EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın soruların yanıtlayan Bayır, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
23 Nisan kutlamalarından erken seçim çağrısına, vaka sayılarından dezenfektan tartışmalarına kadar birçok konuyu değerlendiren Vekil Bayır, Torbalı'da gerçekleştirilecek Başkan Vekilliği seçimleri için de net konuştu.
BAZI ŞEYLER SİYASİ AHLAK MESELESİ
Torbalı'da merhum Belediye Başkanı İsmail Uygur'dan boşalan koltuk için gerçekleştirilecek Başkan Vekilliği seçimi hakkında konuşan Bayır, "MHP İl Başkanının enteresan bir çıkışı oldu kesin aday çıkartacağız ve orası da Menemen gibi olacak diye. Bazı şeyler siyasi ahlak mesele. Bana göre vefat eden kişi CHP'li bir isim var ona Torbalı hakkı görev vermiş. Bana göre diğer partilerin aday çıkarması siyasi ahlaksızlıktır. Biz geçmişte İstanbul'da Tayyip Erdoğan'ın görevden aldığı kişilerin olduğu yerde aday çıkamadık. Bu yüzden sayın Kılıçdaroğlu'da siyasi ahlak yasası çıkartacağız diyor. Ben MHP'li Şahin'in açıklamalarına çok üzüldüm. Bir Menemen olayı yaşanmıştır buradan gerekli tecrübe ve kazanımlar olmuştur. Bu sefer daha dikkatli ve tedbirli davranacaklarını düşünüyorum" dedi.
ADAY SAYISINI AZALTMAK LAZIM
Torbalı'daki aday adaylarına da çağrıda bulunan Bayır, şu ifadeleri kullandı: "Bu arkadaşlarımız ile görüşmek lazım. Aday olan 5 sayısını azaltmak lazım. Bunlar aynı ilçede ikamet eden kişiler. Adayların 2’si kadın 3’ü erkek arkadaşımız var. Öncelikle birincisi partili olmak gerekiyor. Menemen'deki olayın yaşanmaması içi meclis üyelerinin CHP'ye yakışır bir durumda davranması gerekiyor. CHP'li hasta olmaz, üşümez, bayrak asar gerekirse… Köyleri gezer. CHP'li olmak kolay değil. CHP'liyim diye imza attığınızda partinize asla ihanet etmememiz lazım. Bu aday olan arkadaşlarımızın 1 kişi üzerinde anlaşabileceklerini düşünüyorum. Gerçekten aralarında belediye başkanı olmak isteyenler varsa 2,5 yıl sonraki seçim sürecine hazırlanmalarını öneriyorum. 5 Arkadaşımız bu süreyi meclis üyesi olarak tamamlayıp sonrasında çalışıp seçimlerde kendi isminiz ile aday olabilir ve seçilebilirsiniz. Bir parti kurumsal kimliliği önemli... Parti, ‘ben işi Ankara'dan iyi biliyorum, sen il başkanı çekil aradan’ dememeli. Bunu dediğinde seçilmiş olan meclis üyesi benim ondan ne eksiğim var genel merkez neden taraf oluyor der. Bu işler ön seçim ile olsa bunlar olmazdı. Baskı yapmayacağız, isim söylemeden meclis üyelerini bir araya getirip adaylıkların çekmelerini isteyeceğiz. Torbalı'daki arkadaşlarımıza diyoruz ki meclis üyesi olarak çalışın sonra sandığı koyalım önünüze kim istiyorsa partililer o başkan adayı olsun. Ancak şimdi bu süreç 2,5 yıllık bir süreç. Burada aday olamazsan hiçbir şey bitmiyor. Büyükşehir Belediye Başkanımıza da, İl Başkanımıza da, milletvekillerimize de büyük görev düşüyor. Bu arkadaşlarımızın sayısını azaltmak lazım… Bana yakın olanı değil doğru olanı bulup ortaya çıkarmak lazım. Biz doğru ve iyisini bulmalıyız. Şu ana kadar bize talep gelmedi ancak Torbalı'dan bana yüzlerce telefon geliyor. Farklı isimler üzerinden çalışma yapan aday adayları var belli. Menemen'de milletvekilleri ile yapıldı bizimde uyarımız olmuştu ancak o dönem genel başkan yardımcılarımız direkt olarak işin içine girdiler. Bizde bu çekingen kalan arkadaşlarımız riskli demiştik. Şimdi aynı şeyleri söylemek istemiyorum, çünkü Menemen bizim çok canımızı yaktı. Sandıkta kazandığımızı yeri bu şekilde vermek ve gelen kişilerin tekbir sesleri ile gelmesi çok canımızı sıktı. Torbalı'da buna izin vermemek lazım”
UNUTTURMAYA ÖMÜRLERİ YETMEYCEK
