CHP Kurultay davası, hukuk ve demokrasi davası değil, siyasi operasyon olarak algılandı kamuoyunda. Özellikle Mutlak Butlan tartışmaları üzerine Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, CHP tabanı ve seçmen üzerinde hayal kırıklığı ve öfkeye yol açıyor.
Kurultay davasını tek başına düşünmek, eksik bir değerlendirme olur. Bu süreç AKP’nin net olarak kaybettiği ve CHP’nin mutlak başarı elde ettiği seçimlerden sonra başladı. Belediyeleri silkelemek de, diploma davası da, başkanların ve gazetecilerin tutuklanması ve TV kanallarına verilen cezalar da bir bütünün parçaları.
Kurultay davası ile diploma iptalini ayrı görmek, siyasi körlüktür. 31 yıllık diplomanın iptali, hiçbir sağduyulu hukukçu ve akademisyenin kabul edeceği bir olay değildi.
Kurultay davası, yerel seçimlerden beri, muhalefetin yükselişini durdurmaya yönelik bir girişim.
Son yıllarda meydana gelen olayları ve siyaseti izleyen aklı başında herkes, seçmende eski CHP’ye göre bir ilgi oluştuğunu görüyor. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ülke genelinde, seçmende bir karşılığı var. Bu açık.
Son altı aydır Özgür Özel de eklendi bu listeye. İmamoğlu, Yavaş ve Özel’in seçmende, bu iktidardan kurtulma umdut yaratıyor. Her geçen gün güven kaybına uğrayan Erdoğan’ı yenilgiye uğratacak aktörler bunlar.
Bu arada Yavaş’ın duruşu dikkate değer bir öneme sahip. Kendisi Kılıçdaroğlu’nun tercihi ile aday yapıldı. İki dönem önce Melih Gökçek’e karşı seçimi kazandı ama CHP örgütü sandıklara sahip çıkamadığı/çıkmadığı için kaybetti. Ama 2019’da bu hata yapılmadı.
Mansur Yavaş, 2023’de Cumhurbaşkanı adayı yapılsaydı, çok güçlü olasılıkla, Erdoğan yenilgiyi tadacaktı. Ama Kılıçdaroğlu, “Ben aday olacağım” dedi ve kaybetti. Kaybetmemesi için hem Yavaş hem de İmamoğlu, kampanyaya destek verdi.
Bugün de aday olması durumda en iddialı adaylardan biri olmasına ve CHP yönetimi İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etmesine rağmen, bunu kişisel sorun haline getirmedi. Sarayın siyasi darbelerini hep eleştirdi. İmamoğlu’na ve diğer tutuklanmış belediye başkanlarına sahip çıktı.
Kılıçdaroğlu’ndan tamamen farklı bir tutum izliyor Yavaş. Hatta Kılıçdaroğlu’nun bu oyuna gelmemesi için de çaba sarf ediyor.
Uzun yıllardır olmadığı kadar bir muhalefet rüzgarı oluştu. Özel, İmamoğlu ve Yavaş’ın sokakta karşılığı oluştu. Bu, Kılıçdaroğlu döneminden farklı bir atmosfer artık. Bu rüzgarı kesmese de olumsuz etkileyecek olan Kurultay bahane edilerek partinin Kılıçdaroğlu’na teslim edilmesi, Sarayda bir bayram havası estiriyor.
Daha önce Baykal yerine genel başkan olmasıyla, seçmen tabanı ve parti örgütlerinde heyecan ve umuda yol açan Kılıçdaroğlu, daha sonraki Ekmelenddin’i aday yapması ve Altılı masa projesi ile seçmeni olmayan partilerin adaylarını, CHP’li seçmenlere seçtirmesi hep kırgınlığa yol açmıştı.
İyi işler de yaptı elbette. Ama en iyi siyasetçi bile medeni bir ülkede bu kadar seçim kaybedemez. Yani tekrar aday olmaz. Seçim sonrası görevini bırakan onlarca genel başkan örneği var Avrupa’da.
Kılıçdaroğlu’nun TGRT de röportajı ve Saray basınına methiye düzmesi, yıllardır ona umut bağlayan ve saygı duyan kitlelerde, şimdi ciddi tepkilere yol açıyor.
Bu oyunu boşa çıkaracak aktörler yine de İmamoğlu, Yavaş ve Özel’in birlikte hareketidir. Şu anda seçmende karşılığı olan bu üçlünün iktidarı değiştirme potansiyelini, Kılıçdaroğlu ve çevresindeki bazı kişilerin ortadan kaldırmasına izin vermemek için özel bir strateji izlenmeli.
Özel’in meydanlarda ısrarla “Ne kayyuma ne de mahkeme kararı ile yönetim atamasına izin veririz” sözleri önemli. Bu kararlılığı yeni bir eyleme dönüştürmek, Sarayın oyununu bozmak için, bir eylem planı hazırlığı yapılmalı.