MUĞLA - 2003 Yılı Miss Model Of The World (Mankenler Kraliçesi) yarışması birincisi manken 32 yaşındaki Aslı Baş, 21 Temmuz 2010 tarihinde, vurgun yediği için tekerlekli sandalyeye mahkum turizmci Ahmet Bayer'in Yalıkavak Beldesi'ndeki Clup Flipper Tatil Köyü içindeki villasının 6.5 metre yüksekliğindeki terasından düşerek yaşamını yitirdi. Baş'ın ölümüyle ilgili olarak TCK'nın 82/1. maddesi kapsamında 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan 56 yaşındaki Ahmet Bayer ile 24 yaşındaki oğlu Volkan Bayer ve tutuklu 26 yaşındaki oğlu Hakan Bayer, TCK'nın 281. maddesine göre 'delilleri karartmak ve ortadan kaldırmak' suçundan 7.5 yıl hapsi istenen; yardımcıları 35 yaşındaki M.U. ile birlikte yargılanmalarına bugün Muğla 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Bugün 4'üncü duruşmaya, sanıklar Hakan Bayer, babası Ahmet Bayer, kardeşi Volkan Bayer, yardımcıları M.U., manken Baş'ın babası Mehmet Baş, avukatları Fahri Safa Küpçü, İbrahim Ateş ve Faruk Zorba ile Bayer ailesinin avukatları Hatice Cebeci, Atilla Kaan Komut, Durgun Yarsuvat katıldı. Duruşmayı Bayer'in 20 kadar yakını da izledi.
ODTÜ YİNE 'İNTİHAR DEĞİL' DEDİ
Duruşmada, mahkemenin ODTÜ'den istediği daha kapsamlı yeni ek bilirkişi raporu okundu. ODTÜ Fizik Bölümü'nden Prof. Dr. Mehmet Parlak, Doç.Dr. Yusuf İpekoğlu ve Dr. Turgut Fakıoğlu tarafından hazırlanan ek raporda, manken Baş'ın intihar etmediği belirtildi. Raporun sonuç bölümünde, 'Aslı Baş'ın tanıklarca söylendiği gibi balıklama atlayıp bulunduğu yere, çalılarla bir şekilde temas etmeden düşmesi mümkün görülmemektedir. Çalılara temas etmeden atlamış olması durumunda bulunduğu yerden oldukça uzak bir noktaya düşmüş olması gerekmektedir. Aslı Baş'ın yere çarpma hızı yaklaşık 45 kilometredir. Çarpma sırasında yerin Baş'ın vücuduna, düşüş şekline göre (güvenlik kamerasında görüldüğü üzere sırtüstü) yaklaşık 5 tonluk bir cismin ağırlığı kadar bir kuvvet uygulaması beklenir. Böyle bir düşme sonucunda oluşacak kırıklar kişinin vücut özelliklerine bağlıdır. Bunu fizik bilimi açısından bilimsel olarak tahmin etmemiz mümkün değildir' denildi.
RAPOR SAVAŞLARI SÜRÜYOR
Daha önce de 5 bilirkişi raporunu değerlendiren mahkemeye yeni raporlar da ulaştığı belirtildi. Baş Ailesi'nin avukatı Faruk Zorba, Muğla Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'dan verilen rapor ile ODTÜ'nün ek bilirkişi raporunun olaya son noktayı koyduğunu belirtip, 'Mahkeme heyetinin tespit ettiği bilirkişinin raporu ve yeni raporlar olayın intihar olmadığını şüpheye gerek bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. Bu nedenle artık kısır tartışmalara gerek yoktur. Türkiye şartlarında benzer davalarda tutuksuz yargılama görülmemektedir. Bu nedenle Ahmet ve Volkan Bayer'in tutuklu yargılanmaları veya adli kontrol şartlarının ağırlaştırılmasını talep ediyoruz' dedi.
Bayer'in avukatı Durgun Yarsuvat ise İTÜ, Işık Üniversitesi ve Muğla Adli Tıp Kurumu'ndan alınan ve mahkemeye sunduğu raporların olayın intihar olduğu yönünde ve cinayet şüphesi uyandırabilecek hiçbir delil ve belgeye işaret etmediğini belirtip, 'Bu raporlar olayda, 'atılma, atma yoktur' demektedir, ODTÜ fizikçilerinin verdiği raporlar adli tıp uzmanlarının raporları ile uyuşmamaktadır. Bu nedenle cinayet şüphesi olmayan, delili olmayan bir davada Hakan Bayer'in tutuksuz yargılanması gerekir' dedi.
'NEDEN TUTUKLUYUM?'
9 aydır tutuklu bulunan sanık Hakan Bayer ise 'Olayın meydana geldiği 2010 yılından bu yana birçok kez yurtdışına gidip geldim, kaçmadım. Olay anında da uyuyordum. Olayın görgü tanığı bile değilken, mahkemede cinayete yönelik hiçbir soru dahi sorulmamışken, neden 9 aydır cezaevinde yatıyorum anlayamıyorum. Suçumun varsa ne olduğunu delilleri ile söyleyin' dedi.
Savcı da Hakan Bayer'in tahliyesini istedi. Ancak, mahkeme heyeti, tahliye taleplerini reddedip, dava dosyasının incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine karar verip, duruşmayı erteledi.
'GECİKEN ADALET İÇİMİZİ ACITIYOR'
Yaklaşık 2.5 saat süren duruşma çıkışında açıklama yapan Ahmet Bayer 'Davanın başından bugüne kadar adalete güvenim sonsuzdu. Ancak, artık bilirkişi terörü yaşanmaya başlandı. Çocuklarım yok yere tutuklandı. Biri halen tutuklu. Neden tutuklu olduğunu söyleyen yok. Tutukluluk tedbirden çıktı, infaz haline geldi. Adli tıp uzmanlarının değil fizikçilerin ve yetersiz bilirkişilerin verdiği, teknik çizimleri, ölçüleri bile yanlış olan raporlar nedeniyle yaşantımız kabusa döndü' diye konuştu.
Baş'ın babası Mehmet Baş ise 'Bugün, 'Dava sonuçlanır, kızımın acısı biraz hafifler' diyerek beyaz takım elbise içine siyah giyerek gelmiştim. Ancak acılarımız azalacağı yerde geciken adalet nedeniyle gittikçe daha da çok artıyor. Bir an önce davanın sonuçlanmasını ve kızımın hayatına mal olanların gerekli şekilde cezalandırılmasını istiyorum' dedi. (DHA)