23 Nisan ve diğer ulusal bayramların AK Parti tarafından unutturulmaya çalışıldığını belirten CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, "Çok önemli bir kazanım. Geleceğimiz olan çocuklarımıza Mustafa Kemal Atatürk'e verilmiş önemli bir bayram. Ancak sistemli bir şekilde Cumhuriyet ve Atatürk ile hesabı olan iktidar bunları yasaklama meşgul. Bugünde pandemiyi bahane ederek vatandaşın kutlamasını yasakladı. Bir yıl önceki resmi bayramlara baktığımızda mutlaka bir bahane bulunarak bunlar unutturmaya çalıştırmaya çalışıyorlar. AK Parti’nin amacı bu bayramları unutturmak ve kutlanmaz hale getirmek. Bizim yaş kuşağımız da gerçekten Mustafa Kemal'i beynimizden silmeleri mümkün değil. Ancak yeni yeni alt kuşaklara yeni eğitim sistemi ile oynanarak, devamlı dini öne çıkararak, bir Ortadoğu bataklığı gibi bağnaz, çağdaş olmayan laik olmayan bir eğitim sistemleri ile bunları yapmaya çalışacaklar ancak ömürleri bunu yetmeyecek gibi. 2 yıl sonra seçim var ve sokakta birçok MHP'li arasında ‘ellerim kırılsaydı da oy vermeseydim’ diyenler var" dedi.
BİZ DEVLETİN KASASINDAKİ PARAYI SORUYORUZ
128 milyar doları sorma nedenlerinin insanların maddi açıdan zor durumda olmasına bağlayan Bayır, "Bizim uzun süredir illere beşer milletvekili dağıtarak geziyoruz. Şu anda yarın seçim yapılırsa seçime hazır mısınız derseniz en hazır parti CHP. Ben 38 yıldır parti içindeyim. Genel merkez düzeyinde çalışmaların bu kadar yoğun tutulduğu hiçbir dönem olmadı. Bizi görevlendirip göndermiyor sadece kendisi de boş durmuyor. Halkın fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. Türkiye'de geleneksel esnafın nabzını tutan bir sistem var. Türkiye'de faaliyet gösteren 300 bin mahalle esnafında borçluluk oranı yüzde 60. Bu yılın ilk çeyreğinde borcum var diyen esnafın yüzde 30'u hem bireysel hem kredi borcum var diyor. Veresiye düştü diyorlar ancak kart kullanımı arttı diyorlar. Esnafın tamamında bir hibe beklentisi var. Biliyoruz ki kasanın dibi delik, geminin dibi su alıyor. Biz bu kaybolan parayı, yani 128 milyar nerede diye boşuna bağırmıyoruz. Bu halkımızın devlete ödediği vergiler ile toplanan para. Çıkın anlatın diyoruz bunu. İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısının (Hamza Dağ) verdiği yanıt çok daha komikti. Kasada duruyor dedi. Madem para duruyor neden vermiyorsunuz. Bizim yastık altındaki parayı bilme imkânımız var mı? Biz devletin kasasındaki parayı soruyoruz. Devletin yastığının altı mı olur? Saraydaki yastık altını biliyoruz. Örtülü ödenek yastık altı onu biliyoruz. 128 milyar aslında 960 milyar TL yapıyor. İlk defa CHP olarak bizim söylediğimiz bir şey bu kadar yandaş medyaya rağmen halka soru haline geldi. Vatandaş bu kadar vergi verdim nerede diye soruyor. Bundan daha doğal bir şey var mı? İnsanlar 1 yıldır evde ancak siz inanılmaz bir savurganlık yapıyorsunuz ancak bir yandan devletin parası ortadan kayboluyor. " ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜM ANCAK ERKEN SEÇİMLE OLUR
Paraların hükümete yakın olduğu iddia edilen 5 şirkete aktarıldığına dair kanıtları olduğunu belirten Bayır, "Biz çok net bilgilere dayanarak söylüyoruz. Kendi yandaşlarına döviz aktardığını biliyoruz. Damat bey döneminde çıkan dedikodular ile dövizin yükseldiğini söylediğini biliyoruz. Devlet yönetimindeki kademelerdeki kişiler söylediği kelimeler ile TL'nin değerini belirleyebilir. Devlet yöneten kişiler konuşmalarda sorumlu davranmak zorundadır. 5 yandaş şirkete döviz ödeme garantili durumda ihale veriliyor… Bunu halk ilk defa sorgulamaya, farkına varmaya başladı. Cüzdandaki para eksilmeye başladı. Akşam yemeğe oturduğunda kabındaki yemek azaldı… Bunun çözümünün de bir seçim ile olacağının farkında. Bu da erken seçimle olur ancak hükümet seçime gitmez. Biz erken seçime hazırız ancak bu iktidar gitmez seçime çünkü gideceğini biliyor. Sandıktan yenilmemek için bir kahramanlık destanı ya da mağduriyet edebiyatı yaratmaya çalışıyorlar. Ancak halk anladı ve bunu kabul etmiyor. Sonuç olarak 25 yıldır ellerinde tuttuğu illeri kaybettiler" diye konuştu.
