Buse AÇIKALIN/EGEDESONSÖZ- “İzmir’in Abantı” olarak bilinen ve Ege Bölgesi’nin en önemli doğal alanlarından biri olan Gölcük Gölü ve Yaylası, artan kirlilik ve yaşanan yetki karmaşası nedeniyle zor günlerden geçiyor. Alanın doğal sit ilan edilmesinin ardından temizlik çalışmalarında hangi kurumun sorumlu olduğuna dair belirsizlik ortaya çıkarken hem belediyeler hem de bakanlık birimleri yaklaşık 4 yıldır gölde kapsamlı bir temizlik gerçekleştiremiyor.

Egedesonsöz’e açıklamalarda bulunan Ödemiş Belediye Başkanı Mustafa Turan, gölün korunması ve rehabilite edilmesi için merkezi hükümete çağrıda bulundu.

“Ortak bir bakış açısıyla siyaset üstü bir anlayışla Gölcük’ü koruyabiliriz” diyen Başkan Turan, Gölcük Yaylası’nın mevcut durumu ve geleceğinin bilimsel olarak ele alınması için “Ekosistem değerlendirme raporu” hazırlanacağını açıkladı. Turan, Gölcük Gölü’nün eski günlerine kavuşması için de “Beyşehir ve Salda modellerinin” uygulanması gerektiğini vurguladı.

“GÖLCÜK’ÜN ÖZLENEN GÜNLERİNE KAVUŞMASININ ÇABASI İÇİNDEYİZ”
Başkan Turan açıklamasında “Gölcük Gölü ve Yaylası, hem İzmirimiz için hem de Ege Bölgesi için eşine az rastlanır türden bir dinlenme alanıdır. Geçmişte faaliyet gösteren otelleriyle de hem yayla turizmine hem de futbol takımlarının sezon öncesi kamp merkezi olarak spor turizmine ev sahipliği yapmıştır. Biz de Gölcük’ün eski özlenen günlerine kavuşmasının çabası içerisindeyiz. Bunun için de elbette önceliğimiz Gölcük Gölü’nün temizliği ve korunması” dedi.

“KURUL’DAN İZİN ALMADAN ÇALIŞMA YÜRÜTMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun izni olmadan herhangi bir çalışma yürütmenin mümkün olmadığından bahseden Turan, “Geçmişten beri Gölcük Gölü’nün dibinin temizlenmesi ve gölün soluk alabilmesi yönünde girişimler olmuş ama sonuçsuz kalmış. 1997 yılında 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiş olan Gölcük Gölü için 2003 yılında İzmir 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından gölün dibinin temizlenmesi için karar alınmış. 21 Ocak 2004 tarihinde ise aynı kurul, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı müzenin uzman raporu, DSİ’nin sunduğu yazılar ve Prof. Dr. Hasan Malay’ın başvurusunu dikkate alarak göl dibinin temizlenmesi kararını iptal etmiş. Aynı kararda Gölcük Gölü, kıyı kenar çizgisi esas alınarak 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak da tescil edilmiş. Ayrıca ekoloji ve çevre değerleri gözetilerek göl suyunun tarımsal sulamada kullanılabileceği de kararlaştırılmış. Yaklaşık 30 yıllık süreçte doğal Sit ve Arkeolojik Sit konusundaki bu kararların yanında Gölcük Yaylası, 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı kararıyla Kesin Korunacak Hassas Alan haline gelmiştir. Bu karar öncesinde de, sonrasında da zaten göl içerisinde ve çevresinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun izni olmadan herhangi bir çalışma yürütmek mümkün değil. Sazlıkların giderek artması, göl içinin alüvyonla dolması kaygı verici durumda. Gölcük Gölü, ayrıca 2022 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü onayı ile “Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan” olarak ilan edilmiş. Bu kararlar koruma açısından önemli ama koruma önlemleri almaya çalışırken uzunca bürokratik süreçler beklenmek zorunda” şeklinde konuştu.

Metruk binada yangın paniği
Metruk binada yangın paniği
İçeriği Görüntüle

“MERKEZİ HÜKÜMETİN DESTEĞİ ŞART”
Gölün temizliği konusunda hükümete destek çağrısında bulunan Turan, “Gölcük Gölü’nün temizliği ve korunması konusunda birçok kurumdan izin gerekmekle beraber, çözümün sadece yerel yönetimlerin gücüyle değil merkezi hükümetin de Gölcük Yaylası gibi ender görülen bir değer için vereceği destekle sağlanabileceğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.

“SİYASET ÜSTÜ BİR ANLAYIŞLA GÖLCÜK’Ü KORUYABİLİRİZ”
Beyşehir ve Salda Gölü’nde başlatılan koruma projelerinin Gölcük Gölü için de başlatılmasını talep eden Başkan Turan, “Bunun örnekleri Beyşehir Gölümüzde ve Salda Gölümüzde var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın öncülüğünde yerel yönetimler, akademisyenler, basın mensupları ve STK’ların katılımıyla kurulmuş Çevre ve Tabiat Kurulu ile “Beyşehir Gölü Koruma Projesi” ve “Salda Gölü Koruma Projesi” başlatılmıştır. Bunun bir örneği neden Gölcük Yaylamız için olmasın? Gölcük Gölü’nün çözüm bekleyen sorunları, tüm kurumların ortak çalışmasını gerektiriyor. Sadece Ödemiş Belediyesi’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin istemesiyle veya girişimleriyle değil, ortak bir bakış açısıyla siyaset üstü bir anlayışla Gölcük’ü koruyabiliriz” açıklamasında bulundu.

