Üniversitede çok sevdiğim bir arkadaşım beni her zaman gördüğünde: 'insanlar yaşlandıkça durulur, sen yaşlandıkça daha çok koşuyorsun' diyor. Ben de kendisine bakarak, gerçekten koşmaktan dolayı ne kadar çok zevk aldığımı ona söylüyorum. Koşmanın, insanı daha üretken kıldığının farkındayım. Ayrıca insanın yaşı ilerledikçe, yeni çevreler ve dostlar edindikçe, kendine olan güveni geldikçe anlıyorum ki, daha korkusuz olabiliyor ve risk üstlenme isteği daha fazla olabiliyor.
Biliyorum ki, 'bu durum' benim hayatımda oldukça fazla ve her geçen gün arttıkça artıyor ancak kendimi bu şekilde 'sevdiğim' için de, sevgili arkadaşımın dediklerini kulak arkası yapmasam da bildiğim yolda yürümeye devam ediyorum.
Mayıs ayı içinde bir çılgınlık olduğunu bildiğim halde yıllardır arzu ettiğim bir etkinliği gerçekleştirmek üzere bizim üniversitemizdeki 'Genç Liderler Kulübü' üyeleri ile birlikte, 1-3 Mayıs tarihleri arasında 'Liderlik Kampı' düzenliyoruz. Bu sene çevre illerdeki üniversitelerden oluşan toplamda 10 üniversite ve 60 kişilik bir öğrenci grubu ile bu etkinliğimizi gerçekleştireceğiz. Ne paramız var, ne de pulumuz ama biliyoruz ki, ülkemiz için yetiştirmemiz gereken 'liderler' var. Böyle olunca da gençlerden oluşan böyle bir oluşumun ben de öncülüğünü yapayım istiyorum. Bu organizasyonda kendi alanında başarılı olan Türkiye genelindeki 'Lider' konumundaki kişileri bu etkinliğe çağırarak hem onların liderlik konusunda konuşma yapmalarını hem de öğrencilerin kendi içlerindeki 'liderlik' özelliğini dışarıya çıkarmalarını sağlatmak istiyoruz.
Bu konuda bana gerçekten çok ciddi katkılarda bulunan 'Emre Ustaoğlu' ile buluştuğumda, bana öncelikle :'Hocam, bu etkinliğin sürdürülebilir olması için bir ana teması olmalı' demişti. Biz de düşündük ve ülkemiz için en önemli konunun şu günlerde 'Kalkınma' olması gerektiğine karar verdik. Yani 'Kalkınmada Liderlik'. Kulağa çok hoş geliyordu ve bizleri de heyecanlandırıyordu.
Başladık bu önemli liderlik misyonunu öğrencilere doğru aktaracak kişileri aramaya ve verilecek olan mesajı bulmaya… Sporda, sanatta, siyasette, askerlik alanında, sivil toplum örgütlerinde bildiğimiz örnek kabul ettiğimiz insanları araştırmaya ve onlar ile ilgili bir konu başlığı bulmaya… İşin hem iyi hem kötü tarafı, ana temayı 'kalkınma' olarak ele aldığımız için de bütün başlıkların bunlar ile örtüşmesi gerekiyordu. Yani; 'Kalkınmada bireysel liderlik', 'Kalkınmada takımların liderliği', 'Kalkınmada kurumsal liderlik', 'kalkınmada girişimci liderlik' ve 'Kalkınmada liderlik atölyesi' gibi pek çok konuların ve konukların yer aldığı bir program hazırladık.
Ama bir konu hep eksik kaldı, siyaseti çok sevdiğim için, muhakkak siyaset ile ilgili özellikle de 'dürüst liderlik' ile ilgili birisini bulmam gerekiyordu. Emre Bey, bu konuda şu şekilde bir başlığın uygun olabileceğini söyledi: 'Kalkınmada Kentine Sorumlu Liderlik'… Bu başlık çok etkileyici olmuştu; öyle bir başkan olacaktı ki, 'şeffaf' olmalıydı. Öyle bir başkan olmalıydı ki 'sözünün eri' olmalıydı. Öyle bir başkan olmalıydı ki, 'sorumlu olmalıydı'…
Etrafımda bu şartlara uygun birisini bulabilir miyim diye düşünürken, hani denir ya birden karşıma çıkıverdi. Bu hafta kulüp toplantısına Karşıyaka Belediye Başkanı Mutlu Bey'in geleceğini biliyordum. Ancak onun sunumu sırasında anlattıklarını duyuncaya kadar kafamda canlandırdığım modelin kendisi olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Mutlu Başkan toplantıya katılanlara bir yıl içinde neler yaptıklarını anlatmaya başladığında, yıllardır tanıdığım pek çok siyasetçiden farklı birisi ile karşı karşıya olduğumu anladım. 'İnci Yılı'mız' diye başlayan sunum sırasında siyasete başlama nedeni ile konuya başlaması oldukça dikkat çekiciydi. Siyaset, 'insanların birbirlerini kötülemesi değil, farklılıkları ortaya çıkararak bunu izleyenlerine anlatabilmektir' dediğinde, karşımda bir 'Lider' duruşlu kişi buldum. Siyaseti kendisi için bir meslek değil de yaşam biçimi olarak kabul etmesi; yaptığı işin en iyisini yapma hayalini açıklaması bana göre oldukça iddialıydı.
Bir dönem Ka-Der Başkanı olduğum zaman Martin Luther King'in çok önemli bir sloganını kullanmıştım: 'Bir hayalim Var' demiştim ben de..Mutlu Başkan'da oluşturacağı 'Marka kent' olma inancını hayallerinde taşıyordu. Ona 'hayalci başkan' demişlerdi. Ancak kendisini hiç de öyle görmüyordu. Kullandığı her sözcüğün, seçtiği her kelimenin, durduğu her duruşun çevreye de 'model' olması gerektiğine inanıyordu. Eğitime, katılımcı demokrasiye, sanata, engelli vatandaşların isteklerine, kadın üretici kooperatiflerine, çevreci Karşıyaka'ya, sokak hayvanlarına sahip çıkan belediyecilik anlayışına kadar yarım saatlik yapılan sunum sonrasında şöyle bir durdum. İşte dedim, buldum… 'Kalkınmada Kentine Sorumlu liderlik' için aradığım kişi Mutlu Başkan'dı…
Liderlik konusunda yıllardır verdiğim dersleri dikkate alarak Mutlu Başkan'ın liderlik tipi için en çok beğendiğim liderlik tipinin onun için doğru bir tanımla olduğuna karar verdim. 'Transformation Leader' yani 'Dönüştürümcü Lider'; karşısındaki kişiyi ikna edebilen, fikirlerini değiştirebilen, vizyon sahibi, çevresindeki kişileri de etkileyerek onlardan daha fazla performans bekleyen kişiler de görülen bir liderlik tipidir.
Mutlu Başkan'ın, bu nedenle İnci Yılı'nı doldurduğu bu süre içerisinde Karşıyaka'lıya 'Sorumlu' olduğunu ve bunu da yerine getirdiğini göstermesi nedeniyle, çok nadir belediye başkanlarından birisi olduğunu düşünüyorum.
Çevremizde bu ve benzeri alanlarda sorumluluk sahibi 'Lider'lere ihtiyaç vardır. İnsanların kendi içlerindeki 'Liderlik yeteneklerini' ortaya çıkararak, ülkemiz ve çevremiz için kullanmalarının zamanıdır. Hem de 'her alanda'….