Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, ailesinin apartmanına zabıta tarafından nasıl ceza yazıldığını anlattı. Egedesonsöz’ü ziyaret eden, gazeteciler Fatih Yapar, Ender Aldanmaz, Metehan Ud, Muhittin Akbel ve Berivan Kaya’nın sorularını yanıtlayan Başkan Ünsal, yaşam felsefesi ve karakterini belediye başkanlığında da devam ettirdiğini, başkanlık yanı sıra özel yaşamına da önem verdiğini anlattı.
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, her şeyin kanuna, prosedüre uygun olmasını istediğini belirterek yaşadığı bir olaydan örnek verdi:
“Yanlış bir şey yapmak istemiyorum, buna izin vermem. Mesela bizim apartmanda tadilatla ilgili çalışma saat 10.00’da başlaması gerekirken, 09.00’da başlamış. Zabıta, ne yapacağız, diye soruyor. Cezayı kesin, dedim. Yengem de ceza yedi. Hiç kimseye, kendime bile torpil yapmam” dedi.
İŞ DÜNYASINDAN ÇÖP KAMYONU TEKLİFİ GELDİ ANCAK…
“Ben Karşıyakalıyım, Karşıyaka'nın köklü ailelerinden birinin çocuğuyum. Herkesi tanıyorum, ben tanımasam bile babamın, kardeşimin, amcamın tanıdığı oluyor. Ama hiç kimseyi tanımıyorum!” diyen Başkan Ünsal, iş dünyasından gelen çöp kamyon hediye etme önerileriyle ilgili olarak şunları söyledi:
“Hiç kimseyi tanımıyorum, derken yanlış bir şey yapmak istemediğime vurgu yapıyorum. Her adımı atarken, şu firmayı, şu kişiyi araştırın diyorum arkadaşlara. Her şeyin hukuki açıdan doğru olmasını istiyorum. Bu nedenle bize çöp kamyonu hediye etmek isteyenler oldu. Tanımadığımız kişilerden böyle bir teklif gelince araştırıyoruz tabii ki. Bu tekliflerine karşılık onların bizde bir işleri varsa, kanun ne diyorsa, prosedür neyse, onlara uygun şekilde pekala olur. Ama kanun dışı bir istekleri olursa, tabii ki kesinlikle olmaz” dedi.
ZABITA, “ŞİKAYET EDİLEN APARTMAN, SİZİN APARTMAN BAŞKANIM!” DEDİ
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, göreve geldiğinin ikinci ayında yaşadığı bir olayı şu sözlerle anlattı:
“Göreve geldim, iki ay falan olmuştu. Zabıta müdürümüz geldi bana. Başkanım, bugün bir apartmanla ilgili şikayet geldi, çalışmanın saat 10.00'da başlaması gerekirken, 09.00'da başlamış, dedi. İyi de bunu bana neden söylüyorsun, diye çıkıştım; başkanım şikayet edilen apartman, sizin apartman dedi! Ne yapacağız, ceza kesecek miyiz, diye sordu ayrıca. Tabii ki keseceksiniz dedim. Babamı aradım, şöyle bir suçtan dolayı zabıta ceza kesecek, hemen ödeyin, dedim. Ödendi ceza. Kendime bile torpil yapmam. Kanun ne diyorsa, o olur. Amcamların apartmanları yıkıldı. Kirada oturmaya başlamışlardı. Yeni eve geçme hazırlığı yaparken, evin bazı eşyalarını kapıcı almış, ben bunları ihtiyacı olanlara veririm, diye. Kapıcı, yararlanmadıklarını çuvallarla çöpün yanına koymuş. İşçimenler soyadını taşıyan yengem de ceza yedi. Bayağı bir ceza kesmişler. İki ay sonra benim haberim oldu. Prosedür neyi gerektiriyorsa, yerine getirilmeli.”
