Türkiye günlerdir sahte diplomalar ile çalkalanıyor. e-devlet, e-imza, e-nabız, e-okul, her şey internette artık.Oysa internet yokken yaşam daha kolay mıydı? Tüm bu e programlar sahteciliğe, suistimale, çökmeye, verileri kaybetmeye, kopyalanmaya açık hale mi getirdi bizi? Ben mesleğe 1982 yılında, manuel sistemlerle girmiş ve 2000li yıllarda e-okul sistemini de deneyimlemiş bir eğitimci olarak burada anılarımı, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak isterim.

1980li, 90lı yıllarda, yani internet öncesi yaşamda öğrenci notları çok ciddiye alınır ve Millî Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından çok titizlikle denetlenirdi. Dönem sonunda her öğrencinin, her notunu, en az 3 yazılı, 1 sözlü, dönem ortalamasını ve dönem sonu notunu dolma kalemle, hiçbir tahrifat, karalama, değiştirme olmadan “not fişleri” denilen matbu kağıtlarla yazıp ıslak imzamız ile okul yönetimine teslim ederdik.

Manuel ama Dürüst

Yönetim de kendi el yazılarıyla, dolma kalemle karnelere ve sınıf geçme defterlerine bu notları işlerdi. Her şey elle, manuel olarak yapılırdı. Eğer bir hata yaparsak o not fişi çöpe atılırdı, üzerinde değiştirme yapılmazdı ve her not tekrar elle ve azami dikkatle yazılırdı. Saatlerimizi alırdı bu işlem, emekti ama suistimal olanaksızdı. Türkiye çok daha dürüst bir ülkeydi. Not fişleri beş yıl, sınıf geçme defterleri sonsuza kadar saklanırdı.

Sonra e-okul geldi. Her şey bilgisayarda yazılıpinternete yüklenip, ortalamalar otomatik alınıp karneler otomatik basılmaya başlandı. İşimiz çok kolaylaştı. Sistem nasıl çalışırdı? Her okulda görevlendirilmiş bir müdür veya yardımcısı İlçe Milli Eğitimden okulu için bir şifre alıp, öğretmenlerin her birine bir şifre verirdi. Öğretmenler o şifre ile notlarını bilgisayara girerdi. Yani tüm anahtar bu müdür veya müdür yardımcısının elindeydi. Hala da öyle. Yani suistimale çok açık, bir veya birkaç kişinin elinde bir sistem.

Bal Tutan Parmağını Yalarmış

Dilimizde bunun bir deyimi bile var. Bal tutan parmağını yalarmış. Şifreleri elinde tutan müdür veya yardımcısı bir veya daha fazla öğrenci için birçok öğretmenin notlarında değiştirme yapabilir, şifreler elinde olduğu için. Öğretmenlerin verdiği notları yükseltip, o öğrenciyi sınıf birincisi bileyapabilir. Öğrencinin devamsızlığında da değişiklik yapabilir hattadevamsızlıktan sınıfta kalması gereken bir öğrenciye sınıf bile geçirtebilir.

Kısacası, bu sistemler şifreleri elinde bulunduran memurların kontrolünde ve dolayısıyla suistimale gayet açık. Suistimal maddi kazanım, siyasi kazanım, yakınını kayırma gibi farklı nedenlerle olabilir. Bu suistimallerin teşhisi, fark edilmesi de çok zor. Ancak çok dikkatli ve sistematik olarak tarama yapan biri fark eder. Öğretmenler ancak geri dönüp günlerce o notları kontrol ederse fark eder ki yaklaşık kimse bunu yapmaz. Bunlar yapılmazsa, arada kaynar, gider, kimse o rakam kalabalığında değişenleri fark etmez.

İngiltere’de e-devlet diye bir sistem yok

İngiltere’de e-devlet diye bir sistem yok. e-okul yok, e-nabız yok. İnternetten yapılan bazı işlemler var, örneğin pasaport başvurusu gibi. Ancak doktorunuzdan randevu almak için bağlı olduğunuz sağlık birimine telefon edip sekreterden randevu alıyorsunuz. Her şey internette değil. Sağlık raporlarımız ev adresimize postalanıyor, kağıt üzerinde dosyalanıyor. Acaba biz çok ileri, İngiltere gerimizde mi?

Neden bu kadar meraklıyız seksen milyon kişinin her bilgisini internete yüklemeye? Bu sahteciliğin önünü nasıl alacağız? Bu bilumum e sistemleri kapatıp, azaltıp, eski ıslak imzalı ama suistimale kapalı sistemlere geri dönüş olanağımız yok mu? Ülkemiz dürüst, güvenilir bir ülke olmayı hak ediyor. Sahte üniversite diploması sınavlara hazırlanmış, sınavları geçmiş, çok özveride bulunmuş, dirsek çürütmüş kişilere yapılan büyük bir haksızlık, onlar için o kadar üzücü bir durum ki…