu ama öyle görünmüyordu.

Kısacası artık her şey sahte. Gülümsemeler sahte, dostluklar sahte, birliktelikler sahte, güzellik sahte, zayıflık sahte, gençlik sahte, diplomalar sahte. Sahtenin duru durağı yok, takan da yok. Kabul görüyor… İçi boşalmış bir toplum, içi boşalmış bir dünya, yalnızca dışa odaklanmış, iç değerlerini yitirmiş…