Dava aynı soruya kilitlendi: Say'ı tanıyor musunuz?... tıklayınız...
Kocaoğlu: Suçumuz olmadığını dünya-alem duyacak!.. tıklayınız...
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki görülen davanın ilk duruşmasının üçüncü gününe, 23 tutuklu sanık ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da aralarında bulunduğu bir kısım tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Kocaoğlu, adliyeye girişi sırasında, partililer tarafından alkışlar ve ''İzmir azizdir, aziz kalacak'' şeklindeki sloganlarla karşılandı. Öte yandan, duruşma salonuna tutuklu sanıkların birinci derece yakınları dışında kimse alınmadı. Bu durum bazı sanık yakınları tarafından tepkiyle karşılandı ve görevli polis memurları ile aralarında tartışma yaşanmasına neden oldu.
Gönül Soyoğul'un 'İçinde güvercinler uçan mahkeme' yazısı için tıklayınız
MOROĞLU: TUTUKLU YAKINLARINA FIRSAT VERELİM
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, adliyede görevli polis memurları ile yaptığı görüşmenin ardından, adliye girişinde bekleyenlere hitaben yaptığı konuşmada, salonun fiziki imkanları nedeniyle tutuklu sanıkların 1. dereceden bir yakını dışında duruşmaya izleyici alınmadığını belirterek, ''Tutuklu sanıklardan 1. derece yakın olmayan hiç kimse içeri girmek istemesin. Ben de tutuklu yakınlarına fırsat vermek için duruşma salonuna girmeyeceğim'' dedi.
Tarihi davanın üçüncü günü iddianamedeki örgüt şemasının iki numaralı ismi, tutuklu sanık Genel Sekreter Pervin Şenel Genç'in savunmasının kaldığı yerden start aldı. Pervin Şenel Genç'in savunmasının ve sorgusunun tamamlanmasının ardından Büyükşehir Belediyesi'nin sanık üst düzey bürokratları 'tutuklu olanlara öncelik' prensibi doğrultusunda birer birer hakim karşısına çıktı.
Büyükşehir Belediyesi Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen, Emlak Kamulaştırma eski Daire Başkanı Selçuk Savcı, İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı, Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Bey, İZENERJİ Genel Müdürü Ali Sabuktay ve Satın Alma Müdürü Mehmet Sayar savunmalarını yaptı.
Bürokratların iddianamede bölümleri ve adlarının geçtiği tapelerle ilgili tüm suçlamalara yanıt verme şansını buldukları duruşma tarihi davanın bugüne kadar ki en duygusal süreci olarak kayıtlara geçti. Bürokratlar 11 aylık tutukluluk sürecinde yaşadıklarını mahkeme heyetine anlattı, zaman zaman ağladı, zaman zaman da salondaki arkadaşlarını ve yakınlarını ağlattı.
ÜÇÜNCÜ DURUŞMANIN TÜM DETAYLARI
- Adliye dışında üçüncü günde de ikinci gün gibi bir sessizlik ve sakinlik hakim... Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dün savunmasını sonlandırmasına rağmen üçüncü günde de davaya iştirak etti. Arkadaşlarını yalnız bırakmak istemeyen Kocaoğlu'nun 10 günlük maratonun tamamına katılım göstereceği öğrenildi.
TARTIŞMAYLA BAŞLADI: 'ESER' 'GENÇ'E KARŞI!
Mahkeme'nin üçüncü günü, Genel Sekreter Pervin Şenel Genç'in dün söylediği sözlerle başladı. Genç'in sözlerinde eski Genel Sekreter Ersu Hızır ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser'i işaret etmesi ve üstü kapalı olarak eleştirmesi mahkemenin ilk dakikalarında tartışma konusu oldu. Eser'in avukatı Birol Keskin, müvekkilinin hedef gösterildiğini söyledi.
Avukat Keskin, "Balçova eski İlçe Emniyet Müdürü ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser benim müvekkilim ve bu davanın ajanı değildir. Aziz Kocaoğlu ve avukatı Ercan Demir zaten dosyada kısıtlama talebi kalktıktan sonra cebir ve şiddetin nerede olduğunu anladılar. Davada çete olmadığının savunmasını biz yaptık. Pervin Şenel Genç neyi kastetti? Bu davanın sorumlusu olarak genel sekreter ve genel sekreter yardımcısını kastetti mi? Bunu sorun" diye konuştu.