GÖLCÜK’E YOL HARİTASI OLACAK RAPOR HAZIRLANIYOR
Başkan Turan, Gölcük Yaylası’nın mevcut durumu ve geleceğinin bilimsel olarak ele alınması için “Ekosistem değerlendirme raporu” hazırlanacağını açıkladı. Konuyla ilgili konuşan Turan şunları söyledi:

“Zaman hızla ilerlerken biz de elbet bu hassas konuda boş durmuyoruz. Yerel yönetim olarak öncelikle Gölcük Yaylası konusunda bir yol haritasına ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyoruz. Bu doğrultuda Ödemiş Belediyesi olarak Gölcük Yaylası’ndaki mevcut durumun ve yaylanın geleceğinin bilimsel bir bakış açısıyla ele alınabilmesi için “Ekosistem değerlendirme raporu” hazırlanmasını hedefledik.

İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) proje ortaklığıyla Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri Bağışçı Girişimi (DIMFE), Akdeniz'deki tatlı su ekosistemlerinin korunması ve restore edilmesi programına proje hibe desteği için başvuruda bulunduk.

Üniversitelerimizle işbirliği içerisinde çok katmanlı şekilde hazırlanacak bu raporda Gölcük Gölü’nün doğal yapısının korunması ve ekosistem dengesinin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla Gölün rehabilitasyon çalışmalarında atılacak adımlar yer alacak. Yani Gölcük Yaylası için yapılabilecekleri bilimsel olarak ortaya koyacak bir yol haritasının hazırlanmasını hedefliyoruz.

Bu raporla sunulacak doğa temelli sürdürülebilir çevre yönetim planıyla Gölcük’te su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi gibi, Ekosistem İzleme Merkezi kurularak göl suyunun biyolojik ve kimyasal olarak düzenli analizi gibi, Gölcük’te ihtiyaç duyulan ulaşım düzenlemeleri gibi, ekoturizm gibi birçok alanda yapılabilecekleri ortaya koyalım istiyoruz. 15 Ekim 2025 tarihinde yurt dışından yüzde yüz hibe desteği almak üzere bu projeyle ilgili başvurumuzu İZKA ile birlikte yaptık. Sonuçlanmasını bekliyoruz.

Raporumuzu hazırladıktan sonra ilgili tüm kurumlarımızla paylaşıp Gölcük için çağrıda bulunacağız.”

“UZUN BÜROKRATİK SÜREÇLER VE BEKLENEN İZİNLERDEKİ TIKANMALAR GÖLCÜK’TEKİ SIKINTILARI ARTIRIYOR”
Gölcük Gölü ve çevresinde Valilik desteği ile koruma amaçlı imar planı revizyon çalışmalarına da başlandığını belirten Turan, uzun bürokratik süreçlerin ve beklenen izinler konusunda yaşanan tıkanmalar Gölcük’teki sıkıntıları artırdığını dile getirdi.

Başkan Turan şunları söyledi:

“Bunun yanında yine İzmir Valimiz Sayın Dr. Süleyman Elban’ın da destekleriyle Gölcük Gölü ve Çevresi Koruma Amaçlı İmar Planı Revizyon çalışmalarına başladık. Göl kıyısındaki yapılaşmanın kontrol altında tutulması, doğal dokuda tahribatın engellenmesi en az Gölcük’ün içini korumak kadar olmazsa olmazdır. Gölcük Gölü ve Çevresi Koruma Amaçlı İmar Planı Revizyon çalışmaları için geçtiğimiz Nisan ayında Belediye Meclisimizde oybirliğiyle karar aldık. Şu anda ihale aşamasında.

Bütünşehir Yasası’nın Ödemiş gibi yüzölçümüne göre nüfusu az olan ilçeler için getirdiği maddi zorluklar ortadayken Gölcük Gölü ve Yaylası için mutlaka merkezi hükümetin desteği şart. Biz Ödemiş Belediyesi olarak Gölcük Gölü ve Yaylası için elimizi taşın altına koymaya daima hazırız. Ancak uzun bürokratik süreçler, beklenen izinler konusunda yaşanan tıkanmalar Gölcük’teki sıkıntıları artırıyor. Bu noktada da tıpkı Beyşehir ve Salda örneklerinde olduğu gibi Gölcük Gölü gibi hassas koruma alanı olan bir yer için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın öncülüğünde yürütülecek çalışmalar sayesinde hem ortadaki yetki karmaşasını ortadan kaldırılacağını, hem de süreçlerin daha da hızlanacağını düşünüyoruz.

UNESCO Dünya Mirası Adayı, Dünya Turizm Köyü Birgi, Ege’nin Alpleri olarak adlandırdığımız Bozdağ ile beraber Gölcük Yaylası turizm destinasyonumuzun en önemli parçalarından birisidir. İlçe ekonomimize tarım ve hayvancılığın yanında turizmin de can suyu olabilmesi için Gölcük’ü yerel yönetimlerin imkanları ve merkezi hükümet desteğini buluşturup, korumak ve canlandırmak zorundayız”