Türkiye’de seçim süreci böyledir; hiç ilgilenmez görünsek de hep sohbetlerdedir, akıllardadır.

Konuyu dönüp dolaşır getiririz “memleketin ahvaline”.. Kimimiz çok partizandır, yandaştır, ölse değişmez. Kimi fazla konuşmaz, ama tavrı da, partisi de bellidir.

Sonucu ise yüzde 5’ler gibi ilgisiz görülen gençler, yüzde 8-10 gibi “tamamıyla değil” iki parti arasında kararsız seçmen belirler.

İşin sırrı buradadır; bu 13-15 oyda.
Sessiz ama “finali yaptıran” vatandaş!

Militan alkışına kanan, bindirilmiş kıtalarda mutluluk arayan, sen - ben - bizim oğlan denkleminden bir türlü çıkamayan liderleri de, partileri de çok gördük…

Açın bakın; son 3-4 seçim öncesi büyük gazete manşetlerine ne dediğimi anlarsınız; “Seçimin galibi biziz” diyen en az 3 parti.
Ya sonra?
Yanılgı, yenilgi, hüsran.

Yine bir seçim öncesi sadece vaatler değil, iddialar da havalar da uçuşuyor. En az 3 parti “birinci biziz”, en az 3 parti de “seçimin gerçek sürprizini biz yaşatacağız” söyleminde.

Biri kazanacak! Parlamento da birinci parti olacak.

Şimdilik iki İttifak var, üçüncü yolda, birinin adayı ipi göğüsleyecek; Cumhurbaşkanı olacak.

Buraya kadar her şey normal! Anormal olan “şimdiden galibiyeti ilan etmek”. Onun için uyarıyorum; ya vatandaş uyanırsa, arşivleri karıştırırsa, aynı kişilerin aynı cümlelerini bulursa..

En azından ayıp olur!

Onun için yapılması gereken; daha doğrusu halkın beklediği şu: Ekonomi, adalet, hukuk, sağlık ve eğitim sisteminde neler yapılacak? Tarımsal üretimi arttırmak, enerji darboğazını aşmak, sosyal güvenlik sistemini iyileştirmek, işçi, memur ve emeklinin geçim sıkıntısını çözmek için hangi projeler var? Kaynak var mı?

Halkın iktidar kanadından da, muhalefetin güçlü partilerinden de beklediği bu!

Ne yapacaksınız? Nasıl yapacaksınız? Kimlerle yapacaksınız?
Laf - ı güzaf, insanı gaza getiren hay - huylar ya millet uyanır da, ters teperse!

Hayatı boyunca bir çok seçim yaşamış, içinde olmuş bir kişi olarak söylüyorum; seçim sandıkta kazanılır.

O partiye gönül verenlerin özverisi ile.. Sandıklara son dakikaya kadar sahip çıkılarak..

Yıllar yılı Metin Toker, Sadullah Usumi, Teoman Erel, Altan Öymen gibi ustalarla seçim izleme şansı bulmuş bir kişi olarak yorumum nettir; konuşmak hoş ve kolay, kazanmak zordur.

Çünkü önce halkı kazanmakla çıkılır yola, gönülleri kazanarak..

Muhalefetin şimdiden zafer çığlıkları atmak yerine yapması gereken öncelikle projeler ve halkla bütünleşme, sonra “sandıklara sahip çıkma”.
Yaşasaydı Metin Ağabey (Toker) yine inerdi sahalara, sözünü de esirgemezdi:

Kardeşim bırakın boş lafı. Halkı dinleyin..
Bir kez daha “seçim sandıkta kazanılır” desem..