AVRUPA'DA ZİRVEYE ÇIKTIK
Aşı olanlarında koronavirüse yakalanabildiğine dikkat çeken Bayır, "Şu anda, sadece kapanma oranı aylık yüzde 7-8… Böyle giderse pandemi sonrasında kapanan işletme sayısı yüzde 25'i bulacak. Karabağlar caddesinden devamlı geçiyorum. Sıradan baktığınızda 10 dükkân içinde ya satılık ya boş. Eskiden buralara hava parası ile girerdiniz. Şimdi kiraya verecek esnaf bulamıyorsunuz. Ben ikinci aşıyı da oldum, ancak bu tekrar koronaya yakalanmayacağım anlamına gelmiyor. Yapılan açıklamaya göre 14 bin kişi yakalanmış ancak bunların büyük bir çoğunluğu ayakta atlatmış. Korona da 3'ncü piki yaşayan ülkemiz Avrupa'da zirveye çıktı. Biz 50-60 kişilerde doğru rakamlar verilmiyor diyorduk ancak şimdi vefat sayısı 400'e yaklaştı" dedi.
DEVLETİ DÜDÜKLEMİŞ!
Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın eşine ait bir firma üzerinden gerçekleştirdiği dezenfektan alımına da vurgu yapan Bayır, "Çok sıradanlaştı artık, bu iyi bir şey değil. Ekonomi zaten bitmiş durumda. Böyle bir ortamda bizi bir araya getirecek olumlu bir şeyler görmek istiyoruz. Mesele ülkeyi yönetenlerden olumlu davranışlar. Mesela Cumhurbaşkanı 13 uçağından 12'sini satmış… Milyarlık Mercedeslere binilmeyecek yerli otomobile binilecek… Böyle olumlu şeyler görebilsek bir ışık var diyebiliriz. Bir imza ile atanan Bakan bile kocasının olduğu şirketten dezenfektan alıyor ve devlete pahalıya satıyor. Vatandaşın 150 TL'ye aldığı şeyi devlete toplu veriyor ve haksız kazanç burada 4 milyon TL civarında. Yani aslında esnaf tabiri ile bakan devleti düdüklemiş… Şu anda bu ürünün alternatifi olan ürün bunun yarı fiyatı. Piyasada zaten bunlar pahalı bakan sattığı için. Ben niçin milletvekiliyim ve yasalar için çalışıyoruz, koşturuyoruz? Bu memlekete hayrımız dokunur mu diye uğraşıyoruz. Ben devlete borçlu hissediyorum kendimi. Nasıl olu kendi şirketine sen böyle bir çıkar elde edersin? Bir de bakan yardımcılarının uyarmalarına rağmen. Demişler bari malı sattığımız aracıdan alalım... Bu bizim tespit edebildiğimiz 9 milyon TL. Belki başka ürünler de olabilir. Yani biz sadece kocasının yönetim kurulu başkanı olduğu yerden alınan ürünü fark ettim. Bu iş bizde olsa anında ipi çekilirdi. 43 yıllık siyasi hayatım var 1 tane bile fatura bulamazlar. Bulsunlar istifa ederim. Bir sefer hata yaptım hayatımda, Aliağa'da dönemin belediye başkanı üretim için fırın açma kararı aldı ve lafın arasında bana ücretsiz doğrama yapsana dedi, bende hayrına parasını almadan doğramayı yaptım. Aradan bir süre geçti Aliağa'da adamın biri ‘sen yandaşına iş yaptırdın’ dedi. O gün bugündür bir çizik asla atmadım. Kamu kurumlarına da belediyelere de iş yapmadım. Benim İzmir'de kendimce ismim var ve bunun lekelenmesine izin vermem. Ancak yandaş medya kiralık vekil diye yazdı. İnsan bunu yazarken utanır ya. Utanmadan buna gazetecilik diyorlar bide" diye konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BOŞ ARAZİYE YAPILMAZ