SEYAHAT MASRAFLARINI KENDİ CEBİMDEN ÖDÜYORUM, İKRAMLIKLARI DA…
Makam arabasını uzun süre kullanmadığını, kendi özel aracına bindiğini hatırlatan Başkan Ünsal, “Güvenlik sorunu nedeniyle makam arabasını kullanmak gerektiğini söylediler, ikna oldum. Şimdi makam arabasını zorunlu olmadıkça kullanmıyorum” dedi. Ünsal, seyahat masraflarını, eşini dostunu ağırlarken sunulan ikramları da cebinden ödediğini açıkladı:
“Göreve geldiğimden itibaren uzun süre kendi arabamı kullandım. İşçi eylemleri sırasında arabama saldırdılar. Kendi arabam elektrikli, evde şarj ediyorum, yakıt falan alınmıyor. Neden makam arabasını kullanmaya başladım; çünkü bir saldırıda resmi işlem yapılması için resmi arabaya saldırının söz konusu olması lazımmış. Özel araca yapılan saldırı, aynı kategoriye girmiyormuş. Arkadaşlar, özel araç kullandığınızda sizi korumamız zorlaşır, uyarısında bulundular. Bu nedenle makam arabasını kullanmam gerektiğini söyledi arkadaşlar. Ayrıca makam arabası akşamüzeri beni eşimin işyerine bırakıyor, eve eşimle birlikte dönüyorum. Neticede 34 yıllık evliyiz, bizim de bir yaşantımız var. Seyahat masraflarını kendim ödüyorum. Öğlen yemeğini evden getiriyorum. Bir lokantaya gidersek, hesabı bizzat cebimden öderim. Denizkent restoranda tüm indirimleri iptal ettirdim. Yok sanayi odası üyeleri, yok şunlar, yok bunlar. Tamamı fabrika sahibi insanlar bunlar, neden indirim yapılsın ki. Ben de EBSO'da eski yönetim kurulu üyesiyim. Tesislerimizde hiç kimseye indirim yok. Göreve başladığım sırada ziyaretime gelen akrabalarım, dostlar oluyordu, onlara sunacağım ikramlıkları kendi cebimden alıp geliyordum. Meclisten önce grup toplantıları olur, Özel Kalem, o zaman arkadaşlara gevrek peynir ikram eder; o kadar.”
İZMİR’İN EN BAŞARILI BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLMESİNİN SIRRINI ANLATTI
Bir araştırma şirketi tarafından yapılan araştırma sonucu 5 Büyükşehir ve 10 ilçe belediye başkanı “En başarılı” listesine girdi. Listede İzmir’den yer alan tek belediye başkanı olan Yıldız Ünsal, bu durumu şöyle açıkladı:
“Ben Karşıyaka Belediye Başkanıyım, Karşıyaka'yı gerçekten çok seviyorum, çünkü ben burada doğdum büyüdüm. Karşıyaka'ya hakimim, sorunlarını çözümlerini biliyorum. Başkan yardımcılarım var, müdürlerimiz var, hepsi tam yetkilidir. İlla benim dediğim olacak diyen bir başkan değilim. Ekip çalışmasına önem veririm. Ben yaptım, demeye de bayılmıyorum! Başkan yardımcılarımın, müdürlerimin yaptığı işlerin adil olmasını istiyorum. Birlikte çalıştığınız insanlara güvenmeniz lazım. Bana önerilerle geliyorlar, şunu yapalım, Karşıyaka'ya iyi gelir, diyorlar. Elimizden geldiğinde onları hayata geçiriyoruz. Bir kadın hassasiyetini ortaya koyuyorum. Demek ki Karşıyaka'nın yararına güzel işler yapmışız ki, en başarılı başkanlar kategorisinde yer almışız. Ben çok mutlu oldum, arkadaşlarımı da böyle bir başarı çok motive etti.”
BABAM HER SABAH VE AKŞAMÜSTÜ BENİ ARAR, NASİHATTA BULUNUR
Bir belediye başkanı olarak disiplinli bir çalışma temposu içinde olduğunu, işini de ev ve aile yaşamından da taviz vermediğini belirten Başkan Yıldız Ünsal, şu ifadelere yer verdi:
“Özel yaşamımdan taviz vermiyorum. Eşim, sosyal aktivitelerde bana eşlik eder. Eşim Fildişi Sahili Fahri Konsolosu aynı zamanda. Bana gelen davetler, aynı şekilde ona da gidiyor çoğu zaman. Özel yaşantımdan taviz vermediğimi, önem verdiğimi herkes bilir. Mesela Ankara'da bir toplantı oluyor, o toplantı saat kaçta biterse bitsin, mutlaka geri dönüyorum. Akşam Ankara'da kalmak istemiyorum. Bir şekilde evimde olmak istiyorum. Ben uzun yıllardır iş dünyasındayım. Üniversite üçüncü sınıftayken RAKS firmasında çalışmaya başladım. Bu düzene alışık biriyim. İş hayatımda nasıl hareket ediyorsam, başkanlıkta da aynısını yapıyorum ve ailemin tabii ki ayrı bir yeri var. Birbiriyle çok yakın olan bir aileyiz ama annemi babamı şimdi daha az görüyorum. Babam her sabah beni arar, kızım ne yapıyorsun, aman dikkatli ol, bize yakışmayacak bir şey yapma, der. Her sabah aynı şeyleri söyler. Bir de akşam saatlerinde arar, çıktın mı yola, diye sorar. Günün nasıl geçti, sorusunu yöneltir. Gün içerisinde meşgul olacağımı bildikleri için aramazlar. Geçtiğimiz günlerde toplantıya girecektim, sekreterim, babanız geldi, odanızda oturuyor, dedi. Hayırdır baba, neden geldin, diye sordum; emlak vergisini ödemeye gelmiş. Babam çay bile içmemiş, işini halletmiş gitmiş. Özetle, özel hayatımdan fedakarlık yapmak istemiyorum.”
