Top Sende!
12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra… Başbakan Süleyman Demirel ve Ana Muhalefet CHP Lideri Bülent Ecevit gibi, önde gelen Devlet ve Siyaset adamları Hamza Koy’a sürgüne gönderilmişti. Bir süre sonra hepsi de serbest bırakılmıştı…

O günlerde 3-5 kişinin birlikte dolaşması bile yasak edilmişti! Ama Ecevit sık sık İzmir’e gelirdi… Gelişlerinde de, o dönemlerin CHP İl Başkanı Dr. Sedat Akman’ın, ya da arkadaşı Muhsin Bilgehan’ın Alsancak’taki evine giderdi. Bizler de buralarda topluca ziyaretlerde bulunurduk…

Zaten, önce partilerin siyasi faaliyette bulunması yasaklanmış, sonra da 16 Ekim 1981’de temelli kapatılmıştı. Ziyaretlerde öncelikle bu konular konuşuluyordu…

Yine böyle bir gündü. Dr. Sedat Akman’ın Karataş’taki evinde toplanmıştık… Hatırladığım kadarıyla ; Ödemiş Belediye Başkanı Tahir Çaylı, Çiğli Belediye Başkanı Yıldıran Ak, İl Yönetiminden Mahmut Esat Aslan, Kamuran Gülebastı, İrfan Özay, Mehmet Erdül, Cengiz Onur ve Merkez İlçe Başkanı olarak da Rifat Özer (Ben) vardık…

Konu yine parti kurulmasıydı…
Ecevit parti kurulmasını istemiyor, bu anayasa içinde parti kurulmaz diyordu… Tarlalarda, fabrikalarda, atölyelerde ve derneklerde örgütlenilsin istiyordu.(Çile Çicekleri!) Sonra parti kurulur, o zamana kadar da zaten anayasa değişmiş olur diyordu…

Oysa biz dahil, hemen herkes parti kurulsun, yoksa örgüt dağılır, toparlamak zor olur diyorduk! Parti kurulsun, Siz sütre gerisinde yönetirsiniz diyenler de vardı…

Ecevit bu öneriye şiddetle karşı çıktı... “Ben taktik adamı değilim, ben strateji adamıyım. Arkadan yönetmeyi kendime yakıştıramam… Ben açık siyaset yaparım, kapalı kapılar ardında siyaset yapamam… Kaldı ki, Ali Topuz, Deniz Baykal siyasi varyasyonları benden iyi bilirler sırtımı da yere getirirler” diyordu!

Hiç unutmuyorum Tahir Çaylı “Parti kurulsun, Rahşan Hanım da Genel Başkan olsun” dedi.
Ecevit güldü güldü… “Rahşan top sende” dedi!
Rahşan Hanımın adı ilk defa ortaya atılmıştı…

Nitekim ;
Sonradan Ecevit öncülüğünde 1985’de DSP kurulmuş ve ilk Genel Başkanı’da Rahşan Ecevit olmuştu!

İnönü döneminin CHP Genel Sekreteri Şeref Bakşık o günlerde büromuza geldi… Benden olayı anlatmamı istedi anlattım, notlar aldı…
Bunlar kaynak belirtilmeden “CHP ile Bir Ömür” kitabında da yer aldı…

***

Daha anılar çok da onlar da ileride belki…
Şimdi şu Afyon kaymağı…

Arada da grup olarak yine Dr.Sedat Beyin başkanlığında, gelinlikçi Kamuran Gülebastı’nın minibüsü ile Ankara’ya gider, Ecevit’i Or-An Sitesindeki evinde ziyaret ederdik…

Gidişlerin birinde Merkez İlçe yönetimimizden nüktedan arkadaşımız Hasan Balbay’ı da aramıza almıştık. Tabii ki Balbay arabadaki öncelerin gırgır ve şamatadalarından habersizdi…

Afyon’na girerken, Balbay’ı süzerek “Afyon kaymağı yemeden geçer gidersek, çıkışta trafik bizi geri çevirir” diye konuşuyorduk…
Durduk, tatlının üstünde Afyon kaymağını bir güzel yedik… Durumu anlayan Balbay’da hesabı ödedi!

Sonra gitti restoranın bir başlıklı kağıdını aldı.
“Bu arabadakiler Afyon kaymağı yemiştir” diye yazdı ve ön cama astı!

Olacak ya… Afyon çıkışında trafik bizi durdurdu. Balbay büyük özgüvenle “Biz Afyon kaymağı yedik” diyerek asılı kağıdı gösterdi.
Trafikçi güldü… Biz güldük!

İyi Pazarlar…