İZMİR - İzmir Esnaf Odaları Onursal Başkanı Mehmet Ali Susam; "Tekin Erdağ’ın çöplerini konteynerin dışına bırakması nedeniyle kendisine önce 170 TL ceza yazılmış. Erdağ, cezayı ödemek istemeyince bu kez Belediye Başkanı, yanına zabıtaları da alarak, marketi adeta basmış ve market sahibine tokat atmıştır, birde üstüne oruçluydum sinirime hakim olamadım açıklamasını yapmıştır. Oruçlu olan o tokadı atmaz" dedi.
AK Partili başkandan esnafa tokat!
CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam Meclis'de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“Hakaret yok, eleştiri var
Öncelikle esnaf belediye başkanına, “Çöp konteynırı çöpler alınmadığı için doluydu. Ben de yanına bıraktım. Bu ceza fazla, sen öde” demiştir. Belediye görevini yapmamış, çöpleri toplamamış; bunun sonucunda oluşan kirliliğin cezasını çevre esnafına ceza olarak ödetmek istemiştir.
Esnaf hakaret etmemiştir. Esnafın belediye başkanına söyledi sözler, hiçbir şekilde hakaret içermeyen bir eleştiridir. “Çöpü toplamayan sensin, cezayı da sen öde” demiştir.
Tokat atma hakkı olamaz
Hakaret etmiş olsa bile belediye başkanının tokat atma hakkı olabilir mi? Hangi çağda yaşıyoruz. Esnafın bir kusuru varsa, ceza yazarsın. Yazmışsın zaten. Esnaf cezayı öder yada mahkemeye gider.
Kentin şehremini olan bir kişi, sorunları çözme yolu olarak şiddeti tercih etmez. Sanki mafya babası gibi, yanına zabıtaları alıp esnafa baskına gitmez.
Seçilmişlerin her şeyi yapma gücü yoktur
Başkan kendini savunurken, ‘Millet tarafından seçilmiş kişiyim. Bana hakaret edemez’ demiştir. Seçilmiş olmak, kişiye her şeyi yapabilme gücü vermez.
Belediye başkanı da partisinin diğer idarecileri gibi diktatörleşmiş, vatandaşın kendisine neden oy verdiğini unutmuştur. Demokrasilerde böyle bir anlayışın yeri olamaz.
Milletvekilleri Meclis’te komisyon basar, muhalefet milletvekillerini tartaklarsa; belediye başkanı da dükkan basar, esnafa tokat atar.
Oruçlu olmak taşkınlık yapmaya gerekçe değildir
Başkan Bayat, kendini savunurken sinirlenip tokat atmasının nedenlerinden birisi olarak ‘Oruçlu olmasını’ göstermiştir.
Oruçlu olmak sabırlı olmak demektir. Sadece yemek ya da suya karşı değil; aynı zamanda olaylara ve insanlara karşı da sabırlı olmayı gerektirir.
Oysa oruç tutanlar hareketlerine çok daha fazla dikkat ederler. Kalp kırmamaya, kötü söz söylememeye, kötü davranışta bulunmamaya gayret ederler. Kendilerini kaybetmezler. Tuttukları orucu zedelemezler.
Anlaşılıyor ki Başkan, Ramazan ayının mübarek ruhundan da nasibini alamamış, oruç tutmayı aç kalmakla karıştırmaktadır. Oruçlu olmayı, taşkınlık yapmaya bir gerekçe olarak göstermek son derece yanlıştır.
Sorumlular göreve
Bu konuyla ilgili çok önemli bir nokta da olaya karşı yaşanan duyarsızlıktır. Yaşanan olayın ne kadar vahim olduğu ortadayken, görüntüler her internet sitesinde, her televizyon kanalında bulunuyorken; İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma başlatmaması, Savcının harekete geçmemesi, başkanın bağlı bulunduğu partinin disiplin kurullarının çalışmaması hayret vericidir.
İçişleri Bakanı’nın ve Yunak Cumhuriyet Savcısı’nı göreve davet ediyorum. Başbakan’ı AKP’nin Genel Başkanı sıfatıyla göreve davet ediyorum.
Bu noktada Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’na (TESK) da önemli bir eleştiri yapılmalıdır. Türkiye’deki esnaf ve sanatkarın örgütlü gücü olan TESK ve onun yöneticileri bu noktada sessiz kalamaz. Sesini çıkartmalı, belediye başkanını kınamalı, adalet önünde hesap vermesi ve partisi tarafından cezalandırılması için gerekli girişimleri başlatması gerekmektedir.
Ben Esnaf ve Sanatkar teşkilatının Meclis’teki tek temsilcisi olarak bir esnafa yapılan bu davranışı kınıyor ve bu konunun peşini bırakmayacağımı bildiriyorum. Esnafa atılan bu tokadın hesabı sorulması için mücadele edeceğim.
Belediye Başkanı Yusuf Bayat’ın yaptığı hareket kabul edilemez, üstü örtülemez ve cezasız bırakılamaz. İktidar partisinin Başkan Bayat’a göstereceği tavır, onun esnafa ve vatandaşa gösterdiği saygının bir işareti olacaktır.”