Meraklıları için "ölmeden önce yapılması/gidilmesi/görülmesi gerekenler" listeleriyle hepimiz bir şekilde karşılaşmışızdır. Peki, ya yenmesi gerekenler? The Culture Trip dergisi, yemek yemeyi çok sevenler için böyle bir "mutlaka" listesi hazırlamış. İşte ağzınızın tadını biliyorsanız mutlaka yemeniz gereken 14 şey...
New York'ta 'bagel'...
Simit benzeri bir hamur işi olan 'bagel', New York deneyiminin vazgeçilmez bir parçası. New York dışında başka yerlerde de bulabilirsiniz elbette, ama bu şehirde yenenin tadına doyum olmuyor.
San Francisco'da Tartine Fırını'nın köy ekmeği...
Bu ekmek hayatınızda yiyebileceğiniz en iyi ekşi mayalı ekmek olabilir. İnsanlar bu ekmeği alabilmek için Tartine Fırını'nın önünde gece gündüz nöbet tutuyor, kuyruk bekliyor desek biraz açıklayıcı olur belki.
Londra'da St. John's'un maydanozlu iliği...
Londra'nın en köklü kurumlarından olan St. John's, etin her bir parçasını lezzetle pişirmesiyle tanınıyor. En ikonik yemekleri ise kızarmış ekmek ve maydanoz salatasıyla servis edilen kemik iliği. Basit ancak muazzam bir lezzet...
Fransa'da sahilde istiridye...
İstiridye mutlaka taze yenmesi gereken bir deniz ürünü ancak bu kadar tazesini zor bulursunuz. Cancale kasabasındaki istiridye pazarı böyle bir deneyim yaşamak için en uygun yerlerden biri.
Arjantin'de ızgara 'molleja'...
'Molleja' bizim uykuluk dediğimiz sakatat. Asador'ları yani barbekü mekânlarıyla ünlü Arjantin'de uykuluk ızgarada pişiyor. Dışı çıtır çıtırken içi sulu kalıyor. Arjantinliler bu lezzete o kadar güveniyorlar ki sadece bir çimdik tuz ve birkaç damla limon suyuyla servis ediyorlar.
New York'ta Peter Luger'da 'porterhouse' bifteği...
Brooklyn'de bulunan Peter Luger, ünlü bir steakhouse. Buranın bütün biftekleri ünlü ancak en mükemmeli kendi depolarında dinlendirdikleri 'porterhouse'. Etin hangi koşulda ne kadar süre dinlendirildiğini bilemiyoruz, çünkü bu bir aile sırrı.
Fransa'da pastörize edilmemiş Mont d'Or peyniri...
Adı "altın dağ" anlamına gelen Mont d'Or peyniri, sadece eylül ve mayıs ayları arasındaki dönemde üretiliyor. Çünkü bu dönemde hayvanlar sadece samanla besleniyor. Bu peynir İsviçre'de de üretilebiliyor ancak pastörize olmayan çeşidi ancak Fransa'da bulunuyor.
İtalya'nın Piedmont şehrinde taze Alba trüf mantarı...
Trüf mantarları son yıllarda gurme yemek dünyasının en sık kullanılan malzemelerinden biri. Hatta biraz aşırı kullanıldıklarını söylemek bile mümkün. Ancak bu Asti ve Alba şehirlerinde üretilen ve tüm trüflerin anası olarak görülen mantarlar için geçerli değil.
Peru'nun başkenti Lima'da bir 'huarique'te 'ceviche'...
Limon suyu gibi asidik bir sosta marine edilmiş balık olan ceviche Latin Amerika'nın genelinde yapılsa da Peru'dakinden iyisini bulmak zor. En güzellerini ise 'huarique' adı verilen küçük aile işletmeleri yapıyor. Bu ailelerin her birinin kendilerine ait birer ceviche tarifi olduğunu da belirtelim.
Napa Vadisi'nde bulunan The French Laundry'de 'Oysters&Pearls'...
Ünlü şef ve televizyon programcısı Anthony Bourdain'in dünyanın en iyi restoranı payesini verdiği The French Laundry'de Şef Thomas Keller'ın imza yemeği "istiridyeler ve inciler" anlamına gelen 'Oysters&Pearls. Bu yemek tapyoka topları, istiridye eti ve beyaz mersin balığı havyarından oluşuyor.
Bir Fransız bistrosunda klasik bir Fransız yemeği...
Bu 'steak frites', 'moules à la crème', 'boeuf bourguignon' ya da 'coq au vin' olabilir, hiç fark etmez. Önemli olan Montmartre'da ya da Lyon'da bir Fransız bistrosuna gidip, Fransız büyükannelerin yaptığı biçimde hakiki bir yemek yemek.
Tayland'ın başkenti Bangkok'ta sokak lezzetleri...
Tayland doğal güzellikleri, dost canlısı halkı ve tarihi tapınaklarıyla birçok kişinin favori tatil destinasyonlarından. Ancak Tayland'a yemek için de gidilebilir. Özellikle de sokak lezzetlerini tatmak için. Bu lezzetler o kadar kompleks ki beyin ne yediğini anlamakta çoğu zaman güçlük çekiyor.
Los Angeles'ta Leo'nun kamyonundan Al-Pastor taco'ları
"Neden Meksika değil?" dediğinizi duyar gibiyiz. Tabii ki Meksika'da dünyanın en iyi taco'ları yapılıyor. Ancak Los Angeles'ın gizli bir hazinesi olan Leo'nun kamyonu, uygun fiyatlarıyla da fark yaratıyor.
Doğal şarap...
Bildiğimiz şarapların aksine, bu ürünlerde kimyasal müdahale çok sınırlı ve lezzeti çok sıra dışı. Avrupa'da, ABD'de, Güney Afrika'da ve Avustralya'da üreticiler şimdiden bu tekniği kullanmaya başladı. Bir kere tadına bakınca şarap beğenilerinizin değişeceğini söyleyebiliriz.