EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu'ndan '6284' çıkışı: Kırmızı çizgimizdir!

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), Mart ayı meclisi, İZTO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi.  Gündem maddelerinin oylanmasının ardından açılış konuşmalarını gerçekleştiren EBSO Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, içinde bulunduğumuz Ramazan ayını tebrik ederek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.

Gökçüoğlu 6284 sayılı kadının ve çocuğun korunması kanunun uygulanmamasına ve İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını eleştirdi. ‘6284 bizim kırmızı çizgimizdir’ diyen Gökçüoğlu ayrıca 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından bölgedeki vatandaşların henüz insanca yaşam koşullarına ulaşmadığını söyledi. Gökçüoğlu öte yandan depremle birlikte çevrimiçi eğitim modeline geçilmesini de doğru bulmadığını vurguladı.

Gökçüoğlu son olarak, geçtiğimiz hafta düzenlenen İktisat Kongresini başarılı bulduğunu belirterek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e teşekkür etti.

Gökçüoğlu açıklamasında şunları söyledi:

"Mart ayı, geçmiş tarihimizin en büyük zaferi ile anılmaktadır. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 108. yıldönümünü kutluyor, Çanakkale'yi geçilmez yapan büyük komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ,silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.

Sayın İnci ve aramızdaki hanımefendiler başta olmak üzere tüm kadınlarımızın geçmiş 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü gönülden kutluyorum.

Kadın hakları batılılaşmanın ve modernizmin bir unsuru olarak görülse de, Atamız kadar hiçbir lider bu konuda hassas davranmamıştır. Bugün bu hassasiyetin çok uzağında olduğumuz da acı bir gerçek.

Türkiye’nin 2011 yılında imzaladığı ve 2012’de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ne yazık ki, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı ile feshedildi. Yani, İstanbul sözleşmesi iptal edildi. Sonuç, o günden bugüne, bine yakın kadın cinayeti yaşanırken, son 15 yılda 4 bini aşkın kadınımızın yaşam hakkı ellerinden alınmıştır. O nedenle, acilen sözleşmeye geri dönülmeli ve yaptırımları da uygulamalıdır.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasa kırmızı çizgimiz olarak kalmalıdır.

Kadınlarımız, fiziksel ve ruhsal şiddettin mağduru olmaya devam etse de, Sayın İnci gibi kadınlarımız ile umudumuz hep diri kalacak veülkemizin aydınlık ışığı yanmaya devam edecektir. 

Sizler de kendisini tanıyınca, anlattıklarını dinleyince bana hak vereceksiniz.  

Gelelim ülkemizin bir başka acı gerçeğine. Şubat’ı Kara Şubat’a çeviren depremin ardından 2 ay geçti ve hala hayatta kalan ancak, hayatını insanca idame ettiremeyen insanlarımızın çilesini izliyoruz. Yazıktır, günahtır. 

Geçen mecliste de ifade etmiştim. “DEVLETİN BİRİNCİ GÖREVİ HALKIN CAN ve MAL GÜVENLİĞİNİKORUMAKTIR.” Deprem sonrası insanca yaşamdan kopan vatandaşların, üstüne bir de selden dolayı hayatını kaybettiğini gördük. 

Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. 

Altyapının önemini, çadırların kurulduğu alanın doğru seçilmesinin gerekliliği gibi sayılacak çok şey var.  Altını çizmek isterim ki, evet bölge çok geniş. Ancak, yüzlerce yardım ekibi ile aradan geçen 2 aya rağmen hala koordinasyon eksikliği varsa, hala insanlar içme suyuna, çadıra yani en temel ihtiyaca muhtaçsa orada bir koordinasyonsuzluk olduğu çok açıktır. En yakın zamanda da giderilmesini diliyorum. Ve diliyorum ki, yeni yapılacak konutlar,bilimin gerçekleri iledoğru yerlere, doğru zamanda olması gerektiği gibi inşa edilir. 

Bir daha böyle ağır yıkımlar yaşamamıza engel olacak, tüm yasal ve yapısal tedbirleri vakit geçmeden uygulamamız temennisiyle, bir kez daha milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 

Maddi, manevi yıkım çok büyük. Ruhsal olarak da, ekonomik olarak da toparlanmak kuşkusuz hiç kolay olmayacak. Tüm vatandaşlar olarak, kurumlar olarak hepimiz gücümüz yettiğince elimizi taşın altına soktuk. Bizlere yakışan da budur. Bir seferlik değil, hızlıca iyileşmek adına desteklerde süreklilik esastır. Son torba yasa ile getirilen deprem vergisini elbette bu kapsamda değerlendirmeliyiz. 

Ancak, Kurumlar Vergisi mükellefi olan şirketlere geçmişe dönük ek vergi getirilmesi hukuki açıdan da tartışmalara sebep oldu. Doğru ve adil bulmuyoruz.

12 Mart 2023 tarih ve 32130 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (7440 sayılı Kanun) m.10/27 ile Kahramanmaraş ve çevre illerdeki depremin etkilerinin giderilmesi ve bölgenin kalkınması için kaynak yaratmak üzere, bazı kurumlar vergisi mükelleflerine tek seferlik %10 oranında ek kurumlar (deprem) vergisi ödeme yükümlülüğü getirildi.