Pervin Şenel Genç bunun üzerine detaylı açıklamayı dün yaptığını ve beyanını reddetmediğini ifade etti. Genç, "Genel Sekreter Yardımcısı ile görüşürüm ama onunla nakit akışı ile ilgili detaylı bilgilere karışmam. Bir piyasa borcunun ödenmesi ayrıntısına karışmam. Sadece sermaye artışı olması durumunda şirketlerin ne zaman artış yapacağı hakkında görüş alışverişinde bulunuruz" dedi.
Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı, Genç'e Çankaya Katlı Otopark ihalesinde Vakıflar Müdürlüğü'nün ortaklığı ile ilgili yapılan Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen arasındaki görüşmeyi sordu. Genç'in yanıtı "İptal yetkisi bende değil. Ayrıca benim konuştuğum kişilerin de iptal yetkisi yok" şeklinde oldu.
Bu anda devreye giren savunma avukatı Ercan Demir, "Ortam dinlemeleri sağlıklı değil. Tutanaklara aktarılırken doğru aktarıldığını düşünmüyoruz. Bu da tutanaklara geçsin" dedi.
Hakim Kargılı'nın Genç'e firmaların ihaleye girmemesi için belli özel şartlar getirildiğini sorması üzerine Genel Sekreter Genç, "Başkanım da savunmasında söyledi. O konuşma Kordon ve Körfez düzenlemesi konusudur. Zaten ortada ihale yok. Fiiliyata geçen bir durum yok. Oradaki mesele telefon konuşması şeklinde kaldı" açıklamasını yaptı.
Sorgunun daha sonraki bölümü şöyle gelişti...
Hakim: Bu konuşmayı hatırlıyor musunuz?
Genç: Bu mesele zaten çok özellikli bir konu. Biz Kordon Kıyı Düzenlemesi İşi'ni önemsediğiniz için bu yüzden kanun ve yönetmelikleri araştırdık. Destek Hizmetleri Daire Başkanı Serpil Keskin bu işte zaten yetkili ve sorumlu değil ama ben yine de onun bilgisine ve görüşüne başvurdum
Hakim: Konuşmalarda 300 bin TL var. Bu mesele nedir ve para aktarması konusu nasıldır? Parayı kim aktardı? Meselenin Hakan Say'la alakası nedir?
Genç: Organizatörler birbirlerine düşünce ortadaki mesele ödenek aktarmasıdır. Zaten birbirlerine 'sen kayrıldın, ben kayrıldım'diye tartışmışlar. Bizim bütçemizden çıkan para kayıtlarda bellidir. Bu para nakit aktarımı değildir. Kültür Müdürlüğü'nün bütçesinin 1 milyon TL'den 1 milyon 300 bin TL'ye çıkartıldığı iddiasıdır. Zaten ben o dönemde genel sekreter değildim.
Bu diyaloğun ardından savunma avukatlarından yine iddianame dışı sorular sorulamaz çıkışı geldi. Kargılı'nın yanıtı "Mahkeme yetkisini kanunlardan alır. Biz sorularımızı örgüt üyeliği açısından bağlantı olup olmadığını araştırmak için soruyoruz" şeklinde oldu. Avukat Ercan Demir, Mahkeme Başkanı'na "İddianamede konu olmayan, harcama konusu olmayan işler sorulması doğru değildir. Bu usule aykırıdır. İddianameye konu olmayan dosya içindeki tape kayıtlarının sorulmamasını talep ediyoruz" dedi.
KOCAOĞLU'NA: HAKAN SAY'I TANIYOR MUSUNUZ?
Hakim: Serpil Keskin ile görüşmeniz var. Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde iş yapan Hakan Say'ın belgesinde sıkıntı olduğu için şikayet konusu edilebileceği söyleniyor. Nedir? Hakan Say'ı tanıyıp tanımadığını Biz Aziz Kocaoğlu'na sorduğumuzda 'tanımıyorum' dedi. Bu konu Aziz Kocaoğlu'na da sorulsun...
