Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmen bugün çalan yeni ders zili ile birlikte 2022-2023 eğitim öğretim yılına başladı. İzmir genelinde de 2 bin 500’e yakın eğitim kurumundaki 38 bin derslikte 827 bin öğrenci ve 60 bin öğretmen ders başı yaptı.
30 Ekim Depremi 2022 tarihinde yaşanan deprem sonrası yıkılan ancak tamamlanamayan okulların durumu ise kent gündemindeki yerini koruyor. Son olarak İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger 1 Eylül 2022 tarihinde Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada “Yıkımına karar verilen 122 okul var. 17 tanesini şu an itibarıyla yapmış bulunmaktayız. 47 okulun ise yapımı devam ediyor. Diğer 48 okulla ilgili de 20'sinin belediyeler nezdinde yapı ruhsatlandırma süreci devam ediyor.” ifadelerini kullanmıştı.
‘KARANLIK BİR TABLO’
Yeni eğitim öğretim yılı ile ilgili Egedesonsöz’e açıklamalarda bulunan Birleşik Kamu İş’e bağlı Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım okulların yetiştirilememesi ile ilgili “Bir kurumda 2, 3 hatta 4 tane okulun bir arada eğitim ve öğretim faaliyetine devam ettiğini göreceğiz. Bu da karanlık bir tablo ile eğitim öğretim hayatına başlayacağımız anlamına geliyor. Biz depreme dayanıksız olan okulların çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bunlar birinci etapta, deprem sonrası çok hızlı bakılmış, raporlaştırılmış, yıkım kararı verilmiş okullar.” dedi.
‘HİJYEN NOKTASINDA SIKINTILAR YAŞAYACAĞIZ’
Bu süreçteki en kötü sonuçlardan birinin kalabalık sınıflar olacağını ifade eden Yıldırım “Pandemi bitmedi, hijyen koşullarının sağlanması noktasında sıkıntılar yaşayacağız gibi görünüyor. İkili öğretimin devam ettiği okullarda sınıfların temizliği için yeterli safhanın kalmayacağını öngörüyoruz. Bu konuda geçen seneden kalma ciddi bir tecrübemiz var. Eğitim öğretimin kalitesinin fırsat eşitliği anlamında sıkıntılar yaşayacağız.” dedi
‘MEB’İN VERİLERİ GERÇEKÇİ DEĞİL’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı ve İzmir’de derslik başına ilköğretim kurumlarında 24, ortaöğretim kurumlarında 22 öğrencinin düştüğünün belirtildiği yönündeki tabloya da değinen Yıldırım “Bu rakamlar gerçekçi ve inandırıcı değil. 48-50 öğrenci ile sınıflarda ders işlenirken Milli Eğitim Bakanlığı hangi verilerle bu tabloyu hazırlamış? Biz bunu inandırıcı bulmuyoruz. Bununla ilgili somut örnekler var. Özellikle İzmir depreminden sonra kentimizdeki okullarda sınıfların ortalaması 50 öğrenciye çıktı. Anadolu liselerinde dahi 42 kişilik sınıflarda ders yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı onca sorunu görmezden gelip bir inşaat firması gibi derslik sayısı, bina sayısı açıklıyor. Peki bu binalar ne durumda? Okulların sosyal alanları, laboratuvarları, pansiyonları, yemekhanesi var mı? Bu süreç hem çocuklarımızın hem de eğitim emekçilerinin motivasyonunu olumsuz etkileyecek” ifadelerini kullandı.
‘BU PLAN KAÇ YILDA GERÇEKLEŞECEK’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı tabloda 42 yeni anaokulu, 54 ilkokul, 41 ortaokul, 42 lise yapılmasını öngörülmesine de değinen Yıldırım, “Bu plan kaç yılda gerçekleşecek Üç yılda mı, on yılda mı? İzmir’de iki yılda 122 okulu yapamadılar. Bunları ne zaman yapacaklar? Okulların yapımı için ayrılan bütçeler yetersiz, yapım ihalesine giren firmalar enflasyon, döviz kuru, maliyet artışları gibi sebeplerle işi bırakıyor. Ve bu okulların yenilenmesi için de ciddi bir kaynak gerekiyor. Ama ne yazık ki Milli Eğitime ayrılan bütçeler diğer pek çok bakanlıktan fazla olmalıyken önceliğin başka alanlara verildiğini görüyoruz.” diye konuştu.
‘ARTMASI GEREKİRKEN AZALIYOR’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 yıldır genel bütçeden aldığı payın gerilediğini dile getiren Yıldırım “Yüzde 11’ler civarında bir bütçeye sahip ve bakanlık bu bütçeyi eşit koşullar içinde kullanmıyor. 2022-2023 dönemi için bakanlık genel müdürlüklerine 1 milyarlık bir bütçe ayırmış ama bakanlığın vakıflar yapacağı protokoller için ayırdığı bütçe genel müdürlüklerine ayırdıklarından çok çok daha fazla. 20 milyona yakın öğrencimiz ve 1 milyondan fazla eğitim çalışanımız var. Bunların ihtiyaçlarını gidermek için, hem de aynı zamanda derslik sayısını artırmak için Milli Eğitim’in genel bütçeden aldığı payın yüzde 20’lere çıkması gerekirken tersine daha da gerilediğini gözlemlendiğini görüyoruz” dedi.