Diğer yandan, bildiğiniz gibi depremzedelerimizin yerleştirilmesi gerekçesi ile üniversitelerimiz online eğitime geçti. Ancak, bu yöntemin yanlış olduğu, gençlerin eğitimini yüz yüze alması gerektiği, laboratuvarlar kullanılmadan, sosyalleşmeden, devam eden eğitimin eksik kalacağının altını çiziyoruz.

Pandemiden dolayı eğitimdeki kayıplarımız malum iken, zorunlu değilken tekrar benzer uygulamaya geçilmesini doğru bulmuyoruz. Mühendis laboratuvarda, sahada eğitimini sürdürmelidir. 

Öğrenciler ve aileleri tüm planlamalarını buna göre yapmışken, ekonomik açıdan da büyük bir yanlıştır. 

Nisan ayında kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiği inancındayım.

Konuşmamın sonunda; İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Yıkımdan modern bir Cumhuriyet yaratılmasının ardından, ikinci yüzyılda yeniden ve daha güçlü ayağa kalkmanın, daha somut adımlar atmanın, kazanımların korunmasının ve büyütülmesinin vurgulandığı Kongre’yi çok değerli buluyor ve çıktıların sonuçlarının özellikle sanayiciler ve iş alemi olarak tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Diğer yandan Meclis Üyemiz Sayın Şener GENCER yeniden Ege Plastik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığına,  Meclis Üyelerimiz Sayın Cenk Hasan KARACE İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığına, Sayın Cem İNAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına, Sayın Melih DİRİN Yönetim Kurulu Üyeliğine, Sayın Mevlüt Durmuş KARA Denetim Kurulu Üyeliğine, Meclis Üyelerimiz Sayın Haluk TEZCAN yeniden Aliağa Kimya İhtisas ve Karma Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanlığına, Sayın Deniz GÜNDÜZ yeniden Başkan Yardımcılığına, Sayın Hüseyin TURHAN Yönetim Kurulu Üyeliğine, Sayın Ali Arda YÜKSEL ve Sayın Ali Enver BAKİOĞLU Denetim Kurulu Üyeliğine seçidi. Egenda Ege Enerji Üretim A.Ş. Urla Rüzgar Santrali Şubesi firmasının temsilci değiştirmesi nedeniyle Sayın Taylan KABAŞ’ın yerine Meclis Üyeliğine Sayın Hüseyin Metin TUNCAY getirilmiştir. 

PERİHAN İNCİ: TÜRKİYE FABRİKA AYARLARINA DÖNMELİ
EBSO Mart ayı meclis toplantısına konuk olan İnci Holding A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Perihan İnci, ekonomi gündemine ilişkin açıklamalarda bulunarak“İstanbul Sözleşmesi önemli ama kadınları toplumda eşit konumlandırırsak sözleşmelere gerek kalmayacak. Deprem, sel gibi felaketler derken iklim krizinde olduğumuz aşikar, seçim atmosferinde kutuplaşma var. Göç sorunu varken depremle birlikte iç göç meydana geldi. Vatandaşlarımız geldiler buradalar ve bizlere ihtiyaçları var. Eğitimli insan kaynağı sorunumuz var. Liste böyle uzayıp gidiyor. Kendimizi donatmamız, bütçemizi kontrol etmemiz gerekiyor. Peki hiç mi güzel haber yok. İkinci yüzyılda güçlü kaslarımız hangi alanda var? Türkiye’nin kuruluş değerlerine ve fabrika ayarlarına geri dönülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün sizlere hitap edebiliyorsam Atatürk’ün yolu sayesinde. Gençlerimize umut ve heyecan verecek bir gelecek sağlamamamız gerekiyor. TÜSİAD bünyesinde yayımladığımız raporda günümüzde refahın belirleyici maddi olmayan kaynakları olduğunu görüyoruz. Artık söylemekten eyleme geçme zamanıdır. İş insanları önce fizibilite yapar sonra planlama yaparız. Bugün karşınızda kendi yatırımlarını yapan bir kadın yönetici olarak konuşuyorum” dedi

DEVİR PLANI YAPILMIYOR
Şirketleri yöneten iş insanların gelecek nesillere ilişkin devir planı yapmadıklarını ifade eden İnci,” Hepimiz, az veya çok iş ve varlık sahibiyiz kaçımızın net bir geleceğe devir planı var?. Çoğumuzun olmadığı gibi STK’ların da bir devir planı yok. Ülkemizde birçok problem liyakatsizlikten kaynaklanıyor. Nesiller birbirine rakip değildir. Bugün yapacağımız iyi şeyler genç nesiller sayesinde olacak. Çoğu zaman bin bir emekle kurulan işler yok olup gidiyor. Kurucular devir planı yapmadığı için birbirine girip yok olan aile şirketleri gördüm. Devlet başkanlık sisteminin yok edildiğinin sonuçlarını ve devletin nasıl kitlendiğini depremde gördük.  Umarım Türkiye’deki kurumların başındaki liderler insan kaynağı potansiyelinin fakına varırlar” diyerek sözlerini tamamladı.