Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- 22 Ekim tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklaması ile başlayan ve kamuoyunda “Terörsüz Türkiye” süreci olarak bilinen terörle mücadelede yeni döneme ilişkin olarak önemli gelişmeler yaşanmaya devam ediyor.
Meclis'te kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı'ya gidip gitmeyeceği tartışmaları devam ederken 4 Kasım günü partisinin grup toplantısında sürece dair çarpıcı açıklamalarda bulunan Bahçeli, MHP'nin "katılıma hazır" olduğunu belirterek, komisyondan bir milletvekili heyetinin İmralı’da Öcalan ile görüşmesi çağrısında bulundu.
Sürece yönelik tartışmalar devam ederken Halkın Kurtuluş Partisi İzmir İl Başkanı Tacettin Çolak, Terörsüz Türkiye’nin batılı emperyalistlerin dikte ettiği bir proje olduğunu dile getirdi.

YENİ SEVR ANLAŞMASI
Terörsüz Türkiye’nin suni gündem olduğunu belirten Tacettin Çolak, “Bu gündem Amerika ve Avrupa emperyalistleri tarafından Türkiye’ye dayatılan bir gündem. Erdoğan’ın ‘eş başkanlığını yapıyorum’ dediği Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında orta doğuda 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesini içeriyor. Türkiye’de projenin hayata geçirilmesi yeni Sevr anlaşmasıdır. Bizim Kürt ve Türk halklarının kardeşçe yaşamam kültürünü baltalıyorlar. Türkiye’yi 3 parçaya bölmeyi hedefliyorlar. Terörsüz Türkiye kandırmacası Kürt ve Türk halklarının yararına değil. Suriye’nin Kuzey doğusunda zaten Kürt devleti oluşmuş durumda. Türkiye’de silahlı mücadele koşulları da kalmadı. Oradaki kadrolar Kuzey doğu Suriye’ye indirdiler ve devamlılıklarını devam edecekler. Ülkemizin güneyini de o bölgeye dahil etmeye çalışacaklar. PKK’nın çekilmesinin Türkiye açısından bir anlamı yok. Devlet Bahçeli şimdiye kadar urgan atıyordu. Bebek katili diyorlardı. Sayın Öcalan diye cümle kuran insanlar hakkında cezalandırmalara gidildi. DEP’in milletvekillerini meclisten operasyon yaparak çıkardılar. Durup dururken bu noktaya gelmelerinin tek nedeni batılı emperyalistlerinin Büyük Ortadoğu projesi çerçevesinde bizdeki siyasilere verdikleri görevdir. Şu an siyasi figürler aynı talimatlar doğrultusunda hareket ediyor. CHP’de İmamoğlu ve Özel kanadıyla bu işe atlamış durumda. Hatta öne geçmek için daha çok savunur hale geldiler. Türkiye’yi 1950’den bu yana Türkiye yönetmiyor. Türkiye’deki siyasi iktidarları hatta muhalefeti de belirleyen batılı emperyalistlerdir” dedi.
DEM PARTİ KÜRTLERİN DUYGULARINI SİYASET MALZEMESİ YAPIYOR
DEM Parti’nin Amerikancı Kürt Hareketinin temsilcisi olduğunu ileri süren Çolak, “DEM Parti de emperyalistlerin talimatlarıyla hareket ediyor. DEM Parti’de Amerikancı Kürt Hareketinin temsilcisidir. DEM Parti kendince siyasal açılım yaratmış oluyorlar. Siyasette, toplumsal yaşamda, insan ilişkilerinde geçmişe sünger çekip bugünü değerlendiremezsiniz. Geçmişe bakmak lazım. Hem Bahçeli’nin hem Erdoğan’ın DEM Parti’ye karşı olumlu bir siyaseti olmamıştı. İmamoğlu’na yapılan operasyonlardan bir tanesi Kent Uzlaşısıydı. Bu bir suç görüldü. Cumhur İttifakı tükenmişliklerini ve halk nezlinde iplikleri pazara çıkan halk düşmanı politikalarını perdelemek için Öcalan’dan medet umdular. DEM Parti de buna balıklama atladı. DEM Parti halkların yararına siyaset izlemiyor. Siyasal duruşları çerçevesinde hangi politika yararlı oluyorsa ona evriliyorlar. Kürt halkının duygularını siyaset malzemesi yapıyorlar. Hendek savaşlarının kaybedileceği ortadaydı. Erdoğan o dönem kenarda duruyordu. Aydın solcu geçinen dönek tayfasını da yedeklemişti. Kendi işine yaramayınca masayı devirdi. Hendek savaşlarıyla birlikte bir sürü provokasyonlar yaşandı. Bunlar tamamen kontrgerilla faaliyetleriydi. Halk o dönem can derdine düştü ve aynı iktidara oy verdi. CHP’lileri ve Kılıçdaroğlu zübüğünü oyaladılar. Erdoğan açılım sürecinde yetmez ama evetçiler dahil herkese teşekkür etti. Kullanım süresi dolunca Tayyip çiziyor” dedi.
