Baştan söyleyeyim. Bunu ilk defa ben söylüyorum ve Ege'de SonSöz aracılığıyla literatüre de sokuyorum.

Birleşmiş Milletler, bazı sivil toplum örgütleri, merkez siyasi partiler dünyada 'var edilen' açlık sorununu tartışırken…

…bunun genellikle gıda yetersizliğinden kaynaklandığını ileri sürüyorlar.

Alternatif olarak da daha verimli hibrit tohumları, GDO'lu tohumları, daha fazla sulama, gübreleme ve ilaçlamayı öneriyorlar.

Oysaki bu sorun geçmişte 'kalori emperyalistleri' tarafından var edilmiş ve bu gün de var ediliyor. Dikkat ediniz vardır demiyorum, 'var edilmiştir' diyorum. Var edilmeseydi açlık çekilen Afrika ülkelerinde açlar, ABD ile birlikte dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde obezler olmazdı.

Emperyalistler nasıl ki geri bıraktırılmış ülkelerin kaynaklarını kendi ülkelerine getiriyorlarsa…

…açlık çeken halkların hakkı olan gıdayı yani günlük almaları gereken kaloriyi de kendi zengin halklarına aktarıyorlar. Bunun Güney Afrika'daki madenleri çekmekten ne farkı var ki? Hatta daha da kötüsü. İnsanlar madensiz yaşayabilirler ama gıdasız, susuz yaşayamazlar.

1973 - 1977 yıllarında ABD'nin 56. Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger…

...'petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz' demişti. Ta o yıllardan beri dünyada gıda egemenliği için ülkeler gizliden gizliye savaş veriyorlar.

2011 yılından beri Arap ülkelerindeki karışıklık bir türlü bitmiyor. Enerji yollarını kontrol etmek için ABD ve batılı ülkelerin karıştırdığı Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Irak ve Suriye'de o tarihten bu yana yüz binlerce Arap yaşamını yitirdi. Bu isyanların temeli nereye dayanıyordu?

2007-2008 yıllarında dünyada yaşanan kuraklık birçok ülkede özellikle de Kuzey Afrika ülkeleri ile Somali'de büyük sorunlar oluşturmuştu. O zaman Arap ülkelerinde ilk isyanlar başlamış, halk ekmeksizlik nedeniyle sokaklara çıkmıştı. 2011 Arap isyanlarının temelinde bu olay yatıyor. Yani Arapların ekmeklerini elinden alan ve aslanın ağzına koyan kalori emperyalistleri ilk kıvılcımı yaktılar.

Bugün dünyada yeni kalori emperyalisti ülkelerin türediğini görüyorsunuz. Bunlardan örneğin Çin gibi toprağı nüfusunu doyurmayan ya da Suudi Arabistan gibi toprağı az olan ülkeler, Afrika'da, Güney Doğu Asya'da verimli topraklara sahip ülkelerden önemli oranda toprak kiralıyor ya da satın alıyorlar. Bunu yaparken amaçları salt kendi halklarını doyurmak değil, ileride gıda egemenliğini de ele geçirmek.

Bu şartlar altında kalorileri emperyalistlerinin sömürülen halklardan transfer ettiklerinin, sömürülen ülkelerdeki örgütlü yapılarla korunması gerekiyor. Emekten yana olanlara da bu oluşumlara destek olmak düşüyor.