Genç: "Hakan Say, sürekli belediyeden para alacağı olduğunu söylüyordu. Aslında böyle bir şey yok. Hakan Say'a verilen ihalede sunulan belgelerde biz sahte evrak olduğunu tespit ettik
Hakim: Sayın Aziz Kocaoğlu Hakan Say'ı tanıyor musunuz?
Aziz Kocaoğlu: Hakan Say'ı tanımıyorum. Geldiğimden beri bakıyorum. Uzun saçlı bir kişi gördüm o da zaten yok. Hiçbir organizasyon yetkilisi ile konuşmadım, görüşmedim. Hakan Say'a (Ben seni tanıyor muyum evladım. Hiç görüştük mü?). Körfez çalışması nitelikli bir iş olduğu için bunun maliyeti, fiyatı olmaz. Otel odalarında hizbir görüşme yapmadık. Bunu da zapta geçirin...
Hakan Say: Hayır tanımıyorsunuz. Hiç görüşmedik
NAMUSLULAR VE İŞİNİ BİLMEYENLER BİRLİĞİ KURMAK İSTİYORUM!
Mahkeme Başkanı Kargılı savunmadan gelen itirazların artması üzerine "Ben 17-18 yıllık hakimim. Bu kadar dava gördüm ama yine bu kadar müdahil ve ret edilen dava görmedim. Herkes yasal hakkını kullanır. Gerekirse reddi hakim talebinde bulunursunuz..." diye konuştu.
Hakim: 'Hiçbirimiz için iyi olmaz. Telefonda bunu konuşmayalım' dediniz. Bu ne amaçla yapıldı?
Genç: Telefonların ne hale geldiğini zaten görüyorsunuz. Yanlış anlamalar çıkıyor. Herşeyimizi ortaya koyuyorlar. Dinlendikten sonra senaryolar yazılıyor. Zaten telefonda konuşmalarım kapalı oluyor. Odamıza çağırıp daha rahat izlesinler diye bunu yapıyoruz...
Avukat Enis Dinçeroğlu: Özel bir ticare şirket var mı? Kurulan bir paravan şirket var mı? Bu sorulsun. Belediyenin zaten 11 yasal şirketi var. Siz sanığa herhangi bir kooperatif ve birliğe üye olup olmadığını sorunuz. Bunu Kocaoğlu'na da sorun!
Aziz Kocaoğlu: Bu soruyu reddediyorum!
Genç: Namuslular ve işini bilmeyenler adı altında birlik kurmayı düşünüyorum
Avukat Birol Keskin: Ferda Hanım'ı bu operasyondan dolayı suçluyor musunuz?
Hakim: Soru reddedildi. Zaten dava ile alakası yok!
Avukat Mahmut Yılmaz: Aziz Kocaoğlu'na da aynı şeyi sordum. Sayın Genç iddianameye göre örgüt lideri ve yöneticisi... Siz bu süre içinde kimseyi tehdit ettiniz mi, cebir kullandınız mı. Ya da birisine talimak verdiniz mi?
Genç: Ne görevim ne de işim gereği böyle bir şey yapmadım. Huyum da ahlakım da değildir!
- Genç'in savunması bu cevapla birlikte noktalandı. Duruşmada Büyükşehir Belediyesi Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen'in savunmasına geçildi.
"HAZRETİ ÖMER ADALETİ İSTEDi"
Özen genel savunmasını yaptıktan sonra hakim Çankaya Katlı Otopark başta olmak üzere diğer konularla ilgili Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen'e sorular sordu. Özen, ise "Ben örgüt kurmadım, üyesi de olmadım. Zaten belediyedeki görevim koordinatördür. Çankaya Katlı Otopark ihalesi ile ilgili de bir alakam yoktur" dedi.
Özen, adaleti ile tanınan dört halifeden biri olan Hazreti Ömer'in bir hikayesini anlattı. Özen Mahkeme Heyeti'ne, "Ben sizden adaletli olmanızı istiyorum. 11 aylık cezaevi sürecinde çok zor durumda kaldık. Sağlığımızı korumak için çok büyük savaş veriyoruz. İddianame ve suçlamaları kabul etmiyorum" diye konuştu. Özen hiçbir şirketinin bulunmadığını, kimseye de bir talimat vererek şiddet kullanmadığını anlattı.
