Tanrıkulu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin 17-25 Aralık tarihlerini ‘Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası’ ilân etmesinin ardından, Türkiye’de 12 yıldır süregelen yolsuzluğu, hırsızlığı, hukuksuzluğu ve rüşveti cesaretle anlatmak, milletimizi bu konuda bilgilendirmek amacıyla etkinlikler düzenledik.
Açılım, yeni Türkiye, dönüşüm gibi siyasî iktidarın yürüttüğü fakat açık, şeffaf ve iyi niyetli olmayan proje ve eylemler, milletimizi tedirgin edip, endişeye sevk etmektedir. Her alanda sindirilmiş bir toplum yaratmaya çalışan mevcut iktidar, ülkemize sadece siyasî yönden değil, ekonomik açıdan da zarar vermektedir.
12 yıldır iktidarda olan AKP, neden olduğu ekonomik ve sosyal sorunlar ortaya çıktıkça sorumluluğu sürekli bir başkasının üzerine atarak siyasetini yürütmeye çalışmaktadır.
Ancak korkunun ecele faydası olmayacaktır. Partimiz; rüşveti, yolsuzluğu, hırsızlığı, talanı tüm Türkiye’ye anlatmaya devam edecektir.
Büyük bir gayretle gizlemeye çalıştıkları çökmüş ekonomik öngörü ve tahminler her geçen gün daha da gün yüzüne çıkmaktadır. Ekonomik sıkıntı ve belirsizliklerden başta dar gelirli işçi, memur, emekli vatandaşlarımız, esnafımız, çiftçimiz ve girişimcimiz çok ciddî etkilenmektedir.
Ülkemizde borç sarmalı artık herkesi tutsak etmiştir. Mutsuzluk, geçimsizlik artmış, yarınlara güven azalmıştır.
12 yıldır yürütülmekte olan başarısız ekonomi politikaları neticesinde hanehalkımız aşırı borçlandırılmış, Türkiye artık borçlular ülkesi haline dönüştürülmüştür.
Bu bakımdan bahsedilen istikrar büyüsü çoktan bozulmuş, 2015 yılının 2014’ten çok daha zor geçeceği anlaşılmaktadır.
2003’te hane halkı borcunun gelirine oranı %5,1 iken, bu oran 2014 ilk 6 ayda %54 olmuştur. Hane halkı geliri AKP döneminde 4 kat artmışken, borcu 27 kat artmış durumdadır.
Artık her yeni doğan bebek 5220 dolar borçla doğmaktadır.
Türkiye’nin ekonomisi 12 yıldır taşeronvari bir rant ekonomisi haline getirilmiştir. Ahbap çavuş ilişkisi ülkemiz ekonomisini yiyip bitirmektedir.
Yolsuzluk, son yıllarda dünyanın ve Türkiye’nin gündemini işgal eden en önemli konulardan biri olarak karşımızdadır.
Rüşvet ve yolsuzluk alanında yapılan çalışmalar göstermiştir ki; popülist politikalar sonucu kamunun finansman ihtiyacındaki aşırı artışlar hesapsız iç ve dış borçlanmalar yapılarak giderilmeye çalışılmıştır. Bu trajedi ülkemizi gün geçtikçe ekonomik ve siyasî olarak dışa bağımlı hale getirmiştir. Sonuç olarak Millî Egemenliğimiz de tartışılır hale gelmiştir.
Yolsuzluğun neden olduğu adaletsiz gelir dağılımı nedeniyle yeni haksız zenginlerin sayısı giderek artmaktadır. CreditSuisse’in yürüttüğü Küresel Servet Raporu’na göre Türkiye’de 37 dolar milyarderi bulunurken, millî geliri bizden daha yüksek Japonya’da sadece 15 milyarder vardır.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün ‘2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye dramatik bir düşüş yaşamıştır. 2013’te 53’üncü sırada olan Türkiye 64’üncü sıraya gerileyerek, ‘riskli ülkeler’ sınıfında yer almıştır.
Yine uluslararası bağımsız bir kuruluşun (Trace International) rüşvet konusunda 197 ülkede yapıp açıkladığı 2014 Global Rüşvet Risk Endeksi sonucunda Ülkemiz 70’nci sırada bulunmaktadır.
Bir başka gelişmiş ülkede yaşansa, kıyametlerin kopacağı 17 ve 25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk süreçleri AKP tarafından ne kadar üstü örtülmeye çalışılsa da, tarihimizin en karanlık sayfalarında, en büyük yolsuzluk olarak yerini alacaktır.
Unutulmamalıdır ki; Devletin kaydına giren hiçbir şey silinmez. 17-25 Aralık bir dönemin milâdıdır ki, sorumluları bu tarihten itibaren ahlâken ve vicdanen bitmiştir.
Gelinen noktada kirli ve haksız kazançla elde edilen paralar faiziyle geri iade edilmiş, Kızılay gibi tarihî misyonu olan kurum bu kirli paranın faizini kabul ederek, vatandaşlarımız nezdindeki tüm değerini sıfırlamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi; her türlü toplumsal sözleşmenin öncelikle bir ahlakî değerler manzumesine dayanmasını benimsemektedir. Bu nedenle toplumsal adalet ve ahlâkın sağlanması için toplumsal yapıyı idare edecek demokratik ve millî bir siyasal kimliğe ihtiyaç bulunmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarında yolsuzluklar konusunda:
Özerk bir şekilde görev yapacak “Millî Yolsuzlukla Mücadele Organı” kurulması,
Mal varlıklarının şeffaf ve gerçekçi olarak açıklanması,
Suçlular kim olursa olsun dokunulmazlıklarının kaldırılması,
Siyasî etik yasasının vakit geçirilmeden çıkarılması,
Siyasetin finansmanının açık ve şeffaf hale getirilmesi,
Seçimlerin izlenmesi ve denetlenmesi,
Hukukun eşit şekilde üstün olduğu düzenlemeler
muhakkak sağlanacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi bu sürecin hesabını muhakkak ki, milletimizin desteği ile soracaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimse milletimizin alın terini kendi kesesine atamayacaktır. Fesatçı ve fırsatçılara bırakacak bir ülkemiz yoktur.
Hedefimiz Türkiye'nin kazanması, Türk milletinin kazançlı çıkmasıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yolsuzlukla mücadeleye hiç zaman kaybetmeden biran önce devlet ve vatandaş işbirliği içerisinde yarınlarımız adına başlanması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz.” diyerek, milletimizin rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ile ilgili partimizin düzenlediği etkinliklere göstermiş olduğu duyarlılığın önünde artık hiçbir kirli siyaset anlayışının duramayacağını belirtmiştir.