Yurtseverliğinden emin olduğum az sayıdaki yazarlardan biri olan Serdar Şahinkaya’nın Bir Karış Fazla Şimendifer adlı eseri, yalnızca bir ulaşım altyapısı tarihi anlatımı değil, aynı zamanda Türkiye’nin iktisadi bağımsızlık serüvenine dair çarpıcı bir hafıza tazelemesi. Satır satır okudum. Yazar, çoğu zaman Cumhuriyet tarihinin arka planına itilen demiryolu meselesini odağına alarak, bu altyapı hamlesinin aslında bir iktisat politikasının ve bir bağımsızlık iradesinin tezahürü olduğunu güçlü belgeler ve yorumlarla gözler önüne sermiş.

Şahinkaya'nın incelemesinin merkezinde 30 Ağustos 1930’da İsmet İnönü’nün Sivas’ta yaptığı tarihi konuşma - namıdiğer “Sivas Nutku”- yer alıyor. Bu nutukta İsmet Paşa, o dönemin temel stratejik hedefini şöyle özetliyor: “Anadolu’yu demir ağlarla örerek ekonomik bağımsızlığın temellerini atmak”.

Bu, sadece bir ulaşım ağı kurmak değil; dışa bağımlılığı kırmak, iç piyasayı canlandırmak ve Anadolu’nun kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak demekti. Şahinkaya, bu hedefin arkasında yatan düşünsel ve politik derinliği ortaya koyarken, demiryolu hamlesinin aynı zamanda bir “anti-emperyalist” proje olduğunun da altını çiziyor.

Kitabın en çarpıcı belgelerinden biri, The Times gazetesinde 16 Kasım 1858 tarihinde yayımlanmış bir haber. Haberde, İngiltere’nin İstanbul (Konstantinopl) Büyükelçisi Lord Stratford de Redcliffe’in İzmir’deki Punta (bugünkü Alsancak) Tren İstasyonu’nun temel atma töreninde yaptığı konuşma yer alıyor. Redcliffe, konuşmasında şu sözleri sarf ediyor:

“Batı uygarlığı Levant kapılarına dayandı. Şimdiye kadar geçmeyi başaramadığımız bu kapılar ardına kadar açılmazsa, kendi çıkarlarımız doğrultusunda zor kullanarak bu kapıları açacak güce, hatta daha fazlasına sahip olduğumuzu herkesin bilmesini isterim.”

Bu sözler, sadece diplomatik bir jest değil; doğrudan doğruya bir iktidar bildirisi niteliğindedir. Redcliffe, demiryolunu yalnızca ekonomik değil, stratejik ve ideolojik bir araç olarak konumlandırır. Yani raylar, bu coğrafyada mallar değil, Batı’nın tahakkümünü taşımaktadır.

Demiryolu, Batı’nın “medeniyet” kisvesi altında Doğu’ya dayattığı bir hegemonya hattıdır. Şahinkaya’nın bu belgeyi yorumlama biçimi, eserin politik vizyonunu açıkça ortaya koyar: Osmanlı’nın Batı ile kurduğu bağımlı ilişki, fiziksel altyapı projeleri üzerinden meşrulaştırılmıştır.

Demiryolları Kimin?

Kitap boyunca bir soru sürekli yankılanıyor: Bu demiryolları kimin? Osmanlı döneminde yapılan demiryolu hatlarının büyük çoğunluğu yabancı sermayeye verilmiş imtiyazlarla yapılmış; hatlar boyunca arazi, gelir ve işletme hakkı da uzun yıllar boyunca bu şirketlere devredilmiştir. Dolayısıyla demiryolu, fiziksel olarak Anadolu’da olsa da, denetimi Anadolu dışındadır. Bu durum, Şahinkaya’nın dikkat çektiği üzere, bir ülkenin kendi toprağında nasıl sömürgeleştirildiğinin de somut örneğidir.

Cumhuriyet döneminde ise bu anlayış kökten değiştirilir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, demiryollarını millîleştirmenin ve yeni hatları doğrudan devlet eliyle inşa etmenin ekonomik kalkınmanın olmazsa olmazı olduğunu savunur. 1923–1940 arasında inşa edilen hatlar, ülkenin iç kesimlerine doğru yayılır; stratejik maden sahalarına, üretim merkezlerine ve limanlara bağlanır. Böylece demiryolları, yalnızca taşımacılık altyapısı değil, iktisadi bir damar, bağımsızlıkçı bir stratejinin aracı hâline gelir.

“Bir Karış Fazla” Ne Anlama Gelir?

Kitabın ismi, Bir Karış Fazla Şimendifer, esasen bu politik ve ideolojik mücadeleyi özetleyen sembolik bir ifade. “Bir karış fazla” demiryolu, bir karış daha fazla bağımsızlık, bir karış daha fazla Anadolu demektir. Aynı zamanda, emperyalizmin Anadolu toprağında yer edinmesine karşı verilen mücadelenin de adıdır. Bu anlamda her ray, sadece demiri değil; iradeyi, kararlılığı ve mücadeleyi taşır. Kitabın dili zaman zaman şiirsel, zaman zaman sert; ancak her zaman belgelerle örülmüş titiz bir tarihçilik örneği sunuyor.

Şahinkaya’nın çalışmasının günümüz açısından da önemli bir yanı var: Bugünün altyapı yatırımlarını, dış borç ilişkilerini, mega projelerini düşünürken bu tarihsel arka planı hatırlamak şart. Zira 19. yüzyılda Redcliffe’in demiryolu üzerinden yapmaya çalıştığını, bugün farklı araçlarla sürdüren küresel aktörler mevcut. Şahinkaya’nın çalışması, bu nedenle sadece geçmişin değil; aynı zamanda bugünün ve geleceğin iktisadi bağımsızlık tartışmaları açısından da değerli bir başvuru kaynağıdır.

Raylara Yazılan Bir İrade

Bir Karış Fazla Şimendifer, Cumhuriyet’in inşa sürecine bir başka pencereden, altyapının politik anlamı üzerinden bakan güçlü bir eser. Serdar Şahinkaya, belgelerle konuşan, ama onları tarihsel bağlama oturtmayı bilen bir anlatıcı. Söz konusu olan yalnızca bir ulaşım ağı değil; bir halkın kendi kaderini çizme iradesidir. Ve o irade, demir rayların üzerine işlenmiş, zamanla çelikleşmiştir.

Hocama benim “İzmir Demiryolları” kitabını da kaynak aldığı için ayrı bir teşekkür borcum var.

Bu eser, Türkiye’nin geçmişine bakarken bugünü anlamak isteyen herkes için vazgeçilmez bir yol haritası sunuyor. Çünkü bazen bir karış fazla şimendifer, bir asırlık bir yön değişimini temsil eder. (Telgrafhane Yayınları)