- İŞTE ÖZEN'İN ANLATTIĞI HİKAYE... tıklayınız...
BİR YILIMIZ GASP EDİLDİ
Savunma, Emlak Kamulaştırma eski Daire Başkanı Selçuk Savcı'nın ifadeleriyle devam eti. Şu anda belediyede Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı olan Savcı, aynı zamanda TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanlığı'nı yürütüyor.
Selçuk Savcı, Çankaya Katlı Otopark İhalesi'nin Türkiye'nin en şeffaf ve demokratik ihalesi olduğunu ifade etti. Savcı, "Belediye burada zarara uğratılmamıştır. Yapılan kamu kaynaklarının korunmasıdır. Bizim hakkımızda iddianame düzenleyenler devlet memuru olmalarına rağmen görevlerini kötüye kullanmıştır. Genel Sekreter Pervin Şenel Genç, 'Hayatımızdan bir yıl çalındı' dedi. Ama bana göre bu hafif bir açıklama. Hayatımızdan bir yıl gasp edildi" ifadelerini kullandı.
"BİR GÜN ADİL DAVRANAN 60 YIL İBADET YAPMIŞ SAYILIR"
Dava İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı'nın savunmasıyla sürdü.
Çankaya Katlı Otopark ihalesi ile ilgili savunma yapan İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı, babasının zor şartlarında kendisini ve iki kardeşini okuttuğunu söyledi.
Babasının 'önce insan olun' öğüdünü verdiğini ifade eden Kırmızı, "Benim 19 yaşında oğlum var. O da yüzümü kara çıkartmadı. Biz babamızdan aldığımız hayat felsefesini ve hayata bakışını çocuklarımıza verdik. Şirkette milyarlarca lira mal alımı yaptım. Binlerce kişiye iş verdik. Bu süre içinde bir çay bile kendime ısmarlatmadım. Şimdi suçlama ile karşı karşıyayım. İçimizde çok büyük acı var. Dört aydır devam eden acımız tutuklu olursak daha da artacaktır. İhaleye fesat karıştırma diye bir durum yok.Bilirkişiler yasa ve kanunları bilmiyor. İhalelere girmemişler" dedi.
İhaleye fesat karıştırmadığını belirten Hüseyin Kırmızı, "Yapılan görüşmeler kurum adına bilgilendirmek ve bilgi vermek amacıyla yapılan görüşmelerdir. Kesinlikle ihale bilgilerinin paylaşılması söz konusu değildir. Şirket Hüseyin Kırmızı'nın şahsi şirketi değil bir kamu şirketidir. İhaleye katılanlara nokta kadar bir müdahalemiz olmadı. İhale öncesi katılımcılarla karşılaşmamak ve bir fotoğraf çeken olur gerekçesiyle bu zamana kadar ihalelere hep son dakikada girdim. İZELMAN'da 6 bin kişi çalışıyor. Tamamı sendikalıdır. Şoförün boynuna astığı kravat bile vergilendirilir. Yıllık kazandığımız 17 milyon TL gelirin 10 milyonu devlete gidiyor. Bu vergiyi devlet özel sektörden alamazdı. Zaten özel şahısları olumsuz bir durum olduğunda çıkartmak çok zor oluyor. Foça'da belediyeye ait otoparkın süre uzatımı verilmediği gerekçesiyle belediye başkanını tartakladılar ve yaraladılar. Bu bir örnektir. İlişkide olduğum ve üye olduğum hiçbir örgüt yoktur. Suçlamaları kabul etmiyor, hukuka aykırı bir işlem olmadığını söylüyorum. 4 ay süren tutukluluk halimin ailemin daha fazla maddi ve manevi zarar görmemesi adına sonlandırılmasını talep ediyorum. Buradan Hz.Muhammed'in 'Bir gün adaletli davranan 60 yıl ibadet yapmış sayılır' sözünü de sizlere hatırlatmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
Kırmızı'nın savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi. Duruşma aranın ardından Kararlar ve Tutunaklar Daire Başkanı Tülay Azeri'nin savunması ile devam ediyor. Savunma öncesinde ilginç bir gelişme yaşandı
HAKİM'DEN BASINA FIRÇA!
Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı yapılan haberlere de tepki gösterdi.
Mahkeme salonunda 'Burada basın var mı?' diye soran Kargılı, "Basın bilgi edinme hakkı çerçevesinde görevini yapıyor. Ama haberlere baktığımızda 'Yanlış isimler çağrıldı, Şu değil de bu getirildi. Yanlış Mahmut'u getirdiler' gibi ifadeler kullanılıyor. Böyle birşey yok. O yüzden mahkemede olanları magazinleştirmeyin. İddianamede sanık olarak kim varsa biz onu çağırıyoruz. Ortada yanlışlık varsa onu biz yapmadık. İsimleri savcılık çağırıyor. Dava açıldığı için biz de tebligatı yaparız. Biz yanlışlıkla tebligat çıkartmadık. Kendi kendinize anlamlar yükleyerek yorumlar yapmayın. Sabahleyin de bir avukat çıkıp mağduriyetini dile getirdi. Yorumlayacaksanız bilgiye dayalı yorum yapın. Bilmiyorsanız da sorun" ifadelerini kullandı.
'Fırça' sonrası savunmasına start veren Tülay Azeri, "Fikir birliği yaparak ihaleye fesat karıştırmadık. Kesinlikle böyle bir şey yok. Üzücü ve yanlış ithamlarda bulunuyorsunuz. Benim belediyedeki görevim zaten bellidir. Ben yasal olarak encümen üyesiyim ve belediye encümeni bana bağlıdır. İhaleyi iptal etme yetkim yok" diye konuştu.
"YANLIŞ KESİLEN FATURA YERİNE YENİSİ KESİLİR"
Hakimin sorusu üzerine Sheraton Otel'de yapılan opera binası jürisi toplantısının İZFAŞ'a ödettirilmesi ile ilgili açıklama yapan Başkan Kocaoğlu, "İZFAŞ kültür faaliyeti, organizasyon yapar. Ayrıca alanları kiraya verir. Bizim İZFAŞ bünyesinde çalıştırmak istediğimiz konular var. Başta Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi olmak üzere.. Zaten kurum halen daha kültür faaliyetlerini yürütüyor. Opera binası proje yarışmasına çıkıldı. Toplam 170 proje yarıştı. 12'e indi ve otelde ilk üç belirlendi. Bu arada şahsım başka iş nedeniyle yurt dışındaydım. O gece otelde konaklamadım. Sonraki gün gelerek toplantıya katıldım. Dereceye giren projenin maketini orada ilk kez gördüm. Basına da açıklama yaptık. Ben belediye başkanıyım. Bunu belediyeye fatura etmeyin dedim. Bu benim şahsi işimdir dedim. Faturanın iptalinde art niyet yoktur. İZFAŞ yönetim kurulu başkanıyım. Ağırlama İZFAŞ tarafından ödenmiştir. İZFAŞ bir fuara 100-200 kişi getirir. Yatırır, yedirir. Yeter ki kent kalkınsın! Ben 40 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Yanlış kesilen fatura iade edilir. Yenisi kesilir. Ne kadar alışveriş yapan muhasebeyi bilen kişi varsa zaten bunu yapabilir... İşin de yasa dışılığı yoktur. Zaten uygulamada bir hata yok" dedi.
"EŞİME DE Mİ ACIMADINIZ?"
Tülay Azeri'nin ardından Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Bey'in savunmasına geçildi.
