DTO Başkanı’ndan sorunların çözümü için çağrı: Denizcilik Bakanlığı kurulmalı!

EGEDESONSÖZ – Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, SONSÖZ  TV’ye konuk oldu. Gazeteci Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Öztürk, sektörle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

İzmir’e daha çok kruvaziyer geminin gelmesi için çalıştıklarını belirten Başkan Öztürk, “Her şeyden önce marka şehrimiz İzmir’in hak ettiği her şeyi alması için çaba harcıyoruz. Ama biz saedce İzmir için çalışmadık, Türkiye için de çalıştık. Çünkü Deniz Ticaret Odaları içerisinde kruvaziyer konusunu işleyen yetkilendirilmiş Deniz Ticaret Odaları’nın arasındaki kuruluş İzmir’de. Gittiğimiz tüm fuarlarda görüşmelerde bunu üstüne basa basa söyledik zaten. Hiçbir şey için yeterli diyemem, gelen kruvaziyer gemi sayısı için de yeterli diyemem.  Şu an tüm Türkiye’yi ben siz e söylemek gerekirse 1350’ye yakın rezervasyon yapan kruvaziyer gemisi var. Biz yaklaşık 1,5 milyon yolcu bekliyoruz. Zamanında en fazla 2 milyon 250 bin yolcuya kadar çıkmıştık. Bu da şu anlama geliyor; pandemiden hemen sonra biz neredeyse 3’te 2’lik sayıyı yakalamış olacağız. Asıl gelecek sayılar 2024, 2025’te. Zaten biliyorsunuz kurvaziyer takvimini  yaparken, 2 sene 3 sene evvelinden yapıyor. Şu an hali hazırda 1350 seferden bahsediyoruz. Başı çeken tabii Kuşadası, Galata Port. Onun haricinde Bodrum ve Antalya’da sıçrayış söz konusu. İzmir şu ana kadar aldığı rezervasyon 22 gemi ve şu ana kadar da 5’i geldi. Tabii ki bu rakamlar az. Baktığınızda Çeşme de İzmir’dir, Dikili de İzmir’dir; bana göre Kuşadası da Türkiye’dir. Bütün bunları değerlendirdiğinizde ve makro baktığında Türkiye iyi gidiyor” dedi.

ALMAN DEVİ HAPAG LOLYD’İN İZMİR’E GELMESİ ÇOK ÖNEMLİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Dünya devi Hapag Lolyd İzmir’e geliyor” müjdesini değerlendiren Başkan Öçtürk, “Hapag-Lolyd hem çok önemli marka bir Alman devi. Aynı zamanda her dalda neredeyse dökme gemiden tutun, konteyner hatlarına, turizme kadar her alanda etkin bir Alman firması. Üs olarak Türkiye’de İzmir’i seçmiş olmaları hem İzmir hem Türkiye açısından çok önemli bir şey. Dünyada şöyle bir eğilim başladı. Dünya bir anlamda küreselleşmenin vermiş olduğu adımlardan ötürü artık kümeleşmenin vermiş olduğu adımlardan ötürü artık kümeleşme modeli içerisine giriyor. Yani her ülkede herhangi bir şirketin büyük ofisleri olmasındansa belirli bölgelerde daha çok insana hizmet edecek şirketlerin o bölgelerde yerleşmesi sağlanıyor. Bugün dünya devi diye tabir edebileceğimiz hatlara baktığınızda, konteyner hattına baktığınızda telefonla aradığınızda karşınıza Hindistan çıkabilir, Danimarka da çıkabilir. Siz Türkiye’den Türkiye numarası gibi aradığınızda bunlar gerçekleşebiliyor. Hapag-Lolyd burada önemli bir yatırım yaptı ve bu yatırımla istihdama çok büyük katkıları oldu” diye konuştu.

O BÜYÜK FUARI İZMİR’DE YAPMAK İÇİN İLK KRİTER TAMAMLANDI
Ulusoy Çeşme Limanı’nın MedCruise üyeliğine seçilmesiyle ilgili olarak Başkan Öztürk, şunları söyledi:

“İzmir çok önemli bir fuar alanına sahiptir. Biz bu fuar alanında İzmir’in, sanayicilik açısından, turizm açısından gelişmesini istiyorsa aynı zamanda fuarcılık sistemini de İzmir için önemli bir adım olduğunu düşünüyor İzmir Büyükşehir Belediye’miz ve tüm İzmirliler bence. Dolayısıyla yapılan fuar sayısının ve niteliklerinin artırılmasıyla ilgili çalışmalar var. Tabii diğer odalar veya borsalar kendi sektörleriyle ilgili fuarların düzenlenmesinde çabalar gösteriyor, biz de kendi sektörümüzde çabalar gösteriyoruz. Sağ olsunlar bizi yanlarına aldılar. Bunun için de onlara teşekkür ediyorum. Biz acaba dünyadaki tüm kruvaziyer hatlarının Türkiye’ye daha fazla gelmesini sağlayacak bir adım olan fuar kısmının, ki bu fuar her sene ABD’de yapılıyor, iki senede bir de Akdeniz’de yapılıyor. Neden bu fuarın Akdeniz kısmını biz İzmir’de yapmayalım, diye çıktık yola. Bu fuarın gelmesi için birtakım kriterler var, bu kriterlerin içinde fuar yapılan merkezdeki limanın Akdeniz kruvaziyerler birliğine üye olması gerekiyor. Fakat biz İzmir Alsancak Limanı’nı üye yapamadık, çünkü bir devlet limanı. Prosedürü çok yüksek, çok arzu edildi ama olmadı. Bu sorunu kısa sürede aşamayacağımız için Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile neden Çeşme’yi üye yapmıyoruz, diye konuştuk. Çeşme Ulusoy yetkililerini aradık, kendilerine binlerce kez teşekkür ediyorum, 10 dakika içerisinde başvuru formu gitmişti. 62. Genel kurulda Çeşme’nin üyeliği onaylandı. Bu şu anlama geliyor, önümüzdeki yılarda İzmir’in fuar olsun, genel kurullar olsun, diğer kruvaziyer hatlarının herhangi bir faaliyeti de olabilir, İzmir’e misafir olarak gelme olasılığını artırılıyor. 1300, 1400 gemiden bahsediyoruz; bu 1300, 1400 gemi neden 2 bin 800 olmasın? Bu bugünden yarına olabilecek bir şey değil. Uzun vadeli çalışıyoruz. Bugün için zaten çalışıyoruz birkaç sene sonrası için çalıştığımızda bir şey kaybetmiyoruz. Fuarın Akdeniz kısmını alabiliriz. Kriterleri yerine getirdiğimiz zaman şartlarımız eşit olacak. MedCruise’ye şu anda Trabzon limanı üye, Sürmene’den dolayı. Antalya, Bodrum, Kuşadası da üye, Galata Port da. Şimdi de bunlara Ulusoy Çeşme eklendi.”

LOGİSTECH FUARINININ İKİNCİSİNE İLGİ ÇOK BÜYÜK
İZFAŞ’IN düzenlediği, eylül ayında gerçekleştirilecek Logistech – Lojistik, Depolama ve Teknolojileri Fuarı’na ilginin büyük olmasından büyük mutluluk duyduğunu belirten Başkan Öztürk, “Bu ilginin altında sektörün dinamikliği yatıyor” dedi ve şöyle devam etti:

“İzmir’de denizcilik okullarının sayısı çok fazla. Denizci yetişmiş insanlar ihraç ediyoruz. İzmir’de yetişmiş olan, üniversitesini okumuş olan birçoğu Türkiye’yi yenmiş vaziyette. İnanın bütün dünyada bir programımız var. Yazıyorsunuz bizden bir mezun var mı mutlaka çıkıyor. Orada bir sorun varsa hemen halledebiliyorsunuz, biz zaman içerisinde İzmir eğitim kalitesinin daha da arttırılması için çaba gösteriyoruz. Bu fuarın ikincisi yapılıyor. Buradan sizin vasıtanızla da iletmek istiyorum, Kruvaziyer fuarını da gerçekleştirebilirsek denizcilikle ilgili üçüncü büyük fuarı gerçekleştirmiş olacağız. Lojistik fuarı, ikincisi olmasına rağmen yok satıyor. Çok önemli bir çalışma ve uluslararası boyutu da başlıyor. İkincisinde uluslararası firmaların da katılımını gözlemledik aynı zamanda tabii İZFAŞ bu konuyla ilgili pazarlama faaliyetlerine devam ediyor.  Pazartesi günü Hollanda’da yapılacak olan bir fuar var, o fuara katılıyorum. Birkaç gün önce İZFAŞ yetkilileriyle görüştüğümde iki adamını o da gönderiyor. Orada da pazarlama faaliyetlerine devam edecek. Onların da Türkiye’deki İzmir’deki fuara katılımını sağlayacak. Ben bu fuarın İzmir için gelenekselleştiğini düşünüyorum.”