BAŞKANLIK MAAŞIMLA OKUL YAPTIRACAĞIM
En büyük hayalinin, adını taşıyan bir okul yaptırmak olduğunu açıklayan Başkan Yıldız Ünsal, “Belediye başkanlığı maaşıma bugüne kadar hiç dokunmadım. Bir kere dokundum, Geçen sene yılbaşında Özel Kalem müdürüm, belediye meclis üyeleri hediye alsanız iyi olur, dedi. Yokluk içindeki belediyenin parasıyla hediye alamazdım. Bir maaşımı arkadaşlara hediye olarak harcadım. Onun dışındakilere hiç dokunmadım. O parayı değerlendiriyorum. Benim de bir hayalım var. En büyük hayalim, bir okul yaptırmak. Eşim dedi ki; sen maaşını nasıl değerlendirirsen değerlendir, 5 senenin sonunda ne kadar para biriktirdiysen, bir o kadar da ben vereceğim, onunla okul yaptırırsın! İstanbul'da benim adımı taşıyan bir okulum var; Yıldız İşçimenler İlköğretim Okulu. Aslında o okul, benim değil, babaannemin adına. Ben babaannemin ismini taşıyorum. En küçük amcam İstanbul'da yaşıyordu. O okulu amcam yaptırmıştı.”
KÖPEĞİM HASTALANDI, BEN DE PSİKOLOJİK OLARAK HASTALANDIM
Tencerede kalan yemeklerin sokağa dökülmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Kedi, köpek ıspanak yemez ki. Neden duvarın dibine döküyorsun! O yemek artığı böcek getirir, fare getirir” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim zamanı mahallelerde dolaşıyoruz, Alaybey'e geldik. Yukarıdan bir kadın, aşağıya çöp atarken gördüm. Böyle bir şey olabilir mi? Yine bir kadın, elinde ıspanak yemeği vardı, duvarın kenarına boşalttı. Ne yapıyorsun diye sordum, kediler yesin diye bırakıyorum, dedi. Kediler ıspanak yemez ki. Böcek ya da farelere davetiyedir o ıspanak! Hayvanları sahiplenme oranı, Polonya'da yüzde 40 civarında. Yani evlerde bakılan hayvanlardan bahsediyorum. Türkiye'de bu oran, sadece yüzde 4... Benim iki tane köpeğim vardı. İkisi de öldü. Sonra bir sokak köpeği aldım. O şimdi evimin bahçesinde yaşıyor. O kadar mutlu ki, devamlı gözümün içine bakıyor. Geçen sene Karşıyaka'da yaptığımız hayvan edindirme festivalinde bir köpek sahibi daha oldum, üç ayaklı! Bu köpekler, benimle yaşıyorlar, sokakta değiller yani! Her şeyiyle ben ilgileniyorum; aşılarını ben yaptırıyorum, onlarla oynuyorum, sevgimi veriyorum. Onların anneleriyim. Kangalım 10 yaşındaydı, hastalandı; ben de hastalandım onunla. Psikolojik olarak çok kötü oldum. Veteriner 2 ay yaşar dedi ama 4 ay yaşadı. Kedi köpek beslemek, onun karnını doyurup sevap kazanmak değildir. Tencerede kalan yemeği sokağa dökmek, oraya böcek getirir, fare getirir. Sokak da sonuçta bizim evimiz. Çöpümüzü çöp konteynerine atalım diye her yerde söylüyorum. Çöpünü sokağın ortasına bırakanlar var. 10 adım ötesinde çöp konteyneri var, oraya neden atmıyorsun diye soruyor zabıta... Benim çöpü koyduğum yere çöp konteyneri getirin, oraya atayım, yanıtını veriyor. Buraya çöp konteyneri getirmediğiniz için çöpümü buraya koyuyorum, diyor! Böyle bir şey olabilir mi?”