Arzu Yorgancıoğlu, son kitabıma önsöz yazar mısın dedi. Hiç kırar mıyım:

“Biyoçeşitliliği, yerel üretimi ve sürdürülebilirliği savunmak…” başlığı ile bir önsöz yazdım.

Her şeyin değiştiği dünyamızda gastronomiye bakış da değişiyor. Artık tabaklarımıza gelen yemeklerin iyi, temiz ve adil gıda olup olmadıklarını çok önemsiyoruz.

Dünyaca ünlü şeflerin ortak özelliği her birinin kendilerini “Biyoçeşitliliğin elçileri ve yerel üreticilerin destekçileri olarak” tanımlamaları oldu bir süredir. Ciddiye alınan şeflerin yerel bitki açısından zengin yemekler pişirenler, tarımsal ekolojiyi öğrenen ve harekete geçenler olduğu kesin.

Endüstriyel gıda tüketiminin artırılmasının gıda güvenliği ve insan sağlığı açısından ne kadar zararlı olduğunu, hayvan refahı açısından felaket olduğunu ve iklim krizi veya yeni adıyla acil durumuna (climate emergency) büyük ölçüde katkıda bulunduğunu da hepimiz biliyoruz.

Bu perspektifte, dünya nüfusunun önemli bir bölümünün insanlara, hayvanlara ve gezegene saygı duyarak yetiştirilen, besin değeri yüksek gıdalara erişemediğini de dikkate almamız gerekiyor…

Gezegenin doğal ekosistemlerini korumak istiyorsak, et üretiminde büyük ölçekli azalma yoluyla dünyanın gıda sistemini dönüştürmek hayati önem taşıyor. Gıdaların birbiriyle iç içe geçmiş birçok farklı unsurdan meydana geldiğini unutmamalıyız. Masamıza gelen her şey birbiriyle iletişim halinde; diller, kültürler, çevresel sürdürülebilirlik, beş duyumuz ve çok daha fazlası…

Yaşadığımız çevreyi ve gezegeni korumak, gıdayla ilgilenen herkes için bir zorunluluk olmalı. Üreticiler, şefler, bilim adamları, çiftçiler, gıda toplulukları, gazeteciler, yazarlar ve özellikle de aileler toprağa bakma zevkini yeniden keşfetmek istiyor…

Burada artık kurumsal sosyal sorumluluk yetmiyor. Kişisel sosyal sorumluluk da şart.

Sevgili Arkadaşım Arzu Yorgancıoğlu’nun, “Arzu’nun Mutluluk Reçeteleri -3” adlı bu yeni çalışması tam bir kişisel sosyal sorumluluk örneği.

***

Sevgili Arzu Yorgancıoğlu şöyle başlamış son kitabına:

Yemek yapmak ve bir sofra etrafında toplanıp bu yemeği ve dostluğu paylaşmak en büyük mutluluklardan biridir bana göre…. 2017 yılında ilk yemek kitabımı yazdım ve adı işte bu nedenle “Arzu’nun Mutluluk Reçeteleri” oldu. 2020 yılında ikinci mutluluk reçetelerim geldi ve bu kitap İngilizceye çevrildi ve dünyadaki dostlarıma ulaştı.

Veeee şimdi de 3. Kitabımla sizinleyim. Bir eğitimci olarak eğitim adına kızlarımızdan yana tarafım, o nedenle kitaplarımın gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ‘Bir Işık Yakın Projesi’ne bağışlamak istedim. Yaşamım boyu biriktirdiğim, hayattaki en büyük hazinem dostlarım, kitaplara ve amacına öyle sahip çıktılar ki hayal edemeyeceğim boyutta ilgi gördü ve 75 üniversiteli kızımıza burs oldu, ışık oldu.

Peki neden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği? Sevgili Prof. Dr. Türkan Saylan hocamız benim kahramanımdır. Onun yaşam mücadelesi, bir hekim ve kadın olarak duruşu, toplumsal çalışmaları hep yolumu aydınlatmıştır. “Her Eğitimli Kadının Bu Cumhuriyete Borcu Var” demişti. Ben de bu borcu biraz olsun ödeyebilmek için bu yola çıktım.

2020’deki ikinci kitaptan sonraki 3 yıllık sürede benim tariflerim yine birikti, çünkü yine sofralar kuruldu, yine güzel sohbetlere yeni reçeteler hazırlandı, sofraların etrafında yeni mutluluklar paylaşıldı. Dostlarım yine “Arzu’nun Mutluluk Reçeteleri -3‘e ve tariflerine sahip çıktılar ve her tarifin yine bir seveni oldu. Gönülden minnettarım, adları aldıkları tarifin sayfasında yemyeşil bir yaprağın üzerinde yer alıyor. Tariflerimin sahibi artık onlar ve onların paha biçilmez destekleri de kızlarımızın.

Bu kitapta yeni neler var?

Dikkatinizi çektiyse bu kitabımız yeşil; çünkü daha çok yeşile, sürdürülebilirlik kavramına ve gezegenimizin sağlığına dikkat çekmek istedim. 2020 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Komisyonu üyesi seçildim. Sürdürülebilirlik, insanların dünyanın kaynaklarını kullanırken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını düşünerek bir tüketim yapması gerekliliğini savunmaktadır. Sürdürülebilir gastronomi çevreye duyarlı yiyecekler üretmek ve onları hem zihni hem de vücudu besleyecek şekilde hazırlamak ve tüketmektir. Sürdürülebilir bir menüde olmazsa olmazlar yerel malzeme ve organik yiyecekler kullanımı, porsiyon boyutlarının azaltımı, zararlı kirleticilerden arındırılmış balık ve deniz ürünleri kullanımı ve genetiği değiştirilmiş gıdalardan uzak durulmasıdır. Tariflerimde buna özen gösterdiğimi ve neredeyse hep yerel malzemeler kullandığımı göreceksiniz.

***

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu ile arkadaşımız olarak gurur duymamak elde mi?

Glutensiz tarifler Fonksiyonel Tıp Uzmanı Prof. Dr. Deniz Özzeybek tarafından incelenmiş. Baskı Metro Matbaacılık Sezen Tamay’a, grafik tasarım Samet Öz’e, dağıtım Yakın Kitabevi Levent Salıcı tarafından yapılmış.

Kitabını Hayat Arkadaşı, Eşi Metin Yorgancıoğlu’na armağan etmiş.

Kutluyorum