Erhan Bey konuşmasına ortada bir suç örgütü olmadığını ifade ederek başladı. Bey, "Olmayan suç örgütünün kabul etmiyorum. Emniyet ve savcılığa da ifade verdim. Bana ne emniyette ne de savcılıkta çıkar ve menfaat sağladığım yönünde bir iddia yok. İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı kanun gereği oluşturlan yapı gerçekten 'örgüt yapısı' dır. Adalet Bakanlığı'nda da aynı şey vardır. Bakanlığa bağlı savcı bizim gibi yasal bir örgüt yapısı içinde olduğunu gözden kaçırmıştır. Bilirkişiler aşırı derecede suç unsuru yüklediler. Savcı sorgulamada bana 'Seni buraya benim karşıma kim getirdi? Burada ne işin var... Akıl işi mi? Benim karşımda ne arıyorsun' dedi. Mahkemede hakim bizi evimize gönderdi. Daha sonra itirazın ardından konu gündeme geldi. 15 gün sonra tekrar alındık. Belediyede görevimin başındaydım. Hiçbir yere kaçmadım. Yine ikinci kez gözaltına alındım. Gazetelerde tutuklanacak isimler yayınlanmasına rağmen kaçmadım. Savcıya teslim olmaya gittim ama beni almadılar. Yani yine kaçmadım. Cezaevine gönderileceğimi bilmeme rağmen görevime devam ettim. Operasyonda istenilen belgeleri emniyete ve savcılığa benim imzamla teslim edildi. Delilleri karartsaydım o zaman karartırdım. Bana 7 aylık süre verilmesine rağmen kesinlikle kaçmadım. Acaba ben sizce halen daha kaçma imkanı olan birisi miyim?
İZSU'YU SOYAN KİŞİYLE AYNI CEZAEVİNDE YATTIM!
Bey savunmasına şöyle devam etti:
Otopark ihalesi ile ilgili kesinlikle hiçbir bürokrat ile görüşme yapmadım. İhaleye kesinlikle fesat karıştırmadım. İhale tarihinden 11 gün sonra konuyla ilgili konuşmam var... Benim belediyede mevzuatı bilmemden kaynaklanan danışmanlık görevim var. Kanunları ve yönetmelikleri bildiğim için ekmek yiyorum. Beni de ihale öncesi fikir birliği yapmakla suçladılar. Dört aydır cezaevindeyim. Bu nasıl bir görev anlayışı? Hadi bana acımadınız eşime ve çocuklarıma da mı acımadınız? Sadece ve sadece görevimi yaptığım için buradayım. Siz savcıya soru sorduğunuzda 'ben bilmiyorum' deme lüksü yoksa benim de belediyede sorulan sorulara 'bilmiyorum, fikrim yok' deme gibi bir lüksüm yok. Tape kayıtlarına anlamlar yüklemişler. Buradan ne yapılmak isteniyor? İfadelerim değiştirilmiş. Biz kimiz, neyiz ve kime hizmet ediyoruz? Siz dosyaları incelerken hiç sıkıntıya girmiyor musunuz? Ben tapelerde 'uyuyamadım' demişim. Ne yapayım uyuyamadım. Bu bir suç mu? Dört aydır cezaevindeyim. Burada bulunduğum süre içinde kendime 'niye buradayım, niye yatıyorum?' diye sordum. Bana güvenenlere hizmet ettim. Bundan 4,5 yıl önce aldığım evin kredisini ödüyorum. Hakim bey, siz Çamdibi ismini duydunuz mu?. Belediyenin Bostanlı, Üçkuyular ve Karşıyaka'da lojmanları var. Benim aklım çalışmıyor mu? Oralarda 'birisi, ihtiyacı olan oturur' diye belediye lojmanında bile oturmuyorum. Yetiştiğim Çamdibi'nde onurumla, alnım dik oturuyorum.
İhaleye fesat karıştırma işine nasıl karışırım? Belediyenin bütçesi benden geçiyor. Bu kadar trilyonlarla ilgili kararlara imza atarken akıl edememişim de 73 bin TL paraya mı tenezzül etmişim. İZSU Genel Müdürlüğü'nü denetledim. Daha önce burada görev yaptım. Ne yazık ki İZSU Genel Müdürlüğü'nün kasasını soyan bir kişi ile aynı yerde cezaevinde yattım. Bunu bana yaptılar. Ben günlerce sabahlara kadar ağladım. O elini kolunu sallayarak dışarı çıktı ben halen daha cezaevindeyim...
