Gökyüzü sanki bütün hıncını İzmir'den almak istiyordu. Yağıyor ha, yağıyordu… Şimşekler çakıyor, gök gürlüyor. Doğa ana futbolun üzerindeki gölleri, pislikleri temizlemek istercesine, bardaktan boşanırcasına iletiyordu damlalarını yeşil çimlerin üzerine…
'Adım Cihat' demişti. Bıkmadan usanmadan savaşacağız demişti. Yaklaşık 10 hafta iki ya da üç puanı 'hatalı' düdüklerle 'iç edilen' Karşıyaka, yağmurun ağırlaştırdıkça ağırlaştırdığı emektar Alsancak'ın düşeni kahverengi çamura boyadığı yeşil çimlerin üzerinde savaşıyordu, bıkmadan usanmadan… Arkasında her zaman alıştığı taraftarının gür sesi yerine, şakır şakır yağmura aldırmadan tribüne koşan bayan Kaf Kaf'ların tiz korosu vardı.
Karşılarında yeni transferleri, yeni yönetimi ile moral bulmuş. Urfa kentinin bir tanesi Şanlıurfaspor vardı.
Ama ne gam… Dakikalar geçse de, gol gelmese de Kaf Kaf yılmadı. 78. dakikada Banahene'nin kafası, adeta 100 yıllık çınarın böylesine yalnız kalışına, bilinmeyen bir geleceğe doğru sessiz sedasız yol alışına bir isyan başvurusuydu.
Bu sahada, bu yağmurda futbol- teknik – taktik aramak - konuşmak ve yorumlamak boş yere bir çabaydı. Bu 'ahval ve şerait içinde' sahaya yürek koymak gerekiyordu. Cihat Arslan'ın 'arslan yürekli' öğrencileri her şeye inat çamurun üzerine terini, meşin yuvarlağın üzerine yüreğini koydu.
Bu kez son dakika krizi de yaşanmadı. Muharrem Efe, sarı yeşillilerin itirazları arasında çift sarıdan kırmızı kartı gördü, ama sonuç değişmedi. Futbol tanrıları 'ilahi adalet mi?' dedi bilinmez.
Ama sonuçta üç puanı alan ve 'acaba bundan sonrası tufan mı?' sorusuna iç ferahlatıcı bir yanıt veren Karşıyaka oldu.
İlk yarıdaki kadrosundan 14 futbolcu kaybeden, alt yapıdan takviye almak zorunda kalan Cihat Arslan ve öğrencileri bir kez daha üzerlerine düşeni yaptı.
Taraftar tarihi bir girişimle bir hamle yaptı sonuçsuz kaldı. Karşıyaka'ya 100. yılında bir yönetim bile çok görüldü. Koca kulüp birkaç kişilik bir komitenin eline kaldı.
Her maçtan önce tesislere haciz geliyor. Haciz değil 'taciz' deniyor. Vaatler boş çıktı, çıkmaya devam ediyor.
Transfer ayı bitinceye kadar kim gidecek, kim kalacak, belli değil. Sonra paralar ödenecek mi? O da meçhul. Borç üstüne borç binerken, gelecek ne olacak hiç bilinmiyor
Alın teri, emeğin, mücadelenin ürünü galibiyete sevinirken, koskoca Karşıyaka'da bu 'arslan yürekli savaşçılar' da bizim gibi bu sorunun yanıtını bekliyorlar.
Başlarında Hüseyin ağabeyleri (Hamamcı) Cihat Hoca – Recep – Ülken ve yılmaz neferleri 100. yılında asırlık çınarın sorumluluğunu daha ne kadar üstlenecekler?