HAYALİM, DENİZ ÜSTÜNDE FUAR YAPMAK
Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, “Hayalim, deniz üstünde fuar yapmak” dedi ve ekledi:

“Avrupa’nın bazı noktalarında denizdedir fuar. Tamamı denizde olan fuarımız da var, İstanbul’da. İzmir’de bu neden olmasın, niye olmasın? Pasaport gibi bir rıhtımımız var, doğal bir yapısı var, dalga kıranı hazır, çok küçük bir yatırımla o bölgede hem bu tür fuarların gerçekleşmesi sağlanabilir hem de İzmir’in göbeğine bir marina gibi bir çalışma söz konusu olabilir. Ben hiçbir zaman vazgeçmiyorum, ben doğru bildiğim şeyleri her zamana gerçekleştirmek istiyorum. Dünyanın en büyük tekne fuarı, ekipman açısından da 80 metre, 100 metre yelkenlilerin sergilendiği fuar karada, Düsseldorf’tadır. Denizle alakası olmayan bir yerdedir. Ama artık o nasıl lojistikte geleneksel bir fuar haline dönüştürdüysek öyle bir şey oldu Düsseldorf’ta. Belki 60 yılda belki 100 yılda gerçekleştirdi ama baktığınızda biz doğru yolda ilerliyoruz. O yüzden illa karada illa denizde değil hem karada hem denizde olabilir İzmir.”

DÜNYA BANKASI LOJİSTİK PERFORMANSTA TÜRKİYE DAHA ÜSTLERDE OLMALI
Başkan Öztürk, Türkiye’nin Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’nde olduğu yeri de değerlendirdi:

“Lojistik performans endeksi Dünya Bankası’nın bir çalışması. Ülkeleri lojistik açıdan değerlendiriyor ona göre bir sırlama yapıyor. Türkiye 47. sıradaydı, 160 ülke arasında. Şu an 38. sıralarda. Eğer biz Avrupa’yla Asya’yı bağlayan bir coğrafyadaysak, üç tarafımız denizlerle kaplı, iki tane boğazımız var, Akdeniz en uzun kıyı şeridine sahibiz diyorsak; bütün bunları değerlendirdiğimizde hem Karadeniz ülkelerini, hem Akdeniz ülkelerini hem Batı, Kuzey Afrika ülkelerine hizmet edebilecek bir yapıdayız, demektir. Asıl önemlisi Uzak Doğu’dan Avrupa’ya gelen rotanın üzerindeyiz.  Biraz önce dediğim 47’den 38’ye yükseldik. Bakıyorum birinci, ikinci sırayı hep Avrupa ülkeleri alıyor. Neden alıyor? Çünkü onlar lojistik sistemi öyle bağlamışlar ki karayoluna bağlamışlar, demiryoluna bağlamışlar, nehir yoluna bağlamışlar. Denizden geliyor zaten, dağıtım kanalları inanılmaz seri çalışıyor, gümrük uygulamaları son derece esnek ve kolay, ticaret kolay, bir malın teslim süresi çok kısa. Biz de yapıyoruz ama biraz yolumuz var. Ege Bölgesi’nde lojistik merkez olarak değerlendirilen üs olarak değerlendirilen noktalar var. Sizin x şehirden o lojistik şirketine getirdiğiniz malı en hızlı ve en maliyetsiz şekilde limanlara ulaştırabilmeniz lazım. Bu ihracatçılarının önünü açar, ihracatçıların maliyetlerini azaltır. Eksiğimiz, tamamlanmak üzere takip ettiğim kadarıyla. Kemalpaşa lojistik merkezinin ve Aliağa’nın tamamının bence bir lojistik merkez olarak değerlendirilmesi lazım. Çünkü, petrol tesisi rafineleri var, demir çelik endüstrisi var orada. Türkiye’nin dış ticaretinin neredeyse yüzde 15’i Aliağa’dan yapılıyor. Dolayısıyla limanlarla bağlantılı demir yollarına ihtiyacımız var. Tüm bunlar, bizim Lojistik Performans Endeksi’ndeki yerimizi belirliyor ve bu rakamlar ne kadar yüksekte olursa dış yatırımcı buralara yatırım yapmaya geliyor. Çünkü lojistik performansınız çok iyi. Fabrikasını gelip buraya kuruyor, istihdamı burada sağlıyor. Çünkü biliyor ki hızlı ürettiği malı, seri bir şekilde, hızlı bir şekilde gönderebilecek. Gümrük uygulamalarından mümkün olduğunca rahat bir şekilde yapacak ve geliyor burada üretimini yapıyor. Doğru yoldayız.”

 270 YOLCUYLA MİDİLLİ’YE İLK SEFER, GÜZEL BİR ŞEY
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Midilli seferlerini düzenlemesi, ilk yolculuğun yapılmasıyla ilgili olarak Başkan Yusuf Öztürk şunları söyledi:

“İlk katamaran, 270 yolcuyla Midilli’ye gitti, 12 sefer yapacaklar bugünden itibaren sezon boyunca. Bana göre seferlerin artırılması lazım. Seferihisar’dan Samos’a da sefer neden konmasın? Neden Aliağa’dan Midilli’ye de yapılmasın? Dikili’den zaman zaman var. Ayvalık’tan var. Ayvalık’la başladı zaten. İzmir Büyükşehir’in bu deniz otobüsünün önemli bir çalışma, hafta sonunu iyi değerlendirmek isteyenler çok rahat şekilde gidip gelebilirler.”

DENİZCİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇOK İYİ ÇALIŞIYOR, ANCAK…
Ulaştırma Bakanlığı’nda bir dönem “denizcilik” ibaresinin olduğunu hatırlattığımız Başkan Yusuf Öztürk, Denizcilik Bakanlığı kurulması konusunda şu görüşlere yer verdi:

“Deniz deyince aklınıza sadece ticaret mi geliyor? Bana deniz deyince aklıma çok şey geliyor; deniz deyince çevre geliyor, turizm geliyor, limanlar nasıl geliyorsa aklınıza bütün bu saydıklarımız da geliyor. Balık geliyor, balıkçılık geliyor. Bunların hepsini değerlendirdiğimizde bir bakıyorum balıkçılık, denizcilikle alakası yokmuş gibi değerlendiriliyor, bir tarım aktivitesi gibi değerlendiriliyor. Dolayısıyla Tarım Bakanlığı’na bağlı. Limanlar, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı ama bir bakıyorsunuz Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olamayan balıkçı barınakları var. Balıkçı barınaklarının içerisinde deniz turizm tekneler var, balıkçıkla alakası yok ama yer olmadığı için orada kalıyorlar. Bakıyorsunuz özel yatlar var. Bunu herkes biliyor, bunun için de önlemler alıyor Ulaştırma Bakanlığımız ve Turizm Bakanlığımız. Özel yatlar o zaman marinaların içine girmiş oluyor. Yani o kadar karmaşık bir düzen var ki. Görüşüm şu; denizcilik bakanlığı kurulursa, tüm denizcilikle alakalı her şeyin içine konulması, çok büyük rahatlık sağlar. Siz Ulaştırma bakanlığının içinde küçük bile olsanız, ki öyle değiliz, Denizcilik Genel Müdürlüğü’müz inanılmaz güzel şeyler yapıyor, daha kuvvetlisiniz. Ulaştırma Bakanlığı’nın bir parçası olarak daha kuvvetlisiniz. Ayrı bir bakanlığın olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda eksik kalan bir şey var mı hayır, Denizcilik Genel Müdürlüğü’müz her türlü şeyi yapıyor.”

VİZE PROBLEMİ HEPİMİZİ OLUMSUZ ETKİLEDİ
Son zamanlarda Avrupa ülkelerinden vize alma konusunda yaşanan soruna da değinen Başkan Yusuf Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu büyük bir sorun. Şöyle ifade edeyim; çok yılar öncesinde bir konsolosluk Kordon’daydı. O dönemde, sabahın 3’ünde banklar üstünde yatan, vize için gelmiş insanları görürdüm. Bugün, o günlerden daha beter durumdayız. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ben bir Türk’üm, her ülkenin kendine has kuralları vardır, kimi alacağı kimi almayacağı, vize prosedürleri vardır, her şey olabilir bir şey demiyorum. Ama özellikle düşünün ihracatımızın yüzde 50’si  Avrupa’ya yapılıyor biz Avrupalı bir ülkeyiz üstelik. Hala önümüzde sayfalar boyunca, dosyalar boyunca evraklar götürüyorsunuz, iki ay sonraya randevu alıyorsunuz. Ya sizin bir hastanız olsa gitme şansınız yok, ailenizden birinin vefatı olsa gitme şansınız yok veya geminiz var, geminizin başına bir iş geldi, gitmeniz lazım gidemezsiniz, gitme şansınız yok. Şu an çok daha kötüyüz, inanın bana. Tamam artık sıra olmuyor ama bu dijitalleşmenin getirdiği bir şey, online randevusunu alıyor herkes. Ben bu vize vermeme olayının bir miktar kasıtlı olduğunu düşünmeye başladım. Biz ticaret yapıyoruz bizim gemimiz Avrupa limanlarına gidiyor geliyor. Bizim Avrupa’da lojistik işlerimizi halledebileceğimiz konuştuğumuz acentelerimiz var. Onlarla ne kadar istişare içerisinde olursak, o kadar iyi. Onlar buraya elini kolunu sallayarak gidip gelebiliyorsa biz de ticaret insanları olarak gidebilmeliyiz. İhracatçılarımız pasaport alıyorlar, yeşil pasaport belli bir rakamı yakalamaları halinde. Ben oda başkanıyım, ben seçilmiş bir insanım gittiğim geldiğim yer belli, ben de vize için uğraş veriyorum. Bu çok doğru gibi gelmiyor bana. İnşallah çözülür.”