Tarım ve Oran Bakanı Bekir Pakdemirli'nin geçtiğimiz günlerde İzmir ile ilgili yaptığı açıklamalara 'önce kendi işine baksın' diyerek yanıtlayan Bayır sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü; "Tarım Bakanı pişmeye başladı, siyasetçi gibi konuşmaya başladı. Keşke babası kadar çalışkan olsa… Kendisi ile ilk tanışmamız İzmir'deki orman yangınında oldu. Kızılay'ın uçaklarını neden kullanmadınız diye oldu. Rusya'dan helikopter alacağız dedi o da yalan çıktı. Bakan kendi işiyle ilgilensin. Önümüz yaz, o yangın söndürme helikopteri alındı mı, önce onu söylesin. İzmirli belediyenin Ankara'da işi yok demesini ben kendi bakanlığı için dedi diye düşünmüyorum. Yok tabi, çünkü rant ile çalıştığında buradan bir iş adamı gittiğinde şakır şakır geçiyor izinler. Vatandaşın işini görmek diye söylerse, bunlar vatandaşın değil sermayenin işini görüyorlar. Tarım bakanının öncelikle çiftçinin ana girdisi olan gübre mazot fiyatlarını düzenlemesi, çiftçinin alım fiyatlarını güncellemesi lazım. Sen önce çiftçinin elinden tut. Önce sen kendi işini yap. Sen Şehircilik Bakanı gibi konuşmayı bırak. Ben il başkanıyken 12 ilçeden dilekçe gitti ama bazılarından dönüş gelmedi. Karabağlar'ın otoyoluna dayanan ve İzmir Fuarı'nın çaprazında kalan noktasının hemen kuzey kısmında kalan çok geniş alan vardı biz buranın üniversite alanı olarak belirlensin dedik, bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı TOKİ ile anlaşıp oraya inşaat yaptı. Bu nasıl bir kent dönüşümü? Burası zaten boş araziydi. Kent dönüşümü, tek katlı, sokağına itfaiye ambulans giremeyen o evlerin yıkılarak oraya yeni yapıların yapılmasıdır. Yerinde dönüşüm dediğimiz şey mevcudu dönüştürmektir. Bununla ligli İzmir'de kent dönüşümü yapılmak zorunda. Bu deprem ile ilgilide önemli. Bayraklı ve Bornova'da bunun örneğini yaşadık. Bazı şeylerin iznini, İzmir'de imar durumda kaç kat olacağı konusunu İzmir'i tanımayan bilmeyen insanlar kararını vermesinler. İzmir'de yerel yönetimler, STK'lar ve odaların verdiği önerilere göre kat yüksekliği alsınlar."
MHP’Lİ ORTAĞINIZ BİLE KRİPTO PARAYA KARŞI ÇIKTI
THODEX firmasında yaşanan kripto para dolandırıcılığına dikkat çeken Bayır, "Geçmişte tosunculuğa kaptırılan para gibi adamın biri 16 milyar aldı gitti. Ne olacak bu 2 milyar dolar? Bu ülkede yatırım yap tasarruf yap diyorsun, devlet bu kendi vatandaşına yatırdığı parayı, sen bir borsa kuruyorsun ancak bunun la ilgili bir teminat yatırdı mı? Bunun için bir yasa çıkarmak lazım. Her gönüne gelen para toplayamamalı. Buna izin veriliyor… Bu adam bilgisayar de kontrol edilen sistemi başına alıyorum dediğinde tesadüf mü yurt dışına çıkıyor? Tosuncukta geleceğim diyordu… Bu firmanın bu güne yaptığı kadar işlerde zarar ettim diyerek hiç vergi ödemmiş. Ticaret sicilinde zarar ettim diyerek vergi ödemeyen biri nasıl böyle iş kuruyor teminat vermeden. Adam milyarlar topluyor ancak kimse sen nasıl topluyorsun demiyor. Siyasileri iktidardan alınca bu böyle oluyor. Yasa herkese aynı işlemeli. 2018 yılında iki arkadaşımız, biri MHP İzmir Milletvekilimiz Tamer Osmanoğlu, diğer CHP'li Sezgin Tanrıkulu isimler bu adamın yaptığı işlemler ile ilgili bir önerge vermiş meclise. Yani iktidarın ortağı bile bu konuda itiraz etmiş. Bu uyarılarımıza rağmen adam bunu yapıyor" dedi.