- Bey daha sonra savunmasına şöyle devam etti: 'Beni arayan herkese mevzuatla ilgili bilgi veriyorum, kanun çıkmadan arayanlar bile oluyor. Bilirkişiler muhasebe uzmanı yasaları bilmiyorlar, vergi denetçileri ihale kanununu bilmez. Savcı bilirkişi raporuna göre iddianeme hazırlıyor. Belediyeyi emekli sayıştay denetçileri ve İçişleri Bakanlığı müfettişleri inceleseydi sorun olmazdı. Eğer bu dosya ağır ceza mahkemesi yerine, aile mahkemesine gitse ne olurdu? Halen daha 380 nolu dosyanın savcılıkta açık olduğunu söylüyorlar. avukatlar operasyona konu olan dosya numarasının açık olduğunu söyledikçe benim için cız ediyor. Biz buradan çıktığımızda yine polis operasyonuyla evimizden alınacak mıyız diye düşünüyorum. Mahkemenin adaletine mi güveneyim yoksa yüce Allah'ın adaletine mi?'
BEDELİNİ ÖBÜR DÜNYADA ALACAĞIM!
Erhan Bey'in ardından İZENERJİ Genel Müdürü Ali Sabuktay'ın savunması başladı. Ali Sabuktay mahkeme heyetine şunları söyledi: Bu yaşıma kadar banka şubesine girdiğim sayılıdır. İddianamedeki atıl olan suçları kabul etmiyorum. Bir koyundan üst post çıkartılmaya çalışılıyor. Benim sports net isimli şirket ile bir ilgim yok. Hiçbir resmi evrakta ismim ve imzam yok. Ama suçlanıyorum.
Şeval Sam konseri ile ilgili benim doğrudan bir ilgim yok. Sedat Sakur ile Ata Karataş arasındaki bir görüşmedi benim ismim geçiyor ve onay verdiğim ifade edililiyor. Ben Ata Karataş ile hiç görüşmedim. Benim ismimi neden kullandıklarını anlamadım. Şu anda özgürlüğümüz yok ve acı çekiyoruz. Tam 130 gündür bir torba kömür yaparak 50 kişi ile ısınmaya çalışıyoruz. Sağlık sorunları yaşadım. Bu zamana kadar 3 kişiye okuma yazma öğretmeye çalıştım.Sürekli farklı rüyalar görüyorum. Tutuklanınca çok şey kaybediyorsunuz. Bedelini öteki dünyada alacağım. Suç örgütüne üye olduğum, çıkar amaçlı suç örgütüne üyeymişim ama ne çıkarımın olduğunu söylemediler. Bunlar çok onur kırıcıdır. Mesnetsiz iddialar var. Hakkımda dava açılmasına bile gerek olmayan şeylerle suçlanıyorum. Bir gün bile özgürlüğüm kısıtlanmasını istemiyorum. Tahliyemi talep ediyorum.
SAYAR HEM AĞLADI HEM AĞLATTI!
Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Müdürü Mehmet Sayar da savunmasını yaptı.
Konuşmasında bu zamana kadar hiçbir disiplin cezası almadığını ifade eden Sayar, "Bu güne kadar örgütten haberim olmadığı gibi örgüte de üye olmadım. Belediye çalışanlarından çoğunu tanımıyorum. Tanıdıklarımda irtibatım ise onlarla aynı kurumda çalışıyor olmamdır. İhaleye fesat karıştırma suçunun maddi ve manevi unsurları kesinlikle gerçekleşmemiştir. İhale bilgilerini firmalara vermek amacıyla ne bir telefonla görüştüm ne de bir araya geldim. İhale kapsamında açıklanan teknik şartnameler gizli değildir. Gizli olan yaklaşık maliyettir. Yine de böyle bir görüşmem de olmadı. İddianame 'neden gözünün üstünde kaşın var' iddianamesidir. Devleti zarara uğratacak hiçbir faaliyete olmadım. Başkalarına, yarar ve çıkar sağlamadım. Size mal varlığımı da sundum. İhalelerin bilgilerini paylaşmadım. Ben firma temsilcisi ile görüşme yapmadım. 11 aydır tutukluyum, tam 48 haftadır eşim yanıma geliyor. Hem bana hem de 15 yaşındaki çocuğuma bakıyor. Bundan önce durumu iyi olan çocuğum eğitimde zayıflar getirmeye başladı. Onun da dersleri kötü oldu. Benimle aynı suçu işlediği iddia edilen kişiler cezaevinde değil... Kaçma şüphem yok. Kendimi yurt dışında geçindirecek mal varlığım yok" dedi.
Sayar, durumunu anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Sayar'ın halini gören salondaki birçok kişinin de ağladığı gözlendi...