EMPERYALİSTLERİN DİKTE ETTİĞİ PROJE
Terörsüz Türkiye başlığı altında kurulan komisyonun Büyük Ortadoğu Projesinin Türkiye ayağının hayata geçirilmesi amacıyla emperyalistler tarafından dikte ettirilen bir proje olduğunu öne süren Tacettin Çolak, “Projenin hayata geçmesi Ortadoğu’daki hiçbir halkın yararına değildir. Yunan, Arap, Türk, Kürt, Ermeni halkı birbirine düşman değildir. Tamamen batılı emperyalistlerin kışkırtmaları ve geçmişten gelen birtakım çelişkileri kaşımalarından kaynaklıdır. Uyanık olmak zorundayız. Halkların yararına politika hayata geçirmek istiyorsak emperyalistlerden uzak durmalıyız. Tüm ülkeleri bölen emperyalistler Kıbrıs’ta birleştirmeye çalışıyorlar. Orada artık Türk varlığını ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Avrupa Birliği’ne entegre edilen Kıbrıs ile Akdeniz’de batmayan bir üs haline getirecekler. CHP’liler de bu işe balıklama atladılar. Bütün politikalar sınıfsal zeminde halkların yararına olmak zorundadır” ifadelerine yer verdi.
AK PARTİ TEFECİ BEZİRGAN TAYFANIN DEVAMI
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Alevi açılımını değerlendiren Çolak, “Irksal ve dinsel temelde politika yapmak halkların yararına değildir. Halkların siyasi amaçla sömürülmesidir. Aleviliğin aydınlanmacı anlayışını camilerdeki sunni islam anlayışı ile denkleştirmemek lazım. Diyanetten şube açılmasını beklememek lazım. Öyle bir uygulama laiklik ilkesine aykırıdır. Cumhuriyet laikliği yeterince uygulamadı. Türkiye’deki tefeci bezirgan sermayenin ideolojisi şeriattır. Tarikatlarla toplumda yer edinmesi sağlanıyor. Cumhuriyet dönemindeki baskıcı yönetimden kurtulmak için yeraltına geçmişlerdir. Onların yeraltında kalmasına Cumhuriyet sessiz kalmış ve onları kazımamıştır. AKP’de o tefeci bezirgan sermayenin takipçisidir. Menemen’de müftülük ve okul müdürleri küçük çocukları Kubilay’ın katilinin mezarına götürüyorlar. Biz suç duyurusu yaptık ama takipsizlik geldi. Onu da legalleştirmek için türbenin üzerime cami yapmış. Bunlar yakında Kubilay anıtını da oradan kaldıracaklar. Cumhuriyet ve laiklikle ilgili tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak istiyorlar” dedi.
ERGENEKON’DAN DAHA REZİL UYGULAMALAR
CHP’ye ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik davaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu aktaran Çolak, “AK Parti önüne gelen anketlerde oylarının düştüğünü ve CHP’nin güçlendiğini gördükçe baskı dozunu arttırıyorlar. CHP’nin yaşadığı durumun hukuki zemini yok. FETÖ ve AKP işbirliği ile Ergenekon operasyonlarından bile daha rezil uygulamalardır. Casusluk meselesine gelirsek zaten MİT’in daire başkanlarının CİA lehine bilgi aktardıkları deşifre oldu. Tr kod adlarıyla kimlerin casusluk yaptığı ortada. İbrahim Kalın’ın kod numarası var. Sezgin Tanrıkulu’nun da kodu var. Devletin mahrem bilgilerinin olduğu kozmik odaları açan sizsiniz. Adamlara şimdi casusluk operasyonu çekiyorlar. Belediyede ne gizli bilgi var? Erdoğan şunu çok iyi biliyor, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İmamoğlu’nun aday olması halinde kazanacaktı. Babacan ve Davutoğlu’nun iş tutması, Akşener’in gerçek yüzünün ortaya çıkması gösterdi ki, 6’lı masada Tayyip Erdoğan’ın yönlendirdiği politikalar empoze edildi. Türkiye’de muhalefet de emperyalistlerin üretilmiş muhalefettir. İmamoğlu şu an Tayyip sonrası dönemine hazırlanıyor” dedi.




